![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3 Mart 1924 tarih ve 431 sayılı Kanunun masumluk ilkesi, cezaların kanunîliği, şahsîliği gibi temel hukuk prensiplerini ihlal etmektedir. Keza bu Kanun Hanedan mensuplarının özel mülkiyet haklarına da dokunmaktadır. Şüphesiz kurucu iktidarı ele geçiren eski siyasal rejimi yıkıp yerine yeni bir siyasal rejim kuran devrimci bir hükümetin yaptığı işlemlerin hukukîliğini tartışmanın bir anlamı yoktur. Zira aslî kurucu iktidar özünde hukuk-dışı ve sınırsız bir iktidardır. Bu nedenle Osmanlı Hanedanının sınır dışı edilmelerinin hukuka aykırılığını uygunluğunu tartışmak gereksizdir. Hatta, bir bakıma, Cumhuriyet yönetiminin Osmanlı Hanedanını sınır dışı etmesinin yeni rejimin yerleşmesi açısından yerinde bir tedbir olduğu da düşünülebilir. Ancak saltanatı iddiaya hakkı olmayan Hanedanın kadın mensuplarının ve Hanedanın damatlarının dahi sınır dışı edilmesi ve özellikle bunun uygulanış şekli tamamen eleştiriye açıktır. Türk milletini altı asır boyunca yönetmiş bir Hanedanın Dünyanın çeşitli ülkelerinde yoksulluk içinde yaşamaları, durumlarına yakışmayan işler yapmaları (ör: otel katipliği ve otel işçiliği), sadece hanedan mensuplarının değil, herhalde kendisini altı asır yönetmiş olan bu Hanedana vefasızlık gösteren Türk milletinin de onurunu zedelemiştir. | ||
![]() |
|
![]() | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Cumhuriyet rejimi kısa sürede yerleşmiş olmasına rağmen, Hanedan mensuplarının yurda dönebilmeleri için 1974 yılına kadar beklenilmesi vefasızlık bakımından kayda değerdir. Monarşilerini deviren Fransız ve Rus ihtilallerinden sonra hanedan mensuplarına karşı bazı tedbirler alındığı görülmüş, ancak bu tedbirleri Türkiye Cumhuriyetinin Osmanlı Hanedanına karşı aldığı tedbirler kadar geniş kapsamlı ve uzun süreli olmamıştır. Bugün her iki ülkede de monarşist akımlar vardır. Türkiye'de ise en ufak bir monarşist akıma rastlamak mümkün değildir. İlginçtir ki, bu süreç içinde Osmanlı Hanedanı mensupları da Cumhuriyete karşı içerde veya dışarda hiçbir siyasî faaliyette bulunmamıştır. Hatta Hanedanın bazı mensuplarından zaman zaman kendilerinin de Cumhuriyeti destekledikleri, kendilerinin de cumhuriyetçi oldukları yolunda ilginç sözler işitilebilmektedir. Türkiye'de siyasal yelpazenin her kesimi cumhuriyetçidir. “Cumhuriyetçi” olmayan kesim de bu “Cumhuriyet”in kendisinden değil, laik niteliğinden rahatsızlık duymaktadır. Yukarıda Türkiye'de “cumhuriyet = demokrasi” şeklinde bir anlayış olduğunu ve bunun nasıl yanlış olduğunu gösterilmeye çalışılmıştır. Aynı şekilde ülkemizde bir yandan cumhuriyet ile laiklik arasında, diğer yandan da monarşi ile teokrasi arasında bir paralellik kurulmaktadır. Cumhuriyet ile laiklik arasında ve keza monarşi ile teokrasi arasında da bir ilişki yoktur. İran örneğinde olduğu gibi bir cumhuriyet dine dayalı olabileceği gibi, Belçika ve Hollanda örneğinde olduğu gibi bir monarşi laik de olabilir. | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |