|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
03-02-2007, 15:00 | #31 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ayrıca, sanayi malları üreten gelişmiş ülkelerde iyi örgütlenmiş işletmeler ile çok uluslu şirketler tekel gücü sağlayarak, sanayi mallarının fiyatlarını birincil mal üreticilerinin aleyhine gelişecek bir şekilde yüksehip tekel ktrı elde etmektedirler (SAPSFORD, 1990; 11). Prebish- S i nger Tezi ‘nin temel dayanakları ndan b irı si de, konj onktör dalgalanmaları sırasında sanayi mallarına nazaran daha fazla dalgalanma gösteren birincil mal fiyatlarının yukarıya doğru hareketi sırasında elde edilen tüm fiyat artışlarının aşağıya doğru inişte kaybedilmesidir (IYİBOZKURT. 1992; 117). Daha genel bir anlatımla, gelişmekte olan ülkelerin üretimleri ithal girdiler gerektirmekte ve bu ithal girdilerin alınabilmesi için gerekli olan ihracat gelırleri önemli ölçüde belirsizlik göstermektedir. Singer ve Prebish, tarım ürünleri ve sanayi ürünleri arasındaki değişim oranının uzun dönemde sürekli olarak tarım ürünleri aleyhine bozuluyor olmasını bu iki çeşit ürünün arz ve talep koşullarındaki farklılıklarla veya üretimde ku Il anılan faktörlerin piyasa koşullarındaki farklılıklarla açıklamaya çalışmışlardır. 439). 3.2. Singer-Prebisch Tezinin Dayandıı Faktörler İngiltere için yapılan araştırmaların ortaya koymuş olduğu sonuçları değerlendiren Singer ve Prebish, tarım ve sanayi ürünleri arasındaki ticaret hadlerinin genellikle tarımsal ürünler ihraç eden gelişmekte olan ülkeler aleyhine dönmesine sebep olarak temelde talep, arz ve ekonominin yapısı ile ilgili faktörler üzerinde durmuşlardır ( SERİN, 1971; 48). | ||
|
03-02-2007, 15:00 | #32 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3.2.1. Arz Yönlü Faktörler R.Prebish ve H.W. Singer, teknolojik ilerlemeler sonucu ortaya çıkan verimlilik artışlarının gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde asimetrik fiyat değişmelerine yol açtığına işaret ederek, bunun bir tür arz sapmasına neden olduğunu savunmuşlardır( SPRAOS, 1982; 98-104). Gelişmekte olan ülkelerde fiyatların verımlilikteki artışlara olan duyarlılığı, gelişmiş ülkelere nazaran çok daha yüksektir. Bu sebeple, teknolojik değişmelerle ortaya çıkan verimlilik artışları gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelere nazaran daha fazla fiyat dLişüşlerine sebep olmaktadır. Bu durum gelişmekte olan ülkelerde bir çeşit arz sapması yaratmakta ve birincil malların ticaret hadlerinin mamLil mallar karşısında bozulmasına sebep olmaktadır. Prebish bu konuda daha da ileri giderek, verimlilik artışları sonucu ortaya çıkan arz sapmalarının sadece bırincil malların mamü] mallar karşısındaki ticaret hadlerini bozmakla kalmadığını, aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerin ürettikleri birincil malların, bu arz sapmalarından dolayı gelişmiş ülkelerce üretilen birincil mallardan daha büyük fiyat gerilemelerine maruz kaldığını ileri sürmüştür ( SPRAOS, 1982; 97-117). Gelişmekte olan ülkelerin bir diğer öıelliği de, çalışan nüfusun genellikle tarım kesiminde ve düşük ücret düzeyinde çalışıyor olmasıdır. Nüfusun büyük çoğunluğunun tarım ve birincil mallar kesiminde, düşük ücret düzeyinde çalışmakta olması, reel ücret düzeyi üzerinde sürekli baskı yaratmakta ve ücretlerin verirnlilik artışları ile aynı oranda artmasını engellemektir. Sanayi malları imal eden gelişmiş ülkeler verimlilik artışlarını fiyatları düşürrneyerek, iyi örgütlenmiş ışletme ve sendikaları vasıtasıyla krlara ve ücretlere aksettirirken, birincil madde üreticisi gelişmekte olan ülkelerde bunun tersi olmakta ve verimlilik artışları fiyat düşüşleriyle sonuçlanmaktadır ( İYİBOZKURT, 1992; 116-117). Emek verimli liğindeki artışla beraber. birincıl malların üretimini artarken nishi fiyatları düşmektedir. Fiyatların gerilemesi talebi uyarmakta, ancak oldukça yüksek sayıda ve düşük ücret düzeyinde çalışmaya hazır işsiz insan rezervi sürekli olarak birincil mallar kesimine yönelince, birincil mallara olan talep fazlası üretim fazlasıyla karşılanmaktadır. Böylece bir yandan üretim hızla artarken, diğer yandan fiyatlar sürekli olarak aşağıya doğru çekilmektedir ( SPRAOS, 1982; 100). | ||
03-02-2007, 15:00 | #33 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Sonuç itibariyle, bir taraftan teknolojik ilerlemeler sonucu birincil malların üretiminde görülen artışlar, diğer taraftan gelişmekte olan ülkelerin yapısal özelliklerinden birisi olan işgücü fazlasının baskısı, birincil mallar yönünde bır çeşit arz sapması yaratmakta nisbi fiyatları bu mallar aleyhine bozmaktadır. 3.2.2. Talep Yönlü Faktörler Taleple ilgili faktörler de, birirıcil ve mamül mallar arasındaki nisbi fiyat ilişkisinin bozulmasına yol açarak Prebish-Singer hipotezinin teorik temellerini açıklamada önemli yer tutmaktadır. Bu konudaki teorik argüman, uzun dönemde birincil mallara olan talebin mamül mallara nazaran daha düşük olduğu şeklindedir. Bu teorik argüman Raul Prebish, Hans Singer, Ragnar Nurkse ve Edward M. Bernstein tarafından geliştirilmiştir. Gelişmekte olan ülkelerin mal ticaret hadlerindeki bozulmanın temel sebebi, birincil malların talebinin mamül mallara olan talepten çok daha yavaş artması, fiyatların bu sebeple birineil mallar aleyhine dönmesi ve gelişmekte olan ülkelerin ihracatlarının da birincil mallara dayanıyor olnıasıdır. Birincil mallarda talebin fiyat esnekliği mamül mallara nazaran daha düşüktür. Bu sebeple, birincil malların fiyatları sabit kaldığında yada düştüğünde, ağırlıklı olarak birincil mallar üreten gelişmekte olan ülkelerin gelirleri de düşmektedir (SMİTH, 1994; 113). Talebin gelir esnekliği de birincil ve marnül mal grupları için farklıdır. Engel Kanunu olarak da bilinen gıda maddeleri ve ham maddeler ıçin talebin düşük gelir esnekliği yaklaşımına göre, tüketicilerin gelirleri arttığında negatif gelir esnekliğine sahip olan birincil mallar daha az tüketildiğinden birincil mallara olan talep, mamül mallara olan talebin gerisinde kalmaktadır. Böylece uzun dönemde gelişmekte olan ülkeler talebin sürekli olarak azaldığı bir piyasayla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu durumda, verimlilik artışı da bir sonuç getirmemektedır, çünkü gelişmekte olan ülkelerdeki emek fazlasının baskısıyla oluşan asimetrik fiyat düşüşlerini durdurabilecek büyüklükte bir talep baskısı bulunmamaktadır (SPRAOS, 1982; 100). | ||
03-02-2007, 15:01 | #34 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Birincil malların talebini olumsuz yönde etkileyerek bu malların fiyatlarının düşmesine sebep olan diğer bir etken de sanayileşmiş ülkelerde teknik ilerlemenin çok hızlı olmasıdır. Teknolojik değişmenin ticaret hadlerindeki değişim oranına olan etkisini inceleyen Singer’in bu konuda görüşleri “Singer Etkisi” olarak literatürde yerini almıştır (BLOCH ve SAPSFORD, 1997; 1879). Gelişmiş ülkelerde sağlanan teknolojik ilerlemeler bu ülkelerde gelirleri artırmakta ve böylece fiyat düşmeleri de görLilmemektedir. Ancak, gelişmekte olan ülkelerde durum farklıdır. Singer gelişmekte olan ülkelerin gerek birincil mal gerekse mamül mal üretiminde genellikle teknolojik ilerlemenin avantaj larından faydalanarnadıklarını belirtmiş ve buna sebep olarak söz konusu ülkelerin teknolojik bilgiye, tamamlayıcı sermayeye ve ara mallara ulaşmakta yaşadıkları zorluklar üzerinde durmuştur. Tarımsal ve mamül mallar kesimlerinde toplam maliyetler içindeki sermaye payının farklılık göstermesi ve sektörel talep sapmalarından dolayı teknolojik yenilikler, gelişmiş ülkelerde gelişmekte olan ülkelere nazaran daha yaygındır. Birincil malların talebini düşüren tüm bu etkenlerin yanı sıra, gelişmiş ülkelerin bir çoğunda tarım sektörünü koruyucu bir takım önlemler uygulanmaktadır. Alınan bu önlemler gelişmekte olan ülkelerin tarımsal mallarda gelişmiş ülke piyasalarına girmelerini güçleştirmekte ve gelişmekte olan ülkelerin ihraç mallarına olan talebi daraltmaktadır (SEYIDOĞLU, 1996; 707). | ||
03-02-2007, 15:01 | #35 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3.2.3. Piyasa Yapıları Gelişmekte olan ülke ekonomisi ile ilgili temel özelliklerden biriside ekonominin yapısal esnekliğınin genellikle düşük olmasıdır. Bu kaynakların, ekonominin bir sektöründen diğerine kısa sürede ve kolayca aktarılamaması demektir. Yani, bu tür ekonomilerde fiyat hareketlerine karşı kısa sürede tepkisel arz değişmelerinin gerçekleştirilmesi zordur. Nitekim, ihracat fiyatlarında düşme karşısında kaynaklar ihracat kesiminden kolayca yurtiçi kesimlere aktarılamaz (SEYİDOĞLU, 1986; 511-512). Aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerin geleneksel ihraç malları arasında yer alan herhangi bir ilksel mala veya mal grubuna olan dünya talebinde görülen gerilemeler karşısında, bu ülkelerin gerek ilksel malların çoğunu doğasında yer alan özelliklerinden gerekse ekonomideki yapısal esnekliğin düşüklüğLinden dolayı, talebi gerileyen üretim alanlarında kullanılan üretim faktörlerinin diğer ihracat endüstrilerine kısa sürede aktarılması ve talep gerilemelerinden kaynaklanan fiyat düşüşlerinden ekonomilerin en az zararla kurtarılahılmesi olanakları oldukça sınırlıdır. Öte yandan gelişmiş ülkelerde belirli bir ihraç malına karşı dünya talebinde bir gerileme görLildüğünde, bu ülkelerde büyük ölçüde işlerlik kazanmış olan serbest piyasa mekanizmasının da etkisiyle, kaynaklar kısa sürede başka üretim kesimlerine yönelebilmektedir. Bu ülkeler için, düşen ihracat fiyatlarına rağmen, ihracatı sürdürrrıe zorunluluğu da yoktur. Dolayısıyla, fiyatlardaki düşüşler bu ülkeler için en az zararla karşılanabilmektedir. | ||
03-02-2007, 15:01 | #36 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Gelişmiş ülkelerde mal ve faktör piyasaları çok daha tekelci niteliktedir. Bunun başlıca nedeni, mal pıyasalarında büyük firmaların, faktör piyasalarında iyi organize olmuş güçlü sendikaların bulunmasıdır. Böyle bir ekonomik yapı içinde gelişmiş ülkelerce sağlanan teknolojik ilerlemeler bu ülkelerde gelirleri artınnakta ve fiyat düşmeleri görülmemektedir. Buna karşılık, büyük firmaların ve güçlü sendikaların bulunmadığı gelişmekte olan ülkelerde ise teknolojik ilerlemeler, ihraç edilebilir malların nisbi fiyatlarını düşürme etkisi yapmaktadır. İki farklı ülke grubunda konjonktür dalgalanmalar yoluyla zıt yönlerde gözlenen fiyat hareketleri, ilksel malların mamül mallar karşısındaki ticaret hadlerinde sürekli olarak bozulmalara yol açmaktadır. Piyasa yapısıyla ilgili faktörler özetlenecek olursa, gıda ve gıda-dışı tarımsal ürünlerle hemen her türlü hammadde piyasalarında tam rekabet veya ona yakın koşullar geçerli iken mamül mallar daha çok monopol ve oligopol piyasa koşullarına tabidirler. Kuşkusuz, piyasa yapılarındaki böylesine bir farklılık, nisbi fiyatların birincil grup mallar aleyhine değişmesi yönünde kuvvetli bir neden oluşturmaktadır. | ||
03-02-2007, 15:02 | #37 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3.3. Bozulan Ticaret Hadlerine Yöneltilen Eleştiriler ve Karşı Eleştiriler Hipoteze yöneltilen eleştiriler, net değişim ticaret hadleri kavramının ülkeler arasındaki ticarette kazanç ve kayıpların iyı bir ölçüsü olmayacağı görüşü etrafinda toplanmaktadır. Bu görüş kayıağını Prebish’in de hipotezini dayandırdığı net değişim ticaret hadleri kavramının verimlilik artışlarını ve malların kalitesinde zaman içinde meydana gelen farklılıkları tam olarak yansıtmadığı ve bu açıdan yanıltıcı izlenimler yarattığı düşüncelerinden almaktadır. Verimlilik Artışları ile igili Eleştiriler Ticaret hadi eri ndeki değişmelerin ülkenin ıhracat endüstrilerindeki verimlilik artışlarından kaynaklanması durumunda, bu kavram dış ticaret kazançları konusunda yanıltıcı olabilir. Çünkü, ihracat fiyatları bu kesimde sağlanaıı verimlilik artışlarının doğal sonucu olarak düşse bile, fiyatlardaki bu düşme sonucu ıhracat hacminde sağlanan genişlemenin, fiyatlardaki düşmenin yarattığı zararı telafi edici boyutta olması durumunda ülkenin net bir kayba uğradığı söylenemez. Çünkü böyle bir durumda, ülkenin ihracat kapasitesi artacak ve ithalat daha ucuz bir reel kaynak maliyeti ile yapılabilecektir (SEYİDOÖLU, 1986; 512). Net değişım ticaret hadleri, sadece ticaretin bir ünitesinden elde edilen kazanç veya kayıpları yansıtır. Bu kavram ticaretin toplam hacmindeki değişmeleri dikkate almamaktadır. Bu nedenle de belirli bir temel yıla göre, herhangi bir yılda ticaretten elde edilen toplam kayıp ve kazançları tek başına ölçemez. Ayrıca, bu kavran ticaret hadlerindeki bir bozulmanın verimlilikte meydana gelen artışlar sonucunda üretim malıyetlerinin nisbi olarak düşmesinden kaynaklanıp kaynakl anmadığı konusunda bilgi vermez. | ||
03-02-2007, 15:02 | #38 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Net değişim ticaret hadlerine verimlilik artışlarıyla ilgili olarak yöneltilen eleştirilere rağmen, dış ticaret kazançlarının daha ıyi bır ölçLisünün bugüne dek geliştirilmediğini görmekteyiz. Nitekim net değişim ticaret hadlerinin dış ticaretten elde edilen kazançların gerçek ölçüsü olmadığını ileri sürenlerden hiçbirisi, ilksel mal üreticisi ülkelerin dış ticaret hadlerindeki tarihsel bozulmanın bu ülkelerin dış ticaretten elde edilen kazançlardan eşit olmayan bir şekilde pay aldıkları görüşünü çürütecek kadar iyi bir başka ölçü ile ortaya çıkamadıkları ortadadır (SARKAR, 1986; 364). Kalite Farklılıkları ile İlgili Eleştiriler Prebish-Singer tezıne teorik zeminde yöneltilen ikinci önemli eleştiri, ticaret hadleri kavramının ihraç ve ithal malları arsında zaman içinde sağlanan kalite değişmelerini ve ticarete yeni konu olan malları kapsamamasıdır. Özellikle hipotezin dayandığı ampirik çalışmaların kapsadığı dönemin mamül mallarda önemli kalite iyileşmelerine sahne olduğunu ileri süren çok sayıda iktisatçı, bu açıdan hipotezin ilettiği mesajların yanıltıca olduğu düşüncesindedirler (HABERLER, 1966; 199). Bu iktisatçılardan bir kısmı indekslerde yer alan herhangi bir malın daha kaliteli bir türünün payının artmış olması veya sonradan daha kaliteli mal türlerinin indekslere girmesi durumunda, kalite farklılıklarının doğal olarak getireceği fiyat artışlarını, doğrudan mamül mallarda gerçekleşmiş fiyat artışı şeklinde göstereceğini ileri sürmüşlerdir. Böyle bir durumda, kalitesi artmış mamül mallardan sağlanan yararlar tam olarak değerlendirilmernekte ve fiyatları olduğundan fazla gösterilmektedir. Bu eleştiriler, kalite iyileşmelerinin mamül mallarda ilksel mallara oranla daha fazla görüleceği varsayımına dayanmaktadır. Gerçekten de yeni mal icadı ve kalite iyileşmelerinin daha çok sanayi mallarında görüldüğü bilinmektedir. Bunun başlıca nedeni, teknolojik yeniliklerin daha çok sanayi alanında ortaya çıkmasıdır. Bozulan ticaret hadleri hipotezine yöneltilen bu eleştirilere rağmen, hipotez çürütülememiştir. Bu durumun başlıca nedenleri, birçok konuda hipotezin öngördüklerini çürütecek alternatiflerin getirilmemiş olması ve yapılan ampirik çalışmaların hipotezin teorik açıklamalarını destekler nitelikte olmasıdır. | ||
03-02-2007, 15:02 | #39 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 2.3. DIŞ TİCARET HADLERİNE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER Dış ticaret hadleri için yapılan tanımlara birçok iktisatçı tarafindan eleştiriler yöneltilmiştir. Eleştiriler genellikle ticaret hadlerınin hesaplanmasında kullanılan ihracat ve ithalat fiyat endekslerinin ülkelerin dış ticaretlerinı tam olarak yansıtmadıkları ve ülkeler arasında dış ticaret kazançlarının paylaşımını belirlemede iyi bir ölçü aracı olmadıkları noktalarında toplanmı ştır. Eleştirilerin önemli bir bölümü genel niteliklidir ve özellikle net değişim ticaret hadlerine yönelmiştir. İhracat ve ithalat endekslerinin gerçeği tam olarak yansıtmadığı konusunda da hırçok eleştiri gelmektedir. Bir ülkenin ihracatı ve ithalatı, çok sayıda ve birbirinden farklı fiziki özellikler gösteren mallardan oluşmaktadır. Ayrıca, ihracat ve ithalatın bileşimi de zaman içinde değişmektedir. Bu durumda, bir ülkenin ihracatı ve ithalatı ile ilgili fiyat endekslerinde yer alan malların zaman içinde farklılıklar göstermesi ve ağırlıklarının değışmesi doğaldır. Hangi endeks türü kullanılırsa kullanılsın, özellikle uzun dönemler için oluşturulan serılerde dış ticarete konu olan malların ağırlıklarının gerçeği tam olarak daima yansıtmasını sağlamak güçtür. Serilerin dış ticareti temsil etme gücünü arttırmak için, ihracat ve ithalatın olabildiğince yüksek bir oranını oluşturacak miktarda mala yer verilmeye çalışılmaktadır. | ||
03-02-2007, 15:02 | #40 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Genellikle, mal ticaret hadlerindeki bir iyileşmenin ülke için iyi olacağı, yada ticaret hadleri endeksındeki bir düşmenin ülke için kötü olacağı düşünülmektedir. Bu görüşün pek çok durumda doğru olduğunun bilinmesine rağmen, bazen yükselen bir endeks ülke için avantajlı olmayabilmekte veya düşen bir endeksin de olumlu sonuçlar doğurabildiği görülmektedir (HOGENDORN, 1992; 440). Dolayısıyla, ticaret hadleri kavramı kazanılan toplam gelirin belirlenmesinde tek başına yeterli bilgi sağlayamamaktadır. Yükselen ihracat fiyatları ülkelerin ihracat gelirlerini arttıracağı yerde düşürebilmekte veya bunun tanı tersi olarak, düşük ihracat fiyatları satışları ve satıştan elde edilen ihracat gelirlerini arttırabilmektedir. Bu sebeple, ticaret hadlerinin mümkün oldukça yüksek olması yerine, ihracat gelirlerini maksimize eden optimum bir seviyede olması tercih sebebi olmaktadır. Genel olarak yöneltilen bir başka eleştiri de, ticaret haddi kavramlarının ülkeler arsında dış ticaret kazançlarının paylaşımını belirlemede iyi bir ölçme aracı olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu eleştiri kavramların verimlilik artışlarını dikkate almadıkları, diş ticaretin toplam hacmini hesaba katmadıkları ve sadece mal ticaretini kapsadıkları gibi gerekçelere dayandırılmaktadır. Gerçekten de, net değişim ticaret hadleri kavramının en önemli eksiklerinden birisi verimlil ik değişmelerini yansıtamamasıdır. Nitekim, uluslararası iktisat konusundaki klasik ve neo klasik literatür sadece ihracat ve ithalat fiyatları arasındaki ııisbi ilişkinin değil, bunun ötesinde malların üretiminde kullanılan kaynakların miktarlarının da dikkate alındığı yeni ticaret hadleri kavramları geliştirmiştir (MEİER ve BALDWIN, 1962; 230). | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |