![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
![]() | #21 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 6 Mayıs hem Venizelos'un kariyerinin hem de bölgenin tarihinin önemli bir dönüm noktasıdır. Bu tarihte sabah 11 ile öğle saatleri arasında Lloyd George, WEilson ve Clemenceau, Lloyd George'nin önerisi üzerine, İtalyanlarınİzmir'e çıkmalarını önlemek üzere buraya Yunan kuvvetlerini sevketmeye karar verir...Bu arada Venizelos'un talimatına uygun olarak Atina Albay Kateniotis'i Pontus güçlerinin örgütlenmesiyle görevlendirmiş ve onu Pontus Rumları Komitesiyle temasa geçmek üzere İstanbul'a göndermiştir... ... Hrisantos bunun üzerine Ermenilerle pazarlıklara girişir. Müttefiklerin desteğine yaslanan Ermeniler Venizelos'unardına saklanarak tutumlarında direnirler. Olay yerinde de durum pek açık değildir. Mayıs ayı başında Yunan Kızıl Haçı'yla birlikte Batum'u ziyaret ettiği saırada Germanos, bu şehirdeki Pontus Rumları Derneği'ne devrimci bir hareket ve geçici bir hükümet oluşturmalarını tavsiye etmişlerdir. Ama İstanbul Komitesi'nin de aynı doğrultuda tavsiyelerine rağmen, Trabzon'un daha ılımlı etkisi altında kalan Batumlu Rumlar Hrisantos'un görüşünü almayı yeğlediler ve o da onlara şimdilkik hiç bir şey yapmamalarını söyledi. Bununla birlikte haziran ayında Patrikliğin ve Yunan yüksek komiserliğinin aracılığıyla, Batum'daki Pontuslu Rumların katılacakları bir genel kongre toplanması konusunda uzlaşmaya varıldı. Bu kongre 6 temmuz da ilk kongre toplantısını yaptı, ancak Trabzon yalnız buraya temsilci göndermemekle kalmadı, Pontus'a karşı Türklerin eylemlere girişmelerine yol açan silahlı çeteler göndermekle suçladığı Kongre'nin dağıtılmasını istedi. Burada muhtemelen Giresun açıklarında karaya çıkan ve 13 Temmuz'da Türk ordusu tarafından yok edilen Rum çetelerine atıf yapılmaktaydı.Burada, hem iki iki farklı anlayış hem de iki farklı kişilik, Germanos'la Hrisantos arasındaki çatışma söz konusu idi.... | ||
![]() |
|
![]() | #22 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| TÜRKLERLE VE ERMENİLERLE YAPILAN PAZARLIKLAR Hrisantos, beraberindeki Kateniotis ile birlikte Paris'ten 2 Eylül'de ayrıldı. Anılarında anlattıklarına göre son günlerin gelişmeleri düşüncelerinin değişmelerine yol açmıştı. 31'inde Trabzonlu Türklerin Mustafa Kemal'i desteklemediklerini ve Büyük Ermenistan önerisine karşı Rumlarla bir uzlaşmaya varmak istediklerini bildiren bir telgraf almıştı. Hrisantos bunun kendi programlarının bir parçası olduğunu yazar. İki gün sonra da Kafkasya'daki Yunan Komiseri, Erivan'daki Amerikan Yüksek Komiseri Ermenilere askeri yardım amacıyla Yunan kuvvetlerinin gönderilmesini isteyen mesajını aktarır. Hrisantos Türklerin karşı tepkisine yol açacağı için Ermenilerle herhangi bir işbirliğine girilmesine karşı çıkar. Böylece Rumlarca Ermeniler arasında bir ittifak kurulması yerine, Hrisantos'un ilkelerine daha uygun olan Pontoslu Rumlarla , Türklerin bir federasyon oluşturmaları fikri, Hrisantos daha Paris'ten ayrılmadan olgunlaşmaya başlar. Zaten Türklerle temaslara da bir süredir başlamıştır. Trabzon ve yöresi ile ilgili, Hürriyet ve İtilaf Partisine yakın, dolayısıyla Jön Türklere karşı ve Müttefiklerden yana bir kuruluş olan Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyet-i Ocak 1919'da İstanbul'da kurulmuştur. Mart ayında bu dernek Paris'e Pontus federasyonu fikrini birlikte savunmak üzere ortak bir delegasyon göndermek amacıyla İstanbuldaki Pontus komitesi ile temasa geçer. Rumlar arasında bu çözüme en yatkın kişi bir başka din adamı, Giresun'da oturan Gümüşhane metropoliti Lavrentios'tur. İstanbul'Da başlatılan temaslarla ilgili haberleri 30 Mart'ta ilk kez yayınlanan gazete de Giresun'da çıkan bir Türk gazetesidir. Bu haber, Lavrentios'un, Hrisantos'un 1913'te Trabzon'a atanmasından yararlanarak Giresun bölgesini kendisine bağlamış olması yüzünden ortalığı daha da kızıştırır. Öyleki köylerde yaptığı bir gezi sırasında Hrisantos yanlıları ayin yaparken Lavrentios'a saldırırlar ve bunun ardından patlak veren çatışmalarda 163 kişi yaralanır. Bu olay, o sırada İstanbul'da olan Hrisantos'a ortak delegasyon girişimini söndürme imkanını verir. Ancak, Trabzon'Da onun vekili ve Osmanlı Parlementosunda Jön Türk Mebusu olan Matteos Kofidis'e, Trabzon'Da 12 Şubat'ta başka yerlerde Jön Türk Partisi'nin kadroları tarafından oluşturulan ve sonradan Kemalist hareketin çekirdeğini oluşturacak olan Müdafa-i Hukuk Cemiyeti ilk kongresini 23 Şubatta yapmış ve Paris'e bir delşegasyon gönderilmesi hazırlıklarına katılmak amacıyla İstanbul'a bir komisyon göndermeye karar vermiştir. Rakip derneğin Rumlarla ilişkiye geçmek istemesinin nedeni de muhtemelen bu girişimi baltalamaktır. | ||
![]() |
![]() | #23 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Trabzon Müdafa-i Hukuk Cemiyeti ikini kongresini 28 Mayıs'ta yaptı ve Doğu illerini temsil eden genel bir kongrenin Erzurum'da toplantıya çağrılmasına karar verdi. Mustafa Kemal'in Erzurum'da kumandan olarak bulunan Kazım Karabekir'in yardımıyla kontrolüne alacağı ve Türk ulusal hareketinin temelinde olan kongre işte bu kongreydi. Ancak kongrenin Mustafa Kemalin kontrolüne girmesi Kongredeki Trabzon delegeleri arasında memnuniyetsizliğe ve Mustafa Kemal'e karşı ilk muhalefet hareketinin oluşmasına yol açtı... Hrisantos ve Kateniotis 11 Eylül'de Atina'daDışişleri Bakanı Diomidis'le buluşur. Pontus birliklerini Selanik'te oluşturmaya karar verir ve oradan Yunan mereşali Parskevopoulos'la görüşmek üzere Selanik'e giderler. Bütün ayrıntıların halledilmesinden sonra İstanbul'a 4 Ekim'de döneceklerdir. Ancak bundan dört gün önce Sultan'ın ve müttefiklerin en tuttukları vezir-azam olan Damat Ferit Paşa, işgal altında bulunmayan bütün Anadolu'yu kontrol altına almış olan ulusal hareketin baskısıyla istifa etmiştir... 21 Haziran'da Sivas ve Erzurum'a gitmek üzere Amasya'dan ayrılırken, Mustafa Kemal orada 3. ordu komutanı Refet Bey'i bırakmıştı. Refet Bey Merzifon'a yeni bir Gurka birliğinin geldiğini haber alınca 7 Temmuz'da Samsun'da görevli İngiliz subayına çektiği telgrafta, merkezi hükümetin onaylamadığı bir durumda kendisinin kamu düzenini sağlamasının söz konusu olamıyacağını bidirdi. İngiliz Yüksek komiserliği bunun üzerine onu İstanbul' çağırarak yerine başkentten özel bir görevli atamaya karar verdi. Ancak Refet Bey, komutayı ondan devralan subayın Mustafa Kemal'e sadık kalmasını güvenceye aldıktan sonra istifa etti ve Erzurum'a geçti. Böylece Mustafa Kemal'in ordunun desteğine güvenebileceği ve bölgeyi denetimi altında tuttuğu ortaya çıktı. Böylece yaz boyunca sükunet bozulmadı, ancak Türkler Rumların eski topraklarına dönmelerine ve bölgeye yeni göçmenlerin yerleştirilmesine kesinlikle karşı çıktılar. 11 Eylülde göçmenlere refakat eden Gurka askerleri Amasya yolu üzerinde yollarının kesildiğini gördüler. Öte yandan Giresun bölgesinde Topal Osman'ın çeteleri Rum çetelerini temizlemeye başlamıştı bile. | ||
![]() |
![]() | #24 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 13 Eylülde Sivas kongresinin tamamlanmasından sonra Mustafa Kemal İstanbul'la ilişkisini kesmeye karar verdi ve Milne, çatışmaları önlemek için askeri birliklerini yavaş yavaş Samsun bölgesinden çekmeye karar verdi...Bölgedeki İngiliz varlığı kendini ancak kıyı boyundaki ziyaretlerde duyurmaktaydı. Bu sırada yazılan raporlar Kemalist hareketin düzeni koruduğu ancak , iki topluluk arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini ve birarada yaşayabilme şartlarının her geçen gün biraz daha fazla ortadan kalktığını göstermektedir... ...Bu durumda metropolit Kemalist hareketin İstanbuldaki temsilcileriyle, eski Trabzon milletvekilleri ve Trabzon Müdafa_ i Hukuk derneği'nin kuruculrından Hafız Mehmed Bey'in aracılığıyla temasa geçmeye karar verdi.Hrisantos 20 Ekim dolaylarında İzzet Paşa'yı evinde ziyaret etti ve bir Cemiyetİ Akvam mandasının kabulu durumunda ülke genelinde iki topluluk arasında geçerli olacak ilişkilerle ilgili olarak 10 maddeli bir protokol kaleme alındı. Prtokol kiliseyle okulların statüsünün olduğu gibi korunmasını, özel hukukta özerkliği, idare hukuku mahkemelerinin iki topluluk tarafından birlikte oluşturulmasını, yerel meclislerde ve jandarmada iki topluluğa eşit bir katılım sağlanmasını, parlamento ve bakanlar kurulunda nüfusa orantılı bir temsil hakkını, orduda iki topluluğun ayrı birlikler oluşturmalarını ve Rumcanın resmi dil olarak tanınmasını öngörmekteydi... Hrisantos bundan sonra Stavridakis ile birlikte, Ermenilerle bir anlaşmanın yapılabileceğine kani olmuş göründüğü Tiflis'e gitti. Oradan Venizelos'a Kateniotis'in çok acele olarak Tiflis'e gönderilmesini isteyen telgrafı çekmesinin nedeni buydu... | ||
![]() |
![]() | #25 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Yıl sonunda tam bir keşmekeş hüküm sürüyordu. Yunan yetkilileri Trabzon konusunda Rumlarla Ermeniler arasında bir federasyon kurulmasını dayatmaya çalışmaktaydılar. Batum Derneği 14 Aralıkta Clemenceau'ya, Pontus'a tam bağımsızlığın tanınmasını, 19'unda ise sorunun metropolitin memorandumuna uygun olarak çözülmesini isteyen telgraflar gönderdi. Londra'da toplanan Barış Konferansı, 20 Aralık tarihli oturumunda Berthelot'Nun Konferansa ayın 12'sinde gönderdiği ve " Trabzon vilayetinin Ermenistan'a katılmasını kabul edemeyiz" diyen notası hakkında bilgi sahibi oluyordu. Bir kaç gün sonra da Hrisantos ve DIŞARDAKİ ÖRGÜTLENME VE DİPLOMATİK SAVAŞ ... Ne kadar heyecanlı olursa olsun, içerdeki hareket çatışma alanındaki güçler dengesini göz önünde bulundurmak zorundaydı ; buna karşılık dışardaki, aralarında bölünmüş, müttefiklerin ve Yunanistan'ın elde ettiği başarılardan sarhoş olmuş Pontuslu Rum örgütleri, kendilerini, başarı şansını ve bölgedeki yurttaşlarının kaderini her geçen gün daha fazla tehlikeye atan ütopik taleplere ve tedbirsiz açıklamalara kaptırmıştı. | ||
![]() |
![]() | #26 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Venizelos gerek gerçkçi olduğu gerekse inançları bu doğrultuda olduğu için Yakın Doğudaki Rum ticaret kolonilerinin olduğu gibi varolmalarını, doğrudan Yunanistan'a bağlanmalarından daha yararlı buluyordu. 2Kasım 1918'de Lloyd George'a verdiği memorandumda yalnızca Küçük Asya'nın batısıyla ilgili bir talep öne sürmüş ve Pontus'tan tek bir söz bile etmemiştir. Buna karşılık Marsilya kongresi tarafından temsilcisi tayin edilen C.G.Constantinidis, 1918 kasımında kaleme aldığı Pontus'un ulusal talepleri konusunda Büyük güçlere verilen notada şöyle yazmaktadır: "Sınırları doğuda Kafkasya ve Batum, güneyde Ermenistan çizilen ve batıda Sinop'un batısına kadar uzanan muhteşem Pontus eyaleti, adalet ve ulusların kendi kaderlerini belirleme ilkelerine dayanarak, müttefik kuvvetler ve Amerika Birleşik Devletlerinden eski Trabzon İmparatorluğu'nun ihyasını ve özerk bir cumhuriyet yapılmasını istemektedir. Constantinidis buradaki Rum nüfusu "yaklaşık iki milyon kişi" olarak vermektedir. Bu memorandum 2 Aralık'ta Foreign Office'e ulaşır ve Arnold Toynbee ayın 4'ünde onu kayıtlara şöyle geçirir : "İstatistikler ve sınırlar gerçek dışıdır. Pontus Ermenistan devletine bağlanacak, böylece Pontuslu Rumlar, tatminkar bir ulusal odak bulabilecektir". Bu görüşü Barış konferansının açılışında müttefikler de paylaşmaktadırlar. İngiliz kabinesinin Türkiye hakkındaki 7 şubat 1919 tarihli memorandumu, Giresun- Sivas- Mersin hattının doğusunda kalan toprakları Ermenistan'a vermektedir. 21 Ocak'ta Amerikan delegasyonu için hazırlanan "tavsiye raporunda", Trabzon'un Ermenistan'a bırakılması gerektiği" ifade edilmekte ve Fransız savaş bakanlığı 1 Mart'ta albay Chardigny'ye, Ermenilere Trabzon'da bir deniz kapısı tanınacağını yazmaktadır. Tabii Ermeni delegasyonunun istekleri de bu doğrultudadır ve Bogos Nubar Paşa'yı Paris'te ziyaret eden C.G.Constantinidis, paşanın Trabzon'un ilhakı konusunda çok kararlı olduğunu saptamıştır. | ||
![]() |
![]() | #27 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Venizelos'un, istese bile böyle bir oybirliğine karşı çıkması, hele onun da İzmir'i elde etmek için elindeki bütün kozları kullanmak niyetinde olduğu gözönünde bulundurulursa, söz konusu değildi. 16 Ocak't aParis'li Ermeniler tarafından şerefine verilen bir ziyafette kadehini, Doğu'daki iki halk arasındaki derin işbirliği ve dayanışma için kaldırdı ve Barış Kongresinin 3 ve 4 Şubat tarihli oturumlarında yaptığı konuşmada Trabzon'un Ermenilere verilmesini gerektiğini savundu. Pontos'un çeşitli delegasyonlarında Venizelos arasındaki bitmeyen çekişmenin temelinde bu yatmaktadır. 15 Ocak 1919'da Batum'da kurulan Pontus Rumları derneği, ertesi günü yaptığı toplantıda İstanbul'da bulunan Yunan Yüksek komiserinden, Patriklikten ve Constntinidis'ten, Pontus'un bir başka devletin yani Ermenistan'ın egemenliğine girmek zorunda kalmadan özgürlüğüne kavuşabilmesi için izlenmesi gereken politikayla ilgili direktiflerin sorgulanmasına karar verdi. İstanbul Patrikliği de benzeri bir karar alarak 1Şubat'ta Venizelos'a Trabzon'un terkedilmesini protesto eden ve Patrikliğin delrgasyonununParis'e gelmekte olduğunu haber veren bir telgraf gönderdi. Bir kaç gün önce dini yetkililer bu delegasyona katılmak üzere Hrisantos'a bir davetiye göndermişti. Bu girişimden hayli rahatsız olan Venizelos Kanellopulos aracılığıyla delegasyonun gönderilmesini erteleyebilmek için bir telgraf gönderdi, ancak Patriklik Anadolulu Rumların çıkarlarının savunulması gerektiği konusunda karalıydı ve kararında ısrar etti. Bu arada Paris'tede homurdanmalar başlamıştır. Constantinidis ile "Paris"teki Pontus Ulusal Birliği Başkanı Socrate Oeconomos tarafından imzalanan ve şubatta sunulan yeni bir memorandumda eski Komnen krallığının Kafkasya'dan Sinop'un batısına kadar uzanan bölümünü, art bölgeleriyle birlikte içine alan topraklarda bağımsız bir cumhuriyet kurulması üzerinde durulur...Bütün mart ayı boyunca yabancı ülkelerdeki Pontuslu Rum toplulukları yada Sivas yakınlarındaki Akdağ madeninde yaşayan "gizli hristiyan" Stavriotlar gibi ülke içi gruplar tarafından gönderilen ve Pontus'un bağımsızlığını talep eden telgraflar yağar. | ||
![]() |
![]() | #28 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Hrisantos İstanbul'a oradan da Paris'e gitmeden önce Batum'u ziyaret eder. Orada İstanbul'a ve Paris'e temsilciler gönderme çabaları İngiliz kumandanlığı tarafından engellenen Dernek yçneticileriyle görüşür ve onlara Türklerle her türlü temastan kaçınmaları ve Ermenilere karşı eylemlere girişmemeleri yönünde talimat verir. İstanbul, Atina ve Marsilya üzerinden Paris'e giderken yolda Pontuslu Rumların çeşitli dernekleriyle görüşme fırsatını bulur ve bu görüşmeler ona yalnızca belirli bir fikir oluşturmakla kalmayıp temsil yetkisini artırma olanağını verir. Bu nedenle 29 Nisan'da Paris'e gelişi Pontus meselesinde bir dönüm noktasına tekabül edecektir... Ancak Hrisantos Paris'e gelir gelmez Venizelos'la üstüste bir kaç kez görüşür, onun görüşlerine karşı çıkar, kendisinden bir rapor istenince de, ona Rum nüfusunu 850.000 yani Constantinidis'in 2 milyonundan daha makul bir sayıda, ama yine de 1914 öncesi tahminlerinin bir katı olarak gösteren ve Ermeni devletiyle yakın işbirliği içinde bulunmakla birlikte bağımsız bir devletin kurulması talebini dile getiren 2 Mayıs tarihli Pontus meselesi başlıklı memorandumu verir. Din adamının kişiliği ve görece uzlaşmacı bir tavır takınması Venizelos'u etkiler, öyle ki 6 Mayıs tarihinde düzenlenen akşam yemeğinde Venizelos Constantinidis'e alenen özürlerini sunarak, görünüşte Pontus Rumlarının taleplerini benimsemiş gibi davranır. 6 Mayıs hem Venizelos'un kariyerinin hem de bölgenin tarihinin önemli bir dönüm noktasıdır. Bu tarihte sabah 11 ile öğle saatleri arasında Lloyd George, WEilson ve Clemenceau, Lloyd George'nin önerisi üzerine, İtalyanlarınİzmir'e çıkmalarını önlemek üzere buraya Yunan kuvvetlerini sevketmeye karar verir...Bu arada Venizelos'un talimatına uygun olarak Atina Albay Kateniotis'i Pontus güçlerinin örgütlenmesiyle görevlendirmiş ve onu Pontus Rumları Komitesiyle temasa geçmek üzere İstanbul'a göndermiştir... | ||
![]() |
![]() | #29 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| ... Hrisantos bunun üzerine Ermenilerle pazarlıklara girişir. Müttefiklerin desteğine yaslanan Ermeniler Venizelos'unardına saklanarak tutumlarında direnirler. Olay yerinde de durum pek açık değildir. Mayıs ayı başında Yunan Kızıl Haçı'yla birlikte Batum'u ziyaret ettiği saırada Germanos, bu şehirdeki Pontus Rumları Derneği'ne devrimci bir hareket ve geçici bir hükümet oluşturmalarını tavsiye etmişlerdir. Ama İstanbul Komitesi'nin de aynı doğrultuda tavsiyelerine rağmen, Trabzon'un daha ılımlı etkisi altında kalan Batumlu Rumlar Hrisantos'un görüşünü almayı yeğlediler ve o da onlara şimdilkik hiç bir şey yapmamalarını söyledi. Bununla birlikte haziran ayında Patrikliğin ve Yunan yüksek komiserliğinin aracılığıyla, Batum'daki Pontuslu Rumların katılacakları bir genel kongre toplanması konusunda uzlaşmaya varıldı. Bu kongre 6 temmuz da ilk kongre toplantısını yaptı, ancak Trabzon yalnız buraya temsilci göndermemekle kalmadı, Pontus'a karşı Türklerin eylemlere girişmelerine yol açan silahlı çeteler göndermekle suçladığı Kongre'nin dağıtılmasını istedi. Burada muhtemelen Giresun açıklarında karaya çıkan ve 13 Temmuz'da Türk ordusu tarafından yok edilen Rum çetelerine atıf yapılmaktaydı.Burada, hem iki iki farklı anlayış hem de iki farklı kişilik, Germanos'la Hrisantos arasındaki çatışma söz konusu idi.... TÜRKLERLE VE ERMENİLERLE YAPILAN PAZARLIKLAR Hrisantos, beraberindeki Kateniotis ile birlikte Paris'ten 2 Eylül'de ayrıldı. Anılarında anlattıklarına göre son günlerin gelişmeleri düşüncelerinin değişmelerine yol açmıştı. 31'inde Trabzonlu Türklerin Mustafa Kemal'i desteklemediklerini ve Büyük Ermenistan önerisine karşı Rumlarla bir uzlaşmaya varmak istediklerini bildiren bir telgraf almıştı. Hrisantos bunun kendi programlarının bir parçası olduğunu yazar. İki gün sonra da Kafkasya'daki Yunan Komiseri, Erivan'daki Amerikan Yüksek Komiseri Ermenilere askeri yardım amacıyla Yunan kuvvetlerinin gönderilmesini isteyen mesajını aktarır. Hrisantos Türklerin karşı tepkisine yol açacağı için Ermenilerle herhangi bir işbirliğine girilmesine karşı çıkar. Böylece Rumlarca Ermeniler arasında bir ittifak kurulması yerine, Hrisantos'un ilkelerine daha uygun olan Pontoslu Rumlarla , Türklerin bir federasyon oluşturmaları fikri, Hrisantos daha Paris'ten ayrılmadan olgunlaşmaya başlar. | ||
![]() |
![]() | #30 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Zaten Türklerle temaslara da bir süredir başlamıştır. Trabzon ve yöresi ile ilgili, Hürriyet ve İtilaf Partisine yakın, dolayısıyla Jön Türklere karşı ve Müttefiklerden yana bir kuruluş olan Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyet-i Ocak 1919'da İstanbul'da kurulmuştur. Mart ayında bu dernek Paris'e Pontus federasyonu fikrini birlikte savunmak üzere ortak bir delegasyon göndermek amacıyla İstanbuldaki Pontus komitesi ile temasa geçer. Rumlar arasında bu çözüme en yatkın kişi bir başka din adamı, Giresun'da oturan Gümüşhane metropoliti Lavrentios'tur. İstanbul'Da başlatılan temaslarla ilgili haberleri 30 Mart'ta ilk kez yayınlanan gazete de Giresun'da çıkan bir Türk gazetesidir. Bu haber, Lavrentios'un, Hrisantos'un 1913'te Trabzon'a atanmasından yararlanarak Giresun bölgesini kendisine bağlamış olması yüzünden ortalığı daha da kızıştırır. Öyleki köylerde yaptığı bir gezi sırasında Hrisantos yanlıları ayin yaparken Lavrentios'a saldırırlar ve bunun ardından patlak veren çatışmalarda 163 kişi yaralanır. Bu olay, o sırada İstanbul'da olan Hrisantos'a ortak delegasyon girişimini söndürme imkanını verir. Ancak, Trabzon'Da onun vekili ve Osmanlı Parlementosunda Jön Türk Mebusu olan Matteos Kofidis'e, Trabzon'Da 12 Şubat'ta başka yerlerde Jön Türk Partisi'nin kadroları tarafından oluşturulan ve sonradan Kemalist hareketin çekirdeğini oluşturacak olan Müdafa-i Hukuk Cemiyeti ilk kongresini 23 Şubatta yapmış ve Paris'e bir delşegasyon gönderilmesi hazırlıklarına katılmak amacıyla İstanbul'a bir komisyon göndermeye karar vermiştir. Rakip derneğin Rumlarla ilişkiye geçmek istemesinin nedeni de muhtemelen bu girişimi baltalamaktır. | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
![]() | ![]() |