![]() |
Jean Claude Van Damme ... Bir gun Jean Claude Van Damme Türkiye'de film çekmeye karar vermiş. Araştırmışlar en uygun yer neresi diye ve Trabzon'da çekmeye karar vermiş. Ama bizim Temel'in bunda haberi yok. Neyse gecenin bir yarısı, film çekimlerine devam ediyorlarmiş. Bu sahnede Jean Claude Van Damme bir çatıdan diğer çatıya atlayarak katillerden kurtulacakmış. Jean Claude Van Damme bir çatıdan diğer çatıya atlamış ama atladığı çatının alt odasında Temel yatıyormuş ve sinirli bir şekilde: - Kim var ordaaa, diye bağırmaya başlamış. Çatıdaki Jean Claude Van Damme adını söylemiş: - Jean Claude Van Damme, diye. Bizim Temel: - Gelirsem oraya dördünüzüde döverim, demiş... |
Şampuan... Temel duş almaya girer, şampuanı saçlarına boşaltıp ovalamaya başlar. Sırtını keslemeye gelen annesi sorar : - Oğlum kafanı ıslatmayacak mısın??.. Temel cevap verir : - Yok anne bu şampuan kuru saçlar içinmiş... |
Tree... Temel ile Thomas yolda giderlerken bir ağaç görmüşler. Thomas - Biz buna İngilizce'de "tree" deriz, demiş. Temel de yanıt olarak - Biz ona pişey demeyuz. Yanundan geçer gideruz! |
Alışveriş... Temel bakkaldan pirinç alır. Yalnız bakkal pirinci eksik tartmıştır. Buna rağmen tam parasını ister. Temel itiraz eder: -Eksik tartayursin, parasını tam isteyisun, olur mi? -Olur temel olur. Taşımada zorluk çekmezsin. Rahat götürürsün. Bunun üzerine Temel tartılan kadarının parasını öder. Bakkalda buna itiraz eder. Bunun üzerine Temel: -Pak hemşerum, sağa za para veriyirum çi saymasında zorluk çekmeyesun. |
timsah derisi çanta... Temel köyünden ayrılıp, zengin olmak için düşmüş yollara. Aradan yıllar geçmiş ve çok zengin olarak dönmüş köyüne. En samimim arkadaşı olan Dursun bu serveti nasıl yaptığını sormuş. Temel hiç kimseye söylememek şartı ile sırrını açıklamış: - Haçan pen Afrika diye pir yere cittim. Orada Nil nehri dedikleri bir yerden timsah avladım ve zengin oldum. Deyince Dursun daha çok şaşırmış. -Ula uşağım ne ettun o timsah denen hayvanları? Temel: - Uşağum haçan en değerli çantalar timsahlardan çıkayi. Deyince Dursun tarlayı takkayı satıp düşmüş yollara. Aradan yıllar geçmiş ama geri dönmemiş. Merak eden Temel atlamış özel uçağına ve nil nehri kıyılarına gelmiş. Oradaki yerlilere arkadaşı Dursun'u tarif edip nerede olduğu sormuş. Yerini öğrenip yanına gittiğinde Dursun'un elinde bir olta ve yanında dağ gibi yığılı ölü timsahları görmüş. Dursun timsahı yakalayıp ağzını açıp içine bakıyor "Tüh be bundan da çanta çıkmadı" deyip yan tarafa atıyormuş. |
Birinci kat... Temel, New York'taki gökdelenlerden birinin 53. katında çalışırken aniden ayağı kaymış ve aşağı doğru uçmaya başlamış... 52, 51, 50, 49, 48... Katları yıldırım hızıyla geçen Temel 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2... Ve 1'inci kata geldiğinde kafasından şimşek gibi şu düşünceler geçmiş: - Sağa çok şükür Tanrum, haburaya kadar sağ sağlim celduk... Birinci kattan düşsen de nasil olsa pişeycukler olmaz |
dostum döktürmüşsün yine, emegine saglık |
Kılçık... Temel bir gün Dursun'a balık kılçığı yemenin insanın kafasını Çalıştırdığını söylemiş. Bu habere sevinen Dursun yanına Temel'i de alarak hemen bir balık lokantasına gitmiş. Az sonra gelen balıkların etini Temel, kılçıklarını Dursun yemiş. Böylece üç porsiyon balık tükettikten sonra Dursun hesabı ödemiş ve dışarıya çıkmışlar. Yolda bir ara Dursun: - Baa bak Temel. Sen galiba kazuklayisun beni ? demiş. Temel gülerek cevap vermiş: - Bak, gördün mü ? Kafan çalışmaya başladı bile. |
Çocuğun kaçışı... Temel'in kullandığı kamyonun freni patlar.Yokuştan inmeye henüz başlamış olan temelinbirşeyler yapması için fazla zamanı yoktur. Temel sağına bakar kumda oynayan bir çocuk,soluna bakar pazar yeri.Kararını verir ve direksiyonu tek kişi olduğu düşüncesiyle sağa çocuğa kırar Tüm radyo ve televizyonlar yayınlarına ara vererek duyururlar haberi; yokuş aşağı inerken freni patlayan kamyonun pazar yerine dalması sonucu yüz kişi ölmüş yüzelli kişi yaralanmıştır... Röportaja giden gazeteci Temele olayın nasıl gerçekleştiğini sorar Temel'in cevabı kısadır; -Herşey çocuğun korkup pazar yerine kaçmasıyla başladı... |
Kötü unutkanlık... Ay'da uzun seri araştırma yapacak biri İngiliz biri Amerikalı, biri Temel üç astronota yanlarında ne götürmek istediklerini sormuşlar. İngiliz, araca kendisi için bol miktarda viski konulmasını, Amerikalı seks dergileri ve şişme kadın, Temel ise bol miktarda Marlboro sigara konulmasını istemiş. Astronotların istedikleri uzay aracına yüklenmiş ve uzun yolculuk başlamış. Tam altı ay uzayda kaldıktan sonra dünyaya inmişler. Bütün televizyon kanalları, basın mensupları, yetkililer vs. herkes heyecanla, astronotların araçtan inmelerini bekliyorlarmış. Kapı açılmış, ilk olarak İngiliz araçtan inmeye çalışmış, inmeye çalışmış çünkü ayakta duracak hali yok, zil zurna sarhoşmuş. Görevliler hemen adamı ambulansa bindirip götürmüşler. İkinci olarak Amerikalı görünmüş kapıda fakat götürdüğü seks dergileri ve şişme kadınla epey fazla mesai yaptığı için dizlerinin bağı tutmuyor, ayakta zor duruyormuş. Görevliler hemen onuda ambulansa bindirip götürmüşler. Son olarak aracın kapısında Temel görünmüş, gözlerinin altı mosmor ve gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi olmuş, saçları dimdik, titreyen eliyle ağzındaki yanmamış sigarayı tutmaya çalışarak bağırmaya başlamış : - Ateeeeeş, ateş be, ateşşş. Allahını seven biri ateş versin. |
Eşşek kaçardı... Birgün Temel eşeğiyle köyüne dönerken yolda gördügü elma bahçesindeki elmalardan tatmak ister. Bahçeye girer ve eşeğinin üstünde kolayca eriştiği elmalarla bir güzel karnını doyurur. Tam ayrılacağı sırada bahçe sahibi ikisini de görür ve yakalar. Önce bir güzel eşeği döver, ardından da köşede bekleyen Temel'i pataklar. Dayaktan sonra dayanamayan Temel sorar : - Tamam tövdün, anladik ta sana pirşey sormak isteyrum! - Sor bakalım. - Neden önce beni değul de eşeği dövdün ? - Seni önce dövseydim eşek kaçardı da ondan!... |
Kalede sensin... Temel ile Dursun iyice yaşlanmışlar neyse Dursun ölüm döşeğine düşmüş Temel Dursuna demişki -Dursun öbür dünyada futbol oynaniymi oynanmiymi bana haber et demiş. Neyse aradan 6 ay geçmiş Dursun Temel'in rüyasına girmiş temele demişki -Temel sana bir iyi bir kötü haberim var. İyi olani öbür dünyada futbol oynaniyi kötüsü ise haftaya maçımız var kaledede sensin |
islamın şartı :))))) Temel ile dursun asker olmuş. Komutan temeli çok sevmiş. Ona birgün - İslamın şartı kaçtır diye sormuş. Temel - 40'tır demiş. Komutanı - Hiç olurmu diyerek temele tokat atmış. Temelin burnu kanamaya başlamış. Temel lavaboya giderken dursunla karşılaşmış. Dursun ne olduğunu sormuş. Temel olayı anlatmış. Dursun; - Temel sen şimdi cit komutanin elinu op islamin şartu 5'tur de demiş. Temelin cevabı şaşırtıcıdır; - Ula uşağım adam 40'ı kabul etmedi 5'e iner mu hiç? |
Koşu... Temel ile Idris bi gun stadyuma gitmişler. Atletler kosarken aralarinda su konusma geçmis: Temel : - Ula, bu usaklar hacan niye kosayi? Idris : - Biri birinci gelecek, madalya alacak. Temel : - Haaaa!.. Peçi öbürleri niye kosayi??? |
Tetris... Temel, bir binanın önünde durmuş, arkadaslari da çatiya çıkmış. Temel aşağıdan arkadaşlarına, -Ula sen iki kolunu yana aç aşağı öyle atla demiş. Birincisi atlamış gümm. -Ikinciye? Sen sadece sağ kolunu yana aç, öyle atla? demiş. İkinci de atlamış gümmm. -Üçüncüye? Sen iki kolunu yanına yapıştır öyle atla? demis. O da gümmm. Yoldan geçen bir adamin dikkatini çekmiş sormuş, -Kardeşim siz ne yapıyorsunuz Allah aşkına demiş. Temel cevap vermiş, -Tetris oynayruz. |
İnanmadınız... Temel ölmüş. Mezar taşında şunlar yazılıymış: - "Öleceğim dedum dedum inanmadunuz. N'oldi?" |
Çavuşun adı... Temel askerdeyken yeni başçavus gelir ve tüm bolüğe şöyle der. -"Sakın benim adımı unutmayın, benim adım Arslan oğlu Arslan.. Eğer adimi unutursanız geldiğimde canınıza okurum." der ve gider Aradan haftalar geçer ve başçavus gelir herkeze adını sorar ve hepsi bilir. Sıra Temel'e gelir.. Temel: -"Bi hayvanoğlu hayvandı ama hacan ismini bilemiyrum?" |
:D:D:D:D: |
tuz ruhu... Temel'in inegi hastalanmis. Komsusu Cemal'e gitmis. - Ula inegun hastalandugunda ne vermistun? - Tuz ruhi... - Eyi...... Temel ertesi gun kosa kosa geri donmus... - Ula inegum oldi... - O zaman benimci de olmisti... |
Müdür olduktan sonra... Aslanın hanımını uyurken Tilki gelip tecavüz etmiş. Ancak Aslanın hanımı kalktığında kimin yaptığını anlayamamış ve kocasına bundan bahsetmiş. Aslan köpürmüş haliyle tüm hayvanları çağırmış. Bu toplantıya Çakal geç kalmış. Aslan bağırmış. - Kim karıma tecavüz ettiyse hemen bir adım öne çıksın. Kimsede tık yok. O sırada gelen Çakal olayı anlamamış ve Tilkiye sormuş. - Ne oldu Tilki kardeş ne toplantısı bu? Tilki uyanık - Aslan ormana müdür seçecekmişte talip varsa bir adım öne çıksın dedi demiş. Çakal da çakal ya hemen zıplamış bir adım öne Aslan hemen Çakalı almış inine girmiş ve sabaha kadar kısasa kısas yöntemiyle Çakal'ı becermiş. Ertesi gün Çakal harap ve bitap bir şekilde ormanda yalpalaya yalpalaya yürüken Fil görmüş Çakalı ve hemen - Ulan bu Çakal müdür olduktan sonra yürüyüşü hemen değişti be demiş. |
temel dursun ve geyik... Temel ile Dursun ava gitmis ve bir geyik vurmuşlar. Geyiği kuyruğundan çeke çeke köye yaklaşmışlar. Bu sırada Temel demiş ki; - Ya çok yoruldum birazda boynuzlarundan çekelum rahat ederuz. Tutmuşlar boynuzlarından çekmeye başlamışlar. Biraz gittikten sonra Dursun Temel e dönmüş ve - Ula Temel farkindamisun git gide köyden uzaklaşiyruk. |
Vefat... İdris'in babası vefat etmiştir. Bunu ona alıştıra alıştıra söyleme görevi en yakın arkadaşı Temel'e düşer: -Ula İdrus' Anan var mi? -Var. -Baban var mi? -Var. -Nah var! |
Baba temel... Temel genc yasta evlenir, karisi ile bir cocugunu birakarak gurbete cikar.On-onbes sene dolastiktan sonra... -Hele bir silaya varayim, der. Evine geldigi zaman karisi ile birlikte uc cocuk bulur.En kucugu onundeki kaptan yogurt yiyor yabanci yabanci bakiyordu. -Yahu karucugum.Bunlar da kim? Karisi : -Yahu der su buyugu ilk cocugun degil mi?Ne cabuk unuttun! -Ya oteki? -O da ana rahminde idi, sen gittikten sonra dogdu. -Ya digeri? -Canim, zaten onun da sana buba dedigi yok ki, oturmus yogurdunu yiyi! |
Hamam böceği... Dünya Genetik Projeler Yarışması yapılıyormuş. Tüm ülkelerden genetik profesörleri yarışmaya çalışmaları ile katılmış. İlk Fransız profesörün çalışmasının başına gelmişler. Jüri başkanı çalışmasının ne olduğunu sormuş. Fransız profesör başlamış anlatmaya: - Ben inek genleri ile tavuk genlerini birleştirdim, Ortaya çıkan mahlukatın eti kırmızı et kadar lezzetli, beyaz et kadar sağlıklı oldu demiş.... Ardından diğer çalışmaları ülke ülke gezmeye başlamışlar. Sıra gelmiş Türkiye'den bizim Laz profesöre, Jüri başkanı: - Sizin çalışmanız nedir ? diye sormuş. Laz profesör anlatmış: - Ben demiş, karpuz genleri ile hamamböceği genlerini birleştirdim! Birden tüm jüri üyelerinden bir kahkaha kopmuş ve başkan Laz profesöre - Bu çalışma ne işe yarar? diye sormuş. Laz profesör: - Çok işe yarıyor, karpuzu kesiyosun, çekirdekleri kaçışıyor... |
Mazaret... Temel askerliğini yapıyormuş. Bölükte kırk ere izin vermişler. Geç kalırlarsa çadır hapsi var, ancak iyi bir mazeretleri olursa affedilecekler. Kırk kişiden otuz dokuzu da geç kalmış, hep ayni mazeret: - Atla istasyona celeydum. At catladi, tren kaçtı, geç kaldum. Derken kırkıncı da tamamlanmış, Temel'e sıra gelmiş. - Senin de mi atin çatladı, diye sormuşlar. - Hayır, demiş. Yoldaki otuz dokuz at leşini geçemedum. |
Mezar... Temel, gece vakti mezarliktan geçmek zorundadir, ama çok korkar. Arkadaslari 'korkma yahu' derler: - Mezarliktan geçerken sarki söylersin; hiçbirsey olmaz. Temel çaresiz bu öneriyi kabul edip mezarliga girer. Zifiri bir karanlik, Temel korku içinde ve baslamis bir türkü söylemeye: - Ay Aksamdan I******! Ve hemen ardindan müthis bir koro: - Yaaaylalar, yaylalar!.. |
üvey çocuk... Fadime'nin kocasi oleli iki yil olmustu. Birgun akrabalarindan biri ziyaretine gelir. - Kiz fadime, gel seni evlendirelim. Evde bir erkegin olmasi daima iyidir. - Aman abla, bu yetiskin oglanla beni kim alir? - Oyle soyleme. Balikci Idris'in karisi oleli bes yil oldu. Bugunlerde yeniden evlenmek istedigini soyluyormus. Araya girenlerin gayreti ile Fadime ile Idris, sade bir dugunle evlenirler.Aradan bir sure gectikten sonra kucuk Temel'e yolda rastlayan amcasi: - Temel, nasilsin? Uvey babanla aran iyi mi? Kucuk temel: - Iyıdır amca. Sag olsun, benimle cok ilgileniyor.Hergun baliga cikarken beni de yaninda goturuyor.Kiyidan bir hayli acildiktan sonra yuzme ogreneyim diye beni denize atiyor. - Peki ogrenebildin mi bari? - Ogrenmez olur muyum. Motor, beni birakip gittigi icin her seferinde kiyiya kadar yuzmek zorunda kaliyorum. - Peki zor olmuyor mu? - Yok. O kadar zor olmuyor. Ama agzi bagli cuvaldan disari cikmak icin bir hayli zorlaniyorum. |
Abdest... Temel cuma namazı kılmak için camiye gitmiş.Hocanın vaazını dinlemeye başlamış.Hoca vaazında: - Abdest dinin en sağlam temelidir. Temel hocanın söylediğini duyunca hocaya şöyle demiş: - Nasıl sağlam temelidir da bir osuruğa çökeyi. |
Fax... Temel,Alman,Japon uçakta giderken Temel hava atmak amacıyla cep telefonunu çıkarıp konuşmaya başlar. Bunu gören Alman elini tel şeklinde yapıp(baş parmak kulağa,serçe parmak ağza doğru)konuşmaya başlar. Temel ve Japon - Ne yapıyorsun? diye sorunca Alman: - Telle konuşuyorum. Baş parmağımda alıcı,serçe parmağımda verici var,der. Japon da kendi kendine konuşmaya başlar. Alman ve Temel - Ne yapıyorsun? diye sorunca Japon: - Telle konuşuyorum. Dilimin altında verici,kulağımın içinde de alıcı var,der. Buna bozulan Temel bir çare bulmayı ister. Hava atmak ister ve bulur. Temel birden osurur ve Alman ile Japon - Ne yaptın? diye sorar. Temel: - Memlekete fax çektum da |
Hangisi... Kahvehaneye giren müşteri , kahveci temele seslenir. -Dört çay , biri açık Temel -Hangisi |
Vesikalık... Karadenizlinin birinin canı fotoğraf çekilmek istemiş. Ama vesikalıklarda gerçek güzelliğinin fark edilmediğini bildiğinden, fotoğrafçıya gitmiş konuşmuş: -Fotoğrafimu çekeceksun daa, yalniz vesikaluk olmayacak! -Tabi efenim, 24 çarpı 32'ye ne dersiniz peki? - 768 derim de, punin konimuzla ne alakasi vardur?" |
Sorasın ki öğrenesin... Temel'le oğlu Trabzondan İstanbul'a gezmeye gelmişler. Gezerken oğlu Topkapı Sarayı'nı görmüş ve "Baba bunu kim yaptı?" demiş. Temel oğluna "Bilmiyorum" demiş. Kısa zaman sonra kız kulesini görmüş ve "Baba bunu kim yaptı?" demiş. Temel yine sabırla bilmiyorum demiş. Oğlu en son Dolmabahçe Sarayı'nı göstererek "Baba bunu kim yaptı?" demiş. Temel bilmiyorum demiş. Oğlu; "Baba seni sorularımla sıkmıyorum değil mi?" demiş. Temel ise oğluna gülerek; "Yok evladım, sorasınki ögrenesin..." |
Başka şisede inşallah... Konuyla ilgili açıklama yapan davacının avukatı İdris Karadeniz -Müvekkilim marketten aldığı 2 Lt.lik kampanyalı coca cola ürününün kapağını açtığında hediye çıkmadığını ve tekrar deneyiniz yazısını görmüş. Bunun üzerine kapağı kapatıp tekrar açmış ancak yine aynı şey. Bunun üzerine aynı şişe kapağında tam 4246 defa deneme yapmasına rağmen hediye çıkmamıştır. Coca cola şirketinin tüketiciyi dolandırdığını düşünen müvekkilim şirkete dava açmaya karar vermiştir. Bizde bugün gelerek dava dilekçemizi adliyeye teslim ettik. 10 bin YTL. Maddi tazminat talep etmekteyiz" dedi. Davadan haberdar olan Coca cola yönetimi adına açıklama yapan bir sirket yetkilisi -Olayın çok komik olduğunu ve artık Karadeniz bölgesine gönderilen ürünlerin kapağına " Başka şişede inşallah " yazmayı düşündüklerini söyledi |
Nefessiz kalmak... Dursun evinden çıktığında birde bakar ki komşusu Temel kendini belinden ağaca asmış halde duruyor. Hemen gidip ipi ağaçtan çözer. Komşusunu ağaçtan indirdikten sonra merakla sorar : - Ha sen ne yapaydun öyle? - Hiç kendimi asaydum... - Ha uşağum, penum pildiğum insan poynundan asılayi. Temel üzgün ve çaresiz bir halde Dursun'a baktıktan sonra cevap verir : - Ben de öyle yapmişidum. Ama ipu poynima pağladiğum zaman bi türlü nefes alamayrum. |
Besmele... Temel bir gün ormanda yürürken bir ıslık çalıp bir besmele çekiyormuş. İdris bunu görünce sormuş; - Ula uşağum ne yapayisun. Temel; - Hiç şeytana antreman yaptırayırum. |
Donsuz hayalet... Otelin birinde bir oda varmış ve o odada hiç kimse kalamıyormuş. Gece saat 2 felan olunca bir hayalet çıkıyormuş ortaya ve orda kalan kişi hemen kaçıyormuş. Neyse Dursun bir gün iş için yurtdışına çıkmış ve işi bittikten sonra bu otele gidip orda yatayım demiş ve otelin sahibine: - Bir oda lütfen Otelin sahibi: - Buyrun efendim oda numarası 234 Dursun almış anahtarı çıkmış odaya ve yatmış. Gece saat 2 olunca bir ses duymuş: - Ben donsuz hayalet, ben donsuz hayalet, ben donsuz hayalet... Dursun korkudan ne yapacağını bilememiş ve hemen kaçmış. Ve gecenin yarısı 5 gibi Temel'in evinin ziline basmış ve Temel kapıyı açmış: - Ula pok mi vardir, gecenin bir yarisi zile basaysun. Dursun anlatmış olanları ama Temel inanmamış. Sonra Dursun Temel'e: - Ula bana inanmıyorsan cit kendin bak... Neyse Temel dayanamamış bir hafta sonra gitmiş otele ve otelin sahibine: - Ben 234 numaralı odada kalmak istiyorum, 234 benim uğurlu sayım demiş. Sonra çıkmış odaya yatmış ve saat gece 2 olduğunda, bir ses duymuş: - Ben donsuz hayalet, ben donsuz hayalet, ben donsuz hayalet... Temel hemen cevabı vermiş: - Al şu 10 lirayı da kendine bir don al... |
inat... Temel, İdris ve oruç kahvede oturmuşlar, hepsi de en inatçı olanın kendisi olduğunu iddia ediyorlar. İdris, - En inatçı benim demiş. Geçen kış eve biraz geç kaldım. Lapa lapa kar yağıyor, hava da kararmıştı. Kapıyı çaldım. Hatice içerden "Kim o ?" diye seslendi. Bilmiyor mu o saatte benden başka kimsenin gelmeyeceğini? Sabaha kadar ben kapıyı çaldım. O 'kim o?' dedi. İnadımdan sesimi çıkarmadım. Oruç atılmış, - O da birşey mi? Dişim ağrıyordu, dişciye gittim. Şu ağrıyan dişimi çekiver dedim. Dişçi 'hangisi ?' diye sordu. O kadar okumuşsun, dişçi olmuşsun, sen bilmeyeceksin de ben mi bileceğim dedim. Bir dişimi çekti. Sordu 'Bu mu?' "Hayır." İkinci dişimi çekti sordu 'Bu mu?'İnadımdan söylemedim. Ancak 7. dişten sonra bulabildi. Temel gülmüş, - İkiniz de inatçısınız, biliyorum, ama benim kadar olamazsınız. Fadimeyle evlendiğimiz gece 'Başim ağrıyor, canım istemiyor'diye bir sürü bahane uydurdu, beraber olamadık. Ondan sonra da kendisi istedi ama, inadımdan o gün bugündür ben yapmıyorum. Oruç'la İdris birlikte atılmışlar: - Atma be Temel. 17 yaşındaki Ayşe ile 14'ündeki Dursun kimden? - Valla inadımdan onu da sormadım. |
Alamanya... Bir gün Temel ve Dursun bakmışlar Türkiye'de iş yok Almanya'ya gitmeye karar vermişler ama ceplerinde para yok... O zamanlarda Almanya'ya hayvanlar bedava gidiyolarmış, bunlarda neleri varsa satıyolar ve bir inek kostümü alıyorlar. Temel öne Dursun'da arkaya geçiyor ve gümrüğe gidiyolar gümrükteki memur bunlari bir test edeyim diyor ve ineğin önüne bi tomar saman getiriyor "sen gerçek ineksen bu samanları yersin" diyor. Temel mecburen yiyor ondan sonra memur bir kova su getiriyor "eğer sen gerçek ineksen bunu içersin diyor" ve Temel içiyor.. Memur bu sefer bi tomar taze ot getiriyor ve ineğin önüne koyuyor Temel mecburen yiyor... Artık Temel şişiyor ve bir lokma bir sey yiyemez hale geliyor. Ama bu sırada Temel başlıyor gülmeye. Dursun merak ediyor. Soruyor "ula Temel neden gülirsen?" Temel de cevap verir "memur bizim gerçek inek olup olmadığımızı anlamak için bir tane öküz getiriyor" |
Otel... Temel, seyahate çıkmış. Uzun zaman evinden ayrı kalmış. Bir akşam bir kente gelip küçük bir otele inmiş. Odasına yerleştikten sonra, aşağıya telefon etmiş. Telefonu otelin sahibi açmış. Temel, ne istediğini söylemiş: "Bana bir fahişe bulup gönderin." Bunu söyledikten sonra telefonu kapatmış. Otelin sahibi şaşırmış. Yanında duran karısına dönmüş: "Demin gelen müşteri kadın istiyor..." Otelin sahibinin karısı öfkeden deliye dönmüş: "Terbiyesiz adam, ne zannediyor bizim otelimizi. Hemen git o müşteriye ağzının payını ver..." Otel sahibi, müşteriye ağzının payını verme fikrini pek tutmamış: "Adama ne söyleyeceğim karıcım, bir terbiyesizlik eder, başım derde girer..." Kadın çok sinirliymiş: "Sen gitmezsen, ben gider söylerim..." Ve, hışımla merdivenleri çıkıp Temel'in ağzının payını vermeye gitmiş. Kocası da aşağıda bekliyormuş. Yukardan gürültüler gelmeye başlamış. Onbeş yirmi dakika sonra Temel aşağıya inmiş. Üstü başı yırtılmış, yüzü tırmıklanmış... Otelcinin yanına gidip bir güzel çıkışmış: "Ne biçim kadın göndermişsin be. İstemem diye tutturdu. Becerene kadar anam ağladı." |
helikopter... İlk defa helikopter gören Temel, Dursun'a sormuş: - Dursun, bu nedur da? Dursun, gayet sakin cevap vermiş: -Haçan, bu olsa olsa bin yaşinda bir sinekdur. |
Türkiye`de Saat: 05:45 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2