![]() |
İkinci nokta, seçilmiş delegelerden oluşan kongreye, Mustafa Kemal'in hangi yetkiyle katılacağıydı. --Çünkü, kongre delegeleri mahallerinde daha önceden seçilmişlerdi.-- Bu sorunun nasıl çözüldüğünü de Mazhar Müfit'ten dinleyelim yine: --Bu maksatla Hoca Raif Efendi'nin başkanlığında bulunan --Erzurum Vilayatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye-- Cemiyetinin bir içtimaı sonunda Mustafa Kemal Paşa'dan bir tezkere ile heyeti faale reisliğini kabul etmesi rica edilmiş ve kendisine beş iş arkadaşı da gösterilmişti. Bu beş arkadaş: Hoca Raif Efendi (bilahare Heyeti Temsiliye azası ve Erzurum milletvekili) , emekli binbaşı Süleyman, Kazım Necati (Erzurum'da çıkan Albayrak gazetesi müdürü) , Dursun Beyzade Cevat (maarifçi ve halen Erzurum milletvekili) Beylerdi. Hüseyin Rauf Bey de heyeti faale ikinci reisliğine seçilmişti. Heyeti faaleyi bu şekilde seçen cemiyet, İstanbul'da bulunan umumi merkeze de bir telgraf çekerek, kongrede umumi merkez adına rey, mütalaa, hak ve yetkilerinin Mustafa Kemal Paşa'ya verilmesini rica etmişti. Bütün bu önlemlerle yetinmeyen --Müdafaa-i Hukukçular-- kesin çözüm sağlayıcı taktik darbeyi de ihmal etmemişlerdi: |
Mustafa Kemal Paşa ile Hüseyin Rauf (Orbay) Bey'in kongre delegelikleri de ayrıca Cevat Dursunoğlu'nun ve Kazım Bey'in kongre murahhaslıklarından istifa eylemeleri ve boşalan iki yere müşarünileyhlerin seçilmesiyle temin edilmişti.-- (Kansu, 1966:?5-?6). Açıkça görüldüğü gibi, Mustafa Kemal Paşa, kongrenin güvenliği konusunda olduğu gibi, hukuksal açıdan da hiçbir noktayı rastlantıya bırakmak niyetinde değildi. Nitekim, kongrenin açılışına bütün yüksek rütbeli komutanları (başta Kazım Karabekir Paşa olmak üzere) yanına alarak gitmişti. Böylece, gücünü kanıtlamış oluyordu. Öte yandan kendisi, sivil giysilerle kongreye katılarak, ulusal irade kavramına gölge düşmesini önlüyordu. Bu yüzden, kongre başlamadan önce, askerler salondan ayrılmışlardı. Üçüncü nokta; kongre başkanlığıydı. O sırada, bir kesimin Mustafa Kemal'in başkanlığını önlemek istediği anlaşılıyor. Bu engelleme, özellikle Mustafa Kemal'in asker oluşuna dayandırılan bir propaganda ile yürütülüyordu. Buna karşılık, eylem arkadaşları, Mustafa Kemal'in de, Rauf Bey'in de ordu ile ilişkileri kalmadığını söyleyerek karşı propaganda yapıyorlardı. Sonunda, yukarıda değindiğim taktiklerle, bu sorun hemen çözülüvermişti. |
Örgütün Niteliği Erzurum Kongresi, yapısı bakımından o günkü eylemi yansıtır. Bu yapı hakkında elimizde kesin bir liste vardır. Mazhar Müfit'in titiz kayıtçılığı sayesinde bu kongreye katılanların isimleri ve meslekleri tarihe geçmiştir. Bu listeye baktığımızda, Mustafa Kemal dahil olmak üzere 57 kişinin adını görüyoruz. Bu 57 kişinin mesleklere göre dökümü şöyle bir görünüm veriyor: 17 kişi sivil ve asker, bürokrat ve eski bürokrat. 9 kişi tüccar. 6 tane çiftçi var. Din adamlarının sayısı da 6. Arkadan 4'er kişi ile onları, eski ve yeni politikacılar, avukat ve dava vekilleri ve doktorlar izliyor. Gazeteci ve yazarların sayısı 3. 2 kişinin yanında yalnızca --eşraftan-- yazılmış. Son olarak 1 şeyh ve 1 de hoca var. |
Bu dağılım bize Erzurum Kongresi'nde, o dönem toplumunun egemen güçlerinin yeterince temsil edildiği izlenimini veriyor. Bürokrat ve eski bürokratların başat bir nitelik taşıması ise, hiç kuşkusuz, Redd-i İlhak ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinde bu kişilerin etken olmasının bir sonucu. Ayrıca, o dönem toplumundaki --egemen güç-- kavramına da oldukça uygun. Kapitalizmin henüz filiz halinde bulunduğu ve dışa bağımlı nitelik taşıdığı düşünülürse, feodal kökenli olanlarla, tarihsel ağırlık taşıyan bürokratların çoğunlukta olduğuna şaşmamak gerek. Unutmayalım ki, Erzurum Kongresi bir Anadolu Kongresi'dir. Bu nedenle feodal nitelikli kişilerin ağırlık taşıması olağandır. Ayrıca hemen dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da, sivil ve asker bürokratlardan sonra, en büyük grubun yine, tüccarlar olduğudur. Taktik Gereği, Saltanata ve Hilafete Karşı Takınılan Tutum Mustafa Kemal Atatürk'ün Erzurum Kongresi sırasında Cumhuriyet'i ilan etmeye kararlı olduğunu yine Mazhar Müfit ile konuşmalarından biliyoruz. Şimdi, Cumhuriyet'i ilan etmeye karar vermiş olan, fakat bu kararı kendi deyimiyle --milli bir sır-- olarak saklayan Mustafa Kemal'in Erzurum Kongresi açış konuşmasını nasıl bitirdiğine bakalım: --En son olarak niyazım şudur ki, cenabı vacibül amal hazretleri, Habibi Ekremi hürmetine bu mübarek vatanın sahip ve müdafaai ve diyaneti celilei ahmediyenin ilayevmilkıyame harisi astakı olan milleti necibemizi ve makamı saltanat ve hilafeti kübrayı masun ve mukaddesatımızı düşünmekle mükellef olan heyetimizi muvaffak buyursun.-- (Kansu, 1966:85). |
Bu sözlerden sonra neler olduğunu yine Mazhar Müfit şöyle anlatıyor: --Paşa'nın bu nutku, salonu yerinden sökecek kadar kuvvetli ve sürekli bir surette alkışlanmıştı. Nutkun sonundaki duayı, padişahlık ve hilafet müessesesi hakkındaki temenniyatı belki garip bulursunuz. O zaman ben de aynı hissi duymuştum. Hatta, kongre akşamı Paşa'ya: --Paşam, nutkunuzun sonunu müftü efendinin duası gibi bitirdiniz.-- dedim. Bu tarz konuşmamı hoş gördüğü için sadece güldü ve: --Maksadını anlıyorum, anlıyorum ama, şimdi vazifemiz halkı, vatanı ve esir Padişah'ı kurtarmaya inandırmaktan ibarettir.-- cevabını verdi ve ilave etti: --Zamanında hiçbir şeyi kaçırmamak ve zamansız hiçbir şeye uzaktan yakından tevessül etmemek, başlıca dikkatimizi teşkil etmelidir.-- (Kansu, 1966:85) . Sanırım, Atatürk'ün taktik açıdan tüm gizi bu tümcede görülebilir: --Zamanında hiçbir şeyi kaçırmamalı ve zamansız hiçbir şeye uzaktan yakından tevessül etmemek-- her devrimci eylemin, her devrimci liderin şaşmaz bir ilkesi olmalıdır. Mustafa Kemal Atatürk, bu ilkeyi sanki kendisi üretmişcesine, büyük bir titizlikle uygulamış, bu yüzden de taktik açıdan, yenilmez bir nitelik kazanmıştır. |
Hiçbir Zaman Toplanmayan Heyet-i Temsiliye Ulusal iradeye dayalı olduğu konusunda hiçbir tereddüt yaratılmamasına özel bir özen gösterilen Erzurum Kongresi sırasında, bütün işlemler mevcut hukuk kurallarına uygun olarak yapılıyordu. Sanırım bu nokta son derece ilginçtir. Devrimci bir lider, devrimci bir kongreyi, ortadan kaldırmak istediği düzenin üstyapı kurallarına göre işletiyordu. Çünkü, meşruiyeti belli bir düzene dayamak zorunluğu duyuluyordu. Bu --meşruiyet--, ilerde, --Padişah'ın dinsel-geleneksel otoritesine karşı, Mustafa Kemal'in halka dayalı otoritesinin-- kabul edilmesi süresince önemli bir görev yapacaktı. İşte bu çerçeve içinde Erzurum Kongresi o sırada yürürlükte olan --Cemiyetler Kanunu--na göre toplanmış, vilayetçe onaylanmış ve örgütlenmesini de buna göre yapmıştı. |
Gerek o sıradaki yasalara göre, gerekse Mustafa Kemal'in istekleri doğrultusunda yapılması gereken işlerden biri, bir --Heyet-i Temsiliye-- seçmekti. Her konuda olduğu gibi, Mustafa Kemal'in heyet-i temsiliye'ye girip girmemesi yine tartışmalıydı. Sonunda, Mustafa Kemal istediğini yaptırdı ve Heyet-i Temsiliye'ye seçildi. Erzurum Valiliğine verilen dilekçe şöyleydi: 24.8.1919 Erzurum Vilayeti Aliyesine Utufetli Efendim Hazretleri, Şarki Anadolu'da mevcut olup, aynı maksat ve gaye ile şimdiye kadar teşekkül etmiş olan bilcümle milli cemiyetler Erzurum'da akdettikleri malum kongre kararıyle --Şarki Anadolu Müdafaai Hukuk Cemiyeti--, namı müştereki altında ittihat ve ittifak eylemişlerdir. |
Cemiyetimizin merkezi elyevm Erzurum'dur. Heyeti idaresi demek olan --Heyeti Temsiliye--si azasının isim ve hüviyetleri berveçhizir derç ve matbu nizamnamei esasisinden iki nüshası merbuten takdim edilmiştir. Cemiyetler Kanunu'na tevfikan ilmühaberinin tarafımıza itası zımnında işbu beyannamemiz makamı ailelerine takdim olunur. Olbapta emrü irade hazreti menlehülemrindir. Mustafa Kemal Mustafa Kemal Paşa : Sabık Üçüncü Ordu Müfettişi, askerlikten müstafi. Rauf Bey : Bahriye Nazırı Esbakı İzzet Bey : Sabık Trabzon Mebusu Raif Efendi : Sabık Erzurum Mebusu Servet Bey : Sabık Trabzon Mebusu Şeyh Fevzi Efendi : Erzincan'da Nakşi Şeyhi Bekir Sami Bey : Beyrut Valii Sabıkı Sadulah Efendi : Sabık Bitlis Mebusu Hacı Musa Bey : Mutki Aşiret Reisi |
Bu dilekçeden ve listeden açıkça anlaşıldığı gibi, Mustafa Kemal Paşa, yeni bir siyasal güç kaynağı oluşturmak isterken, toplum içindeki mevcut güç piramidini kullanmaktadır. Yalnız mevcut hukuk kurallarına uygun davranmakla kalmamakta, kurduğu yeni örgütteki --temsil-- yetkisini de, zaten o sırada toplumun güç piramidine göre, tepelerde bulunan kişilerden seçmektedir. Burada Mustafa Kemal Paşa'nın büyük bir taktisyen olduğunu bir kez daha görüyoruz. Seçim, genel stratejiye, yani Padişah'ın dinsel-geleneksel gücünün karşısına --ulusal irade-- kavramıyla çıkılmasına son derece uygundur. Ayrıca, çok önemli bir nokta, bu --Heyet-i Temsiliye--nin, Mustafa Kemal'in varlığına bir --meşruiyet-- kazandırmaktan başka işlevi de yoktur. Bakın bu konuda Mustafa Kemal Atatürk ne diyor: |
--Efendiler, istitrat kabilinden şunu arz edeyim ki, bu zevat hiçbir vakit bir araya gelip birlikte çalışmış değillerdir. Bunlardan İzzet, Servet ve Hacı Musa Beyler ve Sadullah Efendi hiç gelmemişlerdir. Raif ve Şeyh Fevzi Efendiler, Sivas Kongresi'ne iştirak etmişler ve müteakıp biri Erzurum'a, diğeri Erzincan'a avdet ederek bir daha iltihak eylememişlerdir. Rauf Bey ve Sivas Kongresi'ne ihtihak eden Bekir Sami Bey, İstanbul'da Meclisi Mebusan'a gidinceye kadar, beraber bulunmuşlardır.-- (Atatürk, tarihsiz:67-68) . Görüldüğü gibi, sorun, birlikte çalışıp karar alabilecek bir grup oluşturmaktan çok, Mustafa Kemal Paşa'ya yetki verilmesidir. Nitekim, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin öncülü olan Sivas Kongresi sırasındaki taktikleri içinde, Mustafa Kemal Paşa bu yetkisini duraksamadan kullanmıştır: --Nihayet, Heyeti Temsiliye azası olarak, Erzurum'dan üç kişi, Erzincan'dan bir kişi ve Sivas'ta bulduğumuz Bekir Sami Bey'le beş kişi olduk ve Sivas Kongresi'ni vücuda getiren murahhasların vesikalarını tetkik lüzumu hissolunduğu zaman ben, orada şöyle bir vesika yazdım ve altını Heyeti Temsiliye mühriyle mühürledim. Heyeti Temsiliye'den: Mustafa Kemal Paşa Rauf Bey Ulemadan Raif Efendi Şeyh Fevzi Efendi Bekir Sami Bey Berveçhibala esamisi maruz zevat; Şarki Anadolu namına Sivas Kongresi'nde bulunmak üzere Erzurum Kongresi'nce memur edilmiştir. (Mühür) (Atatürk, tarihsiz:83). |
Türkiye`de Saat: 00:15 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2