![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
![]() | #411 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Halkevlerinin İşlevi: İdeoloji Taşıyıcılığı Görüldüğü gibi, tam bir --ideoloji taşıyıcı örgüt--tür Halkevleri. Bir yandan Türk Tarih Kurumu, tarih açısından yeni toplumun ideolojisini pekiştirecek araştırmalar yapacak, öte yandan bu çalışmalar, Halkevleri yoluyla topluma mal edilecektir. Aynı olay, dil için de söz konusudur. Spor, sanat, eğitim, yardım, tüm --ideoloji taşıyıcı mekanizmalar-- düşünülmüştür. Aslında, Halkevleri denemesinin bir ölçüde Sovyetler Birliği'ndeki uygulamaların da incelenmesiyle ortaya çıktığı anımsanırsa --ideoloji taşıyıcılığı-- konusundaki işlevinin başarılı olmasına şaşmamak gerekir (Çeçen, 1971). Halkevleri'nin birinci görevi hiç kuşkusuz, --ulusal bilinç--i pekiştirmek ve toplumun çağdaşlaşmasına hizmet etmektir. Recep Peker'in açılış nutkunda, Halkevleri'nden, --Memleketin kültür sahasında milli mahiyette teşkilatlanmasını temin edecek bir teşkilat-- diye söz etmesinin nedeni buydu (Peker, 1932). Aynı gün, Reşit Galip de, --Milli benliği terkip eden, milli ruhu şekillendiren ve kudretlendiren kültür unsurları içinde (diğerlerinin ehemmiyeti istihfaf edilmeksizin) dil, edebiyat ve tarih, şüphesiz ilk sıraya girer-- diyerek, --ulusal bilincin güçlendirilmesi--nde Halkevleri'ne verilen işlevi belirtiyordu (Reşit Galip, 1932) . Kültürde çağdaşlaşma ve çağdaş bir toplum yaratma işlevi ise şu sözlerde belirgin bir biçimde vurgulanmaktadır: --Musalla taşı ve teneşir tahtası sanatkarlarını yobaz kafalarından hortlamış telakkiler ve telkinlerle asırlardan beri öldürmeye, akrep kuyruklarıyla eşelenen mezarlara gömülerek safsata çamurlarıyla örtülmeye çalışılan Türk sanat ruhu ölmemiştir.-- (Reşit Galip, 1932) . Halk eğitimi, köycülük ve içtimai yardım gibi konuların, toplumun tüm kesimleriyle ilişki kurmayı, amaçladığı açıktır. Özellikle Reşit Galip'in açış konuşmasında neredeyse Turancılıya varan --ulusal bilinç-- ögeleri çağdaşlık ögeleri kadar, hatta onlardan da güçlü görünmektedir. | ||
![]() |
|
![]() | #412 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Aslında ulusal bilincin pekiştirilmesi de, çağdaşlaşma atılımının başarılması da, temelde bir koşula, CHP'de ve öteki bilim kuruluşlarında (Türk Tarih ve Türk Dil Kurumları) oluşturulan --ideoloji-- nin toplumun her kesimine aktarılmasına bağlıydı ( Bedia Akarsu, --Her şeyden önce dil ve tarih tezlerinin Atatürk'ün dünya görüşünün kuramsal temelini oluşturduklarını söyleyebiliriz-- diyerek bu kurumların --ideolojik-- önemini vurgulamaktadır (Akarsu, 1981:7). ) . Bir başka deyişle, Halkevleri, kendi içlerinde ve kendi başlarına --ideoloji üreten-- değil, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının devleti ele geçirdikten sonra, kendi ideolojilerine göre yaptıkları uygulamalarda, --ideoloji aktararak-- onlara yardımcı olan bir örgüttü. Gerek Halk Partisi, gerek Halkevleri, gerekse Türkiye Büyük Millet Meclisi hep Atatürk için, toplumu biçimlendirmekte, kimi zaman farklı, kimi zaman da aynı taktik amaçlarla kullanılan yerlerdi. Hatta, grup dinamiğini de işin içine katarsak, bu kuruluşlara, --Çankaya sofraları--nı da ekleyebiliriz. Çünkü, bütün bu kuruluşların yöneticilerinin üst tabakası bu sofralarda bulunmakta, yoğun bir etkileşim içinde Mustafa Kemal Atatürk'le birlikte bir yandan --eğitilirken--, öte yandan da --ideoloji üretmekteydiler--. Halkevleri'nin belli bir dönemde çok etkin ve başarılı olduğunu görüyoruz. Uluğ İğdemir'in bildirdiğine göre, 1945 yılında Halkevleri'nin sayısı dörtyüzotuzaltıya, halkodalarının sayısı ise, ikibinyediyüzonsekize ulaşmıştır. (İğdemir, 1945) . Yine İğdemir, Halkevleri'nin Cumhuriyet Halk Partisi'ne bağlı olduğunu belirttikten sonra, --... Halkevleri'nin kapıları Parti'ye yazılı olan veya olmayan bütün yurttaşlara açıktır. Yalnız, Komite üyeliğine seçilebilmek için Cumhuriyet Halk Partisi'ne yazılı olmak şarttır; fakat devlet memurlarında bu şart aranmaz.-- diyor (İğdemir, 1945) . Böylece bir yandan Halkevleri ile CHP arasındaki ilişki belirtilirken, öte yandan CHP ile devlet arasındaki özdeşlik de vurgulanıyordu. | ||
![]() |
![]() | #413 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Cumhuriyet Halk Partisi, Halkevleri'ne o denli önem veriyordu ki, başkanlar, bağlı oldukları Parti İdare Heyeti tarafından seçiliyor, Ankara Halkevi'nin başkanı ise doğrudan doğruya CHP Umumi İdare Heyeti (Genel Yönetim Kurulu) tarafından seçiliyordu. Bu arada CHP, Devlet ve Halkevleri özdeşliği açısından, 1932-1950 yılları arasında devlet bütçesinden, özel idarelerden ve kamu iktisadi teşekküllerinden Halkevleri'ne yapılan yardımın 48 milyon lirayı geçtiğini belirtmek ilginç olacaktır (Karpat, 1963) . Halkevleri'nin etkinliklerine bir örnek olarak 1940 yılına baktığımızda oldukça ilginç sonuçlar görüyoruz. Verilen konferansların sayısı beşbinden çoktur. İkibin temsil, binikiyüz konser verilmiş, ikibin film gösterilmiş, ikibinyirmiüç aile toplantısı, bindokuzyüz köy gezisi, kırkbinden çok içtimai yardım yapılmış, yüzelli güzel sanatlar, dörtyüz kadar çeşitli sergi açılmış, çeşitli kurslara kırkbeşbin kişi devam etmiş, mevcut dörtyüz küsur bin kitaptan 2.461.813 kişi yararlanmıştır (İğdemir, 1945) . Halkevleri'nin örgüt sosyolojisi açısından mükemmel bir çözümlemesini Ayşe Öncü yapmıştır. Öncü, son derece açık seçik bir biçimde, Halkevleri'nin Atatürk dönemi CHP'sinin bir işlevsel uzantısı olduğunu göstermiş, bu uzantıya kan ve can veren ana örgüt (CHP)'ün toplumdaki yerinin değişmesiyle, onun uzantısının da gücünü yitirdiğini belirtmiştir (Öncü, 1976:45-52) . Atatürk'ün Eyleminde Örgüt'ün Yeri Buraya kadarki çözümlemelerimizde görüldüğü gibi, Mustafa Kemal Atatürk'ün bütün eylemi içinde --örgüt--ün özel bir yeri olmuştur. İlk zamanlar bu yer, devrimci eylemde liderlik savaşı için anlamlıdır. Daha sonra, mevcut devlet yapısı içinde etkin olmak için kullanılmak istenir. Eylem başladıktan sonra ise, hem mevcut düzenin ortadan kaldırılmasında meşru güç kaynağı olarak, hem de toplumsal kaynakların seferberliğinde etkileşim mekanizması olarak kullanılır. İktidar ele geçirildikten sonra da, hem --ideoloji oluşturmak--, hem de yeni bir toplumun yaratılmasında seçkinlerle geniş kütleler arasında bir köprü görevi yapmak için kullanılır. | ||
![]() |
![]() | #414 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| --Vatan ve Hürriyet-- ile başlayan örgütler, --Cumhuriyet Halk Partisi-- ile son bulmuştur. Hiç kuşkusuz bunların içinde en işlevseli --Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti-- olmuştur. Çünkü bu --Cemiyet--, hem düşmana karşı toplumu seferber etmiş, hem de Mustafa Kemal'e, Padişah'a karşı, otorite kaynağı oluşturmuştur. Bugün bile pek çok yazar ve düşünür, Atatürk sonrasını değerlendirirken, Müdafaa-i Hukuk dönemine ayrı bir önem verir. Bunların en anlamlılarından biri Attila İlhan'ınkidir: Mühendis Ahmet Ziya, 27 Mayıs'ın devrimci Binbaşısı Demir'e şöyle demektedir: --... Şimdi bak, Binbaşı Bey, 27 Mayıs nedamet hissinin doğurduğu bir aks-ül-amel ise, (hadi bakalım neydi aks-ül-amel'in Türkçesi, gel de bul: Tepki mi?) bol bol Atatürk isminin zikredilmesine rağmen, Kuvay-ı Milliye mahiyetinde bir kefaret addedilemez. Şundan ki, Mustafa Kemal Paşa, Jacobin'di, sizler Bonapartiste'siniz.-- (İlhan, 1978:483). ::::::::::::::::::: | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
![]() | ![]() |