|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
02-02-2007, 11:56 | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Advalorem vergilerin en önemli sakıncası ise, vergi matrahını teşkil eden değerin belirlenmesinde ortaya çıkmaktadır. Uygulamada bu değer FOB ve CIF fiyat olarak iki şekilde belirlenmektedir. FOB fiyatı, malın satıcının limanında gemiye yüklendiği andaki fiyatıdır. CIF fiyatı ise, malın alıcı ülkenin limanına ulaştığı andaki fiyatıdır ve FOB fiyatına göre daha fazladır. Çünkü, bu fiyat maliyet ile birlikte taşıma ve sigorta giderlerini de kapsamaktadır. Bazı ülkelerde ise, tarife bünyesi hem spesifik ve hem de advalorem unsurlardan oluşmaktadır. Bu durumda tarife aslında advalorem nitelikte olmakla birlikte gümrük vergisi birçok malda belli bir spesifik yükün altına düşemez.[1] Karma tarife, daha çok ucuz mallar üzerinden gelir sağlamak amacıyla kullanılmakladır. Bazen de ihracatçı ülkelerin giriştikleri dampingler yüzünden malların gerçek değerinin bilinmemesi de bu tarife sistemine geçilmesine neden olmuştur. Karma gümrük vergileri daha çok hammaddesi vergilendirilmiş mamul mallara uygulanır. Spesifik vergi burada telâfi edici vergi niteliğindedir. Hammadde sanayine vergi ile getirilen korumayı dengeler. Advalorem vergi ise, tamamlanmış malları üreten sanayi dalına koruma sağlar. 5. Az Gelişmiş Ülkelerde Dış Ticaret Üzerinden Alınan Vergilerin Yeri Ve Önemi Gelişmekte olan ülkelerde, dolaylı vergiler genel bütçe gelirlerinin önemli bir oranını teşkil etmektedir. Bu vergilerin genel gelirlere oranı bazı ülkelerde % 60 - %70'e ulaşmakta; gelişme devreleri tamamlandıkça, dolaylı vergiler oranında bir azalma olmakta ve gelişmiş ülkelerde, Gelir ve Kurumlar Vergileri gibi dolaysız vergiler, gelir bütçelerinde önemli bir yeri işgal etmektedir. | ||
|
02-02-2007, 11:56 | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Tüketimi hedef alan vergiler; tüketimin yegâne kaynakları olan üretim ve ithalatçı dayanmaktadır . Gelişmekte olan bazı devletler; ekonomilerinde çok önemli yer işgal eden bazı üretimlerinden "İhracat Vergisi" almakta iseler de; bu vergi önemini gitgide kaybetmektedir. Ancak, ihracat vergisi konusu olacak malın, dünya pazarlarında her zaman aranan yani fiyat elastikliği az olan bir monopol malı olması gerekmektedir. Örneğin, kauçuk, kahve, bakır, krom gibi mallar.[1] Az gelişmiş ülkeler yönünden dış ticaret üzerinden alınan vergilerin önemli iki etkisi bulunmaktadır. Bunlardan birisi gelişmekte olan ülkelerde yeni doğmuş sanayinin, yüksek gümrük vergi ve resimleriyle korunması, ikincisi ise, bu vergi ve resimlerin gelişmekte olan ülkeler için en verimli bir gelir kaynağı olduğu hususudur. Gümrük vergi ve resimlerinde bir artış olması, vergi oranları değişmediği sürede, bir memlekete daha fazla mal ithal edildiğini ifade eder; bu da milli ekonomi ve özellikle sanayi yönünden sakıncalar ortaya çıkarır. Bir memlekete; daha fazla ithal malının gelmesi, yerli üretimi azaltır, şayet ithal malları fiyatları -gümrük vergileri ödendikten sonra dahi- yerli fiyatlardan düşük ise; yerli üretimin gerilemesine neden olur. Bizde sık sık bu durum müşahade edilmekte; yerli sanayi, ithal kotalarının genişletilmesi veya kotaya yeni ithal malları dahil edilmesi şeklinde bazı tahditlere maruz kalmaktadır. Bu konuda ele alınacak diğer bir husus da; gümrük vergileri ile ödemeler dengesi ilişkileridir. Ödemeler dengesini sağlamakta güçlük çeken bizim gibi ülkelerde, gümrük vergilerinden meydana gelecek gelirler belli sınırlar içinde kalmaktadır. İthal imkanları -ihracata, işçi dövizlerine, dış yardımlara- kısa bir ifade ile ödemeler dengesi imkânlarına bağlı olduğundan ve çok defa ithal edilecek mallar planlı ekonominin gereğine göre ayarlandığından esasında yeni kurulmuş sanayin korunması devamlı şekilde yapılagelmektedir. | ||
02-02-2007, 11:57 | #13 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Gelişme yolunda olan ülkelerin kullanmakta oldukları ticaret politikası araçları, ithalat vergileri ve resimlerini, ihracat vergilerini ve ihracata verilen sübvansiyonları, katlı kur tatbikatını, girdilerin ve çıktıların nisbi fiyatlarını değiştirmek suretiyle, yeni yatırım dahil, kaynak tahsisi üzerinde etki yapmakta, ithal ikamesi ya da ihraç faaliyetlerini teşvik etme veya teşvik etmeme yönünde işlemektedir.[1] Daha önceki bölümde de belirttiğimiz gibi, bir ülkenin yurt dışından ithal ettiği hammadde, yardımcı madde veya mamul madde niteliğindeki mallara, ithal anında uygulanan gümrük vergi ve resimleri tarife engeli olarak tanımlanmıştı. Şimdi gelişme yolundaki ülkelerin kullandıklar ticaret politikası araçlarından biri olan bu tarife engellerinin ekonomik nedenlerinin neler olduğuna bakalım. Sanayi, tarım ve hizmet sektörlerinde henüz uluslararası rekabete açılabilecek derecede gelişmemiş olan ve topluca ekonomik faaliyetleri cılız bir görünüm arzeden gelişme yolundaki ülkeler gelişmiş ülkelere göre tarife engellerini azaltmakta kıskanç davranmak zorundadırlar. Bu tür ülkelerin belirli bir süre tarife engellerini etkin olarak kullanması, yurt içinde müteşebbisleri şemsiye altına saklayacak ve gerekli deneyimleri kazanmalarına yol açabilecektir. Ancak, koruma dozunun ayarlanabilmesi, bu tür ülkeler için. hayati önem taşımaktadır. Makul kabul edilebilecek bir dozun üzerinde korumaya yönelirse, hemen her sektörde ithal ikamesi anlayışının yerleşmesi ve bir daha kıskacından kurtulunamayacak hastalıklı sektörlerin oluşturulması kaçınılmazdır. Aşırı boyutlarda kabul edilecek bir koruma marjının yerli müteşebbisi eri rehavete sürükleyebilecek ve zaten kıt olan üretim faktörlerini ziyan edebilecektir. | ||
02-02-2007, 12:01 | #14 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| C) DIŞ TİCARET ÜZERİNDEN ALINAN VERGİ ve FONLAR 1. İTHALATTAN ALINAN VERGİ VE FONLAR İthalattan alınan vergiler özellikle koruyucu karakteriyle gelişmekte olan ülkeler için büyük önem taşır. Bu vergilerin etkin bir biçimde uygulanmasıyla, yerli sanayi dış ülkelerin rekabetine karşı himaye edilebilir. Bu vergiler esas itibariyle yerli üretimden alınmadığından, iç üretim de dolaylı olarak özendirilmiş olur. Çeşitli yatırım ve ara mallar ile sektörlere uygulanan farklı vergi oranları, sanayi sektöründe yatırımların yönlendirilmesine ve yerli girdi kullanımının özendirilmesine olanak sağlar. İthal vergilerine ilişkin muafiyetler büyük ölçüde dış finansmanı gerektiren yatırımlarda maliyetlerin daha başlangıç aşamasında yükselmesini önler.[1] Dış ticaret üzerinden alınan vergileri mal ve hizmetlerin gümrüklerden giriş ve çıkışlarına göre ithal vergileri ve ihracat vergileri olarak sınıflandırabiliriz.[2] Türkiye'de dış ticaretten alınan vergiler daha çok ithalata dayalı olan vergilerdir. bununla beraber zaman zaman ihracattan alınan vergiler de konulmuştur.[3] İthalatta alınan en önemli vergi, gümrük vergi sidir. Bunun yanında uygulanmış İthalat Muamele Vergisi, İthalde Alınan İstihsâl Vergisi, İthalat İstihlâk Vergisi gibi vergilerde vardır. Ayrıca Damga Resmi, Belediye Hissesi ve İstanbul, İzmir ve Trabzon limanlarından ithal edilen eşyadan alınan Rıhtım Resmi de bu arada sayılabilir. Bu vergilerden bir kısmı çeşitli kanunlarla yürürlükten kalkmıştır. Bir kısım vergi, resim ve fonlarda çeşitli değişikliklerle uygulanmaya devam etmektedir. | ||
02-02-2007, 12:01 | #15 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ülkemizde dış ticaret vergileri incelendiğinde İkinci Dünya Savaşı sırasında kısa bir dönem uygulana alanı bulan Gümrük Çıkış Vergisinin dışında bir ihracat vergisi görülmemektedir. a) Gümrük Vergisi Gider vergileri içinde yer almasına rağmen teknik ve yapısal özellikleri sebebiyle her zaman ayrı bir inceleme konusu olan gümrük vergisi[1] mal ve eşyaların bir ülkenin sınırından geçişi (ithal, ihraç veya transit şeklinde) anında miktar veya değer üzerinden alınan vergilerdir.[2] Bazı yazarlar gümrük vergilerini "hudut vergileri" şeklinde tanımlamaktadırlar. Burada sözü geçen sınır her zaman için siyasal sınırla çoğu kez birleşmekte ve siyasal sınır aynı zamanda gümrük sınırı olmaktadır. Gümrük vergileri, malların gümrük sınırını aşması dolayısıyla alınmaktadır, âlların bu sınırı aşması dolayısıyla, ithalat gümrük vergisi, ihracat vergisi ve transit gümrük vergisi alınmaktadır. Ancak bugün için uygulamada bazı istisnalar hariç, sadece ithalat dolayısıyla sınırı aşan mallardan gümrük vergisi alınmaktadır. Günümüzde hatta ihracattan ve transitten vergi alınması bir yana, işlenmek üzere yurda sokulan ve sonra yurt dışına çıkartılan mallardan vergi dahi alınmamaktadır. Bu konuyu gerçekleştirmek için iki yöntemden yararlanılmaktadır. Birincisi, eskiden "reddi rüsum usulü" denilen usuldür. Bu usulde, mal memlekete girerken alınan vergi malın çıkışında geri verilmektedir. ikinci usulde, "geçici kabul" usulüdür. Buna göre, malın belli bir süre sonra memleketten çıkartılması kaydıyla hiç vergi alınmamaktadır. | ||
02-02-2007, 12:01 | #16 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Gümrük vergisinin mükellefi, Gümrük Vergisi Kanununun 2 nci maddesine göre;" Türkiye Cumhuriyeti gümrük hattından geçen veya eşya geçiren her şahıs, bu kanun ile buna dayanılarak çıkarılan tüzükler, kararname ve yönetmelikler hükümlerine uymakla mükelleftir." şeklinde tanımlanmış ve vergi mükellefiyetinin başlangıcı da 3 ncü madde de yer almıştır. Vergiye esas olan tarife; 4 ncü madde de; Gümrük Vergisi, 3 ncü madde gereğince ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihte, eşyanın bulunduğu hal ve maliyetine göre o tarihte, yürürlükte bulunan Gümrük Giriş Tarife Cetvelindeki nispet, had ve esaslara göre hesaplanır 1615 sayılı Gümrük Vergisi Kanununda çeşitli istisna ve muafiyetler tanınmıştır. Karşılıklı olmak kaydıyla diplomatik muafiyetler, hediyelik eşyaya tanınan genel muafiyetler, sınır ahalisine tanınan muafiyetler, turistik kolaylıklar gibi muafiyetler tanınmıştır.[1] Uygulamada gümrük vergisi, Gümrük Giriş Tarife Cetvellerinde yazılı esas ve oranlar üzerinden alınmaktadır. Spesifik tarifenin uygulanmasında eşya gruplar halinde numara almak suretiyle işlem yapılmaktaydı. Ancak bu tarife uygulamasında (veya eşya sınıflandırması) vergi ağırlık, hacim ve uzunluk üzerinden vergiye tabi tutulurdu. Bu sistem eşya fiyatlarına yansımadığı için gümrük vergi hasılatının artması ancak yapılan ithalat miktarındaki artışına bağımlı bulunmaktaydı. Kıymet esası bundan tamamen farklıdır. Kıymeti esas alındığı için ithal edilecek eşyanın kıymet artışları otomatikman vergilenmektedir. İthal hacmi artmasa bile vergi hasılatında azalmalar bahse konu değildir.[2] | ||
02-02-2007, 12:01 | #17 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ticaret o konu teşkil etmeyen insan bile tabii havanın dışında yeryüzünde mevcut ve bulunabilecek her türlü eşya bu pozisyonların birisinde yeralmaktadır. Gümrük Giriş Tarife izahnamesi olan Nomanklatör (01, Pozisyonundan ) başlayarak 21 Bölümde (99) pozisyonunda sona ermektedir. İzahname ana hükümlerin dışında Tarife Pozisyonlarının açıklanmasını yapmaktadır. Bu ana esere istinaden ithal edilecek eşyaya uygulanacak tarife pozisyonları ile bunların alt pozisyonları (supozisyonlar) karşılarında uygulanacak vergi oranları gösterilerek kanuna dayandırılan şekline de Gümrük Giriş Tarife Cetveli denilmektedir.[1] Türk Gümrük Mevzuatına göre, memleket sınırları içine ithal edilen, tarifelerde yazılı her türlü eşya, verginin konusunu teşkil eder. Türkiye'den ihraç edilen eşya ile transit olarak geçen eşya, ekonomik nedenlerle vergi dışı bırakılmıştır.[2] Gümrük Kanununa tabi eşyayı geçiren kimse anılan Kanuna göre verginin mükellefidir. Vergi, mükellefin beyanı üzerine yetkili giriş gümrüğünce, ithal eşyanın kıymeti (ithal eşyanın gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki normal fiyatı ) veya ağırlık ya da hacmine göre tarh ve tahakkuk ettirilir. Vergi mükellefiyeti beyannamelerin tescil tarihinde başladığına göre, normal fiyat beyannamelerin verildiği tarihteki fatura fiyatıdır. Verginin oran ve hadleri Gümrük Giriş Tarife Cetvelinde yer almıştır. Gümrük vergisi, Vergi Usul Kanunu kapsamı dışında kaldığından, bu vergi ve buna bağlı olarak gümrüklerce alınan diğer vergilere ilişkin itiraz, usul ve yolları özel hükümlere -tabidir. Bu hükümler 1615 sayılı Gümrük Kanununun 78 - 84 ncü maddelerinde belirtilmiştir. Gümrük Kanununun 78 nci maddesi ve Gümrük Yönetmeliğinin 408 nci maddesine göre; gümrük vergisi tahakkuklarına karşı şu sebeplerle itirazda bulunulabilir;
| ||
02-02-2007, 12:01 | #18 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1. Eşyanın tarifeye tatbikinde hata edilmesi, 2. Kıymet esasına göre vergiye tabi eşyanın kıymetinin yanlış tayin ve tespit olunması, 3. Milletlerarası Anlaşmaların yanlış tatbik edilmiş veya hiç itibara alınmamış bulunması, 4. Muaflık hükümlerinin yerine getirilmemiş veya yanlış tatbik edilmiş olması, 5. Ağırlık esaslarının uygulanmasında hata edilmesi, 6. Eşyanın menşeinin yanlış tespit olunması, itiraza konu teşkil etmektedir. Bunlar dışında başka sebepler ileri sürülemez.[1] İtiraz, yazılı imza veya yazılı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde, tahakkuku yapılan gümrük idaresine yapılır. Bağlı bulunduğu Başmüdürlük ve Gümrükler Genel Müdürlüğüne kadar intikal eder. Mükellefin haklı bulunduğu itirazlar bir üst idare tarafından değerlendirilip sonuçlandırılır. Gümrükler Genel Müdürlüğünün karalarına karşı idari yargı yolu açıktır.[2] b) Dış Ticaretten Alınan Muamele Vergisi Dış ticaretten gümrük vergisi dışında bir çok vergi alınmıştır. İthalat ve ihracattan, umumi istihlâk vergisi çerçevesinde % 2,5 oranında bir vergi alınmaktaydı. Daha sonra bu verginin yerine ikame edilen, 1927 - 1957 yılları arasında uygulanan Muamele Vergileri çerçevesinde, ithalat ve ihracatı vergileme devam etmiştir. 1931 yılındaki yeni Muamele Vergisi ile de ihracat, Muamele Vergisi dışında tutulmuş, ithalattan vergi alınmasına devam edilmiştir. İthalat için alınan Muamele Vergisi Gümrük Vergisine göre 1941 yılına kadar önemsiz olmuştur. Bu yıldan sonra ise, gerek Muamele Vergisi ve gerekse 1957'den itibaren İthalde Alınan İstihsal Vergisinin, Gümrük Vergisi kadar vergi geliri sağladığı görülmektedir.[3] | ||
02-02-2007, 14:22 | #19 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| c) İthalde Alınan İstihsal Vergisi İthalde Alınan İstihsal Vergisi, Gider Vergileri Kanunu içinde yer almaktadır. Kanuna ekli I, II, III ve IV numaralı tablolarda yazılı maddelerin Türkiye'ye ithali verginin konusuna girmektedir. Vergi, tablolarda gösterilen had ve oranlarda alınmaktadır. Petrol ürünleri, kahve ve kibrit gibi maddeler maktu (ölçü esası) diğer maddeler ise nisbi olarak (değer esası) vergiye tabidir. Verginin mükellefi, verginin konusuna giren maddeleri Türkiye'ye ithal eden gerçek ve tüzel kişilerdir. İthalde Alınan İstihsal Vergisinde verginin matrahı; değer esası, miktar esası olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Değer esasında verginin matrahı, ithal edilen malların gümrüklü değeri olup, gümrüklü değer; ithal edilecek eşyanın gümrük vergisine esas olan değeri , gümrük vergisi ve bu vergi ile birlikte hesaplanan belediye payı ve gümrük idaresine ödenen diğer vergiler ve resimler (İstihsal Vergisi dışında) ile mal gümrükten geçirilinceye kadar ödenen sair giderler (mal bedeli üzerinden alınan para birim veya fiyat farkı dahil) toplamından oluşmaktadır. Ölçü esasına göre verginin matrahı ise; vergiye tabi maddelerin ağırlık veya hacmidir.[1] Gider Vergileri Kanununa bağlı dört adet tablodaki eşya tasnifi, Gümrük Giriş Tarife Cetvelindeki tasnifin aynı değildir. Fakat bu tabloların bazı pozisyonlarında gümrük tarife pozisyonlarına doğrudan doğruya atıflar vardır. Bundan başka İthalde Alınan istihsal Vergisi, Vergi Usul Kanununun 2 nci maddesi ile, bu kanunun kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu sebeple ve Gider Vergileri Kanunu hükümleri icabı, İthalde Alınan İstihsal Vergisi gümrük idarelerince uygulanmakta ve yine bu sebeple, bu verginin uygulanmasında bir çok bakımdan Gümrük Kanunu hükümleri nazara alınmaktadır.[2] | ||
02-02-2007, 14:23 | #20 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Katma Değer Vergisi Kanununun 01.01.1985 tarihinde yürürlüğe girmesi ile birlikte, 1957 yılından beri uygulanmakta olan ithalde Alınan İstihsal Vergisi yürürlükten kalkmıştır . d) Katma Değer Vergisi Katma Değer Vergisinin (KDV) 47 - 52 nci maddeleri, "Gümrük İdarelerince Alınan Katma Değer Vergisi" ile ilgilidir. İthal sırasında alınan KDV gümrük makbuzunda ayrıca gösterilir. 1615 sayılı Gümrük Kanununun 65 nci maddesinde, ithal eşyanın gümrük vergisine esas olan kıymeti; "Gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki normal fiyatıdır," şeklinde tanımlanmış, "normal fiyat"tan, birbirinden müstakil bir alıcı ile bir satıcının tam ve serbest, rekabet şartları içinde uyuştuğu varsayılan fiyatın, anlaşılması gerektiği belirtilmiştir.[1] Eksik alınan KDV hakkında da Gümrük Kanunundaki esaslara göre işlem yapılır. KDV'nin 48 nci maddesine göre; bu kanuna göre vergisi ödenmeyen veya eksik ödenerek yurda sokulan eşyaların hiç alınmamış veya eksik alınmış KDV'leri hakkında Gümrük Kanunundaki esaslara göre işlem yapılır. (3297 sayılı Kanunun 14 ncü maddesiyle eklenen fıkra) ithal edilen eşya ile ilgili olarak; KDV'den istisna olduğu halde yanlışlıkla alınan veya fazla alındığı anlaşılan KDV, indirim hakkına sahip olmayan mükelleflere, Gümrük Kanununa göre iade olunur.[2] Kısaca İthalde Alınan KDV'nin bütün işlemleri "Gümrük Vergisi" işlemlerine benzerlik göstermektedir. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
LinkBacks (?)
LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/dis-ticaret/21217-dis-ticarette-vergiler/ | ||||
Mesaj Yazan | For | Type | Tarih | |
Untitled document | This thread | Refback | 21-03-2008 00:16 |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |