|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
07-02-2007, 10:43 | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
I. BÖLÜM 1. BASKI RESMİN TARİHÇESİ Görsel sanatların başlangıcı M.Ö.42.000 yıl önce yapıldığı tahmin edilen mağara duvarlarındaki resimlere dayanır. Bunların en ünlüleri İspanya'da Altamira Mağaralarındaki duvar resimleridir. En eski devir diye adlandırılan paleolitik kültürde; insanların yaşamlarını, hayatları ile ilgili olayları, hatıralarını anlatmak için sert ve keskin aletler kullandıkları; düşüncelerini, hissettiklerini kazıyarak, oyarak anlattıkları, bir takım şekiller oluşturdukları görülmektedir. Çoğu av sahnesi olan bu çizimler ilk çizilmiş eser olarak kabul edilir.[1] Aynı zamanda resim, grafik sanatının da başlangıcı sayılabilir. Bu zamanki insanın boynuz, kemik ve kaya üzerine yaptığı resimler, bir anlamda büyüsel amaçları olan kendi yaşamlarıyla bütünleşen resimlerdir. Bu tür resimleri çizmedeki temel gayeleri, resim yapmak, sanat icra etmek değil, kendilerini doğal güçlerden ve ruhlardan korumaktır. "İlkeler için, yararlık açısından,bir kulübenin yapımıyla, bir imgenin üretimi arasında hiçbir ayrım yoktur. Kulübeler onları yağmurdan, rüzgardan, güneşten ve kendilerini yaratmış olan ruhlardan korurlar. İmgeler ise, onları doğal güçler kadar gerçek olan öteki güçlere karşı korurlar. Başka bir deyişle, resimler ve heykeller, büyüsel amaçla kullanılırlar."[2] Büyüsel amaçla da olsa paleolitik kültür insanı, yaşamını, yaşamıyla ilgili hatıralarını anlatırken kullandığı ve sürekli geliştirdiği aletler ile teknik, bu aletlerin fonksiyonları sonucu meydana getirdikleri çizimler ise ilk çizilmiş (resim ve grafik) eserlerdir. | ||
|
07-02-2007, 10:43 | #2 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Grafik baskı veya özgün baskı; tasarlanan herhangi bir düşüncenin kalıp yöntemiyle birden fazla kopyasının alınmasıdır. Diğer bir deyişle baskı herhangi bir şeklin, yazının, resmin baskı tekniklerinden yararlanılarak istenilen şekil ve sayıda, başka bir yüzeye aktarılarak kopyasının alınması anlamındadır. Veya baskı, aynı resmin birden fazla çoğaltılmasından oluşur. Bu da minyatürlerde ( birkaç bin yıl önce Orta ve Uzak Doğudaki) tabakalara basmak suretiyle bir resmin birden fazla baskısının alındığını göstermektedir. Bu tür baskıların yapıldığı dönem ise M.Ö. 7. yüzyıldır. Asıl baskı sanatı ise kağıdın bulunmasıyla gelişecektir. Kağıt üzerine ilk baskının ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemekte ise de, 15. y.y. Avrupa'sında özgün baskıya temel olan sert ahşap (armut, kiraz, ceviz, şimşir) ve ahşabın kılıcına olan dik yüzü, demir ve çelik plaklar ve kısa bir süre sonra ortaya çıkan düz bakır plakların temel baskı kalıp gereçleri olarak kullanıldığını görüyoruz.[1] Baskı yöntemlerinin önceleri kilise emrinde çalışan zanaatçılar ve kuyumcular tarafından kullanıldığı biliniyor. Kazıma aracı olarak "büren" bu ustalar tarafından kullanılmıştır ve bakır plakalar üzerine çizgiler atılarak "kuru kazıma" tekniği kendiliğinden gelişmiştir. "asitle yedirme" tekniği ise 1400'lerden sonra zırh ve kılıç süslemelerinde bu işin ustaları tarafından kullanılan bir yöntem olmuştur. | ||
07-02-2007, 10:43 | #3 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Özgün baskı sanatı 19.yy.'ın başından itibaren teknik gelişimi ile sanatçıların dolaysız ifade araçlarından biri haline gelmiş sadece özgün baskı ile üretim yapan sanatçılar ve özgün baskı atölyeleri kurulmuştur. İngiliz asıllı Stanley William Hayter baskı sanatçılarını grup halinde çalışarak yeni teknik ve anlatım olanaklarını geliştireceklerine inandırarak 1927 yılında Paris'te "Atölye 17" adı ile tanınan baskı atölyesini kurmuştu. II. Dünya Savaşı sırasında Amerika'ya taşınan "Atölye 17", 1950 'de tekrar Paris'e dönmüş ve Colder, Pollock, Miro, Ernst, Giocometti gibi pek çok sanatçının çalıştığı bir sanat merkezi haline gelmiştir. Bugün halen Hayter'in kendi adı ile bilinen yüksek baskı tekniği de bu çalışmalar sonucu geliştirilmiştir. Sanatçı kendisine göre, dönemin sanat anlayışına, gelenek, görenek, dünya görüşü, günün siyasal, kültürel, sosyal durumunu gizli de olsa yapacağı sanat eserinde yansıtır ve o eseri kendi yorumuna göre oluşturur. Aynı resmin farklı dönemlerde ifade edilip çoğaltılması, farklı özellikler taşımaktadır. "Resimle ifade edilen bilgi ve tecrübenin, kuşaktan kuşağa aktarılması, baskı teknikleri ile basılan bilgi ve tecrübe kadar önem arzetmektedir. Bilginin kuşaktan kuşağa aktarılabilmesi, ancak baskı tekniğinin gelişmesi ve özgün sanat eserlerinin birbirinin aynı denebilecek şekilde üretilerek çok sayıda kişiye ulaştırılmasıyla mümkün olmuştur." | ||
07-02-2007, 10:43 | #4 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Teknolojik buluş ve gelişmeler baskı resim tekniklerinin boyutunu şaşırtıcı biçimde değiştirmiştir. Hem baskı resim türleri çeşitlilik kazanmış, hem de yeni yeni baskı resim türleri oluşmuştur. I. Dünya Savaşından önce Fovlar, Die Brücke (Köprü) ve Der Blaue Reiter (Mavi At) sanatçıları ve daha sonra da ekspresyonistlerin, yaratıcılıklarını dışa vurmada kullandıkları ve yeniden canlandırdıkları baskı resim, teknolojik buluş ve gelişmelerle kullanılan tekniklerin boyutunu şaşırtıcı biçimde değiştirmiştir ve yeni baskı resim türleri oluşmuştur. "1950'lerin pop sanatı, özellikle serigrafi ve litografi tekniklerinde endüstri kültürüne özgü üslubu ile uluslar arası etkilerinde öncülük yapmıştır. Lichtenstein, Rosenguist, Johns, Wohns, Warhol gibi sanatçılar ünlü baskı atölyeleri ve okulları özgün baskıyı estetik nitelikli bir sanat dalı olarak yaygınlaştırmışlardır.[1] Grafik ve baskı sanatı, toplum yaşamının içine girmiş, özellikle sanayi ve endüstri alanında reklâm ve propagandanın kaçınılmaz bir öğesi haline gelmiştir. Grafik kavramı da bugün baskı yoluyla çoğaltılan tüm etkinliklerin ortak ve yaygın bir adı olmuştur. "Günümüzde kitlelerin nesneleri uzamsal ve insansal açıdan yakınlaştırma yolundaki tutku derecesine varan isteğiyle her olgunun biricilik niteliğini çoğaltım yolu ile aşma eğilimi en başta gelmektedir. Nesneyi betim aracılığıyla, daha çok da kopyalar yani çoğaltım yoluyla en yakın görünümü içerisinde elde bulundurma gereksinimi günden güne artmaktadır."[2] | ||
07-02-2007, 10:43 | #5 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Baskı resmin sanatsal bir anlatım aracına dönüşmesinde ressamların katkısı büyüktür. Ressamlar bunu tuval yaparcasına baskı malzemelerini kullanarak ve alışılmış tekniğin dışında yeni bir dil oluşturulmasında etken olmuşlardır. Örnek verecek olursak Picasso'nun başarısını verebiliriz. Picasso başarılı yapıtlarıyla alıcı ve sanatseverlerce baskı resmin, resimle eşdeş tutulmasında önemli rol oynamıştır. "Günümüzde de ünlü sanatçıların imzalı baskı resimlerine, birçok tuval resmine oranla yüksek fiyatlarda alıcı bulması sıkça rastlanılan bir durumdur. Toplumlar, entelektüel ve tinsel isteklerine somut bir anlam kazandırma savaşı vermektedir. Yeni anlamlar ve yeni araçlar araştırılırken baskı resimde bu istekleri karşılamak üzere, sanat alanında tekrar yerini almıştır."[1] 2. GRAVÜR BASKI "Ahşap ya da metal baskı levhalarıyla çeşitli kazı resim teknikleri kullanılarak gerçekleştirilip çoğaltılmış her tür sanatsal ürün."[2] İlk önceleri kaya, boynuz, kemik gibi sert malzemelerin üstüne sivri aletin çekiçlenmesiyle oluşan çizgiler günümüzde madeni levha üzerine çelik kalemin oluşturduğu çizgilerle aynıdır. | ||
07-02-2007, 10:44 | #6 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 2.1. Gravür baskının Tarihsel Gelişimi 2.1.1. 1960 Öncesi "Tarih boyunca metal ustaları silah, zırh, at koşmaları, çeşitli ev eşyası ve takı gibi altın, gümüş veya bronzdan yapılmış değişik madenleri sivri aletlerle oyarak süslemişlerdir. Yine bu sanatçılar oydukları metallerin üzerindeki işlerin etkisini görebilmek için bunları önce yumuşak kıl üzerine basmışlardır. Böylece baskı yöntemlerini ilkel olsa da buldukları söylenebilir. Asıl baskı sanatı ise kağıdın bulunması ile başlar. Kağıdın bulunuşu ile bu günkü baskı sanatının temelleri atılıp, dolgun el yapısı, kağıt, yoğun siyah mürekkep gibi malzemelerle yapılan baskılar çelik kalem ile çalışan ustalar için yepyeni bir anlatım sanatı olmuştur."[1] 15. yy. Avrupa'nın bazı ülkelerinde ilk kez hangi tarihte baskı yapıldığı bilinmiyor. Bu devirden kalan bazı örneklere bakacak olursak tahta baskının, metalden daha önce, asitle yedirme tekniğinin ise bu iki teknikten daha sonra olduğu görülmektedir. Baskı için madeni levha oyma yönteminin ilk olarak bu devirde metal oymacılığının ustaları olan kuyumcular tarafından geliştirilmiş olduğu söylenir. Yine bu devirde Almanya ve İtalya'da kullanılan kalburlama (Crıble) metoduyla madeni levhaların üzerinde sayısız noktacıklar meydana getiren bir teknik uygulanıyordu. Bu oyuklar çekiçle vurularak yapılıyor ve boyanan levhanın üzerinde oluşturulan oyuntular beyaz, diğer kısımlar siyah çıkıyordu. Aynı levha bu defa metal üzerinde oyulmuş yerler mürekkeple doldurulup, yüzeyi temizleyerek basıldığında oyulmuş olan yerler siyah, diğer kısımlar beyaz olarak çıkıyordu. | ||
07-02-2007, 10:44 | #7 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bu tür baskı çukur baskının kaynağını oluşturur. Bu tür baskıları yapanların sanatçı değil bilakis asil kişiler ve kilise emrinde çalışan zanaatçılar olduğunu söylemekte fayda vardır. Diğer bir kazı resim türü 15. yy. 'da Nieollo'dur. Bu teknikte bakır, gümüş ve altın levha üzerindeki oyuklar siyah kimyevi bir madde ile doldurularak yüzeyde siyah beyaz değerler elde edilmiştir. Antonio Pollaiuolo 15. yy. baskı sanatının ilk büyük sanatçılarındandır. Çelik kalemi (Burin) ustalıkla kullanmıştır. Pollaiuolo, gölge ışığa aldırmadan "volüm" verme çabasını gütmüştür. Figürler Espasa bağlanmayan sert bir çizgi ile çevrelenmiş, ortaya çıkan bu yüzeye sonradan eğik taramalar ilave edilmiş ve bunlar gölge ışık sağlamaktan çok figürlere heykel görünümü vermiştir. Bu anlayış o devirde başlayan Rönesans akımının etkisiyle sanatçıların eski Yunan ve roma Heykellerine duydukları ilgiden doğmuştur. Almanya'da kuyumcu ve metal işçilerinin önderlik ettiği kazı sanatı, 15.y.y. İtalya okulundan oldukça farklı bir yolda gelişmiştir. Gotik tarz sanatının bütün inceliğini ve arabeskini koruyordu. Kaligrafik desen anlayış nedeni ile, çizgi ve ışık farkını iyice belirleyen çapraz taramalarla dolu çeşitlemeler sağlanıyordu. İnce hassas noktalamalarla yüzey zenginleştiriliyordu. | ||
07-02-2007, 10:45 | #8 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Albrecht Dürer(1471-1512) baskı sanatının en büyük ustalarındandır. Tahta baskı, bakır üzerine kuru kazı ve asitle yedirme tekniklerini kullanmış, İtalya'ya gittiğinde Mantegna'dan etkilenmiş, onun resimlerinden kopyalar yapmasına rağmen çelik kalemle oyup baskılarını aldığı kalıp çok zengin değerlerle bambaşka anlam kazanmıştır. Gravürcü olan Dürer eau-forte ve xylographi tekniklerini uygulamıştır. En ünlü ve tanınmış eserleri arasında Alegorik Anlamlı, Süvari-Ölüm-Şeytan, Melancholia, çalışma odasında St. Jerâme'dir. Melancholia'da kanatlı bir melek sağ tarafta oturmuş görünmektedir. Arkasında ve etrafında geometrik şekiller, kum saati, elinde de bir pergel bulunmaktadır. Melek başını eğmiş, derin düşünceye dalmıştır. Matematik verilerinin, akıl ölçülerinin, ruhu doyurmadığını ifade etmek ister gibidir. Bu hal gerçek bir melankoli halidir. Melancholia Goethe'nin, Faust'unun bir öncü tipi olabilir. Sahnede perspektif bilinçli bir şekilde işlenmiştir. Meleğin anatomik yapısı giysiye verilen gölge ışıkla plastik bir şekilde değerlendirilmiştir. | ||
07-02-2007, 10:45 | #9 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| "Dürer; oran, anatomi ve perspektif sorunlarıyla meşgul olmuştur. İncelemeler ve yayınlar yapmıştır. Anatomi araştırmaları ve etütleri, ideal insan tipini saptama çalışmalarıdır."[1] Çizgi, nokta ve çapraz taramanın bütün imkanlarını kullanan Dürer, ayrıntıları büyük bir titiz ve incelikle oymuş, doku ile renk etkisi verecek kadar ileri gitmiştir. İnsanın değişmekte olan çevresi, toplumun sosyal, siyasal ve kültürel olarak değişimleri , bütün bunlar karşısında insanın tutumlarını, davranışlarını, etkilenmelerini konu eden dürer eserlerinde dramatik ve buruk kimi zaman isyan eden, baş kaldıran bir hava içinde resimleri en usta şekilde yansıtmıştır. Asitle yedirme tekniği, baskı sanatı yaygın duruma gelince yetişmiş ve gravür bir çok sanatçı tarafından benimsenmiştir. Daha sonraları sanatçılar bu tekniği ünlü gravür ustalarının tablo ve baskılarını taklit ederek çoğaltmaya başlamışlardır. Rafeel İtalya'da bir gravür okulu kurarak öğrencilere resimlerinin eskizlerinden gravür yapmıştır. | ||
07-02-2007, 10:45 | #10 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 17. y.y.‘dan 20.y.y.‘a kadar gravür sanatında ünlü sanatçıların yağlı boya tablolarını kopya ederek çoğaltma yöntemi ağır basmıştır. Bu arada orijinal eserlerden kazı resim yapan sanatçıların yanı sıra çoğaltma işleminin olanakları ile yeni metotlar bulan ve bu tekniğin daha da gelişmesinde rolü olan sanatçılarda yetişmiştir. Lucas Wonstenman (1595-1675) ve Bolzwerts kardeşler tabloları kazı resmi uygulama olanaklarını geliştirmişlerdir. Bu uğraşları sonunda geleneksel kazı tekniğinin sınırlarını zorlayıp, yeni dokular arama zorunluluğu duyarak teknik bakımdan ileri bir seviyeye ulaşmışlardır. Hendrik Zius (1558-1617) ise çizgi dokuları, çapraz tarama ve noktalama işlemleri ile saten, kadife, cilt sırtı gibi nesnelerin bütün özelliklerini verecek kadar oyma sanatını geliştirmiştir. Fransa'da 1. Francoisın emrinde Fontainbleu sarayında çalışan Rafael okulu sanatçıları yaptıkları eserlerin baskı olarak kopyalarını da hazırlamışlardır. Bu baskılar sonradan yetişecek olan Fransız ressamlarını etkilemiştir. Claude Mellan (1598-1688) İtalyan okullarındaki klasik model yaratma çabalarından çok nesnelerin yüzeyini taklit edebilme yoluna gitmişler ve kazı resim ile portreler yapmışlardır. 17.y.y.' a kadar oyma sanatı olarak kabul edilen asitle yedirme bu dönemde önem kazanmıştır. Bu yüzyıla kadar genellikle sanatçının kol kuvveti ile metal levha yüzeyini direkt müdahalesi yerine asidin metal yüzeyini kemirmesi ve elde edilen çizgiler, aşınmış alanlar, sanatçılara yeni çalışma olanakları sağlamıştır. 17.y.y. ve 18.y.y. ‘da resimden çoğaltma yerine artık sanatçının yaratma, özgür çalışma sonucunda sürekli yenilikler, yeni çalışma olanakları ile tekniğin sanat için kullanma ve uygulama ortamı daha yaygın bir hale gelmiştir. Böylece çoğunlukla resimde çoğaltma amacını aşarak kazı resim sanatına yenilikler getiren ustalar yetişmiştir. Bu sanatçıların eserleri ve geliştirdikleri yöntemler günümüz sanatçılarına dek etkisini göstermiştir. Bu sanatçılar arasında en büyük usta Rembrandt'tır ( 1606-1609). Kullandığı teknik asitle yedirme tekniği (ıslak kazı)dir. Bu tekniği kullanarak portrelerinde insan yüzünün etkisini artırmış, dini konularda ise kuvvetli bir ışık, gölge yaratmıştır. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |