|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
02-02-2007, 14:23 | #21 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Katma Değer Vergisi Kanununun 21 nci maddesine göre ithalatta matrah; a- İthal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti, gümrük vergisinin kıymet esasına göre alınması veya malın gümrük vergisinden muaf olması halinde sigorta ve navlun bedelleri dahil (CIF) değeri, bunun belli olmadığı hallerde malın gümrükçe tesbit edilecek değeri, b- İthalat sırasında öd on en her türlü vergi , resim, harç ve paylar, c- Fiili ithalata kadar- yapılan diğer giderler ve munzam sigorta ücreti, Destekleme ve Fiyat istikrar Fonu ve Konut Fonuna katılıra payları gibi ödemeler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan ve yine fiili ithalata kadar oluşan fiyat farkı ve kur farkı gibi ödemeler dikkate alınarak tesbit edilir.[1] e) Ek Vergi KDV'de bazı malların ithali veya imalatçıları tarafından teslimi ek vergiye tabidir. Ek Vergi, malların ithal veya imalat safhalarında tek aşamada alınmaktadır. Ancak imalatın birden fazla aşamada yapılması halinde vergi, ek vergiye tabi bir malın tüketimine hazır hale getirildiği anda alınacaktır. İthal edilen veya imal edilen mallardan tütün mamuller % 50, her türlü alkollü içkiler % 50, sair şarap ve bira % 15, her türlü alkolsüz içkiler ve özü t l er % 15 Ek Vergiye tabidir. Ek Verginin matrahı; KDV'nin matrahını oluşturan unsurlardan teşekkül eder. Söz konusu verginin tarh, tahakkuk ve ödenmesi ile vergilendirmeye ilişkin diğer hususlar hakkında Katma Değer Vergisi Kanununun hükümler'i uygulanır. Ek Vergi matrahına KDV dahil edilmeyecektir. Ancak KDV matrahına Ek Vergi dahildir. Kanunun 24/b maddesinde belirtilen "vergi" tabiri Ek Vergiyi de kapsamaktadır. Mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak KDV'den Ek Vergi indirilemez. Mükellefler satış faturalarında Ek Vergiyi ayrıca göstermeye mecburdurlar. İthal sırasında ödenen Ek Vergi ise, gümrük makbuzlarında ayrıca gösterilir. | ||
|
02-02-2007, 14:23 | #22 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ek Verginin tarh, tahakkuk ve ödenmesi ile vergilendirilmeye ilişkin diğer hususlarda Katma Değer Vergisi Kanununun hükümleri uygulanacaktır. Bu hükme göre Ek Vergiye tabi malların vergilendirilmesinde aşağıdaki esaslara göre işlem yapılacaktır. 1- İşletmede üretilen Ek Vergiye tabi bir maddenin, yine isletmede üretilen Ek Vergiye tabi olmayan maddeler için kullanılması veya sarfı Katma Değer Vergisi Kanununun 3/b maddesi gereğince "teslim sayılan haller" kapsamında ek Vergiye tabi olacaktır. 2- Katma Değer Vergisi Kanununun istisna hükümleri Ek Vergi bakımından da geçerlidir. Buna göre, Ek Vergi mükellefi olan imalatçı veya ithalatçılar, istisna kapsamına giren teslimlerinde Ek Vergi tahakkuk ettirmeyeceklerdir. Bu istisnalar sözü edilen Kanunun 32 nci maddesine girenlerle ilgili teslimlerde ise iktisap sırasında ortaya çıkan ve fatura veya benzeri vesikalarda ayrıca gösterilen Ek Vergiler mükellefin varsa vergiye tabi satışları üzerinden hesaplanan Ek Vergiden indirilir, indirilmeyen kısım ise genel hükümler çerçevesinde mükellefe iade edilir.. [1] Ek Vergi, KDV'de olduğu gibi her safhada alınmamakta; bu vergiye tabi malların sadece imalatçıları tarafından teslimlerinde veya ithalinde alınmaktadır. Ayrıca, Katma Değer Vergisi Kanununun 52 nci maddesine göre; gümrük vergisinin maktuen alındığı hallerde, tek ve maktu tarife, ithalde Alınacak Katma Değer Vergisi 'de dahil edilmek suretiyle tespit olunur. f) İthalde Alınan Damga Resmi 1963 yılında Beş Yıllık Kalkınma Planı için gerekli kaynakları sağlamak amacıyla alınan tedbirlerden biri de, ithal malının gümrük vergisine esas olan değerinden % 5 oranında bir Damga Resmi alınmaktaydı. Başlangıçta geçici olarak uygulanan bu verginin daha sonra alınmasına devam edilmiştir | ||
02-02-2007, 14:40 | #23 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 15 ŞUBAT 1963 tarih ve 185 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince alınan Damga Resmi, Birinci Beş Yıllık Plan devresi sonu olan 31 ARALIK 1967 tarihine kadar uygulanmıştır. 7 ŞUBAT 1967 tarih ve 828 sayılı Kanunla Damga Resmi yeniden yürürlüğe konulmuş ve bu resmin oranının Bakanlar Kurulunca % 15'i geçmemek üzere tesbit edileceği hükme bağlanmıştır. 27 MART 1969 tarih ve 1137 sayılı Kanunun 36 nci maddesi ile bu resmin oranının % 25'i geçmemek üzere Bakanlar Kurulunca tespit olunacağı ve Gümrük Kanununun Dış Ticaret Rejimi veya Türk Parası Kıymetini Koruma Mevzuatı hükümleri dışında yapılacak ithalata %- 100 Damga Resmi uygulanacağı hükmü getirilmiştir. 828 sayılı Kanununda İkinci Beş Yıllık Plan dönemi sonu olan 31 ARALIK 1972 tarihine kadar uygulanacağı hükme bağlanmıştır. "7 ŞUBAT 1967 tarih ve 828 sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Değiştirilmesi Ve Yürürlük Süresinin Uzatılmasına Dair" 26 ARALIK 1972 tarih ve 1648 sayılı Kanunla; Damga Resmi oranının % 25'i geçmemek üzere Bakanlar Kurulunca ithalatın yapıldığı ülkelere göre farklı oranlarda tespit olunacağı ve yürürlük süresinin Üçüncü Beş Yıllık Plan dönemi sonu olan 31 EKİM I977 tarihine kadar uygulanacağı kabul edilmiştir.[1] 31 EKİM 1990 tarih ve 3675 sayılı İthalde Alınan Damga Resmi Hakkında Kanunun 1 nci maddesi gereğince de, ithal edilen malların CIF bedelinin % 10'u oranında Damga Resmi tahsil edilmektedir. Eşya Avrupa Birliği veya GATT üyesi ülkelerden ithal edilmişse, malın 12 yıllık listede yer alması halinde vergi oranı % 22,5; 22 yıllık listede yer alması halinde ise vergi oranı % 24 olarak uygulanmakta; öteki ülkelerden ithal edilmişse % 25 oranına tabi tutulmaktadır. Burada dikkati çeken nokta; Katma Protokol gereğince 12 ve 22 yıllık listelerde yer alan mallar için gümrük vergisinden yalnızca Avrupa Birliği'den yapılan ithalata indirim uygulanmaktadır . Eş etkili bir vergi olarak İthalat Damga Resminde bu indirimi Avrupa Birliği'ne üye ülkelerden gelen eşyaya uyguladığımız gibi, GATT'a üye ülkelerden yaptığımız ithalata da uygulanmaktadır.[2] | ||
02-02-2007, 14:40 | #24 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3 ncü maddesinde mükellefi, "Damga vergisinin mükellefi, kağıtları imza edenlerdir. Resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların Damga Vergisini kişiler öder." şeklinde belirtilmiştir. İthalde Alınan Damga Resmi, ithal edilen her çeşit maldan alınan bir çeşit gümrük vergisidir. GATT anlaşmasının gümrüklerin arttırılması konusunda getirdiği sınırlamalar nedeni ile adı damga resmi olarak konulmuştur. Bu vergiye GATT'da büyük itirazlar yapılmış ise de, dahili bir vergi karakterinde olduğu ileri sürülerek savunulmuştur. Bu vergi aracılığıyla, satılan dövizlerin ithalatçıya maliyeti, yükseltilmiş olmaktadır. Anılan resim, gümrük vergisi zammı niteliğinde olduğundan, geçici bir süre için ve belirli dönemlerle uygulanmaktadır. 3675 sayılı İthalde Alınacak Damga Resmi Hakkında Kanunun 1 nci maddesinin yedinci fıkrasında sayılan kanunlar ile uluslararası anlaşmalarla gümrük vergisinden muaf tutulmuş veya istisna edilmiş eşyaya ilişkin ithalat bu resimden de muaftır. Resmin mükellefi, gümrük vergisinin mükellefi olan gerçek ve tüzel kişidir. Eşyanın gümrük vergisine esas kıymeti ise eşyanın matrahını oluşturmaktadır. Matraha gümrük vergisi dahil değildir. g) Rıhtım Resmi 10.08.1951 tarih ve 5842 sayılı Denizcilik Bankası Kanununun 37 nci maddesi gereğince, yabancı memleketlerden İstanbul, İzmir ve Trabzon limanları vasıtasıyla ithal olunacak bütün malların girişinde İstihsal Vergisine tabi olunacak bütün malların girişinde İstihsal Vergisine tabi olanlardan bu vergi ve matrahı üzerinden ve ithalde Alınan İstihsal Vergisine tabi olmayanların CIF, kıymeti üzerinden % 2,5 nisbetinde Rıhtım Resmi alınmaktaydı.[1] 1967 tarih ve 827 sayılı Rıhtım Resmi Kanununa göre resmin konusu, yabancı ülkelerden Türkiye'ye deniz yoluyla taşınmak suretiyle ithal olunan malları kapsamaktaydı. Resmin mükellefi gümrük vergisinin mükellefi olan kişidir. Resmin matrahı; kıymet esasına ve ölçü esasına göre İstihsal Vergisine tabi mallarda İstihsal Vergisi matrahı ve gümrüklü kıymet, İthalde Alınan İstihsal Vergisine tabi olmayan malların ise CIF kıymeti olmaktadır. | ||
02-02-2007, 14:41 | #25 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Rıhtım Resminin başlıca özelliği, gelirinin yalnızca genel bütçeye ait olmamasıdır. Kanuna göre, Denizcilik Bankası, Devlet Demir Yolları ve Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından işletilen liman, rıhtım ve iskelelerden yapılan ithalattan alınan rıhtım resmi gümrük idarelerince bu kuruluşlara verilir. Vergi sistemimizde KİT'lerin tahsil ettiği veya pay aldığı tek verginin Rıhtım Resmi olduğu söylenebilir.[1] Bir süre sonra Rıhtım Resmi, Ulaştırma Altyapıları Resmine dönüştürülmüştür. 1989 tarih ve 3571 sayılı Kanunla değişik 1967 tarih ve 827 sayılı Ulaştırma Altyapıları Resmi Kanununun 1 nci maddesi gereğince, denizyolu ile yapılan ithalatta % 4, kara ve demiryolu ile yapılan ithalatta ise, % 3 oranında Ulaştırma Altyapıları Resmi tahsil edilmektedir. Bakanlar Kurulu bu nisbetleri, her bir taşıma türü itibariyle ayrı ayrı veya topluca iki puan kadar arttırmaya veya indirmeye yetkilidir. Ulaştırma Altyapıları Resminin matrahı; malların CİF değeri, Gümrük Vergisi, Belediye Hissesi, İthalde Alınacak Damga Resmi, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu, Toplu Konut Fonu tutarları ile diğer masraflar toplamıdır.[2] h) Belediye Hissesi 1981 yılında yürürlüğe giren 2464 sayılı Kanundan önce yürürlükte olan 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 2 nci maddesine göre gümrük vergisiyle birlikte alınır yani gümrük vergisinin üzerinden hesaplanan % 15 oranında belediye payı alınır.[3] Bu paralar gümrük emanet hesabında toplanarak İçişleri Bakanlığı emrine İller Bankasına yatırılır. % 80' i belediyeye ait hisse olup, nüfus sayımı neticelerine göre belediyeler arasında dağıtım olur. Bakiyesi belediyelerarası fon olarak İçişleri emrine verilir.[4] Belediye Hissesinin, tahakkuk ve tahsili gümrük vergisi ile birlikte yapılır. | ||
02-02-2007, 14:41 | #26 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| ı) Gümrük Ardiye Ücreti Gümrük ardiye ücreti, gümrüklere bırakılan ve belli bir müddet çekilmeyen ithal eşyası üzerinden alınır. 1334 tarihli eski Gümrük Kanunu 39 ve 42 nci maddeleriyle gümrüklere bırakılan ithal eşyasından, gümrüklerde kalış süresine göre, ardiye ücreti alınması esası getirmiş ve bu ücrette değişiklik yapma konusunda, Bakanlar Kuruluna yetki vermişti. 1949 tarihli 5382 sayılı Gümrük Kanununun 107 nci maddesinde de, gümrükçe işletilen antrepolara konulacak eşyadan alınacak ardiye; hamallık ve açıcılık gibi hizmetler karşılığı ücretler, Ticaret Bakanlığının mütalâası alınmak suretiyle Gümrük Tekel Bakanlığınca tesbit edilir, denilmiştir. Ardiye ücreti muayyen bir müessese tarafından alınmamakta olduğundan bunları aşağıda gösterilen şekilde toplamak mümkündür.[1] İstanbul, İzmir ve Trabzon Liman İşletmeleri Denizcilik Bankası Kanunu ile liman, anbar ve antrepo işletmesi inhisarına göre limanlardaki ardiye ücretlerini tahsil ederler. Kendilerine mahsus tarifeleri vardır. İskenderun, Mersin ve Haydarpaşa Limanları Devlet Demiryolları aracılığıyla işletildiğinden bunların da ardiye ücretleri mevcuttur. İstanbul, Yeşilköy, Galata yolcu salon ambarları başta olmak üzere Türkiye'nin diğer yerlerinde ve Denizcilik Bankası veya sair müesseselerce işletilmeyen mahallerde ambarlar gümrük idaresi tarafından işletilmektedir. i) Fonlar Adının vergi olmamasına rağmen günümüzde uygulanış şekli ile dolaylı bir vergiye dönüşmüş olan fonlar Türk Vergi Sisteminin acil çözüm bekleyen önemli sorunlarından birisidir. Fon, aslında eskiden beri varolan bir ödenti türüdür. Ülkemizde uygulanmakta olan fonların ortak özelliği, istisnai nitelikte olmaları ve toplam kamu gelirleri içinde önemsiz bir paya sahip bulunmalarıdır. Sözü geçen karakterdeki ve nitelikteki fonların konulmasındaki gerekçe ise, bazı hizmetlerle ilgili olarak ani kararlar alınmasının zorunlu olduğu hallerde yürütme organının uzun formalitelere gerek kalmadan kolayca ve süratle harcama yapabilmesidir. Ayrıca belli kaynaklardan sağlanan gelirin yine bu kaynaklarla ilgili hizmetlere tahsis edilmesi de, bütçenin "adem-i tahsis" ilkesine aykırı düşmesine rağmen, bazen ancak istisnai olması kaydıyla yararlı görülebilmektedir.[2] | ||
02-02-2007, 14:41 | #27 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Buna rağmen, Türkiye'de 1983 sonrasında başlatılan fon uygulanası giderek ismi fon olan bir dolaylı vergiye dönüşmüş ve kamu gelirleri içindeki nisbi payı önemli ölçüde artmıştır. Halen, fonların tutarı toplam vergi gelirlerinin % 30'unu aşmıştır. Fon sistemi ile mali sektör arasında bütçe dışı fonlarda izlenen gelişmeye paralel olarak kurulmuş bulunan ilişkiler ile fonlara kaynak yaratmak amacıyla ithalat ve ihracat üzerinden alınan fon kesintileri, fon sisteminin ekonomik ve mali etkileri açısından oldukça önemli hususlar olarak ortaya çıkmaktadır. Özellikle, dış ticaret üzerine konan gümrük vergisi niteliğindeki fon kesintileri bunların dış ticaret üzerindeki çok yönlü etkilerinin (örneğin ticaret saptırıcı ve kaynak dağıtımını değiştirici etkileri gibi) yanı sıra Türkiye Avrupa Birliği ilişkisi üzerindeki etkileri açılarından büyük önem arzetmektedir. Toplu Konut Fonu, Kamu Ortaklığı Fonu, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu, Geliştirme ve Destekleme Fonu, Savunma Sanayi Destekleme Fonu, Gelir İdaresini Geliştirme Fonu 1983'den sonra kurulan fonlar içinde en önemli olanlarıdır. Dış ticaret üzerinden alınan fonların başlıcaları; Akaryakıt Fiyat İstikrar Fonu, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu, Toplu Konut Fonu, Tütün Fonu ve Madencilik Fonudur. Şimdi bunları kısaca inceleyelim. | ||
02-02-2007, 14:41 | #28 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| - Akaryakıt Fiyat istikrar Fonu (A.F.i.F.) 14.06.1989 tarihli ve 3571 sayılı Kanunun 15 nci maddesi ile değişik 10.09.1960 tarihli ve 79 sayılı Kanunun 5 nci maddesine dayanarak çıkarılan ve 09.08.1991 tarihli ve 91/2195 sayılı Kararla değişik 23.06.1989 tarihli ve 89/14264 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 6 nci maddesi gereğince, süper ve normal benzin, gazyağı, motorin, jet yakıtı, 5 ve 6 nolu fuel oil'in gümrük fiyatı ve gümrüklü ithal fiyatı üzerinden % 5 nisbetinde Akaryakıt Fiyat istikrar Fonu alınmaktadır. Bilindiği gibi, vergi ya ölçü esasına göre "spesifik" ya da değer esasına göre "advalorem" alınır. Bu bakından, akaryakıt fiyatlarını ve Fiyat artışlarını iki bölümde incelemek gerekmektedir. 1- Akaryakıt Fiyat istikrar Fonu'na Tabi Ürünler: Likit Petrol Gazı (12 kg.lık tüp satış fiyatı), süper benzin, normal benzin, gazyağı, motorin, kalorifer yakıtı, fuel - oil, 2- Akaryakıt Fiyat istikrar Fonu'na Tabi Olmayan Ürünler: Nafta, jet yakıtı, solvent, asfalt, madeni yağ, c-oil, A.F.İ.F.'ra tabi olanlar ve olmayanlar şeklinde iki kısımda incelenmesinin, tüketim miktarlarının ve vergi biçimlerinin farklı olmasındadır.[1] A.F.İ.F.'in yasal dayanağı, 79/1960 sayılı Kanun ve Bakanlar Kurulunun 83/7508/1983 sayılı kararıdır. A.F.İ.F.'nün matrahı üretilen ve ithal edilen akaryakıtın (gümrük vergisi dahil) rafine satış fiyatıdır. 1960 yılındaki oran % 3,5, 1989 ve sonrasındaki uygulana oranı ise % 5'dir. Bu fonun alınmasındaki amaç, fiyat istikrarının sağlanmasıdır. Bu nedenle A.F.İ.F,'a tabi olmayan ürünlerin rafineri gümrüksüz satış fiyatına zaman zaman zamlar yapılmaktadır. A.F.İ.F., ihtiyaç duyulduğunda yapılacak ithalat giderlerini, fonun idaresinde sorumlu Petrol işleri Genel Müdürlüğünün ilgili giderlerini ve likit petrol gazı sübvansiyonu için kullanılmaktadır.[2] | ||
02-02-2007, 14:42 | #29 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| - Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (K.K.D.F.) 7 HAZİRAN 1988 tarih ve 19835 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 12 MAYlS 1988 tarih ve 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile "Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu" kurulmuştur. Bu kararnameye ek olarak çıkartılan 28 AĞUSTOS 1990 tarih ve 20619 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 19 AĞUSTOS 1990 tarih ve 90/454 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul kredisi vadeli akreditif ve mal mukabili ödeme şekline göre yapılan ithalatta % 1 oranında Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu tahsil edilmektedir. Bakanlar Kurulunun bu oranı sınırsız olarak yükseltme veya indirme yetkisi bulunmaktadır. Bu fonun matrahı, bankalarca verilen TL. kredi faizleri, bankaların kendi kaynaklarından döviz üzerinden ikraz anlaşması ile kullandıkları krediler, kabul kredili, vadeli akreditif ve mal mukabili ithalat bedeli ve Merkez Bankasınca eksik karşılık oranları ve diğer rasyolarla ilgili bankalara tahakkuk ettirilen cezai faizlerdir. K.K.D.F.'nü 1984'de % 6, 1990 ve sonrasında % 1 oranında uygulanmaktadır. K.K.D.F.'nün amacı, genel kredi hacmi içindeki çeşitli kredilerin sektör ve konu itibariyle kalkınma planları ve yıllık program hedeflerine uygun olarak yönlendirilmesidir. Teşvikli yatırımlara kredi desteği vermek ve ihtisas kredileri için kullanılmaktadır. Bu fon Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı idaresinde olup, Merkez Bankasında toplanmaktadır.[1] 1992 MART ayından bu yana kaynaklarının tamamı Yatırımları ve Döviz Kazandırıcı Hizmetleri Teşvik Fonuna aktarılmaktadır. | ||
02-02-2007, 14:42 | #30 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| - Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (D.F.l.F.) Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Bakanlar Kurulu Kararına ek 25/1980 sayılı Karara göre; ithal edilen malların CİF değeri üzerinden 1983'de % 2, 1986'da % 4, 1987'de % 6 ve 13 EKİM 1988 tarih ve 88/13384 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre de % 10 oranında D.F.İ.F. alınmaktadır. Bakanlar Kurulu'nun bu oranı artırma ve indirme yetkisi sınırsız olup, ayrıca ürünlerine göre farklı nispetler tesbit etme yetkisi de vardır.[1] Bu fon iç piyasaların düzenlenmesi ve fiyat istikrarının sağlanması amacıyla uygulanmaktadır. D.F.İ.F.'nü, tarımsal girdilerin sübvansiyonunda, ihracatın geliştirilmesinde, ihracata yönelik yatırımların finansmanında, ihracat sigortasının finansmanı ve ilgili faaliyetleri desteklemede kullanılmaktadır. 1985 öncesinde pay prensibi geçerli olan bu fon Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından idare edilmektedir. İthalat üzerindeki fon paylarının % 50'si Geliştirme ve Destekleme Fonuna, % 50'si de Toplu Konut Fonu'na aktarılmaktadır.[2] D.F.İ.F,'nün matrahı, bedelsiz ithalat için ek primlere, ihraç işlemlerinde Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu gereği alınan kur farklarına, doğrudan ithal edilen petrol ürünlerinin CIF ithalat bedeline, 6326 sayılı Kanunun 5 nci maddesine göre ithal edilen petrol ürünlerinin gümrüksüz rafineri satış fiyatına, KİT, İDT'ler ile genel ve katma bütçeli kuruluşların yıllık yatırım programlarına giren projeleri için yapılan ithalatın CIF değerine, 1615 sayılı Kanuna (mad. 132/2) göre ödenen gümrük vergileri matrahı ve damga pulları ithalatından oluşmaktadır. - Toplu Konut Fonu (T.K.F.) 2976 sayılı Kanuna dayanılarak, 1984 tarihli ve 2985 sayılı Kanunla Toplu Konut Fonu kurulmuştur. Çeşitli kaynakları bulunan bu fona her yıl Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından çıkarılan ithalat Rejim Kararlarında belirtilen madde ve mamüllerin ithalatında söz konusu kararlarda belirlenen oran ve miktarlarda Toplu Konut Fonu tahsil edilmektedir.[3] | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
LinkBacks (?)
LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/dis-ticaret/21217-dis-ticarette-vergiler/ | ||||
Mesaj Yazan | For | Type | Tarih | |
Untitled document | This thread | Refback | 21-03-2008 00:16 |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |