![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
![]() | #10 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Örneğin, Körfez savaşı sırasında Türkiye'nin Irak'a yönelik stratejisini Dış İşleri Bakanlığı ya da Genel Kurmay değil, Cumhurbaşkanına danışmanlık yapan gazeteciler belirlemiştir. Türkiye'de basın "Komünizme"; "kalleş Yunan'a", "bölücü hainlere" karşı hep söylem birliği içerisinde olmuştur ve bütün bunları kendisinden menkul bir "evrensel"/"geçerli" tanımı üzerinden yapmıştır. Böyle bir global medya ortamında, yerel medyanın nasıl olmaması gerektiği bellidir. O halde şimdi artık "yerel medyanın nasıl olması gerektiği" üzerine düşünmeye çalışmalıyız. Kanımızca, bu konuda Türkiye'deki kimi özel radyoların deneyimleri çok iyi örnekler oluşturuyor. Batı'da 1970'li yıllar boyunca örneklerine rastladığımız, gerek örgütlenme biçimleri, hedef kitleleri, gerekse söylemleri açısından yaygın-medyaya alternatif bir anlayışı temsil eden yerel basın/yayın örnekleriyle Türkiye'de 1990'lı yıllarda itibaren karşılaşmaya başladık. Batı'daki alternatif yerel yayıncılık anlayışıyla ilgili çalışmalar bulunuyor, ancak Türkiye'de henüz böyle bir çalışma yok. Yaşanan deneyimleri bildiğimiz kadarıyla söyleyebileceklerimiz ise şunlar: 1.Yerel medyanın ülkesel medyadan farklı/alternatif bir söylem kurması gerekmektedir. Bütün yerellikleri/farklılıkları belirli bir rating değeri üzerinden gösterime sokarak, bir "yere" ihtiyaç duyanların yersiz/yurtsuzlaştırılmasına katkıda bulunan ülkesel medya karşısında yerel medya söylem olarak ancak, dinleyici/izleyici/okuyucularına sürekli "yeni yerler" göstererek alternatif olabilir. Yerel medyanın imkanları tam da burada yatmaktadır. Yerel medya seslendiği bireyler/topluluklar için kentli olmak ortak duyusundan başlayarak, diğer yerellikleri dışlamayan, onlarla ittifaklar arayan yeni yerler/kimlikler göstermelidir. Başka ifadeyle, yerel medya, kamusal alandaki bütün diğer sivil örgütlenmeler gibi, sürekli olarak yeni/alternatif yerel ve evrensel tanımlarının izini sürmelidir. Ne bütünüyle "yerel" olanın söylemi içine hapis olunmalı, ne de mevcut "geçerlilik" ve "evrensellik" tanımlarına teslim olunmalıdır. Söylemsel olarak melezleşme burada, yerel ve global olanların yeni evrensellik tanımları peşinde adil bir biçimde eklemlenmelerini anlattığı sürece ne demek istediğimiz anlatan bir kavram olacaktır. | ||
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
![]() | ![]() |