Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10-02-2007, 09:12   #31
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

1) Tam bağımsız bir Türk Hükümetinin kabulü ile bu hükümetin sınırlarının, Meriç ırmağına kadar Trakya’yı içine alması, doğuda Gürcistan ve Ermenistan devletlerinin sınırlarına, güneyde de Arap çoğunluğunun bulunduğu noktalara kadar uzanması ve Musul ile İskenderun, Halep, Antakya şehirlerinin bu sınırlar içinde kalması; 2) İstanbul’un güvenliğini bozmayacak şekilde Boğazlara bir serbestlik tanınması; 3) Kapitülasyonların kaldırılması. Bekir Sami Bey’e göre bir Kürdistan meselesi söz konusu olamazdı. Çünkü, Büyük Millet Meclisi içinde bulunan “Kürdistan vilayatı Meb’ûs-i muhteremlerinin de her vesile düştükçe söyledikleri veçhile”, Türklerle Kürtler “İnfikâk kabul etmez surette” birbirlerine “Rabt-ı mukadderat” etmişlerdi. Nitekim, bir Kürt meselesi olmadığına dair Van’dan ve daha bir çok yerlerden gelen telgraflar vardı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:12   #32
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

24 Şubat’ta Tevfik paşa, hasta olduğu için, toplantıya katılamadı. Onun adına Konferans’ta konuşan Reşid Paşa’nın, Ankara heyetiyle fikir birliğine vardıklarını bildirdikten sonra, Bekir Sami Bey’e söz verilmesini istemesi ve o konuşurken, “Bekir Sami Beyefendi bütün Türkiye namına söz söylüyor” demesi, İstanbul ile Ankara’nın, Türkiye meseleleri üzerinde anlaştıklarının bir işareti idi, aynı gün Ankara hey’eti adına, doktor Nihad Reşad Bey tarafından yapılan Fransızca bir konuşma ise, Türk da’vasını bütün açıklığı ile ortaya koyuyordu. Fakat ne Sadrazam Tevfik Paşa’nın hasta hali ve asil tavırları, ne doktor Nihad Reşad (Belger) Bey’in güzel bir Fransızca ile yaptığı açıklamalar, ne de İstanbul ve Ankara hey’etlerinin birleşmiş halde görünmeleri, Türkler lehine bir hakaret meydana getirdi. Çünkü İtalya ve Fransa Sévres Antlaşmasının kaldırılmasını değil, sadece bu antlaşma hükümlerinde bazı değişiklikler yapılmasını istiyorlardı. İngilizler ve Yunanlılar ise Sévres antlaşmasında herhangi bir değişikliğin yapılmasına kesin olarak karşı idiler. Bazı delegeler, Sévres adının bile değiştirilmesine taraftar olmuyorlardı. Bu düşüncede olanlar Türk delegelerine, “Biz Sévres ahidnamesini bir izzet-i nefs meselesi yaptık. Binaenaleyh ismi kat’iyyen tebdil ve tağyir edemeyiz. Bunu ber-vech-i peşin kabul ediniz. ondan sonra muahedenin mevadd-ı mündericesi hakkında sizinle münakaşa ve müşafehe edebiliriz” diyorlardı. Halbuki Bekir Sami Bey, “Misak-ı Milli”den fedakarlık yapılamayacağını, Anadolu’nun mutlaka boşaltılması ve Türkiye’ye, “Avrupa’da 1913 sınırlarının geri verilmesi” gerektiğini açıklamıştı. Türklere göre Sévres adının bir önemi yoktu, fakat bu antlaşmanın “Mevadd-ı mündericesi mutlaka Misak-ı MiIli’de münderiç bulunan esasata” uygun olarak değişmeli idi. Fakat, Türklerin Misak-ı Milli üzerinde ısrarla durmaları, Türkiye hakkındaki düşüncelerini değiştirmek istemeyen öteki delegeleri sinirlilik içinde gülümsetmiş hatta bunlardan birisinin “c’est ridicule” (Gülünç şey) demesine bile sebep olmuştu
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:12   #33
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bununla beraber delegeler, Doğu Trakya ile İzmir bölgesinde Müslüman ve Hıristiyan nüfusun tespiti için bir komisyon kurulmasını istediler, Bu teklifi Türk delegeleri kabul etmiş, Ankara red etmişti. Yunanlılar ise buna asla yanaşmamış1ar Çünkü, “Yeni Kral için Venizelos’un istihsal etmiş göründüğü şartlardan daha fena şartlar kabulü ma’nen imkansızdı”. İşte bu şartlar altında konferans, Sévres antlaşmasında bazı değişiklikler yaptı ve bir ay zarfında bunlara cevap verilmesi gereğini Türklere ve Yunanlılara duyurdu, Türk delegelerine verilen projeden anlaşıldığına göre Müttefiklerce Türkiye’nin “Cemiyyet-i Akvâm’a” girmesi kabul ediliyor; “Bazı kayıtlarla Türkiye’nin İstanbul’dan ihracına dair muahede’de mevcut” olan kayıt çıkarılıyor; Boğazlar Komisyonu’nun başkanlığı Türklere bırakılarak başkanın iki oy’a sahip olması esası kabul olunuyor; Türk jandarma ve yardımcı kıt’aları biraz fazlalaştırılıyor. Türkiye’de kalacak yabancı subayların sayısı azaltılıyor ve maliye komisyonuna da Türk Maliye Nazırı fahri başkan oluyordu. İzmir şehri ise bu projeye göre, Türk hazinesine bir miktar para ödenmek; Cemiyet-i Akvam tarafından atanacak bir Hıristiyan vali tarafından idare edilmek; İzmir vilayeti dahilindeki güvenlik, İ’tilâf Devletleri subaylarının idaresi altında çeşitli unsurlardan meydana gelecek bir jandarma kuvveti ile korunmak ve şehirde bir miktar Yunan askeri bulunmak şartıyla Türkiye’ye verilecekti, fakat, Türkler ve Yunanlılardan her biri beş yıl sonra bu idare tarzının değiştirilmesini Cemiyyet-i Akvamdan isteyebilecekti. Yine bu konferans’ta Müttefikler, Kürdistan için Türklere bazı haklar tanıyabileceklerini, Ermenistan sınırlarının ise “Cemiyyet-i Akvam’ın göndereceği bir komisyon” tarafından ta’yin edileceğini kabul ediyorlardı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:12   #34
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

3 — Şimdiye kadar Türklerle ilgili meseleleri, haklı olsun veya olmasın, daima onların aleyhinde halletmeğe alışmış olan batılılar, bu defa da Londra konferansında vardıkları kararların Türkler tarafından benimsenmesini istemiş, aksi takdirde Sévres antlaşmasının zorla uygulanacağı tehdidinde bulunmuşlardı. Ancak, bunun sadece lafla olabileceğini de kabul etmiyorlardı. Bu sebeple Lloyd George’un özel Kalem Müdürü M. Kerr, daha 1 Mart 1921’de Yunan başbakanı ve Yunan askeri müşavirleri ile yaptığı görüşmede Yunan ordusunun malî bakımdan Anadolu harekâtını sonuna kadar devam ettiremeyeceğini söylemiş ve Londra konferansı bir sonuca varamadığı takdirde, Yunan Hükümetinin ne yapacağını sormuştu. Yunanlıların bu soruya verdikleri cevap gerçekten ilgi çekici idi. Çünkü bu cevaptan onların, Ankara’ya kadar gitmeği, bu yetmediği takdirde, Pontus kıyılarına asker çıkarmak, yerli Rum ve Ermenileri harekete geçirmek suretiyle, Sivas’a doğru ilerlemeyi planlaştırdıkları anlaşılıyordu. Ancak, böyle bir plan’ın uygulanabilmesi için üç aylık bir zamana ve bir milyar drahmi’ye ihtiyaç olduğu ileri sürülünce Yunan Genelkurmay ikinci Başkanı Sarıyanis 300 milyon drahmi harcandığı takdirde bir ay zarfında Ankara seferinin tamamlanabileceğini söylemişti.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:13   #35
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bunun üzerine M. Kerr, Lloyd George’un Eskişehir -Afyon hattını işgale önem verdiğini ve bu hat tutulduğu takdirde Anadolu’daki Türk milli kuvvetinin sarsılacağı kanaatinde olduğunu söyledi. Yunanlılar bu işin, Londra’dan verilecek bir emirle altı günde gerçekleşebileceğini ifade etmişlerdi. Öte taraftan Londra Konferansı’nın bir sonuca bağlanamayacağını, daha müzakerelerin devam ettiği sıralarda anlamış olmalılardır ki, Fransız, İtalyan ye İngiliz devlet adamları Ankara hey’etinin başkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey ile bazı meseleler üzerinde anlaştılar. Bunları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:
A — Fransız basınının bir kısmı, Fransa Hükümeti’nin Türkiye hakkında uygulamakta olduğu politikayı yermeğe başladığı bu sıralarda Antep’de durum, Fransızlar lehine bir hal almış bulunuyordu. Çünkü onlar tarafından kuşatılmış bulunan bu şehirde yiyecek sıkıntısı o kadar artmıştı ki, 10 Ocak 1921’den itibaren, ekmek yapılan arpa un’una, “Yarı yarıya acı zerdali çekirdeği unu katılmaya başlanmıştı”. Durum yazı ile ve hatta düzenlenen bir açlık bildirisiyle her tarafa duyurulmuş olmasına rağmen Antep, hiç bir taraftan yardım alamadı. Bunun üzerine Milli komutan Özdemir Bey, 30-3l Ocak 1921 tarihinde, şehir çevresindeki düzenli birliklerle de anlaşarak, bir çıkış hareketi yapmayı kararlaştırdı; Fakat vakit geldiği halde dışarıdaki kuvvetler harekete geçmediler. Buna rağmen çıkış noktalarına kadar gelip yerleşmiş olan içteki kuvvetlerin geri çekilmesini uygun bulmayan Özdemir Bey, çıkış hareketini yalnız bunlarla yapmış ve düşman çemberini bir noktada parçalayarak dışarıya çıkmayı başarmıştı. Ancak savunma haltının her tarafında aynı fedakârlık gösterilmemiş, özellikle bir yerde hücuma bile kalkılmamıştı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:13   #36
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Onun için çıkış hareketi bütünü ile başarılı olmamış, milli kuvvetlerden çok kişi şehid düşmüş, bir çok kişi de yaralanmıştı. Bu bal şehir içinde büyük bir matemin meydana gelmesine ve açlıktan duyulan izdıraba bir yenisinin katılmasına sebep oldu. Öte taraftan, halkın moralinin bozulduğunu sezer. Fransızlar, 4 şubat 1921’de Antep halkına bir bildiri yayımladılar. Bu bildiride: 1) Şehir teslim olduğu takdirde ne halka ne de şehri şimdiye kadar savunmuş olanlara asla kötülük yapılmayacak, evler işgal olunmayacak ve Ermeniler Türk mahallelerine giremeyecekti. 2) Herkese hemen yiyecek dağıtılacak ve yaralılar tedavi altına alınacaklar 3) Herkes mallarını tasarruf edebilecek ve şehirde yağma yapılmayacaktır. 4) Esirler, karşılıklı olarak geri verilecektir’ deniliyordu. Fakat Fransızların bu bildirisine bir cevap verilmedi. Çünkü milli kuvvetler yeni bir çıkış hareketiyle kuşatma hattını yararak dışarı çıkma kararını almışlar ve bu iş için yine Antep dışındaki nizamiyye kuvvetleriyle anlaşmışlardı. 6 - 7 Şubat 1921 gecesi yapılacak olan bu hareket sırasında bazı aileler de dışarıya çıkacaklardı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:13   #37
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yeni çıkış hareketi tam vaktinde başladı ve kuşatma hattı yarılarak bir kısım kuvvetler ve aileler şehrin dışına çıktı. Ertesi gece yapılan ikinci bir hareket ile de “Hey’et-i merkeziyye” üyelerinden bazıları ile bir kısım savaşçı şehri terk ettiler. Fakat bu yüzden şehrin savunulması biraz daha zayıflamıştı. Zaten uzun süreden beri, yalnız başlarına .şehirlerini savunan Antepliler de artık savunma gücü de tükenmiş bulunuyordu. Fransızlar ise şehri, hâlâ insafsızca bombardıman etmekte idiler. Onun için şehrin ileri gelenleri 8 Şubat 1921 sabahı Şıh camiinde bir toplantı yaparak teslim olma kararı almış ve bu kararlarını, Franzsız komutanının isteğine uyarak, ka1eye beyaz bayrak çekmek suretiyle onlara bildirmişlerdi. Onun için 9 Şubatta iki taraf arasında konuşmalar başladı ve II maddelik bir teslim şartı düzenlendi. Bu şartnamede özet olarak: 1) Şehir Fransızlara teslim edilecek “Sévres antlaşması gereğince “Antep Sancağı’nın” Fransız mandasına girdiği kabul olunacaktır. 2) Jandarmalar ile askeri birliklere bağlı kişiler., savaş esiri kabul edilecek Kemalistler’in elinde bulunan Fransızlar bırakıldığı vakit bunlar da silahsız olarak serbest bırakılacaklardır 3) Antepli nizamiye askeriyle Antepli milisler, hüviyetleri tespit edildikten sonra, hemen serbest bırakılacak, fakat Antep köylerinden olan savaşçılar, köyleri teslim oluncaya kadar, savaş esiri sayılacaklardır. 4) Silahlar ve cephaneler Fransızlara teslim edilecektir. 5) Türk mahallelerinde yapılmış olan bütün “Tahkimat tahrib” edilecektir. 6) Silahlı Türkler ve Ermeniler, karşılıklı olarak birbirlerinin mahallelerine girmeyeceklerdir 7) Fransızların kontrolü altında yeniden bir Türk idaresi kurulacaktır. 8) Güvenlik için yeniden yerlilerden polis ve jandarma teşkil olunacaktır. 9) Antepli “Rüesâ-yi milliye ile müşevvikler affolunacak, şahsa ve dine” saygı gösterilecektir, deniliyordu. Aynı gün Fransızlar Arıtep’i işgal ettiler. Buna rağmen onlar, Güney ve Güneydoğu Anadolu’da bir yerleşme imkânının kolay, hatta mümkün olamayacağını ve Türklerle uzlaşmanın, Fransa’nın çıkarlarına daha uygun düşeceğini anlamış bulunuyorlardı. Bekir Sami Bey de, Londra Konferansından faydalı bir sonuç alınamayacağını anladığı için müttefiklerle ayrı ayrı anlaşmayı lüzumlu saydı ve 9 Mart 1921’de bir mukavele imzaladı. Bu mukavele gereğince:
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:14   #38
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

a- Fransızlarla yapılmakta olan savaş durdurulacak,
b- Onların saflarında çarpışan çetelerin silahları onlar tarafından, Türk Mücâhitlerinin silahları da Ankara Hükümeti tarafından toplanacak,
c- İki taraf arasında esirler değiştiri1ecek,
d- Savaş bölgesindeki Türk zabıta kuvvetlerine Fransız subayları katılacak,
e- Daha önce “Fransızlarca teşkil olunan zabıta muhafaza edilecek,
f — Fransızlarca kullanılmış olan me’murlar makamlarında kalacak,
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:14   #39
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

g- Fransızların boşaltacakları yerlerle Kilikya, Adana, Elazığ, Diyarbakır ve Sivas illerinin ekonomik gelişmesi için gerekli teşebbüslerde, o iş yerli sermaye veya hükümetçe yapı1madığı takdirde, “Fransızlara rücban hakkı” tanınacak ve Ergani ma’den imtiyazı da onlara bırakı1ac. Yine bu mukaveleye göre Payas’ın hemen güneyinden başlayan Türkiye - Suriye sınırı, Meydanıekbez Suriye’de kalmak suretiyle, Çobanbey istasyonuna varıyor oradan itibaren Nusaybin’e kadar demiryolu Türkiye’de kalmak üzere doğuda Fırat’a varıyordu. İskenderun bölgesinde Fransızlar hususi bir idare (Un régime administratif spécial) ile buradaki Türklerin kültürleri gelişmesi hususunda her türlü kolaylığı göstermeyi kabul ediyorlardı. Fakat, öteden beri kabul edilmiş olan prensiplere aykırı düşen ve Bekir Sami Bey’in kimseye danışmadan imzaladığı bu mukaveleyi, Türkiye Büyük Millet Meclisi reddetti. Buna rağmen Fransız Türklerle yeniden bir anlaşma yapmayı lüzumlu saydılar ve Ankara Hükümetinin bu husustaki görüsünü anlamak üzere, Franklin Bouillon’u, resmi olmayarak Ankara’ya gönderdiler. 9 Haziran 1921’de Ankara’ya gelen Bouillon, 13 Haziran’da konuşmalara başladı. Bu konuşmalarda Mustafa Kemal Paşa, Türkler için “Nokta-i hareketin Misak-ı Milli muhteviyatı” olduğunu söyledi.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:14   #40
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

. Buna karşı Bouillon, Bekir Sami. Bey ile yapılan anlaşmanın esas olarak ele alınmasını, bu arada Misak-ı Milli’ye aykırı düşen noktalar üzerinde tartışma yapılmasını ileri sürdü. Fakat Mustafa Kemal Paşa’nın ısrarı karşısında Misak-ı Milli’yi okuyup anlamak için konuşmaların geri bırakılmasını istedi. Bu sebeple Misak-ı Milli’nin maddeleri teker teker kendisine okundu, açıklandı. Üzerinde en çok durulan mesele kapitülâsyonların kaldırılması ve Türkiye’nin tamamıyla özerk bir hale gelmesi meselesi idi. Ankara “Siyasi mâli, adli, askeri, harsi ve ilâ... her hususta istiklâl-i tam ve serbesti-i tam” istiyor, “Bunu te’min ve istihsal etmeden sulh ve sükuna mazhar” olunacağına inanmıyordu. İşte bu önemli meseleler yüzünden konuşmalar pek çetin oldu ve sonunda Bouillon, “Bunun zaman meselesi olduğu kanaatini izhar etti”. Bir ara müzâkerelere, Adana bölgesinde Yenice yakınındaki Kütüklü köyünde devam olunmuş, bu arada Ankara’ya gidip gelinmiş, fakat bir türlü bir uzlaşmaya varılamamış ve Franklin Bouillon Fransa’ya dönmüştü. Bu sıralarda Türkler lehine bazı olaylar cereyan etti, 20/21 Haziran’da, küçük Türk kuvvetleri karşısında Fransızlar Zonguldak’ı Yunanlılar Adapazarı’nı, biraz sonra da İtalyanlar (5 Temmuz 1921’de) Antalya’yı terk ettiler. Ancak 5 Temmuz’da başlayan Yunan saldırısı hızlı bir gelişme göstermiş ve Türk ordusu Sakarya doğusuna çekilerek orada yaptığı savaş sonunda büyük bir zafer kazanmıştı.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 10:55 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580