Ramazan Ateş -şiirleri

[NuraN]

Hep Böyle Kal Dolunay
Gecelerin ışığı,
Sen Dolunay dolunay.
Dünyanın aydınlığı,
Ol Dolunay dolunay.

Sen doğarsın gecede,
Hem namede hecede,
Umut olup içime,
Doğ Dolunay dolunay.

Sende leke bulunmaz,
Umutsuzluk hiç olmaz,
Senle gönül yorulmaz,
Bil Dolunay dolunay.

Sen umut ol aleme,
Senle gönül şenlensin,
Sevenlere şeker ol,
Bal Dolunay dolunay.

Dolunayım doğarsın,
Gönüllere dolarsın.
Kötülüğü kovarsın,
Hep böyle ol dolunay,
Hep böyle kal dolunay.

[NuraN]

Hey Gidi Gençlik
Bilmezsiniz belki siz,
Ben eskiden avcıydım.
Aslan falan avlardım,
Kurtlar ile oynardım.

Ayı benden korkardı,
Kaplan aklın şaşardı.
Panterler av köpeğim,
Çakal emir erimdi.

Korku nedir bilmezdim,
Hiç elim boş dönmezdim.
Avladığım filleri,
Karıncaya yüklerdim.

Keklikler tek sırada,
Hepsi beni beklerdi,
Tavşanlarsa el ele,
Bizde gelelim derdi.

Bazen bir kaç geyiği,
Koyardım ben torbama,
Tuz yerine ördeği,
Katardım ben çorbama.

Agustosda kar yağdı,
Yine nefsim kabardı.
Kapıverdim tüfeği,
Giydim delik çizmeyi.

Tüfeğim bir tahtadan,
Mermilerim bakladan,
Delik çizmem su aldı,
Karlar beni boyladı.

Birden bir gürültü duydum,
Hemen mevziyi kurdum.
Baktım ki fare gelen,
Korkudan ölüyordum.

Fare düştü peşime,
Dedi avda işin ne?
Tabanları yağladım,
Hiç arkama bakmadım.

Bir solukta evdeydim,
Hey gidi gençlik dedim.
Bakın laf aramızda,
Eski bendim aslında,
Hep aynıydım aslında.

[NuraN]

Hey Gidi Gençlik’e Cevap
O günlerim ne oldu,
Yüreğim ona yandı.
Gençliğim tozup gitti,
Bana hatıra(m) kaldı.

Şimdi ağardı saçlar,
Döküldü bitti dişler,
Avlanmak şöyle dursun,
Zor gelir bütün işler,

Deli dolu günlerdi
Bir anda gelip gitti,
Şimdi oyuncak oldum,
Dizimde derman bitti.

Ava gitsem avlanlar,
Deli diye bağlarlar,
Geçen güne yanmam da,
Bu gün beni yorarlar.

Hayırlı ömür olsun,
Gelen hayırlı gelsin,
Öldümden kaygım yok da,
Yeter ki adam bilsin,
İyi adamdı desin.

[NuraN]

Hoşcakal
Hoşcakal...
Ey sevdim sandığım.
Hoşcakal...
Ey yandım sandığım.

Degmediğini anladım,
Sevmediğimi anladım.
Benle oynadın,
Hoşcakal...

Hoşcakal...
Rüyaymış toz pembe gördüğüm.
Hoşcakal...
Arzuymuş meğerki, sevdim sandığım.

Seni sonra tanıdım.
Niyetini anladım.
Benimle oynadın,
Hoşcakal...

Hoşcakal...
Çirkin yüzün göründü.
Hoşcakal...
Bütün sırrın çözüldü.

Niye beni kullandın:
Ne istedin sen benden?
Beni sevdin sanmıştım,
Yanılmışım gerçekten.

Hoşcakal...
Yeni oyuncak bulursun.
Hoşcakal...
Bir gün pişman olursun, ettiğinle boğulursun.

[NuraN]

Hüseyin Emminin mektubu (1) 'Fadime nineye cevap'
Gız fadime,


Ötüunlerde yazdığın senin gadar gıymatlı mektubu aldım.

Fadimem, nasılsın, iyimisin iyi olmanı bizleri yaratan Mevla’dan niyaz ederim. Fadimem, beni sorucah olursan çok şükür iyiyim, tek sıkıntım sizlersiniz. Fadimem, mektubuna hemi çoh sevindim hemide üzüldüm.

Mekdubunda hemen gel ya da para gönder diyong. Benim gelmek istemediğimi mi sanıyong gız. Tabi gelmek istıyom ama daha ne elimi bolatmadım. Seni ve cocuhları pek özledim, öyle bir göresim geldiki sorma fadimem, burnumda tütüyonuz inanki. Fadime mektubunda gelmiyosan başımın çaresine bahıyım diyong, gız ahlını başına al, bunca yılın hatırı var, benden çekinmiyosan bari beş çocuhdan utan. Zaten o gambır Ali’nin eskiden beri sende gözü var bunu herkez biliyo. Fadimem akıllı ol, şunun şurasında ne galdı.

Fadimem, mektubunda beni gavur garılarınnanmı aldatıyong dıyong. Ben seni gavurlarnan aldatmam gız. Zaten bizim oraların avratlarıda var, tilefon edince eve bilem geliyo. Ben gavur garılarını netcem gız. Üstelik hep seni düşünüyom ve resimlerine bakıp bakıp gendimi avutuyom. Senin üstüne gül goklamam fadimem.

Ben burda gece gündüz çalışıyom. Gündüz fabırgada, gecede Trabızonlu Halilin gayfesi var orda çalışıyom. Okeymi ney diyolar bir şey var onun daşlarını tahdaya diziyom. Çok zor iş fadimem senin ahlın ermez zaten ben bile zor iğrendim. Bide Halilin gayfesinde bir makina var içine iki mark atıyong ondan sonra paralar dökülüyo. Yani azıcıh para atıyong çoh para alıyong. Ara sıra akşamları o makinaya para atıyom, daha bana para vermedi ama bir gün verecek, çünkü geçenlerde Şükrü diyi bir arhadaşa verdi gördüm.

İşde Fadimem buralarda parayı çoğaltınca hemen gelecem. Aylıkdan para artırması çoh zor be garı. Gurbette zaman geçmiyo Fadimem. Hacı babana selamımı söyle, içki felan içmiyom arada sırada akşamları canım sıkılıyo bir iki gadeh atıyom ama zerhoş felan olmuyom. Türkiye’den dansöz felan geliyo onlara ayık gafaynan bakılmıyo fadime. Gız fadime seni geçenlerde televizyonda ekmek guyrugunda gördüm. Gız çoh zayıflamışsın, gendine hiçmi bahmıyong fadimem, benim garın göbek şişti görsen tanıyaman heralda.

Fadimem, soranlara selamımı söyle, çocuhların gözlerinden öperim. En gısa zamanda görüşürüh garı sen bana bi türkü yazmışdın bende sana bir türkü yazıyom, hoşcagal.



GELEMİYOM FADİMEM



Geçen günkü mektubunu aldım ben,

Gel diyosun gelemiyom fadimem.

Çoluh çocuh hasretinle yandım ben,

Var mı elde gelemiyom fadimem.



Çalış çalış iş bitmiyo bitmiyo,

Çalışmakla para mara artmıyo,

Aylığımda ancak bana yetiyo,

Var mı elde gelemiyom fadimem.



Sen var iken gavur garı almam ben,

Senden başkasına gönül vermem ben,

Çok özledim hasretimi bir bilsen,

Var mı elde gelemiyom fadimem.



Heves ettim bizim köylü Iraz’a,

Toto Loto oynuyorum arada,

Bakıverin çıkar bir gün kazara.

İşte o zaman geliyom ben fadimem.

Az kaldı bak geliyom ben fadimem.


Hüseyin emmi kimdir: 53 yaşında,23 yıldır almanya’da işci olarak çalışan,5 çocuklu ve 13 yıldır (Türkiye’ye) izine gitmeyen, ona bakınca onda kendimizi, en azından kendimizden bir parçayı buldugumuz, hayatı gündüzleri işde geceleri kahve köşelerinde geçen, ama, bunu kötü alışkanlık olarak görmeyen; hatta otomatige para atmayı, dansözlere gitmeyi can sıkıntısı olarak gören, akşamları içip sarhoş olmadıgı ile övünen, ara sıra cuma ve yılda iki defa bayram namazı kılan, iyi denirse iyi, kötü denirse kötü, ama bizden biri, çevremize baktıgımızda böyle emmilerin az olmadıgını gördüğümüz emmilerden biri.

[NuraN]

İçimdeki Yangın
İçimdeki yangını söndüremiyorum,
Alev alev yakıyor içimi,
Elim kolum tutmaz oldu,
Parçalamak istiyorum kendimi.

Beni yakan kin mi? Nefret mi?
Zarar mı vermeliyim bir şeylere?
Bende olmayan malı? Servet mi?
Göçüp gitmelimiyim yoksa bir yerlere?

Gururum yerlerde süründü durdu,
Yal verdiğim hayvan beni sırtımdan vurdu.
Sevmezdim böyle karalar baglamayı,
Sevmezdim bir köşede oturup ağlamayı.

Beni once bilen şimdi tanımaz.
Olanı anlatsam kimse anlamaz,
İçimdeki yangını söndüremiyorum,
Geçmiş zamanı geriye döndüremiyorum.

[NuraN]

İki Gündüz Bir Gece.
Hayat bize bilmece,
Aramaca bulmaca.
Başı sonu kaç hece,
İki gündüz bir gece.

Doğarken coşku vardır,
Gündüzün biri odur.
Yaşarsın toz dumandır,
Oda gündüz sayılır.

Geceyse o gecedir,
Geldimi ecel sana.
Yolun sonu bellidir,
Gece artık baksana.

[NuraN]

İkibin Başıma Hep Bela Oldu
Sene bin dokuzyüz gülüp oynardım,
İkibin girince içim karardı.
Bazen sohbet eder bazen yazardım,
Dişlerim döküldü, saçlar ağardı.

Eskiye dönmeyi arzu ediyom,
Yine gülsün yüzüm, neşe saçayım,
Derdi unutmaya gayret ediyom,
Baharda gül gibi bende açayım.

Herkesin derdine durmaz koşardım,
Gücüm yettiğince çare arardım,
Bin dokuzyüzlü yılda mutlu yaşardım,
İkibin yılında ben yalnız kaldım.

İkibin başıma hep bela oldu,
Güllerim sarardı, soldu, kurudu.
Aglasam faydasız, gülemem gayri,
Toprak çağırır bak açmış kolunu.

[NuraN]

İkram Etmek
İkram, vermek demektir,
İkram, sevmek demektir.
İkram, yetim saçı okşamak,
İkram, tebessümle bakmak.
İkram, hal hatır sormak,
İkram, bir gönül almak.
İkram, paylaşmak,
İkram, sevgi ile yaklaşmak.
İkram, gözlerdeki umut,
İkram, bir yarım simit.
İkram, aç olanı doyurmak,
İkram, haklı olanı kayırmak.
İkram, bir demet çiçek,
İkram, bir yudum içecek.
İkram, bazen biraz para,
İkram, sarılan bir yara.
İkram, konuşmak, söyleşmek,
İkram, dinlemek, dertliyle dertleşmek.
İkram, şefkattir, hoşgörüdür,
İkram, inceliktir, zerafettir, görgüdür.
İkram, canlıyadır, kuşadır, kurdadır,
İkram, ihsandır, ihsanda bulunmadır.
İkram, insanadır, ikrama layık olmaktır.
İkram, kul olmaktır, kulluk yapmaktır,

[NuraN]

İlk değilsin Ama
Sen,
İlk sevdiğim değilsin,
Ama, sen son ol istiyorum.

Sen,
Gözlerine ilk vurulduğum değilsin,
Ama, bu gözlerim başkasını sevmesin.

Sen,
Yüreğimi ilk hoplatan değilsin,
Ama, bu yürek senle dinsin.

Sen,
Beni benden alan ilk değilsin,
Ama, tut elimden başkasına gitmesin.

Sen,
Bu yaşlı gönlümün açan çiçeğisin,
Ama, bu gönül ölecekse sendeyken ölsün.

Sen,
İlk sevdiğim değilsin,
Ama, gelde son ol, gönlüm başkasını sevmesin.