Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Bæsın Yayın

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 08-02-2007, 16:56   #91
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

“Ermeni azdı. Ankara’da müdahale havası. Aliev, ‘Çok ölü var, Türkiye asker göndersin’” (Milliyet 19.05.1992: 1). “Ermeniler tokat atıyor, biz seyrediyoruz. Kabarağ’dan sonra Nahçıvan’da elden gitmek üzere” (Meydan 20.05.1992: 1). Daha çok aklımızın ermeyeceği, gücümüzün yetmeyeceği, devletin ya da toplumu yönetme işini üstlenmiş profesyonel kadroların ancak başa çıkabileceği tehlike ve kötülük dolu haberleri, yoğun ve peşpeşe veren enforme ediş biçimiyle kitle iletişim araçları, varolan realiteyi çarpıtarak yanlış bilincin kazanılmasına yardımcı olmaktadırlar. Böylece kitle iletişim araçları, kitleleri hayatları üzerinde bilemedikleri birtakım toplumsal ve ekonomik güçlerin kontrol kurmuş bulunduğuna inandırmaktadırlar. “Başkan Ford’un Amerikan halkının okumasını istemediği CIA Raporu; CIA’nın son 10yılda yaptığı örtülü işlerin üçte biri dost ülkelerde bazı partileri ve adayları desteklemek” (Milliyet 05.03.1976: 10). “CIA yabancı devletlerin Washington’a çektikleri diplomatik telgrafları toplamış. Amerika’da iki özel telefon ve telgraf şirketinin görevlisi, yabancı ülkelerden Washington’daki temsilciliklerine gelen mesajların ve telgrafların kopyalarını çıkarttıklarını ve Merkezi Haber Alma Örgütüne (CIA) verdiklerini açıklamıştır” (Milliyet 05.03.1976: 10). “İbret, öfke ve heyecanla okuyacağımız bir raporu açıklıyoruz. Bu dehşet verici rapor, binlerce kişiyi ölüme götüren kanlı örgüt PKK’nin, silah almak için eroin pazarladığını ve Avrupa ülkelerinde de milyonlarca insanı uyuşturucuyla zehirlendiğini ortaya koydu” (Hürriyet 21.11.1992: 1). “PKK ve Dev-Sol örgütlerinden sonra... Şimdi de Kızılordu çıktı. Dün sabah 06.15’te İzmit’teki Petkim tesislerinde meydana gelen korkunç patlamalardan sonra gazetelere telefon eden kişiler, ‘Sabotajı biz yaptık. Biz Kızılorduyuz’ dediler” (Meydan 15.05.1992: 1). “Başımızdaki dertlerine biri bitiyor, biri başlıyor. Şimdi de Yunanlılar azdı. Gümülcine’de Yunanlı saldırganlar, soydaşlarımızı dövdü ve dükkanlarını yağmaladı” (Hürriyet 30.01.1990: 1).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:56   #92
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Böylesi bir enformasyonu yaparken medyalar, sorunların üzerinde uzun uzadıya duracak vakit yoktur anlayışı içinde şiddeti ve savaş doğuran etkenlerin neler olduğunu bize vermediğinden, böylesi öngörülmez ve acımasız çevreyle bizim gibi sıradan insanların baş edemeyeceği izlenimini yaratırlar. Böylesi haberlerle varolan sistemin mantığı çıkarsamak durumunda kalan bireyle, bir yandan şiddete dayalı sistemin realitesini rasyonalize ederek, realitenin kendisine uygun/laik bulduğu toplumsal konumun ne kadar iyi ve imrenilecek bir şey olduğunu kabullenirken, diğer yandan da kendi geleceğini ve kendi mutluluğunu kendi dışında şekillenen mekanizmalara terk eder, toplumun da, siyasetin de nesnesi oldukları ve toplumu yönetme işini kendilerinin dışındaki “yönetim” görevini üstlenmiş profesyonel kadrolara bıraktıkları bir toplumsal yaşamı kendi elleriyle oluşturmaktadırlar. “Türkiye’de çalışan sınıflar her gün biraz daha yoksullaşıyor. Hem ekonomik, hem de kültürel açıdan demokrasi ve özgürlük istekleri, on yılda tekrarlanmış üç askeri darbe sonunda, toplumunun büyük bir kesiminin gözünden düşmüş, herkes köşeyi dönme ilkesini benimsemiş bulunuyor. Yaşamımızın gelecek boyutu iyiden iyiye itibarsızlaşıyor. Bu yüzden siyaset kitlelere bazı profesyonellerce üstlenilmesi gereken bir işmiş gibi geliyor. Oysa, kitleler siyasetin doğrudan yapıcıları ve üreticileri olmadıkça hiçbir şeyin değişmesi mümkün değil” (Oktay 1991: 58).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:56   #93
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu çerçeve içinde, sunulan haberleri okuyan kişiler, zaten yaşamı fragmanlar (parça-parça) biçiminde algıladıklarından dolayı söz konusu kişilerin, sunulan haberlerin verili reel hayatla olan dolaylı ya da dolaysız ilişkilerini görebilecek bir eleştiriyel tavra sahip olabilmeleri de mümkün olamamaktadır. Oysa ki dikkatli ve eleştiriyel bir okumayla, ilk anda birbiriyle ilgisizmiş gibi görünen olay ve olguların, gerçekte birbiriyle olan dolaylı ve dolaysız ilişkilerini ortaya koyabilecektir. 12 Haziran 1976 tarihli Hürriyet gazetesinin ilk sayfasına bakalım; 1) “ ‘Ben öldürmedim’. Handan’ın katili sabahtan akşama kadar yargılandı. Savcı, Ahmet Şahin’in idamını istedi”. 2) “Gaziantep’te kanlı çatışma: 3 ölü”. 3) “84 yaşındaki Yugoslavya liderinin dinç yürüyüşü ve kır düşmemiş kızıl saçları dikkat çekti; Tito, ‘Dünyanın gidişi iyi değil’”. 4) Bayiler kar haddini az buldukları için direnişe geçiyor. Tüp gaz sıkıntısı başlıyor”. Aynı gazetenin 6 ve 7’nci sayfaları ise şöyle; 1) “5 yıl önceki 100 lira bugün 260 lira. Ülkemiz hayat pahalılığında dünyada 3’üncü sırada”. 2) “Cebindeki son on lirayla bir ip aldı. Kendini asan ümitsiz aşık sonunda kurtarıldı”. 3) “Gaziantep’te yeni bir hücre evi ortaya çıkarıldı. 16 kişi gözaltına alındı. THKO, silah almak için kaçakçılık yapıyor”. Bir diğer örnek 15 Şubat 1990 tarihli Hürriyet’in ilk sayfası; 1) “Ege bölgesinde tütün fiyatlarını protesto için üreticinin yaptığı gösterilerde sadece Akhisar’da tüccarlara ait 55 işyeri ve büronun tahrip edildiği saptandı”. 2)
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:56   #94
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

“Hükümetin tütün taban fiyatlarını protesto için tütün zehiri içerek canına kıymak istedi”. 3) “Tek temiz komşumuz Sovyetler çıktı. 18 ülke, Türkiye’deki terörü destekliyor”. Aynı tarihli gazetenin 3’üncü sayfası; “Şiddet toplumuna doğru gidiyoruz. Sadece kentlerde geçen yıl 12 bin 419 kişi, bıçak ve ateşli silahlarla yakalandı”. Diğer örnekleri ise şöyle; “Ruh sağlığı doktorlarının araştırmasına göre; 1 milyon kişi çıldırmak üzere! Geçim sıkıntısı, işsizlik, parasızlık, kalabalık, gürültü, trafik ve sıcaklar çıldırma riskini artırıyor! Halen 1 milyon dolayında insanın her an çıldırabileceğini dikkat çeken psikiyatristler, ‘Cinnet geçiren kişiler çevrelerine karşı son derece tehlikeli olabilir’ diyorlar”. Hemen yanındaki haber; “Demirel’i kızdıran kadın! Demirel’in gezisi sırasında Zehra Çetin adında bir kadın onun yolunu keserek, ‘Açım, perişanım, herkese aş, iş ve ekmek vaadetmiştin, ben şimdi bunları istiyorum’ dedi. Demirel’in Vali Kozakçıoğlu’na, ‘Bu konuyla ilgilenin’ demesi üzerine Zehra Hanım, ‘Hayır Baba... Ne yapacaksan sen yap. Benim tahammül edecek durumum kalmadı’ diye bağırdı” (Meydan 22.07.1992: 1). “Bir vatandaş böyle çıldırdı. 4 ay önce işten atılan ve hiçbir yerde iş bulamayan Ziya Öztürk, atıldığı fabrikanın dumanı çıkıp çırılçıplak soyunarak elinde balta ve gazla kendini öldürmek istedi. Bir elinde balta, diğer elinde ise bir gaz bidonu olan talihsiz Ziya, “Karnım aç, ölmeden önce bir lokma ekmek verin” diye haykırdı. Kendisini dehşet dolu bakışlarla izleyen vatandaşlara ve kurtarmak isteyen polislere, “Kimse yaklaşmasın, doğrarım, yakarım kendimi” diyen Ziya Öztürk, deli olmadığını, uğradığı haksızlığı protesto etmek istediğini söyledi”. Hemen yanındaki haber ise şöyle; “Çaldıran kiracı evi ateşe verdi. Gaziantep’te, kira ve su parasını almak için gelen ev sahibi ile tartışan Bahri Biçkici adlı kiracı, “Yetti artık herkes para istiyor... her gün her şeye zam geliyor” diyerek cinnet geçirip, evi ateşe verdi” (Meydan 23.07.1993: 1). “Hükümet boşluğu devam ederken... Vatandaş sonunda çıldırdı! “Bir ülke böylesine başsız kalamaz” diye bağıran emekli astsubay, “Başbakanlığımı ilan ediyorum. Kimse aç kalmayacak, kimse sokakta yatmayacak. Bütün politikacılara lanet okuyorum. Zamlardan iki yakamız bir araya gelmedi. Vatandaş, geçim sıkıntısından inim inim inliyor. Emekliler maaş kuyruklarına can veriyor. Beylerimiz ise kokteyllerde, davetlerde, düğünlerde boy gösteriyor” diye bağırdı”
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:57   #95
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

”. Hemen altındaki haberlere bakalım; “Başbakan Vekili Erdal İnönü, hesap uzmanlarının Ankara’da düzenlediği gecede, garsonun sıcak kalması için altına ispirtolu pamuğun yandığı bir tepside getirdiği kızgın sosislerden birini dalgınlıkla, kürdan kullanmayıp eliyle tutan İnönü’nün parmakları fena yandı. Sosisi fırlatıp elini üfleyen Erdal İnönü, ‘Üff, amma da sıcakmış, elim yandı yav’ diye söylendi”. “Demirel, memleketi Isparta’da krallar gibi karşılandı. Üzerine tonlarca gül serpildi”. “Zamma doymuyorlar! Vay insafsızlar! Daha iki ay önce ağır biz zam yapan ilaç firmaları, Bayram’dan sonra ilaca yüzde 30 arasında bir zam daha yapacak” (Meydan 30.05.1993: 1). “Demirel, “500 günde ülkeyi düzelttik”. Başbakan Demirel, dünkü basın toplantısında, ülkenin günlük gülistanlık olduğunu iddia ederek şöyle oldu, “Enflasyonda düşme başladı, işsizlik azaldı, büyüme hızlandı”. Hemen yanındaki haberler; “Demirel’in şansına bak. Başbakan dün, “500 günde ülkeyi düzelttik” diye basın toplantısı yaparken, işsizlikten kendini öldürmek isteyenler ve yine işsizliğe isyan edip Ankara’ya yürüyenler oldu”. “İşte Baba’nın vatandaşı! İşsiz genç, kendini otobüsün altına atarak ölmek istedi. Başkomiser Salih Aktaş’ın kendisini kurtarmasından sonra güçlükle teskin edilmeye çalışılan işsiz genç Halis Kutay, “Yalvarırım size, öldürün beni. Açlıkla boğuşmaktan usandım artık” diye bağırıyordu”. “Bu üçüncü olay. Tütün üreticisi tütün zehiri içip intihar etti. Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde tütün üreticisi olan 3 çocuk babası Ali idi, geçim sıkıntısından ötürü girdiği bunalım sonucu, tütün zehiri içerek yaşamına son verdi”. “Kazığa hazırlanın! Akaryakıt, içki, sigara, şeker, uçak, tren, otobüs ve vapura büyük oranda zam geliyor” (Meydan 15.04.1993: 1). “Bu gidiş kötü! Dün de şeker (yüzde 27) ve demir (yüzde 3.49) zamlandı. İşçi dünyası sancılı. Büyük bir grev dalgası geliyor”. Bu haberin yanındaki diğer bir haber ise şöyle; “Soyan soyana. Hırsıza, kilit para etmiyor. Soygunlarda son günlerde patlama var. Kadıköy Yeşilbahar sokaktaki soygun, aynı sokaktaki üç gün içinde gerçekleştirilen 5.olay. Yetkililere göre, soygunların artmasında ekonomik koşullar rol oynuyor” (Günaydın 07.03.1990: 1). “İşsiz kocadan kurşun yağmuru. Mustafa Gerçel, boşanalım diyen karısına kurşun sıktıktan sonra kayıplara karıştı”. Yanındaki diğer haberler; “Ameliyat parası için oğlunu satıyor. Kıbrıs Barış Harekatı’nda aldığı kurşun yarasından dolayı başında ur oluşan Adapazarılı Hüseyin Akgül, ameliyat parası için 5 yaşındaki oğlunu iyi bir aileye satmak istediğini söyledi”. “Göksel Kortay’ı fena çarptılar. Böyeoğlu’na temiz tutma kampanyasına katılan tiyatro sanatçısı Göksel Kortay yankesicilerin azizliğine uğradı”. “Alacak kavgası cinayetle bitti. Maltepe Beşevler’deki pasaj içinde alacak yüzünden herkesin gözü önünde tartışan iki arkadaş, filmlerdeki gibi bıçaklarını çekip birbirlerine girdiler”.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:57   #96
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

“Ağlatan Reçete. Memur karı-koca; “Biz bu ilaçları nasıl alırız?” PTT memuru İsmail Talaş, kalçası kırılan kayınpederine aldığı 2 milyon liralık platin çubukları ilaçların yetmemesi ve ek reçeteye yenilerinin istenmesi üzerine, hastane kapısında eşiyle birlikte fenalık geçirdi. İsmail Talaş’ın yaşadığı sosyal dram, genel sağlık sigortasının maddi gücü olmayan insanların ne duruma düştüğünü kanıtlıyordu”. “Zeytin, peynir, sucukla oruç açmak ‘Lüks’ oldu... İftar sofrası ateş pahası”. “Yeşil gözlere 5 milyonluk hediye. İstanbul Sergi Salonu’nda Uluslar arası Optik Fuarı’nın açılışını yapan Şişli Belediye Başkanı Fatma Girik, kendisine hediye edilen toplam 5 milyon lira değerindeki biri altın çerçeveli 7 gözlükle fuardan ayrıldı” (Günaydın 23.03.1990: 3). “Erkeksiz köyde PKK barbarlığı. PKK tarihinin en iğrenç katliamını Van’ın Bahçesaray ilçesindeki bir yaylada yaptı. Erkeklerin bulunmadığı sırada baksın yapan 7 PKK teröristi savunmasız 15 çocuk ile 9 kadını delik deşik etti”. Hemen yanındaki haber, “Antalya cıvıl cıvıl. Binlerce yerli ve yabancı turist, Antalya’da bombalı eylemlerle yaratılmak istenen panikten hiç etkilenmedi. 3 otele atılan bombalardan bir gün sonra, Konyaaltı Plajı, yerli ve yabancı turistler tarafından tıklım tıklım dolduruldu” (Hürriyet 20.07.1993: 1).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:57   #97
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

4. Bireysel Şiddet İçerikli Haberdeki Sunma Biçiminde Magazinleşmiş Bir Söylem Tarzının Yer Alması ve Yazılı Basında Bu Söylemin Hissedilir Ağırlığı

Bu çerçevede, kitle iletişim araçları, şiddet olaylarını yansıtırken abartma ve saptırmalara başvuran ve olay üzerinde yoğunlaşarak, onu, içinde bulunduğu toplumsal koşullar içinde açıklamaktan çok, bireysel psikolojinin etkenleriyle açıklayarak ve sonuçta, bireyin, şiddete dayalı insan-insan arası ilişkileri içinde barındıran ve haklılaştıran bir toplumsal realite etiğini kabul etmesine yol açacak biçimde bir haber diliyle örülü bir sunumu yeğledikleri görülmektedir. Gittikçe artan ve birbirine benzerlikler göstermeye başlayan bu sunumda, neredeyse gündelik hayatın söylemine denk düşecek bir biçimde avami ve lumpen bir dili içinde barındıran magazinleşmiş bir söylem tarzının etkinlikle kullanıldığı söylenebilir. Böylece, bu söylem tarzının sadece şiddet içerikli haberlerde değil, politik içerikli haberlerde de başat konuma geldiğini görmekteyiz. Özellikle bu durumu başlıklarda gözlemlemek mümkün: Söz konusu başlıklama tekniği olarak Ahmet Oktay önemli bir saptamada bulunuyor: “Giderek enformatif (bilgi verici) olmaktan çıktı başlık, imajinatif (hayal kurdurucu) bir içerik kazandı. Önceleri başlık, haber duyurulacak olayı hemen açığa vururdu. Oysa günümüzde bu uygulama terkedilmiş bulunuyor. Okuyucu, başlığı baktıktan sonra haberi kafasında kurmakta, boyutlarını genişletmektedir denilebilir
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:57   #98
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Örneğin, artık şöyle atılıyor başlık; ««Adalet Sancılı»», ««Memura Bir Parmak Dal»». Başlık yapımında fiilin kaldırılışı, tamamlama işlevini okura bırakma isteğinin doğal uygulaması elbet. Bu sayede okur habere karşı kışkırtılmış da oluyor; Nedir bu sancı diye merak uyandırıyor. Gerçi ««üst başlık»» ve ««spotlar»» da anlatmaktadır memura yeterli düzeye zam yapılmadığını ama, okur iç sayfaya geçtiğinde ayrıntıları öğrenebilecektir” (Oktay 1987: 108-109).
Ahmet Oktay, kitlesel başlık diye tanımladığı bu yöntemin olumlu ve olumsuz yanlarını şöyle sıralamaktadır. “Kitlesel başlık, ister istemez, halk dilinin, hatta argonun sözcüklerine başvurmaktadır zaman zaman ve bu yanıyla muhalif bir boyut oluşturduğu izlenimi vermektedir. Evet, bu pahalılıkta memura ««bir parmak bal»» çalınmıştır. Gel gelelim, aynı başlık bir halk deyiminden yaralandığı için, o deyimin kullanıla kullanılan edindiği anlamını da yedeğinde çağrıştırmaktadır. Çünkü, çalınan, bir parmak da olsa baldır. Bu bakımdan, başlığın, iktidarın icraatına eleştiriyel bakış getirdiği kadar o eleştiriyi anında hafiflettiği de söylenebilir. Yetersizdir ama yine bir şeyler yapılmıştır. Düşünülmektedir memur. Bunlar yöneten/yönetilenler ilişkisi bakımından tartışılması, irdelenmesi gereken sorunlar olarak belirmektedir. Bu tür başlığın vurgulanması gereken bir özelliğini daha yeri gelmişken vurgulamak gerekir: Haberin yorumuna dayanıyor bu başlık. Bu tutumun kimi yerde saptırıcı olabileceğini işaret etmek zorunludur. Çünkü; bazen başlığın haberdeki hiçbir öğeyi dışa vurmadığı görülüyor. Ayrıca, yorum, gündelik değer yargılar, basmakalıp bakış açıları içinde gerçekleştirildiğinden, gazete başlıklarının birbirinin kopyası olduğu izlenimini doğuruyor” (Oktay 1987: 108-109).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:57   #99
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu durumla ilgili gazetelerden örnekler; “Emlak Bankası deniz, Yemeyen Domuz. Emlak Bankası dosyası açıldıkça sokaktaki sıradan vatandaşın dışında herkesin avantadan pay aldığı büyük bir soygun-yolsuzluk sistemi ortaya çıkıyor” (Sabah, 13.05.1992, s.1). “Vah uyanıklar! İstanbul’a gelen bazı milletvekillerinin otel indirimleri kaldırıldığı için, Türkiye’nin en pahalı hastanesini sağlık kontrolü bahanesiyle otel gibi kullandıkları ortaya çıktı” (Hürriyet, 07.08.1992, s.1). “100 milyarlık projede okus-pokus. Gizli eller, inşaat başlamadan bir tesisin kullanım alanını esrarengiz şekilde büyüttü” (Hürriyet 22.09.1992: 1). “Vergi ödemeyene devletten ödül. Cumartesi açıklanacak ekonomik paketle vergi affı getiriliyor. Vergisini ödemi yenlere kolaylık sağlanarak para cezaları hafifletilecek” (Hürriyet 16.01.1992: 1). “Çağlar ‘Ben de vergi kaçırdım’. Demirel’in sağ kolu, kabinenin en zengin adamı, Devlet Bakanı Cavit, Hürriyet’in sorularını açık yüreklilikle yanıtladı, ‘Ticaretle belirli bir yere gelinceye kadar kurallara uymuyorsunuz. Verginizi tam vermiyor, bazı yerlerden kaçırıyorsunuz. Aksini söylersek yalan olur. 80 öncesine kadar ben de buna dahildim. 80’den sonra, büyüdükten sonra... hele politikaya atıldıktan sonra, her şey yasaldır” (Hürriyet 22.12.1991: 1). “Hayırlı işler Cavit Bey. Devlet Bakanı Cavit Çağlar, ‘paramız çok’ diyen petrol zengini Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’e, Bursa’daki fabrikasında ürettikleri malları överek pazarlamasını yaptı” (Hürriyet 05.08.1992: 1). “ ‘Bunlar götürmeye alışmış. Herhalde şimdi götüremiyorlar ve huzursuz oluyorlar’ Dum Dum Kurşunu adı verilen köşede şu spotlar seçilmiş; “ ‘Babalarına dua etsinler. Otursunlar oturdukları yerde, oturup babalarına dua etsinler’. ‘Durmadan zam yapıyor. Sen arabaya her ay zam yapacaksın. Sormazlar mı... 4 aydır ne enflasyon var da zam yapıyorsun?’. ‘Kendilerini ne sanıyorlar? Ne zannediyor bunlar kendilerini? TÜSİAD nedir? Bir kulüp. Biz ülkeyi kulübe mi yönettireceğiz?’ ‘Rahmi Efendi’nin yatı. Rahmi Efendi, binecek yatına okyanuslarda gezecek, sonra kalkıp Türkiye’yi yönetecek’” (Hürriyet 13.09.1992: 1).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:58   #100
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

“ ‘Yüzsüzler’. Devlete trilyonlarca vergi borcu takan yüzsüzler, vergi affını hiçe saydılar. Devlet, 27 trilyonluk vergi alacağının, af ilan etmesine rağmen ancak yüzde 20’sini geri alabildi. Sadece İstanbul’da 670 kişi, 7.2 trilyonluk vergi borcunu ödememekte direniyor” (Hürriyet 06.05.1992: 1). “Vay... Vay... Vay. Ve sonunda SHP bombası da patladı. Göknel’in evinde Mehmet Moğoltay ve SHP İstanbul İl Başkanı Çengel’i maaş bağlandığını gösteren belge ele geçti. Maliye ve İçişleri Müfettişleri dün beş saat boyunca evden alınan bu belgeleri inceleyince, SHP’yi altüst edecek belgeyi buldular: 1. Moğoltay’a 150 milyon lira aylık maaş bağlamış. 2. Müthiş bir iddia daha: 29 gazeteciye de maaş. 3. Kendisini desteklemeyen SHP’den intikam mı alıyor?” (Hürriyet 18.08.1993: 1). “Al bu zammı başına çal! İş bırakmalar, yürüyüşler; sadakaya memur öfkesi. Kamu çalışanları bugün yurt çapında eyleme geçiyor. Eylemlerde “grevli toplu sözleşmeli sendika” talebini öne çıkaracağı belirtilen kamu çalışanlarının, düşük memur maaşlarını da protesto edeceği bildirildi” (Aydınlık 15.07.1993: 1). “Hababam sınıfı kabine gibi. Bakanlar da, Hababam Sınıfı’ında olduğu gibi birbirlerine ad taktılar. Bu lakaplar, o bakanın başına dert olan icraatını simgeliyor. Bunlardan en ilginç olanları CMUK Seyfi (Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’ndaki büyük mücadelesi nedeniyle Adalet Bakanı Seyfi Oktay’a takılan lakap), İLO Mehmet (T.B.M.M.’ndeki ilk İLO sözleşmeleri oylamasında yeterli çoğunluk bulunamamasını sorun edip, istifa aşamasına kadar gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğoltay’a takılan lakap), VIDIMIK Tansu (Son dönemde Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) çıkarması yüzünden Devlet Bakanı Tansu Çiller’e takılan lakap), Hayret Hikmet (Yılın büyük bölümünü yurt dışında geçirdiğinden Bakanlar Kurulu toplantılarına çok az katılan ve bu nedenle görüldüğünde, “Hayret Hikmet de geldi” sesleriyle karşılanan Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’e takılan lakap), Taka İbrahim veya Kaptan-ı Derya (Denizcilikten sorumlu olacağı belirtildiği halde hala bakanlığının kuruluş yasası Bakanlar Kurulu’na bile getirilmeyen Devlet Bakanı İbrahim Tez’e takılan lakap), 900’lü Yaşar (900’lü ‘Alo’ hatları nedeniyle Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu’ya, bakan arkadaşları tarafından takılan lakap), E.T. (E.T. adlı ünlü filmdeki uzaylıya benzemesi nedeniyle Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’ye takılan lakap)” (Hürriyet 26.12.1992: 1).
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 06:56 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580