|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
02-02-2007, 15:34 | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
DÜNYA DENİZ TİCARETİ 1. 1. 1999 YILINDA DÜNYA EKONOMİSİ VE DÜNYA DENİZ TİCARETİ 1.1.1.1.DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER 1.1. 1.1.1. 1999 YILININ GENEL DEĞERLENDİRMESİ 1997'de başlayıp 1998'de globalleşme eğilimi gösteren krizin etkisinde kalan dünya ekonomisinin 1999 yılında iyileşme sürecine girdiği gözlenmiştir. Bu gelişme'de merkez bankaları ve uluslararası para otoritelerince alınan ekonomik tedbirlerin dünya finans piyasalarında güveni yeniden tesis etmesi ve ABD ekonomisinin hızlı büyüme trendini sürdürmesi etkili olmuştur. 1999 yılında AB ülkelerinde büyümenin yavaşlamasına karşılık, Japonya ekonomisi son yıllardaki resesyon ortamından çıkarak büyümeye başlamış, başta petrol olmak üzere hammadde fiyatlarının uluslararası piyasalarda yükselmesi ise bu ürünleri ihraç eden birçok gelişmekte olan ülkede büyümeyi hızlandırmıştır. 1998 yılında %2,4 olan global büyüme hızının 1999'da %3,1'e, dünya ticaret hacmindeki genişleme hızının da 1998'deki %3,5'ten %4'e yükseldiği tahmin edilmektedir. Özellikle Euro alanı ülkelerinde tek para birimine geçiş sürecinde fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik uygulanan maliye ve para politikalarının da katkısıyla enflasyon OECD ülkelerinde 1998'deki %3,2'den 1999'da %2,6'ya gerilemiştir. Ekonomik aktivitedeki canlanma ve petrol fiyatlarındaki artışın yarattığı enflasyon tehlikesine karşı da faiz oranları yükseltilmiştir. 1.1.2. BÜYÜME HIZI, ENFLASYON VE İŞŞİZLİK ABD ekonomisi yurtiçi talepteki canlılığa bağlı olarak 1999'da da başlıca sanayileşmiş ülkelerin üzerinde performans göstererek 1998'deki %4,3'lük büyümeye yakın ve %3,9 büyüme kaydetmiştir. Bu gelişmede ekonomideki verimlilik artışının yanısıra borsadaki yükseliş paralelinde reel gelirlerde sağlanan artış etkili olmuştur. ABD bütçesi fazla vermeye devam ederken, hızlı ekonomik büyüme ve petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle enflasyon %1,6'dan %2,2'ye yükselmiştir. Ekonomik canlılık paralelinde işsizlik oranı son 30 yılın en düşük düzeyi olan %4’e gerilemiştir. Hızla büyüyen talebe bağlı olarak ithalatın artması sonucunda cari işlemler açığı belirgin genişlemiştir. Japon ekonomisi 1998 yılında uygulamaya konan mali paketlerin yurtiçi talebi canlandırması, bankacılık sisteminde nisbi istikrarın sağlanması ve ihracatın artması sonucunda 1999'da resesyondan çıkmış ve %0,8 büyüme kaydetmiştir. Yen'in değerlenmesinin olumsuz etkisine rağmen ülkenin ticaret ortağı olan Asya ekonomilerindeki hızlı iyileşme paralelinde ihracat artmış, cari işlemler dengesi fazla vermeye devam etmiştir. Enflasyonun çok düşük düzeylerde seyretmesine karşılık işsizlik oranı %4,1'den %4,7’ye yükselmiştir. AB ekonomileri, zayıflayan Euro ve artan global talep paralelinde ihracatta kaydedilen olumlu gelişmelerin etkisiyle 1999'un ikinci yarısından itibaren ivme kazanmaya başlamışsa da büyüme hızı 1998'deki %2,7'nin altında ve %2,1 düzeyinde gerçekleşmiştir. Enflasyon %1,6'dan %1,2'ye, işsizlik oranı da istihdamdaki olumlu gelişmeler paralelinde %10,1'den %9,4'e gerilemiştir. | ||
|
02-02-2007, 15:34 | #2 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Asya ülkeleri 1997-98'de etkisi altında kaldıkları krizden çıkmada önemli gelişme kaydetmiştir. Güney Kore, Malezya, Filipinler ve Tayland ekonomilerinde belirgin canlanma gözlenmiştir. Bu gelişmede, yapısal reformların gerçekleştirilmesi, uygulanan maliye politikası ve piyasalarda güvenin artması paralelinde faiz oranlarının düşürülmesinin yanı sıra, Japonya'nın uzun süredir içinde bulunduğu durgunluktan çıkması da etkili olmuştur. Latin Amerika ülkeleri ise, siyasi belirsizlikler ve OECD ülkelerinde faiz oranlarının yükselmesi paralelinde azalan sermaye girişlerinden olumsuz etkilenmiştir. Rusya'da sıkı maliye politikası ve iyileşen cari işlemler dengesi makroekonomik istikrarın sağlanmasına yardımcı olmuş, enflasyon gerilemiştir. Ancak, Rusya krizinin olumsuz etkileri Baltık ülkelerinde dış ticarette, diğer ülkelerde ise yabancı yatırımlardaki azalma şeklinde kendini göstermeye devam etmiştir. Doğu ve Orta Avrupa ekonomileri 1999 yılında da krizin ardından yükselen risk priminin finansman imkânlarını daraltmasından olumsuz etkilenmiştir. 1.1.3. ULUSLARARASI PARA VE DÖVİZ PİYASALARI 1999 başından itibaren kaydi olarak işlem görmeye başlayan Euro'nun beklentilerin aksine sergilediği zayıf performans, ABD'de ekonominin ve borsanın güçlü görünümünü sürdürmesi, Japonya'da ekonominin yeniden büyümeye başlaması ve enflasyon riskine karşı birçok sanayileşmiş ülkede faiz oranlarının artırılması 1999 yılında uluslararası döviz piyasalarını yönlendiren başlıca gelişmeler olmuştur. ABD'de yüksek oranlı büyüme eğiliminin devam etmesine ve hisse senedi piyasasındaki canlılığa karşılık enflasyonun ılımlı düzeylerde seyretmesi dolara 1999'un ilk yarısında özellikle Euro olmak üzere başlıca para birimleri karşısında destek olmuştur. Yıl ortalarından itibaren enflasyon riskine karşı faiz oranlarında artış beklentilerinin ABD borsasını olumsuz etkilemesi nedeniyle dolar Euro'ya karşı biraz değer kaybetmiş, Japonya ekonomisindeki iyileşmeye bağlı olarak da yen karşısında önemli ölçüde zayıflamıştır. Yılın son aylarında ise ABD'de enflasyonun ve yapılan faiz artışlarının ılımlı düzeyde kalmasının borsadaki endişeleri azaltmasıyla dollar, yen dışındaki başlıca para birimleri karşısında güçlenmiş ve 1999 yılını Euro, mark ve sterlin karşısında sırasıyla %17,1, %17,2 ve %3,2 değerlenerek $/Euro 0,9976, $/DM 1,9513 ve $/£ 0,6205, yen karşısında ise %9,3 zayıflayarak $/yen 102,36 düzeyinde kapatmıştır. Londra Borsası'nda doların başlıca konvertibl paralar karşısında 1999 sonu itibariyle değeri ve bir yıl öncesine göre kaydettiği değişimler ile altın ve ham petrol spot fiyatları aşağıda gösterilmiştir. | ||
02-02-2007, 15:34 | #3 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| TABLO 1: 1999 YILI SONU ALTIN / HAM PETROL SPOT FİYATLARI 1998 1999 Değişim (%) $/£ 0,6 0,6 3,2 1,7 2,0 17,2 1,4 1,6 16,5 5,6 6,5 17,1 1,9 2,2 17,2 112,8 102,4 -9,3 34,4 40,3 17,2 6,4 7,4 16,7 1.648,9 1.931,7 17,1 141,7 166,0 17,1 170,7 200,0 17,1 0,9 1,0 17,1 287,8 290,8 1,1 11,0 24,9 126,1 (1) 24ayar külçe altının Londra Borsası kapanışındaki alış ve satış fiyatları ortalaması : (1 ons= 31,1035 gr) (2) 38º graiteli Kuzey Denizi ham petrolünün (Brent Blend) Londra Borsası spot fiyatı AB üyesi 11 ülkenin oluşturduğu Euro alanının ortak para birimi olarak ECU'nun yerini alan Euro 1 Ocak 1999'dan itibaren kaydi olarak işlem görmeye başlamıştır. Euro'nun ilk günlerde gelen yoğun talep ile değerlenmesi sonucunda Euro/$ paritesi 1,17'ye yükselmiştir. Ancak, başta Almanya olmak üzere Euro alanı ülkelerinde ekonominin yavaşlama eğilimi göstermesi ve Kosova'daki savaşın etkisiyle yılın ilk yarısında, doların güçlü görünümünün etkisiyle de yılın son aylarında daha belirgin olmak üzere Euro 1999 genelinde zayıf bir performans göstermiş ve yılı dolar, sterlin ve yen karşısında sırasıyla %14,6, %11,9 ve %22,6 değer kaybederek $ 1,0024, £ 0,6220 ve Yen 102,60 düzeyinde kapatmıştır. Bu arada, Euro'ya karşı dönüştürme oranları sabitlenen mark, Fransız frangı, İtalyan lireti ve Hollanda florini gibi Euro alanını oluşturan ülkelerin para birimleri 1999'da uluslararası döviz piyasalarında Euro'daki gelişmelere paralel hareket etmiştir. Öte yandan, Yunanistan'ın Euro'nun fiziki olarak dolaşıma çıkacağı Ocak 2002'den önce Euro alanına katılmak için Maastricht kriterlerini yerine getirme konusunda önemli ilerleme kaydettiği izlenmektedir. Para birliğine katılmayı halkoylamasıyla reddeden Danimarka dışında İngiltere ve İsveç'in ise bu konudaki tavrı henüz belirsizliğini korumaktadır. | ||
02-02-2007, 15:35 | #4 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Yen başlıca para birimleri karşısında güçlenmiştir. 1999'un ilk yarısında Japonya ekonomisine ilişkin olumsuz verilerin yanı sıra bu ülkede gecelik faizlerin %0'a yaklaşmasına bağlı olarak yen başta dolar olmak üzere başlıca para birimleri karşısında zayıflama eğilimi göstermiştir. Yılın ikinci yarısında ise Japonya'da birkaç yıllık bir aradan sonra ekonomik büyümenin tekrar başlamasının yanı sıra gerek Japon gerek yabancı yatırımcıların bu ülke hisse senedi piyasasına yönelmeleri sonucunda yen hızlı bir yükseliş kaydederek 1999'u dolar, Euro ve sterlin karşısında sırasıyla %10,2, %29,1 ve %13,8 değer artışı ile tamamlamıştır. Sterlin Euro dışındaki başlıca para birimleri karşısında zayıflamıştır. İngiltere'de 1999'un ilk yarısında ekonomik büyümedeki belirgin yavaşlamaya bağlı olarak yapılan faiz indirimleri sterlinin dolar karşısında zayıflamasına neden olmuştur. Yılın ikinci yarısından itibaren ise İngiltere'de beklenenin üzerinde ekonomik aktivite artışı sağlanması ve faizlerin yükseltilmesinin etkisiyle dolar karşısında biraz değerlenirken diğer para birimleri karşısında dolara paralel bir seyir izleyen sterlin 1999 sonu itibariyle dolar ve yen karşısında %3,1 ve %12,1 zayıflamış, Euro karşısında ise %13,5 değerlenmiş; pariteler £/$ 1,6117, £/Euro 1,6080 ve £/yen 164,97 düzeyinde gerçekleşmiştir. Japonya dışındaki sanayileşmiş ülkelerde faiz oranları 1999'un ikinci yarısından itibaren yükseliş eğilimine girmiştir. 1998’in son çeyreğinden itibaren global ekonomik kriz tehlikesine karşı sanayileşmiş ülkelerde düşürülen faiz oranları 1999'un ikinci yarısında petrol fiyatlarındaki artışın neden olduğu enflasyon endişelerinin etkisiyle yükseliş eğilimine girmiştir. ABD'de %4,5 düzeyindeki reeskont oranı kademeli olarak %5'e yükseltilirken gecelik faiz oranlarında da artırıma gidilmiştir. Euro alanında referans olarak kabul edilen ve %3'ten %2,5'e düşürülen 3 ay vadeli repo faizi oranı yıl sonlarına doğru tekrar %3'e yükseltilmiştir. İngiltere'de %6,25 düzeyindeki kredi taban faizi oranı yılın ilk yarısında kademeli olarak %5'e çekildikten sonra yılın ikinci yarısında %5,5'e yükseltilmiştir. Japonya'da %0,5 düzeyindeki reeskont oranı değiştirilmezken gecelik faiz oranı %0,15'e düşürülmüştür. | ||
02-02-2007, 15:35 | #5 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Dış borç kullanan ülkelerin borçlanma maliyetlerinde belirleyici unsur niteliğindeki Libor (Londra Bankalararası Plasman Faizi) 3 ay vade için 1998 sonunda %5,06 iken 1999 sonunda %6’ya yükselmiştir. Euro-plasman faizleri de 1999’da diğer faiz oranlarındaki gelişmelere paralel bir seyir izlemiş ve 3 aylık Euro-dolar için 1998 sonundaki %5,06’dan %6,03’e, Euro cinsinden kredi faizleri 1999 başındaki %3,22’den %3,34’e yükselmiş, Euro-yen’de ise %0,31’den %0,25’e gerilemiştir. Altın fiyatları %1,1 artmıştır. Petrol fiyatları %126 artmıştır. 1998 sonunda $/varil 11,03 düzeyinde bulunan petrol fiyatları 1999'un Mart ayında OPEC ve diğer başlıca üretici ülkelerin üretim kotasında indirim kararı almalarının ardından yükselmeye başlamıştır. Yılın ikinci yarısında da bu karara büyük ölçüde uyulduğunun anlaşılması ve başta Asya ülkeleri olmak üzere dünya genelinde yaşanan ekonomik canlanmanın etkisiyle artan talebe bağlı olarak global petrol stoklarının azalma eğilimine girmesiyle hızla yükselen petrol fiyatları 1999 sonunda bir önceki yıla göre %126,1 artarak $/varil 24,94' e ulaşmıştır. 1.1.4.ULUSLARARASI MALİ PİYASALAR Başlıca sanayileşmiş ülkelerde 1998'in son çeyreğinden itibaren yapılan seri faiz indirimlerinin Asya ülkelerinin ardından Rusya'da yaşanan krizlerin globalleşeceği endişelerini azaltması ve büyük ölçekli şirket birleşmelerinin artması başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomilerde hisse senedi piyasalarının canlanmasında etkili olmuştur. 1998'de daha ziyade kamu menkul kıymetlerini tercih eden uluslararası yatırımcılar piyasalarda güvenin yeniden sağlanmasının ardından özel sektör menkul kıymetlerine yönelmişlerdir. Asya'da daha belirgin olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde makroekonomik koşulların iyileşme trendine girmesiyle bu ülkeler daha rahat finansman imkânına kavuşmakla birlikte borçlanma maliyetlerinin yüksekliği önemini korumuştur. | ||
02-02-2007, 15:35 | #6 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1.1.5. BEKLENTİLER Gelişmekte olan ülkelerden kaynaklanabilecek kriz olasılığının azalması paralelinde global ekonomide sağlanan iyileşmenin süreceği ve dünyada ekonomik büyüme hızının 2000 yılında %3,3'e yükseleceği tahmin edilmektedir. OECD ülkeleri genelinde işsizlik oranının %6,7'den %6,4'e gerilemesi enflasyonun ise %2,6'dan %2,7’ye yükselmesi beklenmektedir. ABD ekonomisindeki yüksek oranlı büyümenin ılımlı bir yavaşlama sergileyerek devam etmesi beklenmekte, ancak, bu ülkede cari açıkta gözlenen genişleme ve borsada yaşanması muhtemel hızlı düşüşlere bağlı olarak büyümede keskin bir yavaşlama riskinin de varlığı önem arzetmektedir. Euro alanında ekonomik aktivite ve ihracatta 1999'un son aylarında gözlenmeye başlayan canlanma paralelinde büyümenin nispi bir artış kaydetmesi beklenmektedir. Japonya'da ise, ekonomik büyümenin aşırı değerli yenin etkisiyle ılımlı düzeyde kalacağı tahmin edilmektedir. İhracattaki olumlu gelişmeler paralelinde İngiltere'de büyümenin ivme kazanması beklenmektedir. Başta Uzakdoğu ülkeleri olmak üzere gelişmekte olan ülke ekonomilerindeki büyümenin hızlanmaya devam edeceği ve global ekonomide artan güven ortamı paralelinde bu ülkelerin uluslararası finansman olanaklarından yararlanma imkânının artacağı düşünülmektedir. Dünya ticaret hacmindeki artışın 2000 yılında hızlanması beklenmektedir. Asya ülkelerindeki belirgin canlanmanın devam etmesinin yanısıra Rusya ve Latin Amerika ülkelerinde gözlenmeye başlayan iyileşmenin ivme kazanması durumunda 2000 yılında dünya ticaret hacmindeki büyümenin hızlanması beklenmektedir. Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne katılması halinde global ticaretin bu gelişmeden olumlu yönde etkileneceği tahmin edilmektedir. Euro'nun 2000 yılı ortalarından itibaren tedricen değerlenmesi beklenmektedir. ABD’de genişleyen cari işlemler dengesi açığının yanı sıra enflasyon riskine karşı faiz oranlarında yükseliş beklentilerinin borsada yaratması olası tedirginliğin doları, özellikle 2000 yılının ortalarından itibaren baskı altında tutması beklenmektedir. Zayıf Euro’nun da etkisiyle artan ihracat gelirlerinin Euro alanında ekonomik büyümenin hızlanmasına katkı sağlayacağı ve Euro’nun yıl ortalarından itibaren tedrici olarak güçlenmeye başlayacağı tahmin edilmektedir. Japonya’da büyüme sürecine giren ekonominin yen'e başlıca para birimleri karşısında destek olması beklenmektedir. Sterlin'in yılın ilk aylarında güçlü dolar karşısında zayıf bir görünüm sergileyeceği, Euro alanındaki ekonomik canlanmaya paralel yılın ikinci yarısından itibaren ise Euro karşısında baskı altında kalacağı düşünülmektedir. Altın fiyatlarının yükselmesi beklenirken ortalama petrol fiyatının geçen yılın üzerinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Merkez bankaları ve üretici kaynaklı satış baskısının azalmaya başlamasının etkisiyle 2000 yılında ortalama altın fiyatlarının 1999’un üzerinde seyretmesi muhtemel görülmektedir. Petrol fiyatlarındaki aşırı yükselme karşısında, OPEC'in, üretim kotasını artırması ve fiyatların gerilemesi beklenmekle beraber, ortalama fiyatın 1999'dakinin üzerinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. | ||
02-02-2007, 15:35 | #7 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| TABLO 2: BATI ÜLKELERİ 1999 YILI GELİŞMELERİ VE 2000 YILINA İLİŞKİN KARŞILAŞTIRMALI P ROJEKSİYONLAR Reel Ekonomik Büyüme (%) Enflasyon (%) 1998 1999(*) 2000(**) 1998 1999(*) 2000(**) 2,2 1,3 2,5 0,9 0,6 1,4 3,4 2,8 3 0,6 0,5 1,3 2,2 1,8 2,8 3,4 1,5 2,6 1,3 1,1 2,2 2 1,6 2 2,9 1,9 2,8 1 1,1 1,6 3,7 3,4 3,1 2 2,2 2,3 4,1 3,6 3,4 1,8 2,3 2,5 2,7 1,3 1,5 1,9 2,5 2,3 3,7 3,3 3,7 4,8 2,5 2 3,9 3,1 3,4 2,8 2,3 2,3 8,9 8,5 7 2,4 1,6 2,5 5,1 4,3 0,9 1,2 3,3 2,2 2,9 0,9 0,6 1,2 5,6 3,7 4,2 1,4 1,2 1,8 2,6 3,6 3,5 -0,1 0,5 1,5 2,7 2,1 2,8 1,6 1,2 1,9 2,8 2,1 2,8 1,3 1,1 1,7 4,3 3,9 2,8 1,6 2,2 2,5 -2,5 0,8 1,1 0,6 -0,3 0,3 2,4 2,8 2,9 3,2 2,6 2,7 İşsizlik (%) Cari İşlemler Dengesi ($ Milyar) 1.998 1999(*) 2000(**) 1.998,0 1999(*) 2000(**) 9,3 9,0 8,7 -3,4 -3,0 0,0 11,8 11,1 10,3 40,2 35,0 35,0 6,2 6,1 6,0 0,2 -20,2 -16,4 11,9 11,6 11,2 20,0 20,0 23,0 11,6 10,8 10,6 12,1 11,0 13,0 4,2 3,2 3,2 22,0 20,0 21,0 18,8 15,8 14,0 -1,6 -5,0 -7,0 6,4 5,7 5,8 -2,3 -1,2 0,0 11,2 11,3 10,9 -3,6 -3,7 -4,3 5,0 4,5 4,4 -7,3 -7,5 -7,0 7,6 5,8 5,0 0,8 1,5 1,7 3,1 2,9 2,8 ... ... ... 6,5 6,3 5,8 -4,6 -5,5 -6,1 11,4 10,1 9,1 7,3 6,8 7,7 6,5 5,5 4,5 4,6 4,0 4,5 10,1 9,4 8,8 84,8 53,1 66,1 11,1 10,2 9,6 85,8 74,5 82,2 4,5 4,0 4,2 -220,6 -320,0 -320,0 4,1 4,7 4,7 120,7 120,0 117,0 6,9 6,7 6,4 -14,6 -259,2 -259,2 (*) Tahmin, (**) Projeksiyon | ||
02-02-2007, 15:36 | #8 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| .2. ULUSLARARASI DENİZCİLİK POLİTİKALARI 1.2.1. GENEL OLARAK AVRUPA BİRLİĞİ DENİZCİLİK POLİTİKALARI Roma Antlaşması'nın Tek Avrupa Senediyle getirilen değişiklikler çerçevesinde düzenlenen yeni 8A maddesinde iç pazarın "malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin Roma Antlaşması hükümlerine uygun olarak serbest dolaşıma kavuşturulduğu iç sınırlardan arındırılmış bir alan" olduğu belirtilmektedir. Roma Antlaşması, aynı zamanda Avrupa Topluluğunun ortak ulaştırma politikasının temel başlama noktasıdır. Komisyon bu amaçla 1962 yılında bir plan hazırlamıştır. Söz konusu planda; üye ülkeler arasında vergilendirmede uyum sağlanması, devlet müdahalelerinin kaldırılması ve sosyal düzenlemeler yapılması hedef alınmıştır. 1973 yılında İngiltere, Danimarka ve İrlanda gibi deniz taşımacılığında gelişmiş ülkelerin Topluluğa katılmasıyla ortak ulaştırma politikasının temel ilkesi, liberal bir denizcilik politikasının tüm üye devletlerce uygulanmaya başlanması ve Dünya deniz ticaretinde yaygın bir serbest rekabet ortamının oluşturulmasıdır. Bu ilkeler ışığında hazırlanan politika, 22.12.1986 tarihinde Konsey tarafından kabul edilen dört yönetmelikle hukuki çerçevesine kavuşmuştur. Bunlar; 4055/86 sayılı, "Üye Ülkelerin Kendi Aralarında ve Üçüncü Ülkelerle Deniz Taşımacılığı Hizmetlerinin Verilmesinde Serbestlik İlkesinin Uygulanması", 4056/86 sayılı, "Roma Antlaşmasının 85. Ve 86. Maddelerinin Deniz Taşımacılığına Uygulanması İçin Ayrıntılı Kurallar" ve 4058 sayılı, "Açık Deniz Taşımacılığında Yüklere Serbest Giriş Sağlamak İçin Koordineli Eylem" adlı yönetmeliklerdir. Bu yönetmelikler, rekabet ortamı oluşturma ve pazara giriş serbestliği konularını kapsamaları yönünden Topluluk denizcilik politikasının genel yönelimlerini oluşturmaktadır. Oluşturulan bu politikanın eylem yöntemleri özetle; Topluluğa üye ülkelerde dünya denizciliğinde meydana gelen gelişmelere uyum sağlayacak önlemlerin alınması, bunun gerçekleştirilmesi için Topluluk içindeki tüm tersane ve armatörlerin iletişim ve işbirliği içinde olması, sosyal ve teknik alanda geçerli olan IMO kurallarının etkin biçimde denetlenmesi, Topluluk denizcilik sektörünün hayatî tehdit altında olduğu uygulamalara karşı koruyucu tedbirlerin alınması, filonun modernize edilmesi, gemi adamlarının koşullarının Roma Antlaşmasının 117. Maddesindeki temel ilkelerle uyumlu hale getirilmesi konularını içermektedir. Avrupa Topluluğu'nun deniz taşımacılığı konusunda üye ülkeler arasında uyum sağlama politikasının diğer yönleri, denizde can güvenliğinin sağlanması, deniz kirliliği, gemi adamlarının eğitimi, II Sicil uygulamaları ve Topluluk Gemi Sicili (EUROS)'un oluşturulması çalışmalarıdır. | ||
02-02-2007, 15:36 | #9 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1.2.2 . KABOTAJ KONUSU 1993 yılında AB üyesi ülkeler arası iç piyasada deniz taşımacılık hizmetlerine getirilen serbestinin bazı istisnaları 1999 yılı başında kaldırılmıştır. 1.1.1999 itibarıyla düzenli hat yolcu ve feribot taşımacılığı ile güneydeki AB ülkelerinin ada kabotajları Avrupa Birliği'nin diğer ülkelerinin bayraklarını taşıyan gemilere karşı kalkmaktadır. Bu durumda Avrupa Birliğinde tek istisna Yunanistan'da küçük gemilerle yapılan yük taşımacılığı ve düzenli hat yolcu ve feribot taşımacılığına tanınan geçici kabotaj istisnasıdır. Bu istisna da 2003 yılı sonuna kadar tanınmıştır. Ancak Kanarya Adaları, Madeira gibi İspanya ve Portekiz ada kabotajlarının kaldırılması sonrasında diğer AB üyesi ülkelere veya bunların ikinci sicillerine kayıtlı gemilere idari güçlükler çıkarıldığı gözlemlenmektedir. Avrupa Birliği'ne üye ülkelerde deniz ticaretinin tamamen serbestleştirilmesinin ekonomik ve sosyal etkileri konusunda 1997 yılında hazırlanan raporu dikkate alan Avrupa Komisyonu 1998 yaz aylarında AB Deniz Kabotaj Yönetmeliği'nin değiştirilmesini önermiştir. Burada, bayrak devletinin sadece 650 dwt'den büyük gemilerdeki istihdamla ilgili kabotaj konularında yetkili olabileceği esası getirilmektedir. Buna karşın düzenli hat yolcu taşımacılığında, kabotaj devletinin, gemiadamı tâbiiyet kuralları getirebileceği yolundaki istisnanın hizmet serbestliğiyle bağdaşmayacağı öne sürülmektedir. AB üyesi devletlerin kabotaj alanında çalışan üçüncü ülke tâbiiyetindeki gemiadamlarının, iş hukukuyla ilgili hususların da yönetmelikle belirlenmesi eleştirilmektedir. Ulusal şartların da serbest rekabete bırakılması istenilmektedir. Bu hususlar dikkate alınarak Avrupa Birliğine entegrasyon sürecinde Türk koster filosu gençleştirilmeli ve modernize edilmelidir. Ayrıca limanlarımızda yabancı bayraklı gemilere sıkı denetimler uygulanmalıdır. Bu takdirde kabotajda rekabet gücümüzün muhafaza edileceği ve hatta diğer AB ülkeleri kabotaj taşımacılığından pay alınabileceği düşünülmektedir. | ||
02-02-2007, 15:36 | #10 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1.2.3. TAŞIMACILIĞIN KARAYOLUNDAN DENİZ YOLUNA KAYDIRILMASI Karayolu yük taşımacılığının, demiryolu ve suyolları gibi alternatif ulaştırma türlerine kaydırılması ulusal ve AB platformlarında en önde gelen ulaştırma politikası hedeflerindendir. Komisyonun, Avrupa'da kısa mesafeli taşımalarda denizyolunun teşviki politikası takdir edilmektedir. Taşıma kanallarının karayolundan denizyoluna kaydırılması (from Road to Sea) genel kabul gören bir ulaştırma politikası olarak benimsenmiştir. Denizyolunun kapasite problemi olmadığı gibi, çevre kirletmeyen ve kombine taşımacılığa yatkın nitelikleriyle rekabette üstün kabul edilmektedir. Ancak yük sahiplerinin bu yönde bilinçlendirilmesi gerekli görülmektedir. "From Road to Sea" konsepsiyonunun gerçekleştirilmesini, özel sektörün üstlenmesi beklenmektedir. Devlet desteğinin sadece başlangıç ve destek yardımlarına inhisar etmesi, ancak maliyet sübvansiyonları uygulanmaması kararlaştırılmıştır. Bu bakımdan, deniz ve kıyı taşımacılığındaki ekonomik şartların iyileştirilmesine çalışılacaktır. Ayrıca Avrupa kombine taşımacılığına bağlayıcı standartlar getirilerek, piyasaya giriş ve sosyal güvenlik mevzuatında rekabet şartlarını çarpıtan sorunların çözümlenmesine çalışılmaktadır. Yüklerin karayolundan denizyoluna kaydırılmasında bir diğer sorun ise; konteyner taşımacılığında kullanılan kaplara tek bir standart uygulanmasıdır. Avrupa Norm Kurulu CEN, Avrupa İstiflenebilir Lojistik Kap birimi üzerinde çalışmaktadır. Diğer taraftan, Avrupa Birliği Karadeniz üzerinden Orta Asya ülkelerine bağlanmak için de önemli adımlar atmaktadır. Bu çerçevede, Gürcistan ile Ukrayna arasında tren ferisi hattı kurulmasına çalışılmaktadır. Gerçekleştirilmesi düşünülen bu hatla, Trans-Avrupa Ulaşım Ağı'nın Orta ve Batı Avrupa'daki kesimi Avrupa-Kafkasya-Orta Asya Ulaşım Koridoru'na bağlanmış olacaktır. Avrupa Birliği, Ukrayna'nın Odessa ve Gürcistan'ın Poti Limanlarına 15 milyon Ecu kredi tahsis ederek projenin gerçekleşmesini sağlamıştır. Bağlantı Azerbaycan Baku - Dağıstan, Rusya üzerinden sağlanmaktadır. Ukrayna ve Gürcistan limanlarındaki demiryolu rampaları tamamlanmıştır. Ayrıca, her iki limanda konteynerleri demiryolundan denize aktaracak tesisat da yapılmıştır. Kredi, eski Sovyet Cumhuriyetlerini dünya ekonomisine entegre etmek için kurulan TACIS programı çerçevesinde açılmıştır. Aynı şekilde, Romanya ve Bulgaristan'ın Karadeniz limanları için de benzer projeler bulunmaktadır. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |