![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
![]() | #331 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bu umutsuz durumu bildiren telgrafa, Mustafa Kemal'in verdiği karşılık, --örgüt-- konusunda Üçüncü Ordu Müfettişliği görevini nasıl kullandığına oldukça iyi bir örnektir: --Bütün milletin beka ve istiklalini kurtarmak için birleştiği şu tarihi günlerde bir ecnebi devletin himayesine sığınarak zelil ve esir yaşamayı tercih eden her türlü içtihadatın, memleketi tefrikaya düşürecek her nevi cemiyatın dağıtılması pek vatani ve zaruri bir vazife olmakla Kürt Kulübü hakkındaki tarzı hareket acizlerince de pek muvafık görülmüştür. Şu kadar ki, İtilaf Devletlerinin hakşikenane muamelatı İzmir'in Yunanlılara işgal ettirilmesi tesiriyle memleketin en ücra köşesinde bile husule gelen intibahı azim her türlü ihtirasatı siyasiye ve makasıdı menfaatcuyaneden münezzeh olmak üzere --Müdafaa-i Hukuku Milliye ve Redd-i İlhak-- Cemiyetlerini tevlid etmiş ve bu cemiyetlere hangi zümrei siyasiyeye mensup olursa olsun, her Türk, her Müslüman iştirak etmiş ve vicdanı millinin tezahüratı fiiliyesi bütün cihana bu suretle ilan edilmekte bulunmuştur. Binaenaleyh Diyarbekir ve mülhakatında teşekkül ve teessüsüne delalet buyurulmasını ehemmiyetle tavsiye eylerim. Ve bilhassa Kürt Kulübü'nün azasıyla bugünkü telgrafnamei acizi dairesinde müzakere ederek uzlaşmak muvafıktır, Efendim.-- (Atatürk, tarihsiz:904-905). | ||
![]() |
|
![]() | #332 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Devrimci Bildirilerde Kullandığı Taktikler Yine Üçüncü Ordu Müfettişi ve Fahri Yaver-i Hazreti Şehriyari olarak imzalanmış olan bu telgrafın, örgütlenme konusunda, Mustafa Kemal'in tüm taktiğini yansıttığına dikkati çekmek isterim. Telgrafa bakıldığında görülen ögeler kısaca şunlardır: 1) Mustafa Kemal; içinde yaşadığı günleri --tarihi günler-- olarak nitelemektedir. Bilindiği gibi, bütün büyük liderler, izleyicilerini etkilemek için olduğu kadar, gerçeği de yansıtan biçimde, yaptıkları bütün işlere tarihi tanık tutmuşlar ve izleyicilerine tarih bilinci aşılayarak onları hem atalarının, hem de torunlarının önünde sorumlu tutmak ve böylece bir devrim ruhu aşılamak konusunda hemen hemen ortak bir davranış içinde olmuşlardır (Hoffer, 1958: 60-64) . Mustafa Kemal Paşa da içinde yaşadığı günleri --tarihi-- diye niteleyerek aynı yaklaşımı (bütün öteki bildirilerinde olduğu kadar) bu telgrafında da kullanmaktadır. 2) Ulusun geleceğinin ve bağımsızlığının tehlikede olduğunu belirtmektedir. Bu, hiç tartışmasız bir gerçektir. Bütün iç ve dış olaylara uygun, tarihsel, siyasal ve toplumbilimsel olguları yansıtan bir yargıdır. Fakat, hemen bu noktada belirtmeliyim ki; bütün kitle eylemlerinin yaratılmasında rol almış olan liderler, ilk başta, mensup oldukları ulusun ya da toplumun geleceğinin ve bağımsızlığının tehlikede olduğunu vurgulamışlardır. Böylece, yalnız birleşme ve bütünleşme gerekliliğini değil, aynı zamanda, tehlikede olan varlığın kendi varlıkları olduğunu da belirtmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa bu noktaya da dikkati çekmektedir. | ||
![]() |
![]() | #333 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3) Her türlü ayrılıkçı düşünceye ve bölünmeye yol açacak örgütlenmeye karşı çıkmaktadır. Taktik olarak tek merkezden yönetilemeyecek bütün örgütleri zararlı ilan etmektedir. 4) Birleşmeyi ve bütünleşmeyi Türklük ve Müslümanlık çevresinde gerçekleştirmek istemektedir. Böylece, ulusal ve dinsel ölçütleri, siyasal bölünmelerin önüne geçirerek, tek merkezden yönetilen bir örgütlenmenin ideolojik temellerini koymaya çalışmaktadır. 5) Birleşmeyi, soyut bir amaca değil, somut bir düşmana karşı önermekte ve hedef göstermektedir: İtilaf Devletleri, İzmir'i Yunanlılara işgal ettirmişlerdir. Savaş, birlik içinde bu somut düşmana karşı yapılmalıdır. | ||
![]() |
![]() | #334 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 6) Sonunda içinde birleşilecek olan örgütün adını da koymakta ve bunun ulusun kendiliğinden gösterdiği tepkilerle biçimlenmekte olduğunu vurgulamaktadır. Burada son olarak belirtmek istediğim nokta; bu telgrafta kısaca değindiğim ögelerin, Atatürk'ün tüm bildiri ve yaklaşımlarında egemen olan tepe noktalarını sergilemekte oluşudur. Daha ayrıntılı incelemeler bize, Mustafa Kemal Atatürk'ün sürekli olarak bu taktik ögeleri hiçbir zaman ihmal etmediğini göstermektedir. Mustafa Kemal, --Örgütlenme--yi Askeri Eylemle Birlikte Yürütüyordu Anadolu'ya geçer geçmez, büyük bir titizlikle --toplumsal örgütlenme-- olayına eğilen Mustafa Kemal Paşa, acaba yalnız bir --romantik halk aşığı-- rolünde miydi? Bu sorunun yanıtı kesin bir --hayır--dır. Mustafa Kemal Paşa, her şeyden önce, bir askerdi. Özellikle düşmanın askeri bir güçle vatana saldırdığı bu dönemde, olayın yalnız bir --halk örgütlenmesi-- sorunu olmadığını çok iyi biliyordu. Bu nedenle, bir yandan, ülkenin çeşitli yer ve kesimlerinde --örgütlü bir tepki--yi oluşturmaya çalışırken, öte yandan da eylemin askeri yönünü hiç ihmal etmiyordu. Anadolu'ya geçtikten sonra yaptığı temaslara baktığımızda bu gerçek bütün açıklığıyla ortaya çıkar. | ||
![]() |
![]() | #335 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Zaten kendisi de bu gereği, --ilk olmak üzere bütün ordu ile temasa gelmek lazımdı.-- diye, genel bir stratejik ilke olarak belirtmiştir (Atatürk, tarihsiz: 16) . Samsun'a ayak bastıktan iki gün sonra, Erzurum'daki Onbeşinci Kolordu'nun Komutanı olan Kazım Karabekir Paşa ile haberleşmeye başlar. Doğrudan doğruya emrinde olan İkinci Kolordu, Sivas'taki Üçüncü Kolordu'dur. Onun komutanı olan Miralay Refet'i de birlikte getirmiştir zaten. Yine aynı günlerde Ankara'da bulunan Yirminci Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa ile bilgi alışverişi başlamıştır. Bütün bunlar, belgelerden anladığımıza göre, hep Mayıs ayı içinde gerçekleştirilmiş olan adımlardır. Oysa, --sivil örgütlenme--ye ilişkin haberleşme 1 Haziran tarihinde çekilen telgraflarla başlar. (Pek doğal olarak gerek askeri, gerekse sivil temaslar Mustafa Kemal Anadolu'ya geçmeden çok daha önce başlamıştır. Burada, yalnız, Samsun'a çıkıştan hemen sonra girişilen etkinliklerdeki zamanlamaya ve bunun anlamına işaret etmek istiyorum.) | ||
![]() |
![]() | #336 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Örgütlenme Stratejisi: Cafer Tayyar'a Yazılan Telgraf Mustafa Kemal bir yandan Anadolu'yu örgütlemeye çahşırken, öte yandan Trakya'yı da bu örgütlemenin içine sokmak için çaba harcıyordu. İstanbul'dayken, Dünya Savaşı yenilgisi sonunda hemen oluşmuş bulunan Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi'nin yöneticileriyle temasları olmuştu (Mustafa Kemal, bu derneğe, yalnızca --Trakya-Paşaeli Cemiyeti-- diyor (Atatürk, tarihsiz:20).). Samsun'a çıktıktan kısa bir süre sonra, zamanın Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa'ya aralarında kararlaştırdıkları özel bir şifre ile Edirne'deki Kolordu Komutanının kim olduğunu ve Cafer Tayyar'ın nerede olduğunu sordu. Gelen yanıtta, Cafer Tayyar'ın Birinci Kolordu Komutanı olarak Edirne'de bulunduğu bildiriliyordu. Bunun üzerine Mustafa Kemal, sonradan arasının iyice açılacağı Cafer Tayyar'a aşağıdaki telgrafı yolladı. Bu telgraf, henüz alınmamış kararları alınmış olarak göstermesi ve Mustafa Kemal Paşa'nın genel eylem stratejisini açıkça ortaya koyması bakımından çok ilginçtir. Bir başka deyişle, telgrafın kendisi bir --taktik--, içeriği ise genel --strateji--dir. Bu açıdan, üzerinde dikkatle durulması gereken telgraf şöyleydi: | ||
![]() |
![]() | #337 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| --İstiklali millimizi boğan ve inkısamı vatan tehlikelerini ihzar eden Düveli İtilafiyenin icraatı ve hükümeti merkeziyenin esir ve aciz vaziyeti malumunuzdur. Millet mukadderatını bu mahiyette bir hükümete teslim etmek maazallah inkıraza münkat olmak demektir. Tekmil Anadolu ahalisi istiklali milliyi tahlis için baştan aşağı yekvücut bir hale getirilmiş ve bilaistisna tekmil kumanda heyetleri ve arkadaşlarımız yüksek bir fedakari ile müştereken ittihazı karar eylemiştir. Vali ve mutasarrıfların hemen kaffesi de bu halka etrafına alınmıştır. Bu ali hedef için Müdafaa-i Hukuku Milliye ve Redd-i İlhak Cemiyeti'nin unvanı şamili kabul edilmiştir. Anadolu'daki teşkilat, kaza ve nahiyelere kadar tevessü ediyor. İngiliz himayesinde bir müstakil Kürdistan teşkili hakkındaki İngiliz propagandası ve bunun taraftaranı da bertaraf edildi. Kürtler de Türklerle birleşti. | ||
![]() |
![]() | #338 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Trakya Cemiyeti ve Edirne Vilayeti Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti ile de elele vermek ve umum Anadolu ve Trakya Müdafaa-i Hukuku Milliye ve Redd-i İlhak Cemiyetlerini tevhid etmek ve Anadolu ve Rumeli umum vilayatının murahhaslarından mürekkep kuvvetli bir heyeti merkeziye teşkil etmek takarrür etti. Bu heyetin İstanbul'un murakabesinden ve ecnebi devletlerin nüfuz ve tesirinden tamamiyle azade kalacak ve sadayı milliyi gür bir sesle cihana duyuracak veçhile Anadolu'nun merkezinde ve en münasip olarak Sivas'ta in'ikadı münasip görülmüştür. Lüzumuna göre İstanbul'da haizi selahiyet olmamak üzere bir heyeti mümessile bulundurulabilir. Ben İstanbul'dayken Trakya Cemiyeti azasıyla teatii efkar etmiştim. Şimdi zamanı geldi, icap edenlerle mahremane görüşerek derhal teşkilatta bulunulmasını ve buraya kıymettar bir iki zatın murahhas olarak ve fakat ketmi hüviyetle Samsun veya şimendifer tarikiyle yola çıkarılmasını ve onlar gelinceye kadar da Edirne vilayetinin vekil ve müdafaai olmak üzere Anadolu'da beni tevkil ettiklerine dair imzaları tahtında bir vesikanın imzayi alinizle ve şifreli telgrafla bildirilmesini rica ederim. Bu gayei istiklal tahsil olununcaya kadar tamamiyle milletle birlikte fedakarane çalışacağımı mukaddesatım namına yemin ve bunu gördüğüm arzuyu milli üzerine her tarafa tamim ettim. Artık benim için Anadolu'dan hiçbir yere gitmemek kat'idir. Bu karar umum arkadaşlarımızın karar ve kanaatina tamamiyle müstenittir. Gözlerinizden öperim. Telgrafın vüsulünün de sürati iş'arına muntazırım.-- (Atatürk, tarihsiz:910-911). Bu telgrafı da --Üçüncü Ordu Müfettişi, Fahri Yaver-i Hazreti Şehriyari, Mirliva Mustafa Kemal-- olarak imzalamıştır. | ||
![]() |
![]() | #339 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Düş ve Gerçek Cafer Tayyar'a yollanan bu telgraftaki ana başlıkları özetleyip, bunların Mustafa Kemal eylemi içinde zamanlamasına baktığımızda oldukça ilginç sonuçlarla karşılaşırız. Şimdi satırbaşları halinde telgrafın içeriğini ayıralım ve bunları tek tek gerçek durumla karşılaştıralım: 1) --Bütün Anadolu halkı ulusal bağımsızlığı elde etmek için birleşmiştir.-- Bu yargı, tümüyle bir özlemdir. Henüz halk ve eşraf, durumun ne olduğunun tam bilincinde değildir. İşgalci güçlerle bile işbirliği yapanlar vardır. 2) --İstisnasız bütün komutanlar durumu İstanbul hükümetine bırakmamak ve bağımsızlığı elde etmek amacıyla çalışmak için ortak karar almışlardır.-- Hele bu noktanın gerçekle uzak yakın hiçbir ilişkisi yoktur. Hatta gerçek tam tersinedir. Bilindiği gibi, Cafer Tayyar'a çekilen telgrafın tarihi 18 Haziran'dır. Şimdi 21 Haziran'da, yani telgrafın yollanmasından üç gün sonra, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele ve Rauf Orbay ile yaptığı toplantıyı kendi ağzından dinleyelim (Bu toplantı sonunda ünlü --Amasya Tamimi-- yayımlanmıştır. Shaw, bunu resmi görevlerden ayrılma hazırlıklarının ilk adımı sayıyor (Shaw, and Shaw, 1977:343).). Bu toplantıda Erzurum ve Sivas Kongrelerinin toplanmasına ilişkin karar alınmış ve her yere bildirilmiştir. Böylece, Cafer Tayyar'a çekilen telgrafın bir başka --ortak karar--a bağlı ögesi, Sivas'ta ulusu temsil eden bir kongre toplama önerisi, düşünceden uygulamaya aktarılmıştır: --Efendiler, o müsvedde işte aynen şu kağıtlardadır, (göstererek) dört maddeyi ihtiva ediyor, muhteviyatını beyan ettim. Nihayetinde benim imzam vardır. Bir de vazife itibariyle erkanıharbiye reisim bulunan Miralay Kazım Bey'in (elyevm İzmir Valisi Kazım Paşa) , erkanıharbiyeden tebliğe memur, Husrev Bey'in (elyevm sefir) , makamatı askeriyeye şifre eden yaverim Muzaffer Bey'in ve makamatı mülkiyeye şifre eden bir memur efendinin imzaları vardır.-- (Atatürk, tarihsiz:32). | ||
![]() |
![]() | #340 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Görüldüğü gibi, sözü geçen imzalar, Mustafa Kemal Paşa'ya askeri ve siyasal destek veren komutan arkadaşlarının değil, emrinde çalışanların imzalarıdır. Bu bakımdan ne bir --ortak karar--dan, ne de herhangi bir destekten söz etmenin olanağı vardır. Şimdi ünlü --ortak karar-- olayını yine Mustafa Kemal Paşa'nın ağzından dinlemeyi sürdürelim: --Ben, müsveddenin yeni gelen arkadaşlar tarafından da imzalanmasını arzu ettim. O esnada Rauf ve Refet Beyler benim odamda, Fuat Paşa diğer bir odada bulunuyorlardı. Rauf Bey, misafir olduğundan bu müsveddeye vaz'ı imza için kendinde bir alaka ve selahiyet görmediğini nezaketen ifade etti. Bunun bir hatırai tarihiye olduğunu dermeyan ederek imza etmesini söyledim. Bunun üzerine imza etti. Refet Bey, imzadan istinkaf etti ve böyle bir kongre akdindeki maksat ve faydavı anlayamadığını söyledi. | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
![]() | ![]() |