Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10-02-2007, 10:36   #81
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Ekonomik özellikleri bakımından bu ülkeler ya tarıma ya da montaj
aşamasında sanayiye dayalı toplumlardan oluşurlar. Gerek teknolojik girdiler,
gerekse doğrudan hammadde girdilerinin önemli bir bölümü ya dolaylı ya da
çoğu zaman olduğu gibi, doğrudan, gelişmiş teknolojiye sahip ülkelerce
bağımlıdır. Tasarruflar ve buna bağlı olarak yatırımlar düşüktür. Dışsatım
olanakları sınırlı olduğundan, dış ticaret sürekli açık verir. Ekonominin her
dalında verimlilik düşüktür.
Toplumsal özellikleri bakımından bu ülkelerdeki sınıflar, çağdaş bir
kapitalist toplumdaki sınıflardan farklıdır. Ne sermaye sınıfı, ne de işçi
sınıfı, ileri teknoloji ülkelerinde görülenlere benzer. Her ikisi de kendi
arasında küçük parçalara bölünmüştür. Bu yüzden, burjuvazinin gelişmemiş bir
bölümü, --ulusal-- bir görüntüye bile sahip olabilir. Öte yanda, işçi sınıfı,
kendi sınıfının hemen hemen tüm öznel (sübjektif) koşullarından yoksundur. Ya
da öznel koşullar (ideolojik öğeler) tümüyle, nesnel koşullardan bağımsız bir
biçimde gelişmiştir.
Önemli ve etkin bir biçimde feodal kalıntılar vardır. Her ne kadar, bunlar,
artık yok olmakta iseler de güncel olarak, toplumsal ittifaklarda
ağırlıklarını duyururlar.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:36   #82
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu tür toplumlarda, kentleşme, sanayileşme oranını aşmıştır. Bu yüzden
kentler, işçi ve küçük-büyük burjuva ve teknokrat-bürokratlardan çok,
işsiz-güçsüz takımından oluşur. Bir başka deyişle, bu kentlerde, en kalabalık
kesim, lumpenproleteryadır.
Kültürel özellikleri bakımından bu ülkeler, hızla değişen bir değerler ve
inançlar sistemine sahiptir. Bu nedenle, bu toplumlarda geleneksel ve çağ
gerisi değer ve inançlarla birlikte yaşayan çağdaş değer ve inançlar da
görülür.
Özellikle tüketim kalıpları bakımından, gelişmiş sanayi ülkelerinin
taklitçisidirler. Beklentiler yüksek, bunları karşılamak için yollar
sınırlıdır. Eğitimden konuta, giyimden toplumsal güvenliğe dek, yüksek
beklenti düzeyleri, toplumun normal sistemi içinde çok zor yerine getirilir.
Oktay Rıfat'ın uazgelişmişliğin sadece çalışanların, daha çok yoksul halkın
sırtına abanmış bir geri kalmışlık sorunu olduğunu sanmak yanlıştır.-- savı
son derece doğrudur (Rıfat, 1976:10) . Teknolojik bakımdan geri kalmışlık,
toplumun tüm kesimlerinde ve tüm alanlarda kendini duyurur.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:36   #83
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Tütengil, geri teknolojik ülkelerin en önemli özelliğinin, toplumun çeşitli
ögeleri arasındaki dengesizlikler olduğunu vurguluyor (Tütengil, 1971:129) .
Bu dengesizlikler yalnız --eski yapı-- ile --değişen yapı-- arasındaki
dengesizlikler değil, aynı zamanda --nüfus artışı--, --coğrafi hareketlilik-- gibi
süreçler bakımından da görülen sürtüşmelerde ortaya çıkar. Böylece, teknolojik
bakımdan geri ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, --istikrarsızlık--
olmaktadır. Ayrıca, bu ülkelerdeki tüm toplumsal ve teknolojik göstergeler,
dünya standartlarının altındadır (Kongar, 1978:190) .
İşte bu niteliklere sahip olan teknolojik bakımdan geri ülkeler, gerek
dünya siyasal arenasında Birleşmiş Milletler yoluyla güçlenen rollerinden,
gerekse kapsadıkları büyük nüfus miktarından dolayı, artık insanoğlunun temel
sorun alanlarından birini oluşturmaya başlamışlardır.
Türkiye'nin de içinde yer aldığı bu grup ülkelerin yazgıları, ileri
teknolojiye sahip ülkelerin tarihlerinden ve geleceklerinden ayrılamaz. Nasıl
ki, bu ülkelerin yapılarını tarihsel olarak, ileri teknoloji ülkeleri
belirlemişlerse, bu ülkeler de ileri teknoloji ülkelerinin geleceklerini aynı
oranda etkileyeceklerdir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:36   #84
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

2-) Merkez-Çevre Kuramına Dayalı Karşı-Emperyalist Devrim Modeli ve Türk
Devrimi
Ondokuzuncu yüzyılda özellikle Batı Avrupa'yı altüst eden sanayi devrimi
sonrası devrim kuramları, pek doğal olarak gerçeklik ve geçerliliklerini
günümüzde önemli ölçüde yitirdiler. Çünkü bir yandan ileri teknoloji ülkeleri,
kendilerini bu kuramlara göre ayarladılar. Öte yandan, geri teknoloji
ülkeleri de dünyanın siyasal sahnesinde önemli yerlerini aldılar.
Bu durumda Marcuse gibi düşünürler, Batı Dünyası için yeni kuramsal
çalışmalar yaparken, Fanon, Debray gibi eylemciler de, bir anlamda
--eylemlerinin felsefesi--ni oluşturmak için çaba harcıyorlardı.
Durum hiç kuşkusuz, yeni bir dünya düzeni ve yeni olgular çerçevesinde
özellikle --geri teknoloji ülkeleri--nin --köklü ve hızlı ilişki değişmesi--
(devrim) açısından yeniden ele alınmalarını gerektiriyordu.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:37   #85
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

--Geri teknoloji ülkelerin pek çok nedenle artık tek başlarına ele
alınamazlar. Özellikle, haberleşme ve ulaşımın son derece yoğunluk kazandığı
günümüz dünyasında, gerek üretimin özellikleri, gerekse pazar bulma sorunları
tüm ülkeleri tek bir sistemin çeşitli parçaları yapmıştır.
İşte --geri teknoloji ülkeleri--ni böyle bir sistemin bağımlı değişkenleri
olarak gören ve bu ülkelerdeki çözümü ancak karşı-emperyalist bir devrime
bağlayan yaklaşım, son yıllarda sözünü ettiğim değişmeleri dikkate alarak
ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımın dünya çözümlemesi --merkez-çevre--
(center-periphery) kuramı adı ile bilinir.
A) Merkez-Çevre Kuramının Determinist Niteliği
Tüm öteki devrim kuramları gibi, --merkez-çevre-- kuramı da determinist
niteliktedir. Yalnız bu kuramdaki determinizm, belli bir ekonomik düzeni veri
olarak aldıktan sonra işlemeye başlar. Bu ekonomik düzen de --kapitalist--
düzendir. Kuramın belkemiği şöyle oluşmaktadır:
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:37   #86
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Kapitalist dünyada ilişkiler, birbirine bağımlı bir biçimde gelişir. Bu
ilişki ağı içinde gelişmiş ülkeler ile gelişmemiş ülkeler arasındaki ilişki
artık bir sermaye ilişkisine dönüşmüştür. Gelişmiş ülkeler --merkez-- ya da
--metropol-- ülkelerini, gelişmemiş ülkeler ise --çevre-- ya da --uç-- ülkelerini
oluştururlar. Birtakım iddiaların tersine kapitalizm, devletin ekonomik
olayları serbest bırakması değil, tam tersine, ekonomik olaylara belli bir
biçimde müdahalesi sonunda ortaya çıkmıştır (Wallerstein, 1974:348).
İşte bu --merkez-- ya da --metropol-- ülkelerle --çevre-- ya da --uç-- ülkeler
arasındaki ilişki, temelde bir --sermaye-- ilişkisidir. Çünkü, tekelci
kapitalist aşamada, durgunluğa doğru olan eğilim sonucu, gelişmemiş ülkelere
doğru yapılan ihracat temel olarak bir sermaye ihracıdır. Bu ihracata dayalı
olan emperyalizm ise, --çevre-- ya da --uç-- ülkelerdeki sanayileri, kendi
ülkesindeki sanayilere rakip değil, destek olarak geliştirir. Bir başka
deyişle, çevre ülkelerinin ekonomileri, ancak merkez ülkelerinin ekonomilerine
destek oluşturmaları için, bu ülkelerce denetlenirler (Dobb, 1937:230-235).
Hiç kuşkusuz, kapitalizmin, emperyalizm yolu ile de olsa, bir ülkeye
girmesi, o ülkede, üretici güçleri geliştirici etkiler yapacaktır. Örneğin,
feodal kalıntıları simgeleyen toprak ağalığının çöküşünü hızlandıracaktır.
Montaj aşamasında bir sanayileşmeyi destekleyecektir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:37   #87
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Gelişmemişliğin Kapanı
Oysa, gelişmiş ülkelerle ilişkiye giren gelişmemiş ülkeler, bu ülkeler
tarafından sömürüldükleri için, bir türlü yukarıdaki bu aşamaları geçip,
gerçek bir sanayileşme düzeyine ulaşamıyorlardı. Çünkü, gelişmiş ülkeler,
büyük kar oranlarına bağlı olan bir sömürü ilişkisi ile bu ülkelerdeki artı
değeri kendi ülkelerine aktarıyorlardı (Baran, 1974).
Fakat, sömürü yalnız yüksek karlardan, yani gelen sermayeyi bile aşan
karlardan dolayı oluşmuyor. Ayrıca, geri teknolojiye sahip ülkeler daha büyük
ölçüde emek yoğun, yani işgücü oranı yüksek mal üretip sattığı halde, gelişmiş
ülkeler, daha çok sermaye yoğun (makine yoğun) mal üretip sattıklarından, iki
tür ülke arasındaki alışverişte, fiyatlar, daha çok sermaye yoğun (makine
yoğun) malların lehine oluştuklarından, sürekli olarak, fiyat düzeni yoluyla
azgelişmiş ülkelerden, gelişmiş ülkelere artı değer aktarılması oluyor
(Keyder, 1976:41-48).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:37   #88
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

--İleri teknolojiye sahip ülkeler-- ile --geri teknolojiye sahip ülkeler--
arasındaki sömürü ilişkisinin mekanizmaları bununla da bitmiyor. Dünya
ülkelerinde işçi ücretleri, birbirlerinden farklı oldukları için, aynı saat
çalışan işçilere ödenen ücret farklıdır. Malların değerleri ve fiyatları,
genelde dünya ekonomisinde eşitlendiğinden, düşük ücretle çalışan işçilerin
ülkelerindeki kapitalistler, üIkelerinde büyük sömürü oranlarından elde
ettikleri karları, yüksek ücretli işçilerin ülkelerindeki kapitalistlere
kaptırmaktadırlar (Emmanuel, 1972). Üstelik, çevre ülkelerinde imalat, biri
kapitalist, öteki kapitalizm öncesi; tarım da, biri makineleşmiş, öteki
makineleşmemiş tarım olarak iki ayrı kesimden oluştuğundan, bu süreç daha da
pekişen bir biçimde kendini göstermektedir (Emmanuel, 1976:63-64).
İşte merkez-çevre kuramının determinizmi bu noktada belirlenmektedir:
Bütün bu sömürü ilişkisi, kapitalist bir ortamda yer almaktadır. Daha doğru
bir deyişle, --kapitalizm, merkez ve uydu ülkeler arasındaki bu hiyerarşik
sömürü ilişkisidir.-- (Frank, 1967;Gülalp, 1979:30) . Böylece, sömürü ve
--merkez-çevre-- hiyerarşisi, kapitalist dünya içindeki gelişmemiş ya da
azgelişmiş ülkelerin yazgısı olmaktadır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:37   #89
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu nedenle, şimdiye kadar üretilmiş bulunan kalkınma modelleri, geri
teknolojiye sahip ülkeler tarafından kullanılabilir modeller olmak niteliğine
sahip değillerdir (Dos Santos, 1968:60). Bu yüzden geri teknolojiye sahip
ülkeler, içinde bulundukları sömürü ilişkisini kırabilmek ve ileri
teknolojiye sahip ülkelerle yarışabilmek için kendi aralarında işbirliğini
sıkılaştırmak ve geliştirmek zorundadırlar (Kongar, 1979-c) . Bu çözüm,
--merkez-çevre-- kuramının determinizminin getirdiği kaçınılmaz bir uluslararası
gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu gerçeğin altında, ister ticaret, isterse yardım ilişkisi adı altında
olsun, dünya kapitalist sistemine bağımlı olan gelişmemiş ülkelerin yalnız
ekonomilerinin değil, sınıfsal yapılarının da kalkınma için gerekli
niteliklerden uzaklaşması yatmaktadır (Arrighi ve Saul, 1968).
Siyasal Şövenizm
İşin ilginç yanı, genellikle emperyalizm kuramına dayalı olarak
geliştirilen --merkez-çevre-- çözümlemesi ve buna dayalı olan --karşı emperyalist
devrim-- tezi, ekonomik olduğu kadar, siyasal gerekliliklere de dayanmaktadır.
Lenin'in çalışmasıyla ekonomik temelleri açısından olgunluk düzeyine erişen
--emperyalizm kuramı-- bir süre sonra, yine siyasal yönleri açısından ele
alınmaya başlandığında görüldü ki, olayın altında salt kapitalizmin iç
dinamiğinden doğan gerekler değil, şöven bir milliyetçiliğin izleri de vardır
(Fieldhouse, 1968) . Emmanuel'in de dediği gibi, --Uluslararası antagonizmler
her zaman otomatik olarak sınıf mücadelesine indirgenemez. Bazen fabrikadaki
antagonizmlerden ulusal antagonizmlere geçmemiz gerekir. Bu düzeyde, bir
yandan, büyük uluslararası sermayeyle azgelişmiş halklar arasında; öte yandan
da beyaz yerlilerin ve onların devletlerinin bu halkları tam olarak
kolonileştirme tehdidinde bulundukları topyekün köleleştirme ve hatta fiziksel
imha arasında ortak bir ölçü yoktur.-- (Emmanuel, 1975:41).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:37   #90
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

B) Merkez-Çevre Kuramındaki Toplum Modeli
Günümüzdeki azgelişmiş toplum modellerinin temelinde iki farklı görüş yatar.
Birinci görüşe göre, bugünün azgelişmiş toplumları, yine bugünün gelişmiş
toplumlarının geçmişleriyle aynı yapıya sahiptirler. Bir başka deyişle,
bugünkü azgelişmiş toplumlar, yarınki gelişmiş toplumlardır. Gerekli zaman
geçtiğinde, onlar da gelişme çizgisinde, ileri teknoloji ülkelerinin
yapılarına kavuşacaklardır. Genellikle Batılılaşma ve modernleşme kuramlarının
temelini oluşturan bu görüş artık çok önemli eleştirilere konu olmaktadır.
İkinci görüşe göre, azgelişmişlik ne geleneksel, ne de özgün bir olgudur.
Azgelişmiş ülkelerin bugünkü durumlarının ise gelişmiş ülkelerin dünkü
durumlarıyla uzak yakın hiçbir ilişkisi yoktur. --Bugünün gelişmiş ülkeleri
bir zamanlar gelişmemiş olsalar da hiçbir zaman azgelişmiş olmamışlardır.--
(Frank, 1975:104). Çünkü, bugünkü azgelişmiş ülkeler, çok gelişmiş ülkelerle
etkileşim içinde bu noktaya gelmişlerdir. Bir başka deyişle, bugünkü
azgelişmiş ülkeler, merkez ülkelerinin ürünüdürler. Çevre ülkelerini, yani
azgelişmiş ülkeleri bu duruma getiren olay, bunların merkez ülkeleriyle olan
ilişkileridir. --Bu ilişkiler kapitalist sistemin, dünya çapındaki yapı ve
gelişmesinin zorunlu bir parçasıdır.-- (Frank, 1975:105).
Görüldüğü gibi, birinci görüş, daha çok iç dinamiğe, ikinci görüş ise daha
çok dış dinamiğe önem vermektedir.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 14:29 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580