Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10-02-2007, 10:54   #161
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu durumun sonunda, değişik toplumsal gruplar arasındaki farklılıklar daha
da vurgulanmaya başlamıştı. Bir yandan siyasal ayrılık hesapları yapılıyor,
öte yandan, Müslüman-Türk halk ile öteki kesimler arasında düşmanlık tohumları
yeşertiliyordu.
İlerde siyasal nedenler bölümünde görüleceği gibi, bu ayrılıkçı eğilimler
hem Avrupa'daki ulusçuluk akımları ile destekleniyor, hem de İmparatorluk
üzerinde belli hesapları olan büyük devletlerce körükleniyordu.
Böylece, İmparatorluğun yapısından gelen farklı toplumların birarada
yaşaması olayı, son dönemlerde artık bütünlüğü bozucu ve siyasal birliği
zedeleyici bir özellik kazanmıştı.
i) Toplumun bireyleri, gerek sade tebalar, gerekse liderler olarak,
İmparatorluğun batışını tüm boyutları ile algılıyorlardı. Bu yüzden de herkes
bir anlamda --başının çaresine bakmaya-- çalışırken, lider kadro da
İmparatorluğu kurtarmak için kendi görüşleri doğrultusunda hazırlık
yapıyordu.
Örneğin, Mustafa Kemal Paşa da, ülkeyi kurtarmak için kendi kendini
hazırlayan liderlerden biriydi.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:54   #162
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

3) Siyasal Koşullar
Türk Devrimi'ne yol açan koşullar arasında siyasal koşulların, hiç kuşkusuz,
çok özel bir yeri vardır. Tüm ekonomik çıkmazlara ve iflasa, toplumsal olarak
bütünüyle dağınık görünüme sahip olmasına karşın, İmparatorluğun asıl
çöküşünü noktalayan ve dolayısıyla Türk Devrimi'ni doğuran nesnel koşullar,
siyasal koşullardır denilebilir.
a) İmparatorluğun son zamanlarında siyasal iktidarın oluşumu tam bir
kargaşa içindeydi. Bir kez hemen belirtmek gerekir ki, toplumun güç dengesi
tümüyle bozulduğu için, böyle bir dengenin siyasal iktidara da sağlıklı
olarak yansıması son derece zorlaşmıştı. Ayrıca, toplumdaki en güçlü varlığı
iktidara getirecek bir düzenden, ya da tümüyle sağlıklı bir düzenden söz etme
olanağı yoktu.
Osmanlı İmparatorluğu'nun, Sultan-Halife, yeniçeriler de dahil olmak üzere
merkezi bürokrasi ve sipahi üzerine kurulu üçlü düzeninden ve bu düzenin
dengesinden geriye pek bir şey kalmamıştı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:54   #163
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Sivil ve asker bürokratlar bir ölçüde güçlenmiş ve padişahın gücünü
dengeler duruma gelmişti. Yeniçeriler ortadan kaldırıldıktan sonra, merkezi
otorite artık bürokratlar ile Sultan-Halife arasındaki güç dengesinin saray
entrikaları çerçevesinde belirlenmesi ile varlığını sürdürüyordu.
Birinci ve İkinci Meşrutiyetler, İttihat ve Terakki Partisi içinde bir
sivil-asker-aydın koalisyonu doğurmuştu. Fakat bu parti de kendi içinde
tutarlı ve homojen bir bütünlüğe sahip değildi. Ayrıca tek başına toplumun
güç dengesini ne denli temsil ettiği de ayrı bir sorundu.
Böylece, hem toplumdaki güç dengesi belirsiz olduğundan, hem herhangi bir
gücü sağlıklı biçimde iktidara yansıtacak mekanizmalar bulunmadığından, hem
de fiili iktidar, küçük darbeler, suikastler yoluyla ele geçirildiğinden,
toplumdaki güç dağılımı ile siyasal iktidar arasında ciddi bir kopukluk vardı.
Bu durum ise ortamı iç siyaset bakımından tümüyle bir devrim için her an açık
tutuyordu.
b) Siyasal iktidarın nasıl değişeceği sorunu da hem geleneksel Osmanlı
yönteminden sapmış, hem de çağdaş kurallara henüz bağlanamamıştı. Osmanlı
hanedanının artık gücü kalmadığından aile içi hesaplaşmada kimin padişah
olacağı konusu önemini yitirmişti. Çünkü, padişah artık, saray içi entrikalar
ve darbeler sonunda belirleniyordu.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:55   #164
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Öte yandan, Meşrutiyet ilan edilmiş olmakla birlikte, gerek seçimlerin
oldukça baskı altında yapılması, gerekse İttihatçıların uyguladıkları
darbesel yöntemler, siyasal iktidarın ne biçimde el değiştireceği konusunda
meşru ve geleneksel kurallar oluşturamamıştı.
Gerek İkinci Meşrutiyet'in ilan ediliş biçimi, gerekse İttihatçıların
hükümete el koydukları --Bab-ı Ali Baskını-- ve daha sonra Mahmut Şevket
Paşa'nın öldürülüşü, iktidarın el değiştirme biçimini adeta darbelere bağlı
bir duruma getirmişti. Bunun ise, darbeye bağlı bir devrim açısından ortamı
son derece hazırladığı açıktı.
c) Osmanlı siyasal sistemi oldukça kapalı bir sistemdi. Her ne kadar
devşirme sistemi ile, Ortodoks Hıristiyan tebanın çocukları eğitilerek
İmparatorluğun en yüksek bürokratik kademelerine dek getiriliyorlardıysa da,
bu düzen, --reaya--nın yönetime katılma şansı bakımından fazla bir anlam
taşımıyordu. Üstelik, İmparatorluğun son zamanlarında artık herhangi bir
--sistem--den söz etme olanağı da kalmamıştı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:55   #165
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Buna karşılık, çağdaş eğitim kurumlarının kurulmuş olması, birtakım
--halk çocuklarının-- da özellikle askeri eğitim kurumları yoluyla iktidar
içinde yer almasına olanak sağlamıştı. Fakat yine de padişah ailesinin daha
çocukluktan önemli mevkilere atanmaları, yönetimi bir yandan yozlaştırıyor,
öte yandan da halka kapalı bir görünüm kazandırıyordu.
Yine de Osmanlının son zamanları, --halk çocuklarının-- eğitim yoluyla
yükselmelerine en çok olanak tanıyan bir niteliğe kavuşmuştu denilebilir. Ne
var ki bu nitelik, ancak tarihsel açıdan ve yalnızca karşılaştırmalı olarak
bir anlam taşıyordu. Yoksa güncel gerekler açısından, yine de Osmanlı
bürokrasisi, belli sınıf ve gruplar dışındaki --teba--ya kapalı özelliğini en
azından görüntüsel olarak sürdürüyordu. Bir başka deyişle, --halkın-- yönetime
katılma duygusu ya da şansı yok gibi gözüküyordu. Bu durum, üyeleri bakımından
en --halkçı-- görünüme sahip İttihat ve Terakki yönetimi döneminde de varlığını
aynıyla sürdürmüştü. Bunun en önemli nedenlerinden biri, pek çok
--halk çocuğunu-- bağrında barındırmasına karşın, İttihatçıların
--tepeden inmeci-- ve seçkinci yaklaşımlarıydı. Bu açıdan, geniş kitleler,
iktidarı kendilerinden gerek ilgi, gerekse ilişki bakımından, oldukça uzak
görüyorlardı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:55   #166
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

d) Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında yönetime gelenlerin kimleri temsil
ettikleri pek belli değildi. Bu açıdan yöneticilerin temsil ettikleri kişi,
grup ve sınıflarla bağlarının kopması çok önemli bir devrim nedeni oluşturur
gibi gözükmemektedir. Bu gerçeğin temelinde, Osmanlı yönetim geleneğinin,
genellikle --toplumdan kopuk-- olması, bir başka deyişle, yönetimin Padişah'tan
başka kimseyi temsil etmemesi ilkesi yatmaktadır.
Yine de özellikle İttihat ve Terakki döneminde, Parti'nin, anlamı son
derece muğlak olan bir --aydın-- ve --bürokrat-- kesimi temsil ettiği ve
Meşrutiyetçi düşünceleri yansıttığı düşünülebilir. Bu açıdan İttihatçı
yönetimin yaptıkları kendisini destekleyenler açısından hiç de umut verici
değildir. Örneğin, Meşrutiyet adına yönetime el koyan İttihatçılar, siyasal
suikastler dönemini başlatmışlardır. Ayrıca, Meşrutiyetçiliğin bir ön koşulu
olan meşruiyetçilik konusunda da titiz oldukları söylenemez. Bu açıdan,
ülkede artık varlığını duyurmaya başlayan --Batıcı--, --İlerici--, --Meşrutiyetçi--
ve --Meşrutiyetçi-- diye nitelenebilecek düşünceler açısından İttihatçıların
temsil güçlerini yitirdiklerini söylemek çok yanlış olmaz.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:55   #167
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Ayrıca, bir süre sonra İttihatçıların kendi içinde de önemli bölünmeler
olmuştur. Bu nedenle de, iktidardaki grubun, daha geniş bir tabana dayalı
olan partinin tüm üyelerini ve destekçilerini temsil yeteneklerini
yitirdikleri söylenebilir. Hiç kuşkusuz, devrimci ve hatta darbeci nitelik
taşıyan bir partideki bu bölünmeler çok önemlidir. Nitekim partinin vurucu
gücünü oluşturan gruptan Yakup Cemil'in idam edilmesi bu bölünmelerden yalnız
bir tanesinin göstergesidir.
e) Yönetim mekanizmasının yetersizliği, Osmanh'nın çökmesinde en önde gelen
ögelerden biridir. İktidardaki kişi, grup ve sınıflardan bağımsız olarak,
Osmanlı Devleti'nin yönetim mekanizması tüm etkinliğini yitirmiş
gözükmektedir. Bürokrasi hemen hemen hiçbir alanda duruma egemen
olamamaktadır. Siyasal iktidar ile bürokrasi arasındaki bağların gevşekliği
bir yana, bürokrasi kendi içinde de güçsüz ve yetersizdir.
Yönetim mekanizmasının yetersizliği Osmanlı'nın çöküşünün ve Türk
Devrimi'nin en önemli hazırlayıcılarından biridir. Askeri yönetim başta olmak
üzere mali yönetim ve sivil yönetimin öteki alanları tam bir kargaşa
içindedir. Yabancıların denetiminde olan --Düyunu Umumiye--, --devlet içinde
devlet-- özelliği kazanmıştır. Rüşvet her alanda ve her düzeyde bürokrasinin
önemli bir ögesi durumuna gelmiştir. Memurların etkin olmaları bir yana,
maaşları bile ödenememektedir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:55   #168
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Devleti yönetenler de bu durumun farkındadırlar. Örneğin Enver Paşa, sırf
bürokrasinin etkinliğini arttırmak için Arap alfabesinin yazılış biçiminde,
okuma ve yazmayı kolaylaştırıcı bir reform bile düşünmüştür.
Yönetim mekanizmasının bu yetersizliği, hangi iktidar olursa olsun, onun
güçsüzleşmesine ve merkezi otoritenin tüm gücünü yitirmesine yol açıcı bir
ögeydi. Bu bakımdan herhangi amaçlı bir devrimi son derece kolay ve hatta
zorunlu kılıyordu.
f) Siyasal çatışmaların barışçı yollara kanalize edilebilmesi de hiç
olanaklı gözükmüyordu. Meclis gerçek işlevlerini yapmaktan çok uzaktı.
İttihatçıların iktidara gelişlerinden kısa bir süre sonra işçi eylemlerini
tümüyle yasaklamış olmaları ve iş yaşamını düzenleyen yasaların eksikliği bu
alanda da (cılız da olsa hak arama çabaları açısından) sorun çözücü değil,
sorun yaratıcı bir nitelik taşıyordu.
Ayrıca, bu konudaki en önemli gelişme, daha önce belirtildiği gibi, siyasal
çatışmaların barışçı yollar yerine, tam tersine darbeler ve suikastlerle
çözülme geleneğinin gittikçe yerleşmekte oluşuydu.
Bu açıdan, toplumdaki çeşitli çatışma ve çelişkilerin barışçı yollara
kanalize edilmesi yerine, devrim yoluyla çözülmesinin güncel beklentilere
daha uygun olduğu rahatlıkla söylenebilir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:55   #169
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

g) Bir devrime yol açan nesnel siyasal koşullar arasında, sistemin
karşıtlarına meşru yollar tanımaması olayı, sanki Osmanlı'nın son dönemi için
söylenmiş gibidir. Bir yanda mutlakiyetçi bir yönetimin meşrutiyet adına
sınırlandırılması ile başa geçen İttihatçıların varlığı, öte yanda, bizzat
İttihatçıların her türlü muhalefeti susturucu ve bastırıcı önlemleri, ortamı
siyasal devrim açısından iyice hazır duruma getirmiştir.
h) İmparatorluk içinde kimse artık mevcut siyasal yönetimin, uzun dönemli
sorunlara çözüm getireceğine inanmıyordu. Bu yüzden de çözümler mevcut
siyasal yapının dışında aranmaya başlanmıştı.
Hemen herkes, mevcut siyasal yapıyı değiştirerek vatanı kurtarma reçeteleri
hazırlıyordu. Birbirlerinden oldukça farklı ilkelere göre hazırlanmış olan bu
reçetelerin tek ortak yanı, hepsinin, mevcut siyasal rejimden umut kesmiş
olmalarıydı.
ı) Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılış nedenleri arasında hem siyasal, hem de
ideolojik nitelikli olanı milliyetçilik akımlarıdır. Batı Avrupa'da sanayi
devrimi sonrası geliştirilmiş ve Osmanlı'ya bütünüyle yabancı olan
milliyetçilik ideolojisi önce Balkanlarda etkisini gösterdi. Daha sonra Arap
yarımadasına da atlayan milliyetçilik akımları, en sonunda, İmparatorluğun
sahibi olan Türkleri tek başına bıraktı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:55   #170
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Aslında, milliyetçilik ideolojisi, Osmanlı'yı yıkmak, ya da zayıflatmak
için en etkili araçtı. Farklı dinsel ve etnik gruplardan oluşan İmparatorluk,
bu gruplara milliyetçilik ruhunun aşılanması ile kaçınılmaz olarak
çözülecekti.
İşin ilginç yanı, Osmanlı'yı zayıflatan ve sonunda yıkılışa dek götüren
milliyetçilik eylemlerinin hemen tümünün altında ya da arkasında İngiliz ya da
Rus desteği gibi emperyalist ülkelerin oyunları yatıyordu. Fakat burada hemen
belirtilmeli ki, emperyalist ülkelerin oyunları, tek başlarına, milliyetçilik
akımlarını başlatıp, etkili duruma getiremez. Hiç kuşkusuz, asıl neden,
sanayi devrimi sonrası Avrupa'daki toplumsal, siyasal ve ekonomik gelişmeler
ve milliyetçiliğin bir ideoloji olarak bunların sonucunda biçimlenmiş
olmasıdır.
i) Siyasal düzenin savaş nedeniyle zayıflamış olması, Osmanlı Devleti'nin
çöküş nedenlerinden biridir. Aslında tümüyle zayıflamış İmparatorluk, 1912'de
başlayan Balkan Savaşı ile artık tam bir çöküş dönemini yaşıyordu. Balkan
Savaşı'nda kısmi zaferlerle biraz morali düzelen İmparatorluk, Birinci Dünya
Savaşı ile siyasal tarih sahnesinden çekilmeye hazırlandı.
--Bizi ancak Mısır'ın pamuğu ile Baku'nun petrolü kurtarır-- sloganı ve
hayali ile Almanların yanında savaşa giren İmparatorluk (Beyatlı, 1973:132)
bu savaşı da kaybedince, tarih sahnesinden silinmeye mahkum oldu.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 15:49 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580