|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
07-02-2007, 14:21 | #21 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| CUMHURİYET DÖNEMİ BASINI (1923 ve Sonrası) İstiklal Harbinin zaferle sona ermesi üzerine İstanbul basını tasfiyeye uğramış, Milli Mücadelenin aleyhinde olan gazeteler kapanmıştır. 1923’te “Vatan” gazetesi çıkmaya başlamış. Ankara’da çıkmakta olan “Yeni Gün” İstanbul’a naklolunmuş ve bir süre sonra yerine “Cumhuriyet” gazetesi kurulmuştur. 1924’te Teşkilat-ı Esasiye Kanunu “Matbuat, kanun dairesinde serbesttir ve neşredilmeden evvel teftiş, muayeneye tabi değildir hükmünü getirdi. Bu yönde düzenleyici bir kanun hemen çıkartılamadı. Basın hürriyetini de şiddetle ilgilendiren 4 Mart 1925 tarihli “Takrir-i Sükun” kanunu çıkartılmıştır. Bu kanun ile hükümete, gericilik, ayaklanma ve her türlü düzen bozucu yayını yasaklama hakkını tanıdı. Cumhuriyet döneminin ilk basın kanunu 1931’de çıktı. Cumhuriyet sonrasında, harf inkılabı (1928) ile gerek teknik gerek okuyucu açısından birtakım güçlükler ortaya çıktı. Bu durum karşısında hükümet, okuyucu sayısı azalan basına yardım etti. 1931 Basın Kanununu izleyen dönemde önemli dergiler yayınlandı. Yakup Kadri, Şevket Süreyya, Vedat Nedim, Burhan Asaf, İsmail Hüsrev “Kadro” (1932) Ahmed Hamdi “Kooperatif (1932) Halkevleri merkezi “Ülkü” (1933), Hüseyin Cahid “Fikir Hareketleri” (1933) Yaşar Nabi “Varlık” (1933) yayınladı. “Cumhuriyet” (1924) “Akşam”, “Tan”, (1935), “Son Posta”, “Vakit” (1928) “Ulus” adını alan “Hakimiyet-i Milliye”, “Yeni Asır” (1934) yayınlarını sürdürdüler. | ||
|
07-02-2007, 14:21 | #22 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Vaziyet düzeldikten sonra, Anayasa basının kanun dairesinde serbestliği esasını kabul ettiği için yeni bir basın kanunu tanzim edildi. 25 Temmuz 1931 ‘de 1881 sayılı basın kanunu yayımlanmıştır. Bu kanun başlıca hususiyeti gazeteciler için tahsil şartı koymasıdır. Bir diğer hükümde gazete veya dergi sahibi olabilmek için en aşağı lise diploması almış bulunmak ve yayım müdürü olmak için de yüksek okul mezunu olmak gerekmektedir. Gazete çıkarmak için ruhsatname ve müsaade almak şartı yoktu. En mühim maddesi hükümetin gazete ve dergileri, memleketin iç ve dış siyasetine aykırı yayımlarından dolayı, kapatmak yetkisini haiz olması idi ki basın hürriyetini engelliyordu. 1938’de bu kanunda mühim değişiklik yapılmış gazete ve dergi çıkarmak isteyenlerden teminat alma usulü ihdas olunmuştur. İkinci dünya harbinin bitmesiyle memlekette demokratik rejimin tatbikine geçilince basın kanununda değişiklik yapılmıştır. Tahsil kaydı, teminat verme mecburiyeti, hükümetin gazete kapatma yetkisi kaldırılmış, gazete ve dergilerin mahkeme kararı ile kapatılması kanuna bağlanmış. | ||
07-02-2007, 14:22 | #23 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1950 seçimleri sonrası Demokrat Partinin iktidara gelmesiyle birçok tadillere uğramış olan 1931 tarihli kanun ilga edilmiş, yerine 24 Temmuz 1950 tarihli 5680 sayılı yeni basın kanunu kabul olunmuştur. Bu kanunda basın hürriyetini kayıtlardan uzak tutma zihniyeti hakim olmuş, gazete ve dergi kapatma usulü tamamen kaldırılmış. II. Dünya savayı sırasında gelişen akımların yayın organı olarak “Bozkurt” ve “Çınaraltı” yayınlandı. Savaş sonrasında “Hürriyet (1948)” “Zafer (1949)” “Yeni İstanbul (1949)” “Milliyet (1950)” çıktı. Amerikan haftalık haber dergilerine benzer birtakım dergiler yayınlandı. Ankara’da “Akis”, İstanbul’da “kim” gibi. 1960 sonrası resmi ilanların dağıtımını düzenlemek üzere basın ilan kurumu kuruldu (1961). “Hür Vatan” (1960) “Tercüman” (1961), “Günaydın” (1968), “Bulvar” (1982), “Güneş” (1982) Malumat (1894 - 1905) Misyonu: 11 Nisan 1983’de Baba Tahir’in çıkardığı Malumat dergisi Servet-i Fünun gibi gazete hüviyetinde bir dergidir. İstanbul’da haftalık olarak yayımlanmıştır. Önceleri Artin tarafından çıkarılan Malumat batılı Türk Edebiyatını temsil edenlerin bir organı olarak dikkati çeker. Tevfik Fikret İsmail Safa gibi yeni yetişen gençler bu dergiden yazılar yazıyordu. “Servet-i Fünun” dergisinin etrafında toplanan yeni nesil Batılı edebiyatın örneklerini bu dergide vermeye başlamışlardı. Bunlara karşılık olarak da Eski Türk Edebiyatı geleneğini sürdürmek isteyenler ise Malumat ta bir araya geldiler. | ||
07-02-2007, 14:22 | #24 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bu dergide Ahmed Rasim’in yazdığı (Şehir Mektupları) Sosyal hayatımızı iğneli bir anlatımla yansıtması bakımından ilginçtir. Servet-i Fünun’u taklit ederek önceleri on beş günde bir yayınlanan bu dergide, Baba Tahir yerli yersiz Abdulhamid’e aşırı övgüler yağdırırken iktidara muhalif yazarlara ve gazetecilere hakaret dolu yazılar yayınlamış, basın ahlakına aykırı bir zihniyetin temsilcisi olmuştur. (Hatemi’nin deyimiyle, “Gazeteciliği, aşırı övgü ve çirkin sövgüleri büyük boyutlarda duyurabilen bir araç olarak kullanmıştır.) Malumat dergisi Matbaacı Artin Asadoryan tarafından haftalık olarak kırk sekiz sayı yayımlanıp (23 Şubat 1894 - 3 Mayıs 1895) kapandı. Bu döneminde İsmail Safa ve Tevfik Fikret’in yazılarına yer verdi. 23 Mayıs 1895’te Mehmed Tahir (Baba Tahir) tarafından gene haftalık olarak yeniden çıkarıldı. Bu yayın döneminin ilk sayısında top, ahlak, edebiyat, hukuk, iktisat, tarih, coğrafya, biyoloji, askerlik, maarif, ziraat, ticaret gibi konularda doğu ve batıda yapılan çalışmalardan ve yeni gelişmelerden söz edileceğini duyurmuştu. Sahibinin II. Abdulhamid’le olan iyi ilişkileri nedeniyle saraydan para yardımı aldı ve padişaha yönelik övgülere geniş yer verdi. Bir yandan padişaha karşı olanlarla mücadele ederken, bir yandan da Servet-i Fünun dergisiyle rekabete girişti. Servet-i Fünun Edebiyat-ı Cedide akımını yeşertirken Malumat eski edebiyatı sürdürmek isteyenlerin organı oldu. Mehmed Tahir’in sahtekarlık suçundan mahkum olmasına değin on yıl çıktı. Arapça ve Farsça nüshaları yayımlandı. | ||
07-02-2007, 14:22 | #25 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ayrıca “Hanımlara Mahsus Malumat” “İlan Kısmı” “İlave-i Mahsusa” ve “İlave-i Malumat” gibi ekler de verdi. Zaman zaman günlük olarak çıktı. Başlıca yazarları arasında Ahmed Rasim, Ali Rıza Seyfi Ali Kemal, İsmail Safa, Rıza Tevfik, Ahmed Refik Faik Ali gibi adlar vardır. Ali Ekrem’in Servet-i Fünun şiirinin kusurlarından söz eden uzun bir tenkit yazısı fazla sert ve subjektiflik hükümler taşıdığı için dergice bazı değişikliklerle basıldığı gibi tenkide uğrayanların da tepkileri ile karşılaştı. Bunun üzerine Ali Ekrem Servet-i Fünun’dan ayrılarak, bu tenkidinin tamamını muhaliflerin yayın organı olan Musavver Malumat dergisinde bastırdı. (27 Aralık 1900). Yazar Kadrosu: Hadice Nakiyye (Hanım) Müneccimbaşı Osman Saib Efendi’nin kızıdır. 1846’da kardeşi Abdurrahim Besim ile ikiz olarak doğdu. Sıbyan mektebinde okudu. Annesi Samiye hanımın 1857’de vefatı üzerine teyzesi tarafından terbiye ve talim edildi. Dorulmallimata devam etti, şehadetname aldı. Yenikapı mevlevihanesi şeyhi Osman Selahaddin Dede Efendi’ye intisap ve mesnevi tederrüs ederek tedrise mezun oldu. Hoca Mecid Efendi’den Farısi okudu. 1880’de Darulmuallimat Farisi ve Tarih muallimliğine tayin oldu. “Lügat-i Farisiye” adlı bir eser neşreti. Muallimliği hüsn-i ifa ettiği için 1897’de üçüncü rütbe şefekat nişanı verildi. Bir hafta kadar süre “İltihab-ı sehaya-yi şevki’den derin bir uykuya daldı. (1899) Yeni kapı mevlevihanesinde çınaraltı kabristanında teyzesi Şeref Hanım’ın kabrine defnolundu. Baba Tahir (?, 1864 - 1909) Türk gazeteci ve yazarıdır. Mutlakiyet devri Jurnalcilerinden. “Malumat” ve “Servet” dergilerini çıkardı. Matbaasında o devirde yasak sayılan evrak basıp Mısır’dan getiriliyor diye II. Abdulhamid’e gönderdi. İtalya’dan hakkak getirerek taklit nişan ve beratlarını basıp Avrupalılara satı. Bunları öğrenen II. Abdulhamid onu İstanbul’dan sürdürdü. II. Meşrutiyetle affedilerek geri gelmiştir. | ||
07-02-2007, 14:22 | #26 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ahmed Refik ALTINAY (1880 - 1937) Tarihçi yazar. Ürgüp ilçesinin Gürlükçüoğulları ailesinden Ahmed Ağa’nın oğlu, Askeri okullarda tahsilini yaptı ve Harbiye’yi bitirdi. Askeri okullarda Coğrafya, Fransızca öğretmenliği yaptı. İrtika, Malumat, Hazine-i Fünun, Mecmua-i Ebuzziya’ya yazılar yazdı. II. Meşrutiyetten sonra Harp okulu tarih öğretmenliğine getirildi. Kütüphaneler ve devlet arşivinde çalışarak tarihi eserlerini tamamladı. 1918’de İstanbul’da Darülfünun Osmanlı tarihi muallimliğine getirildi. Rıza Tevfik (1868 - 1949) Bulgaristan’ın Cisr-i Mustafa Paşa (Tsaribrad) kasabasında doğdu. Kaza kaymakamı olan Mehmet Tevfik Efendi’nin oğludur. İstanbul’da Musevi Alliyons okulunda bir arada Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) de okumuş daha sonra Gelibolu rüştiyesini bitirerek Mekteb-i Mülkiye’ye girmiştir. Edebiyata burada iken girmiştir. Gazete çıkardığı için okuldan atılmış, Tıbbiye-i Mülkiye’ye girmiş, okulu bitirince Gümrükte doktorluk yapmış, cemiyet-ı tıbbiyeye üye olmuştur. İlk zamanlarda aruz vezniyle ve Edebiyat-ı Cedide şairleri yolunda şiir yazmıştır. 1908 ‘den sonra hece vezni taraftarlığı etmiştir. Şiirleri şekil, dil, üslup hatta mecaz bakımından bu iki edebiyatın özelliklerini taşır. Rıza Tevfik 31 Aralık 1949’da İstanbul’da öldü. | ||
07-02-2007, 14:23 | #27 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ahmet Rasim (1864 - 1932) Türk yazarı ve gazetecisi İstanbul Fatih’te doğmuştur. Babası Kıbrıslı Bahaettin Efendi’dir. Annesi Nevber Hanımdır. Kocası tarafından karnında çocukla bırakılan Nevber Hanım, çocuğunu sıkıntılar içinde büyütmüştür. Mahalle Okulundan sonra 1876 da Daruşşafaka’ya giren A. Rasim burayı birincilikle bitirdi. Posta Telgraf Nazırlığına memur olarak girdi. Sürekli çalışmaya yaratılışı elverişli olmadı için buradan ayrıldı. A. Rasim’in yazı merakı daha okul sıralarındayken başlamıştı. İlk yazı denemeleri tercüme şeklinde olmuş, bunlardan ilki de Tercüman-ı Hakikatte yayımlanmıştır. Edebiyata dair yaptığı tercümeleri de Edebiyat-ı Garbiyeden bir Nebze (1887) adı ile bastırmıştır. 1927’ye kadar gazetecilik yapmıştır. 1927’de milletvekili seçilmiş. Bu görevi, daha sonraki seçim devresinde de devam etmiş ve Türkçe büyük bir sözlük hazırlamakta iken 21 Eylül 1932’de Heybeliada’da ölmüştür. Malumatta Leyla Feride ismiyle yazmıştır. | ||
07-02-2007, 14:23 | #28 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ali Kemal (1867 - 1922) İst. Doğmuş. Öğrenimini İst, Paris ve Cenevre’de yapmış. Siyaset alanındaki çalışmalarından ötürü 1889’da Halep’e sürülmüş Oradan Avrupa’ya kaçmış 1908’de İstanbul’a dönmüştür. Hürriyet ve İtilaf partisine girmiş, İtihat ve Terakki Partisi’ne hücum eden yazılarını İkdam’da yayımlamış. Damat Ferit Kabinesinde İçişleri Nazırlığında bulunmuş. Mütareke yıllarında Milli Mücadeleyi baltalayan hareketleriyle yazılarından dolayı 1922’de yargılanmak için Ankara’ya götürülürken İzmit’te halk tarafından linç edilmişti. İsmail Safa (Mekke 1867 - Sivas 1901) S. Fünun Ed. Ünlü şairlerindendir. Babası Mehmed Behçet Efendi Çocukluğu Mekke’de geçti. Şiir zevkini babasından almıştır. Arapça ve Farsça’yı iyi biliyordu. İ. Safa’nın Mektep, Malumat gibi o devrin bütün mecmualarında yazıları çıkmıştır. Şiirlerinde önceleri aşkı tabiat ve kendi hayatını mevzu alıyor. Mersiyeler yazıyordu. 1897 - 98’de Türk - Yunan savaşında ilham alarak vatani manzumeleriyle his bakımından tesirli örnekler verdi. 1900 ‘de Sivas’a sürüldü. Sivas’ın sert iklimi ciğerlerinden muzdarip olan İ. Safa’nın sıhhatini tamamen bozdu. Ali Kami’ye yazdığı mektuplarda okuyup yazamadığını, bütün gayretine rağmen ciğerlerindeki müzmin nezle, kansızlık, uykusuzluk yüzünden çalışamadığını bildirir. Son mektubunu başkasına yazdırmıştır. 24 Mart 1901’de oduz dört yaşında ölmüştür. | ||
07-02-2007, 14:23 | #29 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Halid Eyyüb Bey İzmirlidir. “Yenişehirli-zade” namıyla anılır. İzmir’de ilim tahsili yaptı. “Ahenk” gazetesine yazdı. İstanbul’a gelip Hukuk müşavirliği kalemine ve mekteb-i hukuku bitirdi. Baba Tahir’in çıkardığı “Malumat” ve “Servet” dergilerinde muharrirlik yaptı. Vefatından bir yıl evvel Ahmed Midhat Efendiye damat oldu. 1319 (1901) de veremden Beykoz’da vefat etti. Beykoz kabristanına defnedildi. Arabi, Farısi, Fransızca, İngilizce tekellüm ve kitabete muktedir ve muhibbi mahviyet ve uslu bir genç olduğu menkuldür. Hamdi Bey Bursa Yenişehir’de 1294 (1879) da doğdu. İdadi derecesinde tahsil görüp Bursa Ziraat Bankası’na girdi. 1310 (1894) - 1313 (1895) yıllarında Bursa’da udeba ve ihlilat ve edebiyat ile iştigal ederek “Fevaid” risalesinde manzumeler yazmaya başladı. Daha sonra İstanbul’da münteşir “Malumat”, “Musavvir-i Fen ve Edeb” “İrtika” mecmualarıyla manzum ve mensur eserler neşreyledi. “Şüküfe-i Şebab” adlı bir eseri vardır. Osman Faiz Dava vekili Feraizci-zade Askeri idadi’ye girdi. Bursa’da idadiyi bitirip Harbiye’ye geçti. (1307) 1891’de mülazim-i sani olarak mektebi bitirdi. “Abdulhak Hamid’in “Bir sefilenin hasbihali” adlı eserini okuyup etkilenir, bu etki ile birşeyler yazar. Yazmasını babası da teşvik eder. Mektepte iken Bursa’da neşredilen “Nilüfer” risalesine manzum - mensur bazı şeyler yazar. Daha sonra İstanbul’da “Malumat” “Hazine-i Fünun” “Maarif”, “Resimli Gazete”, “Hanımlara ve Çocuklara Mahsus Gazete” gibi mecmua ve gazetelerde şiirleri neşredildi. Ahmed Reşit Bey Abdullah Şefik Efendi’nin oğlu. 1870’de İstanbul’da doğdu. Soğuk Çeşme Rüştisi’nde ve Mülki İdadi’de okuduktan sonra mülkiye mektebine girdi ve 1888 ‘de bitirdi. Bir sene mektebin hikmet-i tabiiye muallim muavinliğinde bulundu. 1890’da Mabeyn kitabetine alındı. Kudüs mutasarıfı oldu. Harb-i Umumi’de Cenevre’de oturdu. 1919’da İstanbul’a döndü. Mektepte iken manzum mensur eserler yazmaya başladı. “Mektep” mecmuasında manzumeler yazdı. “H. Nazım” imzasıyla “Servet-i Fünun” ve “Malumat” da şiirleri ve edebi muhasebeleri neşredildi. “Nazariye Edebiyatı” adlı önemli bir eseri vardır. | ||
07-02-2007, 14:23 | #30 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Samih Rıfat (1874 - 1932) Askeri kaymakam Rıfat Bey’in oğlu, 1874’te İstanbul’da doğdu. Koca Mustafa Paşa Rüşti’sinde ilim tahsil etti. 1899’da Matbuat-ı Dahiliye kontrol memurluğuna nasbedildi. İkdam, Malumat, Sabah gazetelerinde muharrir ve matbuat kontrol memuru iken dört senede Ula sınıfı sonisi rütbesine ihraz ve ricali devlet sıralarına iltihak etti. Biga mutasarrıfı vekaletine atandı. Biga mebusu oldu. İstifa etti. İki defa Konya Valiliğine, Dahiliye müsteşarlığına, Trabzon, Terceme Dairesi azalığına, muahheren reisliğine ve Maarif Vekaleti müşteşarlığına nasbolundu. Çanakkale mebusu oldu. 1932’de Ankara’da vefat etti. Cebesi kabristanına defnedildi. Bunlar haricinde Malumat’ta yazısı çıkanlar: Manzume Fatıma Edibe, Nadire, Makbule, Safiye Hanım, Terzi Muallimi Antuan, Prenses Urujuva, Piraye, İrfan, Fahriye, Fahrun-nisa, Ahmed Faruki (Mağaza Sahibi, Mektup göndermiş) Hamire, Mehmed Cemal, Bahtiyar, Hatice Feride, Üsküdardan Dürdane, Nuhkuyulm Naciye, İclal, H. İkbal, Refia. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |