|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
02-02-2007, 09:33 | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| İslam Kalkınma Bankası çalışmalarını teknik düzeyde yürüten komiteler de kuruluşun organları arasındadır. Bunlar; Yönetim, Faaliyet ve Mali Komitelerden oluşmaktadır. Kuruluş; üye ülkelerin finansman başvurularını, yatırım ve projelerin fizibilite raporlarıyla birlikte teknik, ekonomik ve mali yönlerden inceleyerek kurala bağlar. Finansman işlemlerinde fail ve taahhüt ücreti alınmaz. Banka, yatırım projelerini, hisse salın almak yoluyla, sermayeye katılımla ya da kar payı karşılığı kaynak sağlayarak finanse etmektedir. Bankanın kar payında, projenin sağlayacağı kar üzerinden finansmana katılma oranı esas alınır. Bu suretle geri ödeme yapıldıkça bankanın kar payı azalmaktadır. Bunun dışında başka finansman biçimleri de vardır. Bunlar; kiralama, satmalına kredisi, taksitli satış, kısa vadeli finansman ve teknik yatırımlardan oluşmaktadır 5.2. Asya Kalkınma Bankası (Asian Development Bank-ADB) Asya Kalkınma Bankası, 1966 yılında bölge ülkeleri arasındaki ekonomik ve mali işbirliğini özendirmek ve geliştirmek amacıyla kurulmuştur. Sağladığı kaynakların en büyük bölümü tarımda, kalan kısmı da enerji, madencilik ve sanayi kesimlerinde kullanılmıştır. 6. Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı (Organization of Petroleum Exporting Countries-OPEC) 14 Eylül 1960 tarihinde ortak bir petrol üretimi ve fiyatı politikası izlemek üzere Bağdat'la imzalanan bir anlaşmayla kurulmuştur.Kuruluşun amacı "petrol fiyatlarını yükseltmek, özel petrol şirketlerinden daha büyük gelir payları sağlamak ve fiyatları iyileştirmek için üretim ayarlama planları üzerinde çalışmaktır". Günümüzde OPEC eski etkinliğini büyük ölçüde kaybetmiş ve dağılma noktasına gelmiş bir kartel görünümündedir. (Akat, 2001) | ||
|
02-02-2007, 09:33 | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1. İHRACATTA İŞLEMLER 1.1. İhracatta Teslim Şekilleri Ticari terimlerin, her ülkede değişik şekilde yorumlanmasının (hukuksal anlaşmazlıklar sonucu) hem zaman hem de para kaybına neden olduğu düşüncesinden hareketle ve bu terimlerin standart kurallara bağlanması amacıyla bazı uluslararası çalışmalar yapılmıştır. Bunların en önemlisi "INCOTERMS"dir. Incoterms'in amacı; ticari terimlerin her ülkede farklı olarak yorumlanıp, uygulanmasından doğan anlaşmazlık ve güçlüklerin mümkün olduğu ölçüde ortadan kaldırılmasıdır. Uluslararası Ticaret Odası (ICC), INCOTERMS kitapçığını ilk kez 1936 yılında yayımlamıştır. Kitapçıkta yer alan kurallar sırasıyla 1953, 1967, 1970, 1976 ve 1980 yılında revize edilerek günümüz şartlarına uygun hale getirilmiştir. Günümüzde geçerli olan kitapçığın yayın tarihi 01.07.1990'dır. Burada terimlerin tanımlanmaları özlü ve açık bir biçimde yeniden düzenlenmiştir. (ITO, 1993) Incoterms'de yeni düzenlemeye göre, gelişmelere de uygun olarak, ticari terimler aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi, dört gruba ayrılmıştır. • Bunlardan birincisi (E Grubu), satıcının bizzat kendi kuruluşunda mallarını alıcıya sunması durumudur. • İkincisi (Fgrubu), satıcıdan mallarını alıcı tarafından tespit ve tayin edilen taşıyıcıya teslim etmesi istenir. • Üçüncüsü (C grubu), satıcı, taşıma işlemi için kendisi sözleşme yapmasına rağmen, malların yüklenmesi ve yola çıkmasından sonra meydana gelebilecek ek masrafları kendisi üstlenmez. • Dördüncüsü (D grubu) ise, malların varış ülkesine kadar taşınmasıyla ilgili bütün masrafların ve risklerin satıcıya ait olmasıdır. | ||
02-02-2007, 09:33 | #13 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Dış ticaret işlemleriyle ilgili olarak, bazı sözleşmelerde alıcının, satıcının ülkesindeki ihracat işlemlerini (EXW, FAS); bazı sözleşmelerde de satıcının, alıcının ülkesindeki ithalat işlemlerini (DEQ ve DDP)yürütmesi gerekebilir. Bu tür durumlarda alıcı ve satıcı ihracatta veya ithalatta konabilecek yasaklardan doğabilecek riskleri de karşılıklı olarak paylaşmak durumundadırlar. Öyle durumlar olabilir ki, alıcı, malları EXW çerçevesinde satıcının kuruluşundan, ya da FAS çerçevesinde gemi doğrultusunda teslim almak istediği halde malların ihraç işlemlerinin satıcı tarafından yerine getirilmesini tercih edebilir. Eğer durum bu ise, işlemi tanımlayan terime bir de, "Çıkış işlemi tamamlanarak" ibaresi eklenir. (Ataman Ve Sümer, 1993) 1.1.1. İş Yerinde Teslim/ Ex-works (EXW) Bu satış şeklinde pozisyon itibarıyla ithalatçı zayıf iken ihracatçı güçlü konumda bulunmaktadır. İhracatçının pozisyonunun güçlü olması malın satış fiyatına herhangi bir ihracat rizikosu ya da nakliye masrafını eklemeye gerek bırakmamaktadır. Fakat her zaman bazı rizikolar söz konusudur. İthalatçı ya da temsilcisi sözleşmeye göre belirtilen belli tarih ya da zaman aralığında satıcının işyerinde ya da mağazasında malları teslim alır. Teslim ile birlikte malla ilgili masraf ve rizikolar ithalatçıya geçer. Bu tür satışın dahili bir satıştan farkı olmadığı için, ihracat ile ilgili formalitelerin yerine getirilmesi ve belgelerin hazırlanması görevi de ithalatçıya ya da onun temsilcisine aittir. 1.1.2. Gemi Bordasında Teslim/ Free On Board (FOB) İhracat malının, ihracatçı tarafından, satış sözleşmesinde belirtilmiş olan yükleme limanında geminin güvertesinde alıcıya teslimini ifade eder.Mallarla ilgili kaybolma ve hasar rizikoları, mal gemi küpeştesini geçtiği andan itibaren, ihracatçıdan alıcıya geçer. Satıcı, ithalatın gerçekleşmesi için bütün belgeleri sağlamaya mecburdur. (Kozlu, 1993) | ||
02-02-2007, 09:33 | #14 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1.1.1. Free On Rail (FOR) İhracat malının demiryolunda, vagonda teslimini ifade eder.Mal tam bir vagon yükü kadarsa, mutat tipte bir vagon tutmak ve malı yüklemeyi istasyon kurallarına uygun surette ve masrafları kendisine ait olmak üzere yapmak ; mal daha az ise demiryolu idaresi tarafından gösterilen bir vagon'a yüklemek ve FOB'da belirtilen diğer unsurları yerine getirmekle ihracatçı yükümlüdür. 1.1.2. Gemi Doğrultusunda Teslim/ Free Alongsıde Shıp ( FAS) Malların yükleme limanında rıhtımda, geminin yanında teslimini ifade eder. FOB'dan farkı malın rıhtımda teslim edilmesidir.Diğer hususlar FOB'un aynıdır. 1.1.3. Taşıyıcıya Teslim/ Free Carrier (FCA) Günümüzde taşıma teknolojisindeki yeniliklerin etkisi ile birden fazla taşıma türünün içerdiği kombine ya da multi model taşıma sisteminin giderek yaygınlaşması FCA teslim şeklinin gelişmesine neden olmuştur. bu taşıma sisteminde örneğin, mal Eskişehir ' den konteynır içinde önce trenle Haydarpaşa Garına, oradan gemiye yüklenerek Hamburg ' a, oradan da konteynır tıra yüklenerek alıcının adresine ulaşmaktadır. Böyle bir durumda ihracatçı bu taşıma sistemini bizzat yapan ya da yapılmasını sağlayan taşıyıcıya mallarını teslim etmekle risk ve masrafları ithalatçıya yüklemiş olur. Taşıyıcı da bu durumda tek konşimento keser. Tek konşimento düzenlenmeseydi her bir taşıma türü için ayrı ayrı navlun ve konşimento kesilmesi gerekecektir ki, böyle bir işlem şekli akılcı olmayarak, gereksiz masraflara sebep olacaktır.Burada ihracat ile ilgili formaliteler satıcı tarafından yerine getirilir. | ||
02-02-2007, 09:34 | #15 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1.1.1. Mal Bedeli Ve Navlun/ Cost And Freight (CFR): Belirtilen Varış Limanında Mal bedeli ve navlunu ödenmiş olarak teslim. Bu teslim şeklinde CFR ' den sonra varış limanının ismi yer almaktadır.Örneğin, CFR Hamburg gibi. İhracatçı sözleşmede belirtilen tarihte malı gemiye yükler. Yükleme, liman masrafları ve navlun ihracatçıya ait olup, sigorta primi ithalatçıya aittir. Bazı alıcıların mal sigortasını kendi sigortacısına yaptırmak istemeleri, bazı Asya ve Güney Afrika ülkelerindeki mevzuatın sigortaların yerli şirketlerce yapılmasını şart koşmaları, CFR teslim şeklinin doğmasında temel etkendir. CFR ' de belirtildiği gibi masraflar varış limanına kadar ithalatçı 'ya ait iken, rizikolar ihracatçının malı yükleme limanında teslimi ile birlikte ithalatçı ' ya geçmektedir. Başka bir deyişle rizikolar, masrafa göre daha önceden ithalatçı ' ya geçmektedir. Oysa FOB ' da riziko ve masrafın devri aynı ana tesadüf etmektedir.CFR teslim şekli deniz taşımacılığı ile birlikte kara, hava ve demiryolu taşımacılığı için de kullanılmaktadır. 1.1.2. Mal Bedeli, Sigorta ve Navlun/ Cost, Insurance And Freıght (CIF) (Belirtilen Varış Limanında) Mal bedeli sigortası ve navlunu ödenmiş olarak teslim. Bu teslim şekli CFR 'ye benzemekte ancak ondan farkı ; ihracatçı navlun bedeli yanında sigorta primlerini de ödeyerek, masrafları malın fiyatına yansıtmaktadır. Malın, CIF bedelinin % 10 ' u değerinde sigorta ettirilmelidir. CIF teslim şekli, denizyolu taşımacılığı ile birlikte kara, hava ve demiryolu taşımacılığı için de kullanılmaktadır. | ||
02-02-2007, 09:34 | #16 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1.1.1. Taşıma Ücreti Ödenmiş Olarak Teslim/ Freight Carriage Paid To (CPT) CPT teriminden sonra varış yerinin ismi yer almaktadır. Birden fazla taşıma sistemini konu alan kombine taşımacılıkta kullanılan bir teslim şeklidir. CPT gemi ile taşımada kullanılan CFR 'ın çoklu taşıma sisteminde karşılığıdır. Bu teslim şeklinde de navlun bedelini satıcı karşılayacak ve malın fiyatına yansıtacaktır. Hasar ve ziyan rizikosu malın ihracatçı tarafından ilk taşıyıcıya teslimiyle birlikte ithalatçıya geçmektedir. 1.1.2. Taşıma Ve Sigorta Bedeli Ödenmiş Olarak Teslim/ Carriage And Insurance Paid To (CIP) Belirtilen Varış Yerine Kadar. Navlun ve Sigorta Primi Ödenmiş olarak Teslim. CPT teslim şekline benzemektedir ancak ondan farkı, ihracatçı malın navlun bedeli yanında mal bedelinin %110 değerindeki sigorta primini de ödemek zorundadır. Tek taşıma türünün kullanıldığı CIF 'den farkı, CIP 'de denizyolu taşımacılığı da dahil olmak üzere diğer taşıma türlerinin kombine olarak birlikte kullanılmasıdır. 1.1.3. Sınırda Teslim/ Delivered At Frontier (DAF): Bu teslim şeklinde mallar antlaşmada belirtilen sınırda, gümrükten önce alıcının emrine hazır bulundurulur.Hudut satıcının gümrüğü olabileceği gibi, alıcının ya da herhangi bir ülkenin gümrüğü de olabilir.Sınıra kadar masraf ve rizikolar ihracatçıya, sınırdan sonra ise ithalatçıya aittir.Bu terim özellikle mal, demiryolu ya da karayolu ile taşındığında kullanılsa da diğer taşıma türleri için de kullanılır. 1.1.4. Gümrük Resmi Ödenmeksizin Teslim/ Delivered Duty Unpaid(DDU) Gümrük vergisi ödemeksizin teslim. Anılan teslim şeklinde ihracatçı, ithalatçının ülkesinde ve adı belirtilen yerde malları ithalatçıya teslim etmekle yükümlüdür.Ancak burada gümrük vergisinin ödenmesi söz konusu değildir.Teslim yerine kadarki tüm masraf ve rizikolar ihracatçıya aittir. | ||
02-02-2007, 09:34 | #17 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1.1.1. Gümrük Resmi Ödenmiş Teslim/ Delivered Duty Paid(DDP) Belirtilen varış yerinde teslim. Gümrük vergisi ödenmiş olarak teslim. Yukarıda bahsettiğimiz ödeme şeklinden tek farkı sadece gümrük vergisinin de ihracatçı tarafından ödenerek, belirtilen yerde malın teslimini ifade etmektedir. 1.1.2.Rıhtımda Teslim/ Delivered Ex-Quay (DEQ) Belirtilen Varış Limanında teslim. Rıhtımda Teslim(DEQ). Bu teslim şeklinde ihracatçı malı satış sözleşmesinde belirtilen rıhtımda ithalatçıya teslim etmektedir. Rıhtıma kadarki masrafı ve rizikolar ihracatçıya aittir. 1.1.3. Gemide Teslim/ Delivered Ex Ship(DES) Belirtilen Varış Limanında ve Gemide Teslim. Bu teslim şeklinde ihracatçı varış limanında gemide malları ithalatçıya teslim etmektedir. O ana kadarki masraf ve rizikolar ihracatçıya ait iken teslim anından sonra masraf ve rizikolar ithalatçıya geçmekte ve gemiden malın boşaltma masrafları da dahil edilmek üzere alıcı tarafından karşılanmaktadır. DES 'in CİF 'ten farkı ; DES 'de masraf ve riziko varış limanında gemide teslim ile birlikte ithalatçıya devredilirken, CIF de ithalatçının hasar ve ziyana ilişkin rizikosu yükleme limanındaki gemi güvertesine teslim ile başlamakta, ancak masraf devri DES 'de olduğu gibi varış limanında gemide olmaktadır. Bu önemli farka dikkat edilmelidir. (www. foreingtrade.gov.tr) 1.2. Dış Ticarette Ödeme Şekilleri: İthalatçıyla anlaşarak malı hazırlayan ihracatçı, mal bedelinin ödenmesini düşünmek durumundadır.Eğer ürettiği malın karşılığını zamanında alamazsa ihracatçı oldukça zor bir duruma düşer.Bu yüzden ithalatçıların ödeme şekilleri hakkında yeterince bilgi sahibi olmaların gerekmektedir.Böylece karşılaşa bilinecek rizikoları enaza indirmiş olurlar. Uluslararası ticarette ödeme şekillerini dört grupta toplanabilir. (Akat, 2001) | ||
02-02-2007, 09:34 | #18 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1.1.1. Peşin Ödeme (Cash/ Advance Payment) Ve Prefinansman Peşin ödeme şeklinde, alıcı önce parayı göndermekte, daha sonra mal gitmektedir.Kuşkusuz burada, alıcının ihracatçıya tam güvenmesi gerekmektedir.Bu yolla ihracatçı mal sevkıyatında bulunmadan parayı almakta, yaptığı işlerin finansmanını ithalatçı vasıtasıyla sağlayabilmektedir.Öte yandan, peşin ödeme alıcı için satıcı için olduğu kadar elverişli ve güvenilir değildir. Alıcı, parasını peşin ödediği malı teslim alamamak, değişik veya düşük kalitede mal gönderilmesi gibi riskleri üstlenmektedir. Yukarıda belirttiğimiz gibi, peşin ödeme güvene dayanır. Bununla beraber ithalatçı kendini garanti altına almak isteyebilir. Bu bakımdan peşin dövizi garantili ve garantisiz peşin döviz olarak ayırabiliriz. Garantisiz peşin dövizde, ithalatçı ihracatçıya bankanın herhangi bir garantisini istemeden dövizi göndermektedir. İhracatçı malı göndermediği ya da parayı iade etmediği takdirde ihracatçı bankanın bir sorumluluğu yoktur. Garantili peşin dövizde ise ithalatçının bankası, ihracatçı adına havale yaparken, anlaşmaya uygun malın zamanında gönderilmediği ya da para iade edilmediği takdirde gönderilen peşin dövizin faizi ile birlikte ithalatçıya geri gönderileceğine dair ihracatçının bankasından garanti istemektedir. Buna prefinansman adı verilir.Prefinansman da garantör banka ithalatçı tarafından gönderilen parayı, ihracatçıya teslim etmeden önce teminat mektubu ister. Bu tür garantilerin haricinde, bankaların sorumluluk taşıyarak işleme dahil olduğu bir peşin ödeme, avans ödemesi şeklinde "red clause" veya "green clause" akreditifler ile de yapılabilmektedir. (Akat, 2001) 1.1.2. Mal Karşılığı Ödeme Şekli/ Cash Against Goods Peşin ödemenin tersine, ihracatçı bedelini almadan malı alıcıya göndermekte ve bu bakımdan ithalatçıya tam bir güven duymaktadır. İhracatçının en çok risk üstlendiği ödeme şeklidir. İhracatçı malını sevk ettikten sonra sevkıyata ilişkin vesaiki doğrudan veya bedelsiz teslim edilmek kaydıyla bir banka aracılığı ile veya doğrudan ithalatçıya göndermektedir. | ||
02-02-2007, 09:35 | #19 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| İthalatçı vesaiki teslim alarak, bununla malları gümrükten çekmekte, mal bedelini ise aralarındaki anlaşma uyarınca belirlenen süre sonunda belirlemektedir. Mal bedelinin ödenmeme riski her zaman vardır. Mal karşılığı ödeme, ihracatçıyı değil ithalatçıyı finanse eden bir ödeme şeklidir. İhracatçının mal karşılığı ödeme şeklini kabul edebilmesi için mal bedelinin ödeneceğine inanması gerekmektedir. Güvence bankaların garantisiyle sağlana bilinir. Ödemenin zamanında yapılacağına ilişkin bir garanti alıcının bankası vasıtasıyla satıcıya verilmekte olup, mal karşılığı ödemede oldukça sık görülmektedir. Mal karşılığı ödemenin en sık rastlandığı durumlar aşağıda kısaca belirtilmektedir. v Alıcı (ithalatçı), satıcının (ihracatçı) bir temsilcisi veya şubesidir. v Alıcı ile satıcının alım - satım ilişkisi yıllardır sürüyor olabilir. v Satıcının pazarlık gücü olmadığı gibi, piyasa koşulları buna zorluyor olabilir. Mal karşılığı ödemede, alıcı ile satıcı olmak üzere iki taraf mevcuttur. Vesaikin alıcıya gönderilmesinde bankalar hiç devreye girmeyebilir. Satıcının vesaiki doğrudan alıcıya göndermesi mümkündür. Vesaik banka aracılığı ile alıcıya gönderilse bile bedelsiz teslim söz konusu olduğundan bankaların hiçbir yükümlülüğü bulunmamakta, satıcı tüm sorumluluğu yüklenmektedir. Ancak işlemin uygulanışına göre, bankalar devreye girebilir. Ülkelerdeki mevzuata bağlı olarak, mal karşılığı ödeme dahi olsa vesaikin bankalar aracılığıyla alıcıya gönderilmesi gerekebilmektedir. Böyle bir durumda bankalar genel mevzuat yükümlerini yerine getirdikleri gibi vesaikin muhataba ulaşması hususunda güvence teşkil etmektedirler. Bankalar, mal karşılığı işlemde ihracat bedelinin ödenmesi aşamasında devreye girerler. Burada bankalar sadece havale işlemine taraf olmaktadır. Sadece kendilerine verilen paranın lehdar’a ulaştırılması hizmetini yaparlar. Görüleceği gibi mal karşılığı ödemede bankalar vesaik ve özellikle akreditif karşılığı ödemeye göre en az yükümlülüğe sahiptir. Sadece ödemenin yapılacağına dair garanti vermeleri halinde sorumlulukları değişmekte, ancak o zamanda üstlendiği rol ve verdiği hizmet ödeme şeklinden çıkmakta, garantör olmaktadır. | ||
02-02-2007, 09:35 | #20 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1.1.1. Banka Denetiminde Mal Karşılığı Ödeme Şekli Daha öncede belirtildiği gibi, mal karşılığı ödemede bankalar taraf olmamakta, sadece havale işleminin doğru bir şekilde gerçekleştirilmesinden sorumludurlar. Vesaikin alıcıya ulaştırılması ve mal bedelinin ödenmesi işlemine bankaların katıldığı bir "mal karşılığı ödeme", vesaik karşılığı ödemeden pek farklı değildir. Yalnız satıcının bedelsiz teslim talimatı nedeniyle, bankaların vesaikin tevdi edilmesinde bir sorumluluğu vardır. Vesaik karşılığı ödemede vesaik, sevkıyat tutarının ödenmesi poliçenin alıcı tarafından kabul karşılığında alıcıya teslim edilirken, mal karşılığı ödemede bedelsiz olarak teslim edilmektedir. 1.1.2. Kabul Kredili Ödeme Temel olarak alıcı finanse etmeyi amaçlayan, söz konusu olan işlemde geçen poliçenin ıskonto edilmesi halinde satıcıya da kaynak sağlayan, alıcının mal bedelini, malı teslim alınca değil de belli bir vade sonunda ödediği bir yöntemdir. Vadeli akreditifler gibi vadeli mal alım-satımında kullanılmaktadır. Kabul kredili ödemede, vade, kambiyo senetlerinden poliçe vasıtasıyla belirlenmekte olup diğer poliçelerden tek farkı, genellikle poliçe bedelinin vadesinde ödeneceği hususunda bir bankanın dönülemez taahhüdünü oluşturmaktadır. Vadeli mal alım-satımlarına yönelik dış ticaret işlemlerinde ithalatçı ile ihracatçı arasında ortaya çıkabilecek muhtemel sorunların önlenmesi ve işlemin devamlılığının sağlanabilmesi için bankaların aracılığına başvurulmaktadır 1.1.3. Akreditifli Ödeme Şekli/ Letter of Credit-L/C Akreditif, ithalatçı tarafından bankasına verdiği talimatla açılmaktadır.Ancak ithalatçının bankaya verdiği talimatın özünü, alıcı ile satıcının yaptığı anlaşma belirlemektedir. Bu bakımdan ihracatçının, açılacak akreditifi belirleyebilmesi ve kendi lehine oluşturabilmesi için, ithalatçı ile yapacağı sözleşmede etkin olması, aktif olması ve belirlenmedik konu bırakmaması gereklidir. Akreditif, dış ticarette en yaygın şekilde kullanılan bir ödeme şeklidir. Akreditif'i en basit şekilde bir " Koşullu havale " olarak tanımlayabiliriz. Alıcı yani ithalatçı, ihracatçının gönderdiği proforma faturayı bankasına ibraz ederek, gerekli belgelerin zamanında ithalatçının bankasına gönderilmesi karşılığında ödeme yapılacağını belirten bir taahhüttür. " Koşulların belgelerle kanıtlanması " hususu akreditiflere ilişkin en önemli özelliklerden birisidir. İşleme ödeme aracı olarak giren bankalar belgelerin kapsadığı mal, hizmet veya diğer işlemleri dikkate almayarak sadece belgeler ile ilgilenmektedir. Bir akreditifte en az dört taraf mevcuttur. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
| |