![]() | |
| Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
| | #11 | ||
| Guest
Mesajlar: n/a
| --Mustafa Suphi ve arkadaşlarının yokedilmeleri karşısında Sovyetler'in ve Komintern'in takındığı tavır, dünya solculuğunun gelişme süreci bakımından da çok önemli bir başlangıç olmuştur. Bu olayda, --sosyalist ana vatan--ın dış politika çıkarlarıyla bir --kardeş parti--nin varlık sorunu çatışmış ve komünistler bir yeğleme yapmak zorunda kalmışlardır. Mustafa Kemal'i tutmayı seçmiş olmaları, sonradan (özellikle Troçkistler tarafından) Stalin'e yakıştırılan bir fırsatçılık kalıbının ilk örneğini vermiştir. Oysa, bu siyaset kararı alındığı zaman, Lenin resmen ve fülen Sovyet devletinin başında bulunuyordu.-- (Tunçay, 1978-a:242). Resmi Türkiye Komünist Partisi Aslında, Baku Kurultayı ve onu izleyen gelişmelerle, Mustafa Suphi'nin Anadolu'ya gelişi arasında, 18 Ekim 1920 tarihinde Mustafa Kemal Paşa, Süreyya Yiğit, Tevfik Rüştü, Kılıç Ali, Mahmut Esat, Mahmut Celal ve Yunus Nadi gibi güvendiği arkadaşlarına resmi kimliği olan bir Türkiye Komünist Fırkası kurdurmuştur. Bu Fırka'nın kuruluşu, birçok iddialarda öne sürüldüğü gibi, yalnızca içerdeki solcuları denetim altına almak, ya da Sovyetler Birliği'ni aldatmak olamaz. Tunçay'ın deyişiyle, --T.K.F. (pek sağlam olmayan) teorik bir Bolşevizm-Komünizm ayrımına dayanmaktadır. T.K.F., Bolşevik değildir, ama kendi söylediği gibi, Komünist olduğu da su götürür. Partinin daha çok, Komünist adının duygusal değer yükünden faydalanmak için bu terimin anlamını zorladığı görülmektedir.-- (Tunçay, 1978-a:163-164). | ||
|
| Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |