|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
05-02-2007, 13:16 | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Genel Anlaşma’nın 18/B maddesine göre uygulanan kota ile bir üründen ithal edilebilecek miktar, dolaysız ir şekilde sınırlanmaktadır. Dolayısıyla, bağlayıcı olduğu sürece ekonomideki ayarlama yurt içi fiyatın yükselmesi ile sağlanmaktadır. Kota gümrük vergisine eşdeğer bir etkiye yol açmakta, fakat kota kararlarından yararlanacak kesim genelde gümrük vergisinden yararlanacak kesimden farklı olmaktadır. GATT çerçevesinde kotalar, ithal yasalarının yanında ithalatı izne tabi tutmayı veya şartlı izinlerini de kapsamaktadır. GAAT’a göre ancak kamu güvenliği veya sağlığı gibi durumlarda ithal yasakları tam olarak uygulanabilir. Şartlı ithal izinleri ise, bir malın ithalatına ancak ihracat yapma veya diğer yollarla döviz getirme gibi şartların gerçekleşmesi durumunda izin verilmesi sistemidir. İthalat şartlara bağlı olduğundan ithal edilecek miktar kısıtlanmaktadır. Tokyo Roundu: 1973 yılında 99 ülke Tokyo’da 1980 lerin ticaret engellerinin liberalleşmesini amaçlayan ayrıntılı ticaret görüşmelerinin bir yeni toplantısında buluştular. Bu görüşmeler birçok nedenle gerekli olmuştu. İlk olarak 21970 lerin uluslar arası para reformları ulusal ticaret için ülkelere “Karşılıklı destekleyici” gelişmeler için çağrıda bulunmuştu. İkinci olarak; tarife dışı ticaret engellerinin kullanılması hükümet yetkililerine artan bir şekilde cazip geliyordu. Üçüncü olarak, üye olmayan ülkelerin Ortak Pazar ülkelerinin ticaret politikasına ilgileri gittikçe artıyordu. Son olarak, serbest ticaret savunucuları Kennedy Round’da benimsenen ticaret liberalleşmesi reformlarının genişletilmesini arzu ediyorlardı. Tokyo görüşmeleri 1977 ve 1978 yılında önemli ilerlemeler yaptı. Tarifelere ek olarak Tokyo Round’da sübvansiyonlar hükümet alımlarında ticaret engelleyici davranışlar, gümrük değerleme, şekil, standartları ve çeşitli önlemler ele alındı. Tokyo Round’ unda esas olarak tarife dışı ticaret engelleri üzerinde durdu. 1970 ‘lerde tarife dışı ticaret engelleri son derece yaygınlaştırılmıştı. Bu tip engelleri pazarlık usulü ile ortadan kaldırmak birçok nedenle çok zordu. Bunun yanında “Amerikan Malı satın al” gibi tarife dışı ticaret engeline karşılık olarak alınacak önlemleri nicelleştirmek zordu. Nisan 1979’da Tokyo Roundu ticaret anlaşması yürürlüğü kondu. Haziran 1979’da Kongre’de onaylandı. | ||
|
05-02-2007, 13:16 | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Tokyo anlaşması tarife indirimleri ve tarife dışı ticaret engellerinin yasaklanması şartlarını içeriyordu. Anlaşamaya katılan ülkelerin tarife oranlarını ortalama %33 kadar indirimi benimsiyordu. 8 yıllık süre içinde ABD sanayileşmiş ülkelerin ihracatlarındaki tarifelerini %30 azaltacak, buna karşılık diğer ülkelerde ABD ihracatına %40 kadar tarife indirimlerini gerçekleştireceklerdi. Böylece sanayileşmiş dünyanın ortalama tarife oranı %6,2 den %4,2 ye düşmüş olacaktı. Tokyo Round ticaret engellerini birkaç alanda toplamıştı: a. Teknik Ticaret Engelleri: Çeşitli nedenlerle çeşitli mallar için aranan standartlar diğer ülkelere göre yerli malları himaye etmeyi engeller. b. Hükümet alımları: Hükümet alım yasaları hükümetlerin alımlarda yerli ve yabancı satıcı ayrımı yapmamasını öngörür. Ancak geçmişteki uygulamalarda hükümetler yerli satıcılardan almaya yönelmişlerdir. Bu nedenle ABD’de ABD üreticileri %6 ve %50 arasında daha fazla fiyat uygulayabilmişlerdir. c. Sübvansiyonların ve Karşılayıcı Vergiler: Sübvansiyon k****da dolaysız ihracat sübvansiyonları yasaklanmıştır. Yurt içi sübvansiyonların kullanımı içinde rehber hazırlanmıştır. Bunların içinde tarım ürünleri sübvansiyonları daha kesin düzenlemelere tabi tutulmuştur. d. Karşılık – Telafi Edici Vergiler: Yerli üreticilerin yabancıların uyguladığı sübvansiyonlara karşılık eşit olarak uygulanacak telafi edici vergileri talep etme alanını genişletti. Böylece yabancı ürünün fiyat avantajının ortadan kaldırılması amaçlandı. | ||
05-02-2007, 13:17 | #13 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Tokyo Round 1960’lardan bu yana ticaret engellerini çok geniş bir şekilde tarifeler ve tarife dışı engeller çerçevesinde ele alan ilk toplantı olmuştur. Görüşmelerin politik olarak duygusallığı ve yerel himayeci grupların arzularına ters düşmesi, anlaşmayı sona erdirme çalışmalarını güçleştiriyordu. 1973-1974 yılında Arap ülkelerinin petrol ambargosu ve döviz istikrarsızlıklarının da bu döneme rastlaması görüşmeleri engellemişti. Tokyo Round’un destekleyicileri ise ticaret liberalleşmesinin yenilenmesinin uluslar arası mal ve hizmet akımlarını cesaretlendireceğini ileri sürdüler. İthalat engellerinin azaltılması enflasyon baskılarını azaltmaya yardım edebilecekti, böylece ithalat ve ithalata rakip ürünlerin rekabetinin artması söz konusu olacaktı. Tüketicilerin de seçim imkanları büyük ölçüde artacaktı. Şu ölçülerdeki; ithalatın girdi olarak yerli üreticilerce kullanılma imkanı, üretim maliyetlerini düşürecekti. İthalat rekabeti aynı zamanda yerli üreticileri yeni ürünler geliştirmeye ve daha etkin üretim teknikleri kullanmaya yönlendirecekti. Çok Elyaflılar Anlaşması: “ATC – agreemenet on Textile and Clohthing”in amacı, 1 Ocak 1995 tarihinden başlamak ve dört kısımda olmak üzere, 2005 yılında sona erecek 10 yıllık bir geçiş süreci sonunda, dünya textil ticaretini serbestkılarak GAAT kurallarına uyarlamaktır. Nitekim bu çerçevede, 1 Ocak 1995 tarihinde, birinci dönem kota liberalizasyon uygulaması yürürlüğe girmiş ve DTÖ’ye üye ülkelerden her biri, 1990 yılı tekstil ithalatlarının %16’dan az olmayan bölümünü libere etmişlerdi. Daha sonra, 1 Ocak 1998 tarihinde DTÖ üyesi ülkeler, bu kere 1990 yılındaki tekstil ithalatlarının %17’den az olmayan bölümünü serbest hale getirmişlerdir. Gene bilindiği gibi, DTÖ’ye üye ülkelerin 1990 ithalatlarının %18’den az olmayan bölümünün üçüncü dönem olarak 1 Ocak 2002’de ve nihai dördüncü bölüm olan 1990 yılı tekstil ithalatlarının bakiye %49’unun, 1 Ocak 2005’de liberalize edileceği açıklanmıştı. (DTÖ – Dünya Tekstil Örgütü) | ||
05-02-2007, 13:17 | #14 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Öte yandan AB’nin Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinden yapılacak tekstil ve konfeksiyon ithalatında uygulamakta olduğu gümrük vergileri 1 Ocak 1997’de, miktar kısıtlamaları ise 1 Ocak 1998 tarihinde tamamen kaldırıldı. Bu çerçeve7e, Türkiye ile AB arasında, 1 Ocak 1996 tarihinde başlayan Gümrük Birliği’nin ülkemiz sanayici/ihracatçılarına önemli avantajlar sağladığı, bu avantajları kaybetmemek ve daha da ilerletmek amacıyla, dünya tekstil ticaretinin libere olacağı 2005 yılına kadar ki süreç içinde, tekstil ve hazır giyim sektörümüze uygulanacak yatırım ve dış ticaret politikalarımızın yeniden gözden geçirilip değerlendirilmesi gerekmektedir. AB komisyonu 1996 yılında “Bangeman Calisma Grubu” adı altında, üye ülkeler, topluluk tekstil ve hazır giyim sanayiini temsil eden kuruluşlar ve Avrupa işçi ve işveren temsilciliklerinin katılımıyla, sektörle ilgili bir durum tespiti yaparak, bir çalışma başlatmıştı. “Action Plan” olarak da adlandırılan bu çalışmanın amacının, dünya tekstil ticaretinin tamamen libere olacağı 2005 yılına kadara ki süreç içinde ve değişen dünya koşulları çerçevesinde, AB üyesi ülkelerin tekstil sektörlerinin rekabet edebilirliğini ölçmek ve eğer gerekiyorsa, yeniden yapılanma ve modernizasyon ihtiyaçlarını karşılamak ve yeni politikalar belirlemek için ne tür önlemlerin alınmasının belirlenmesi olduğu bilinmektedir. | ||
05-02-2007, 13:17 | #15 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| AB’nin KALDIRDIĞI KOTALAR Çok Elyaflılar Anlaşması gereğince Avrupa Birliği (AB) II. Aşama serbesti listesini yayınlamıştır. AB tarafında toplam 23 ürüne kota uygulanmayacaktır. Bu ürünlerden 18 tanesi belirli ülkelere kotalı, geri kalan 5’li hiçbir ülkeye kotalı değildir. AB tarafından kota uygulanan ürünlere Türkiye’de kota uygulandığından serbestleştirme Türkiye’yi de etkileyecek, muhtemelen Türkiye’de bu ülkelerden ithalatlardaki kotaları kaldıracak. AB ‘nin kotalarını kaldırdığı bazı ürünler ve bu ürünlerin kategorileri ve tanımları şu şekildedir. KAT TANIM 19 Mendiller, örme olanlar hariç 41 Perakende satılacak hale getirilmemiş iplikler 46 Yün ve ince hayvan kılları 72 Yünden, pamuktan, sentetik yüzme kıyafetleri 77 Kayak kıyafetleri 70 Sentetik liflerden külotlu çoraplar, taytlar 87 Eldivenler 91 Çadırlar 110 Dokunmuş mensucattan şişme yataklar 111 Dokunmuş mensucattan kamp eşyası 124 Sentetik devamsız lifler 126 Suni devamsız lifler | ||
05-02-2007, 13:18 | #16 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Uruguay Roundu: Tokyo Round görüşmelerinin, dünya ticaretinin önündeki ana sorunları çözememesi, ticaretin serbestleştirilmesi yönündeki çabaların yoğunlaşmasına neden olmuştur. Kasım 1982’de Cenevre’de yapılan toplantıda uluslar arası ticaret düzeninin ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğu ve buna karşı önlem alınması gerektiği kabul edilmiştir. Sonuçta, tekrar çok taraflı ticaret görüşmelerinin başlatılması kararlaştırılmıştır. Böylece Uruguay round, Eylül 1986’da Punta del Este’de gerçekleştirilen Ticaret Bankaları toplantısıyla başlamış ve 1990 yılı sonunda tamamlanması planlanmıştır. Ancak özellikle tarım konusunda ABD ve AB arasında çıkan anlaşmazlıklar, anti-damping ve ödemeler dengesi konularında görüşmelerin tamamlanmaması nedeniyle sona erdirilememiştir. Bunun üzerine görüşmelere devam edilmiş ve 15 Aralık 1993’te “Nihai Senedin kabul edilmesiyle görüşmeler tamamlanmıştır. Uruguay round’un en büyük hedeflerinden birisi 1 Ocak 1995 tarihinden itibaren hayata geçen Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) kurulması olmuştur. Diğer hedefi ise uzun yıllardır GAAT anlaşması dışında olan tekstil ve konfeksiyon sektörü ticaretinin de GATT kuralları içine alınması olmuştur. | ||
05-02-2007, 13:18 | #17 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Uruguay Roundu sonuçlarına göre tarım ürünlerinin üretim ve ihracatında uygulanan desteklemeler ile ithalatın çeşitli şekillerde korunması şeklinde uygulanan politikalarda radikal değişikliklere gidilerek tarım ürünleri ticaretinin serbestleştirilerek libere edilmesi hedeflenmektedir. Daha önce Tokyo ve Kennedy Round’larında tarım ürünlerine uygulanan gümrük tarifelerinin, tarife dışı engellerin ve ihracat sübvansiyonlarının azaltılmasına yönelik tedbirler anlaşma kapsamında yer almış olmasına rağmen tarım sektörü ilk kez Uruguay Round'’a ayrı bir başlık altında ele alınmış ve çok taraflı ticaret kurallarına tabi tutulmuştur. Uruguay Round tarım müzakerelerinde, tarım sektöründe bir reform süreci başlatılarak, bu sektördeki ticaretin piyasa kurallarına göre işlemesini sağlamak amaçlanmıştır. Uruguay Round’unun Türk tarım ürünleri ihracatına yapacağı muhtemel etkiler şu şekilde özetlenmektedir: - Gelişmiş ülkelerin gümrük tarifelerini ortalama %36 oranında azaltacak olması Türkiye’nin bu ülkelere olan ihracatını olumlu yönde etkileyecektir. Türkiye özellikle tütün, kuru meyveler, bazı tahıllar başta olmak üzere özellikle üretimin talebin üzerinde olduğu birinci tarımsal ürünlerde ve özellikle işlenmiş meyve ve sebze ile başta makarna olmak üzere unlu mamullerde ihracatını artırabilecektir. - Tarife dışı engellerin ortadan kalkacak olması, ülkemizin büyük bir üretim potansiyeline ve dış rekabet gücüne sahip olduğu domates ürünleri (salça) AB ülkelerine olan ihracatını önemli ölçüde artıracaktır. Uruguay Round sonuçlarına göre birliğe dahil Akdeniz ülkelerinde salça üretimine sağlanan büyük sübvansiyonların kaldırılması neticesinde bu ülkelerin salça ihraç fiyatlarının yükselmesi ülkemiz için ihracatta önemli bir avantaj yaratacaktır. - AB Türkiye’den yapılan Fındık ihracatına uyguladığı tarife kontenjanı özellikle iç piyasada üretimin yoğun olduğu dönemlerde yaş meyve ve sebzeye uyguladığı tarife dışı engeller kaldırıldıkça ülkemiz bu ürünlerde ihracatını artırma imkanı bulacaktır. | ||
05-02-2007, 13:18 | #18 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| TÜRKİYE’NİN KOTA UYGULADIĞI ÜLKELER: Dış ticaret politikasının büyük bir sorunu olan ve ülkelerin sıkça başvurduğu bir sistem olan kotalar, ülkemiz tarafından da bazı ürünlere ve ülkelere karşı uygulanmaktadır. Ülkemizin kota uyguladığı ülkeler: Moldovya, Hindistan, Kırgızisitan, Taçikistan, Türkmenistan, Letonya, litvanya, Slovenya, Uruguay, Guetemala, Meksika, Ermenistan, Azerbeycan, Gürcistan, Kazakistan, Estonya, Çek Halk Cumhuriyeti, Romanya vb. ülkelere Türkiye Cumhuriyeti kota uygulamaktadır. Değişen Dünya ticareti yapısı kota uygulamalarında bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Yapılan görüşmeler ve anlaşmalar gereğince tarife dışı engellerin kaldırılması planlansa bile hala bazı ülkeler tarife rdışı engelleri kullanmaya devam etmektedir ve ülkelerin bundan dolayı başları çok ağrımaktadır. Kota uygulamasından dolayı Türkiye’nin başını ağrıtan bir örnek vermek istiyoruz. ÖRNEK: Konu, Hindistan’ın Türkiye’yi Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) şikayeti ile gündeme geldi. Bu ülkenin, Türkiye’nin Hint menşeli tekstil ve konfeksiyon ürünlerine uyguladığı miktar kısıtlamalarının liberal ticaret kurallarına aykırı olduğu yolundaki başvurusu, DTÖ tarafından haklı bulundu. Hindistan’ın şikayeti üzerine DTÖ bünyesinde hazırlanan ilk ara raporuna ilişkin ön kararını 3 Mart tarihinde aldı. Ön kararda kota uygulaması haksız bulunan Türkiye’ye söz konusu karara ilişkin görüş bildirmesi için iki hafta süre tanındı. Şimdilik sorunun çözümüne yönelik kesin bir formül bulunabilmiş değil. Ancak bilinen açık olan nokta, Türkiye’nin ilk aşamada Hindistan ve öteki üçüncü ülkelere yönelik miktar kısıtlamalarını kaldırmasının söz konusu olmadığı. | ||
05-02-2007, 13:18 | #19 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Sorun, esas olarak 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğü giren Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği Kararına dayanıyor. Bilindiği gibi, bu tarihte yürürlüğe giren Gümrük Birliği kapsamında, Türk tekstil ve konfeksiyon ürünlerine AB ülkeleri tarafından uygulanan kotaların kaldırılmasını temin amacıyla Türkiye, AB’nin ortak ticaret politikasına uyum yükümlülüğü çerçevesinde tekstil ve konfeksiyon alanında Birliğin belirli üçüncü ülkelere kaşı uyguladığı kısıtlamaları da üstlenmişti. Ve bu kapsamda Türkiye 1996 yılı başından itibaren 32 ülkeye kota uygulamaya başlamıştı. Ancak, aradan geçen süre içinde AB politikalarına paralel olarak Türkiye’nin tekstil ve konfeksiyonda miktar kısıtlaması uyguladığı ülke sayısı 21’e gerilemiştir. Hindistan ile aramızda çıkan problemin çözümü için iki yolun izlenmesi çözüm olarak sunulmaktadır. Bunlar: 1. Türkiye’nin ilk aşamada uyguladığı kısıtlamaları kaldırmasa gibi bir seçenek söz konusu olmayacağından, AB ile de danışılarak gümrük birliğinin işleyişine en az zarar verecek bir çözüm üzerinde mutabakata varmasında yarar görülüyor. 2. Bu süreç içinde Türkiye’nin kabul edemeyeceği çözüm, Türkiye’den AB’ye ihraç edilen tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin herhangi bir şekilde kontrole ve sınırlandırmaya tabi tutulması olacak. Türkiye’nin uygulamakta olduğu kısıtlamaların kaldırılması söz konusu olmayacak. Zira kısıtlamalar sadece Hindistan’a değil, Pakistan, Endonezya, Malezya vb. gibi DTÖ üyesi ülkelere de uygulanmakta olduğundan, bu ülkelere yönelik kısıtlamaların da sona erdirilmesi gerekecektir. Bu nedenle gerektiğinde kısıtlamaları bir başka şekilde muhafaza ederek, Hindistan’ı karşı tedbir almaya zorlamak kaçınılmaz olabilecek. Hindistan ile var olan ticari ilişkilerimizde esas zarar görenin bu ülke olacağı dikkate alındığında, bu seçeneği zorlamak en uygun çözüm gibi görünmektedir. | ||
05-02-2007, 13:18 | #20 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| ABD VE KANADA İLE TEKSTİL VE KONFEKSİYON TİCARETİ: Amerika Birleşik Devletleri, 1987 yılından beri Türkiye’den ithal ettiği bazı tekstil ve konfeksiyon mamullerine kota uygulamaktadır. 1 Temmuz 1987 tarihinde iki ülke arasında imzalanmış bir anlaşma ile bazı Türk tekstil ve konfeksiyon mamullerinin ABD tarafından ithalatı kısıtlama altına alınmış; sonraki yıllarda Hükümetler arası anlaşmalar imzalanmak suretiyle bugün 21 tekstil ve 21 konfeksiyon kategorisi kotalı hale gelmiştir. Bu miktar kısıtlamalarına rağmen, ABD 1997 yılında en fazla konfeksiyon ihracatı yapılan ikinci, en fazla tekstil ihracatı yapılan dördüncü ülke durumundadır. 1990-1997 yılları arasında ABD’ye tekstil ihracatı sadece 1995 ve 1996 yıllarında gerilemiş, diğer yıllarda ise belli bir ivme ile artmıştır. Aynı süreçte ABD’den tekstil ithalatı ise miktar ve değer bazında dalgalanmalar göstermiş, yalnız 1997 yılında hem miktar hem de değer bazında ani bir sıçrama yapmıştır. Kanada, tekstil ve konfeksiyon ihracatımıza miktar kısıtlamasını devam ettiren ikinci ülkedir. Halihazırda 3 konfeksiyon kategorisi ve 2 tekstil kategorisi kısıtlama altındadır. ABD’ye kota kısıtlaması altında ihraç edilen konfeksiyon mamulleri şunlardır; | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |