Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13-02-2007, 16:48   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
İstiklal Mahkemeleri

İSTİKLAL MAHKEMELERİ





Atatürk’ün kurmuş olduğu Demokratik ve Laik Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıl, milletimizi sömürmüş olan din tacirlerinin var olmalarına sebep olan karanlığı ortadan kaldırarak milletimizi aydınlığa kavuşturmuştur. Atatürkçü çağdaşlaşma ile menfaat kaynakları kuruyan din tacirleri, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren eski, çağ dışı sisteme geri dönebilmek için ellerinden geleni ardına koymamışlardır. Demokratik ve Laik Türkiye Cumhuriyetini yıkabilmek için, bu sistemi kuran Atatürk’e, Atatürk İlkelerine ve İnkılaplarına, Atatürkçü Düşünce Sistemine yönelik akla hayale gelmeyecek bir yalan ve iftira saldırısına girişmişlerdir. Bu iftiralardan en önemlisi; Türk Kurtuluş Savaşı sırasında kurulmuş olan İstiklal Mahkemelerinin 500.000 kişiyi idama mahkum ettiği şeklindeki hiçbir bilimsel temele dayanmayan asılsız iddiadır. Makalemizde bu iddialara hedef olan İstiklal Mahkemelerinin kuruluş amacını, çalışma esaslarını, vermiş oldukları hükümleri ve bu mahkemeler hakkında değişik görüş ve düşünceleri ele almaya çalıştık. Umarız bu iddialara bir nebze olsun cevap verebilelim.

GİRİŞ :


1 nci Dünya Savaşından yenik olarak çıkan Osmanlı Devleti, bir tasfiye niteliğinde olan Mondros Ateşkes Antlaşmasını 30 EKİM 1918 tarihinde imzalamıştır. İtilaf Devletleri bu antlaşmanın uygulanmasına hemen başlamışlardır. Ülkenin dört bir köşesi işgal edilmiş, ordunun büyük bir kısmı terhis edilerek silahları ellerinden alınmış, devlet askeri, siyasi ve mali açıdan tam anlamıyla rehin alınmıştır. İstanbul’da kurdurulan kukla hükümetler İtilaf Devletlerinin emellerine ulaşmasında bir aracı olarak çalışıyordu.
İşgaller karşısında hükümetin tepkisizliğine karşı halk büyük tepki gösteriyor ve ülkenin her köşesinde yerel direniş hareketleri filizleniyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçmesiyle Amasya Genelgesi yayımlanmış, Erzurum ve Sivas Kongreleriyle halk desteğini arkasına alan Paşa, yerel direniş örgütlerini tek bir çatı altında toplanmıştı. Bütün bu gelişmelere engel olamayan Damat Ferit Hükümeti istifa etmiş, yerine geçen Ali Riza Paşa hükümetiyle Anadolu Hareketi arasındaki müzakerelerin sonucu olarak 12 OCAK 1920 tarihinde son Osmanlı Mebusan Meclisi İstanbul’da çalışmalarına başlamıştı. Ancak bu meclisin 18 OCAK 1920 tarihinde kabul ettiği, Türk Milleti’nin asgari haklarını ilan eden Misak-ı Milli, itilaf devletlerini rahatsız etmiş ve bu rahatsızlık 16 MART 1920 TARİHİNDE İstanbul’un resmen işgali ile sonuçlanmıştır. Mebusan Meclisi basılarak 11 mebus tutuklanmış ve Malta’ya sürgün edilmiştir. Bu şartlar altında Mebusan Meclisi çalışmalarını tatil etmiş ve Padişah Vahdettin’in 11 NİSAN 1920 tarihli iradesiyle meclis feshedilmiştir(1).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:48   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu gelişmeleri yakından izleyen Mustafa Kemal Paşa, Sivas Kongresinde oluşturulan Temsil Heyetinin başkanı sıfatıyla kolordu kumandanlarına, vali ve mutasarrıflara çektiği telgraflarla Ankara’da bir meclis toplanacağını ve bunun için vilayetler çapında seçim yapılarak, seçilen mebusların ivedi olarak Ankara’ya gönderilmesi gerektiğini bildirmiştir (2).

Seçimler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin gayretleriyle, kolordu kumandanları ve valilerin gözetiminde yapıldı (3).

Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 NİSAN 1920 tarihinde 120 mebusun katılımıyla ve Mustafa Kemal Paşa’nın açış konuşmasıyla açıldı (4).

24 NİSAN 1920 tarihli oturumda, Mustafa Kemal Paşa meclis başkanlığına seçildi (5). Takip eden günlerde yeniden yapılanmayı sağlayacak yasaları ardarda kabul etti
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:48   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

BİRİNCİ TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NİN HUKUKİ YAPISI VE YARGI :

Mustafa Kemal Paşa, girişilen direniş hareketinin bir yeniden varoluş hareketi, padişaha, kurulu düzene, yüzlerce yıllık devlet geleneğine karşı bir başkaldırı olduğunun bilincindeydi. Halk desteği olmaksızın böyle bir hareketin asla başarılı olamayacağını çok iyi biliyordu. Bunun için her adımında halkın desteğini alma mücadelesi veriyordu. Meclisin açılma çalışmalarının yapıldığı günlerde, gazeteci Yunus Nadi Bey’in; her kerameti Meclisten beklemenin doğru olup olmadığı şeklindeki sorusuna “... ben bilakis her kerameti Meclisten bekleyenlerdenim... Bir devre yetiştik ki, onda her iş meşru olmalıdır. Millet işlerinde meşruiyet, ancak milli kararlara dayanmakla, milletin genel eğilimlerine tercüman olmakla gerçekleşir” (7) şeklinde cevap vermiştir.

T.B.M.M.’ni oluşturan mebuslar, Osmanlı Devleti’nin Mebusan Kanunu ve Mustafa Kemal Paşa’nın seçimler hakkındaki genelgesi çerçevesinde seçilmişlerdir (6). Yani seçimler yürürlükte olan seçim kanununa göre yapılmıştır. Meclisi oluşturan 400 civarındaki mebusun 105’i İstanbul Mebusan Meclisinden gelerek katılmışlardır. Ancak İstanbul’un işgal edilmesiyle kapatılan Meclisin yerine kurulmuş olmasına rağmen bu Meclisin devamı değildir.

Meclis açılır açılmaz, ülke yönetimi için gerekli kararları alıp uygulamaya başlamıştır. Meclisin çıkardığı yasalar incelendiğinde devletin, Büyük Millet Meclisi tarafından idare edildiği görülür. T.B.M.M. olağan dönemlerin olağan meclisi değildir. Bu meclis, hem düşmanla mücadeleyi organize edecek, hem devleti idare edecek, hem de yeniden yapılandıracaktı. Meclisin olağanüstü yetkilerle donatılmış olacağı Mustafa Kemal Paşa’nın kolordu kumandanlarına ve valilere gönderdiği 19 MART 1920 tarihli telgrafta özellikle vurgulanmıştı (8). Bu amaçla yasama, yürütme ve yargı tek elden, T.B.M.M. tarafından yürütülecektir ki, bu esasa “Güçler Birliği” adı verilmektedir. Meclis yasama işlevinin yanısıra yürütme işlevini de yerine getirmiştir. Hükümet üyeleri Meclis tarafından seçilir ve hükümete değil, Meclis’e karşı sorumlu olurdu. Yani hükümet bir bakıma Meclis’in bir çeşit memurlar heyeti idi (9). Hükümet üyelerinin seçilmesi Meclis’e ait olduğu gibi görevlerinden azilde tek yetkili yine Meclisti ki buna “Meclis Hükümeti Sistemi” adı verilmektedir (10).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:48   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

1921 Anayasasında Yasama ve Yürütmenin Meclis’e ait olduğu belirtilmiştir. Yargıya ilişkin herhangi bir hüküm olmamasına rağmen Meclis, bölünmez, parçalanmaz, tek bir egemenlik anlayışı dolayısıyla bu parçalanmaz egemenliğin bir unsuru olarak yargı yetkisini de kendinde görüyordu. “Bu Meclis, yalnız kuramsal olarak ve bir egemenlik anlayışıyla değil, pratik nedenlerle ve yargılama fonksiyonuna tam olarak sahip olabilmek için de yargı gücünü kendisinde görmüş, bu pratik nedenlerle, O’nu kendinde varsaymaktan öteye giderek, bizzat kullanmıştır” (11).

Milli Mücadelenin başlarında Anadolu’da tam bir karmaşa hakimdi. Devlet otoritesi tamamen kaybolmuştu. Merkezi otoritenin olmaması sivil yöneticileri aciz duruma düşürüyordu. Ekonomik hayat yıkılmış, üretim düşmüş, ekonomik çöküntü, sosyal çöküntüyü de beraberinde getirmişti. Karadeniz’de Rum, Doğu Anadolu ve Adana, Tarsus civarında Ermeni çeteleri terör estiriyordu. İşgal nedeniyle batıdan doğuya göç başlamıştı (12). Eşkiyalık bozgunculuk ve casusluk başını almış yürüyordu. Yıkıcı propagandalar halkın kurtuluşa inancını sarsıyordu.

Bir dönemde bidayet ve istinaf mahkemeleri görev yapıyordu. Ancak bunlar normal zamanların mahkemeleriydi. “Çalışmaları kendilerine verilmiş olan yetkilerle sınırlıydı. İtiraz, bir üst mahkemeye başvurma, temyiz gibi normal zamanların uygulamasına bağlı olan bu uygulama yöntemi insanları uyuşturup, davaların hızını azaltıyor, cezanın ibret yönünü yok ediyordu” (13).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:49   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu mahkemeler dışında askeri idareciler ve milis kumandanları tarafından kurulan harp divanları asker kaçakları, bozguncu, casus ve eşkiyalara keyfi cezalar veriyorlardı. Bazen bu cezalar çok ağır olabiliyordu.

Suçluların, harp divanlarında cezalandırılmaları askeri otorite düşüncesini yaratıyordu. T.B.M.M. Anadolu ihtilalinin eseri olup, halkın meşru temsilcileri tarafından kurulmuştu. Bu nedenle cezaların Meclis otoritesine bağlı kuruluşlara verilmesi gerekiyordu (13).

T.B.M.M. düşmanla silahlı mücadele yaparak vatanı kurtarmak düşüncesiyle kurulmuştu. Doğal olarak bu amacına ulaşmak için asker toplamak zorundaydı. Ancak Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası askerlik yükümlülüğünü kaldırmıştı ki bu karar insanların askere gitmemesi, silah altında olanların da kaçması sonucunu doğruyordu.

“Kaçak olaylarının en büyük etkenlerinden birisi de kaçaklara ceza verilememesi, kaçak olayına ilgisiz kalınması ve sebep olanların sorumsuzluğuydu. Ceza Kanununun bu suçlarla ilgili hükümleri oldukça hafifti. Asker cephede ölmektense birkaç ay, hatta birkaç sene hapis yatmayı tercih ettiğinden kaçak olayı önlenemiyordu... Kaçak olayları savaşın kaderini etkileyecek, hatta sonucunu saptayacak kadar çoktu” (15).

Olağanüstü zamanlarda, olağanüstü önlemlere başvurma zorunluluğu vardı. Olağanüstü yetkilerle donatılmış olan T.B.M.M., tamamen Meclis denetiminde mahkemeler kurulmasını zorunlu gördü. İstiklal Mahkemeleri bu zorunluluğun ürünüdür.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:49   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İSTiKLAL MAHKEMELERİNİN KURULMASI, ÖZELLİKLERİ VE UYGULAMALARI:


T.B.M.M. ülkedeki her türlü asayiş bozucu olayı önlemek amacıyla 29 NİSAN 1920 tarihinde “Hıyanet-i Vataniye Kanunu”nu kabul etti. Bu kanuna göre T.B.M.M.’nin meşruluğuna sözle, yazıyla ya da fiilen muhalefet edenler, “Vatan Haini” Vaaz ve konuşmalarında halkı vatana ihanet suçuna teşvik edenler geçici kürek cezasıyla cezalandırılacak, bu faaliyetleri sonucu olay çıkarsa idam edileceklerdi. Kanun bu suçları işleyenlerin bidayet mahkemelerince yargılanacakları hükmünü getiriyordu (16).

Bu kanun uygulamaya konulmuş, ancak bidayet mahkemelerinin kanunun amacına ulaşmasında yetersiz kaldığı gözlemlenmişti. Bunun üzerine, yapılan çalışmalar sonucu 11 EYLÜL 1920 tarihinde “Firariler Hakkında Kanun” kabul edildi.


Bu kanuna göre hükümetin teklifi ve T.B.M.M.’nin onayıyla “İstiklal Mahkemeleri” oluşturulacaktı. Bu mahkemelerde görev yapmak üzere T.B.M.M. üyeleri arasından oy çokluğuyla üç mebus seçilecek ve içlerinden biri mahkeme başkanı olacaktı. Mahkemelerin kararları kesin olup, infazından askeri ve sivil bütün devlet memurları sorumluydu. İstiklal mahkemelerinin emir ve kararlarını uygulamayanlar, uygulamada ihmal gösterenler aynı mahkeme tarafından yargılanacaktı (17).

Firariler hakkında kanun çerçevesinde 18 EYLÜL 1920 tarihinde Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi (Genel Kurmay Başkanı) İsmet Bey hükümet adına, 14 mıntıkada İstiklal Mahkemesi kurulmasına ilişkin teklifi Meclis’e sunacaktır. Bunlardan özellikle yedisinin acilen kurulması gerektiği bildirilecektir. Aynı gün yapılan oylamayla bu yedi İstiklal Mahkemesinin (Kastamonu, Eskişehir, Konya, Isparta, Ankara, Kayseri ve Sivas) oluşturulmasına karar verilmiş, mahkeme üyeleri seçilmiş (18) ve görev yerlerine gönderilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:49   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

26 EYLÜL 1920 tarihinde kabul edilen “İstiklal Mahkemeleri Kanunu’nun Birinci Maddesine Müzeyyel Kanun” ile mahkemelerin yargılanacak suçlara ilişkin yetkileri artırılmıştır (19).

31 TEMMUZ 1922 tarihinde kabul edilen “İstiklal Mehakimi Kanunu” ile gizli oyla seçilen üç mahkeme üyesine bir savcı ve bir yedek üye seçilmesi kararlaştırıldı. Kanunda cezaların derhal infaz edileceği, idam cezalarının T.B.M.M. tarafından incelenip onaylanmasından sonra infaz edileceği hükme bağlanmıştır. Her İstiklal Mahkemesinin ayda bir T.B.M.M.’ne hüküm özetleri ve çalışma takvimini göndereceği belirtilmiş, ayrıca İstiklal Mahkemelerini ilgilendirecek suçların kapsamı genişletilmiştir (20).

İstiklal Mahkemelerini ilgilendiren olayların ilk tahkikatı hükümetçe yapılarak dosya mahkemeye gönderiliyor, mahkeme heyeti tarafından gerekli inceleme yapılıp, noksanlar tamamlandıktan sonra yargılama başlıyordu. Yargılama kesinlikle halka açık olarak yapılıyor (21) ve mahkeme tarafından verilen hüküm derhal infaz ediliyordu.

Mahkemeler Meclis’e bağlıydı. Yargı yetkisini Meclis adına kullanıyorlardı. Yargı usulü basit, açık ve çabuktu. Kararlarını vicdani kanaatlerine göre veriyorlar ve bu kararlarından dolayı sorumlu tutulamıyorlardı. Bu kadar geniş yetkilerine rağmen haklarında yeterli delil bulunamayan sanıklar berat edebiliyordu. Mahkemeler kendi mıntıkalarındaki yargılamalar hakkında İçişleri Bakanlığına ve Meclis’e rapor sunuyorlardı. Böylelikle mahkemelerin uygulamaları hakkında Meclis bilgilendiriliyordu (22).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:49   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İstiklal Mahkemelerine kasten şikayette bulunanların aynı mahkeme tarafından isnat ettikleri suçla yargılanmaları hükmü, haksız ithamlarda bulunabilecek şahısları ürkütüyor ve sebepsiz yere yargılamanın önüne geçilmiş oluyordu (23).

İstiklal Mahkemelerinin ilgi alanına giren başlıca suçlar şunlardır; askerden firar, vatana ihanet, ayaklanma, casusluk, bozgunculuk ve aleyhte propaganda, soygunculuk, görevini kötüye kullanma, halka eziyet ve baskı, asker ailesine saldırı, Tekalif-i Milliyeden mal kaçırmak, cinayet, düşman işgalinden yararlanıp kanunsuz hareketlerde bulunmak, düşmana yardım ve işbirliği, düşman ordusuna katılmak (24). Bu suçlar dışında kalan suçlarla bidayet mahkemeleri ilgileniyordu.

Yargılanan şahıslara verilen cezalar ise genelde şu şekilde sıralanabilir: Asılarak veya kurşuna dizilerek idam, kalebent, kürek, ağır hapis, sürgün, dayak, zararı ödetme, görevden uzaklaştırma, halk ve asker önünde teşhir, milli mücadelenin sonuna kadar gözaltına alma, mal ve mülküne el koyma, evini yıkma, asker kaçağı yerine en yakınını askere alma, köy ve mahalleden ağır para cezası alma (25).

Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz gibi hiçbir ihmale yer vermeyecek önemdeki olaylar öncesinde İstiklal Mahkemeleri pekçok ceza vermiştir. Ancak Meclis zabıt cerideleri incelendiğinde bu dönemler sonrasında pekçok konuda Meclisinin af kararları aldığı görülmektedir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:49   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İstiklal Mahkemeleri çalışma süreleri hiç kimseye ayrıcalıklı davranmamıştır. Sakarya Meydan Muharebesi sırasında eşkiyalık yapan bir çete uzun uğraşlardan sonra yakalanmış, ancak muhafazalarından sorumlu yüzbaşının ihmali nedeniyle kaçmayı başarmışlardır. Ankara İstiklal Mahkemesi üyesi Kılıç Ali Bey’in akrabası olan bu yüzbaşı aynı mahkeme tarafından yargılanmış ve askerlikten tard edilerek onbeş sene hapis cezasına çarptırılmıştır (26).
Maraş mebuslarından Tahsin Bey’in bir cinayet olayıyla ilgisi nedeniyle Meclisten dokunulmazlığın kaldırılması istenmiş ve ardından, yargılanarak hapis cezasına çarptırılmıştır (27).

Anadolu’daki bazı tutukluların Ankara’ya gönderilmesi konusunda gönderilen emir vali tarafından aksatılmış ve bunun üzerine vali yargılanmak üzere Ankara’ya çağrılmıştı. İçişleri Bakanının kendisine kefil olması üzerine bir maaşının kesilmesi hükmüne varılmıştı (28).

İstiklal Mahkemelerinin adil çalışmalarına en güzel örnek Ankara 1 Numaralı İstiklal Mahkemesi ile İsmet Paşa arasında Mustafa Kemal Paşa’ya İzmir’de düzenlenen suikast girişimi soruşturması sırasında meydana gelen olaydır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:49   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Mahkeme soruşturmada bazı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası üyelerinin de fiilen suikast girişimine katıldığını tespit edince Ankara Polis Müdürü Dilaver Bey’e telgraf çekerek Kazım Karabekir Paşa’nın tutuklanmasını emretmişti. Başbakan İsmet Paşa olayı haber alır almaz İstiklal Mahkemeleri Kanunu’na aykırı olarak Karabekir Paşa’nın serbest bırakılmasını istemişti. Dilaver bey bu isteği yerine getirmiş, ancak sorumluluk altına girmemek için durumu İzmir’de bulunan İstiklal Mahkemesi’ne haber vermişti. Bunun üzerine mahkeme heyeti Polis Müdürüne çektiği telgrafta Karabekir Paşa’nın ve mahkeme uygulamalarına engel olan Başbakan İsmet Paşa’nın derhal tutuklanmasını emretmişti. Başbakanla mahkeme heyeti arasında meydana gelen bu olay Gazi’nin kulağına gitmiş ve mahkeme heyetini çağırarak bilgi almıştı. Kendisine durumun arz edilmesi üzerine İsmet Paşa’ya derhal bir telgraf çekmiş, İstiklal Mahkemeleri Kanununa aykırı hareket etmemesini isteyerek derhal İzmir’e gelerek mahkeme heyetine bilgi vermesi talimatını vermişti (29).

Bu denli dikkatli ve hassas çalışan İstiklal Mahkemelerinin kararlarıyla üç sene içinde vatana ihanet, casusluk ve bozgunculuk suçlarından 1054 kişi idam edildi. 2696 kişinin idamları askerden yeniden kaçmaları halinde uygulanmak üzere şartlı olarak affedildi. 243 kişiye gıyabında idam cezası verildi. Diğer suçlardan ise 1786 kişi kalebent ve kürek cezasına çarptırıldı. 11744 kişi beraat ederken 41768 kişi ise genellikle dayak olmak üzere çeşitli hafif cezalara çarptırıldı (30).

Milli Mücadele esnasında EYLÜL 1920 ile MAYIS 1923 tarihleri arasında 14 İstiklal Mahkemesi görev yaptı. Bu süre zarfında Ankara 1 numaralı İstiklal Mahkemesi görevine aralıksız devam eden tek mahkeme oldu (31).

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 01:52 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580