|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
05-02-2007, 15:13 | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
BÜYÜK TAARRUZ ( BAŞKOMUTAN---DUMLUPINAR MEYDAN MUHAREBESi) Dumlupınar ve Afyonkarahisar'daki Yunan birliklerine Sakarya' dan geri çekilen Yunan birlikleri de katıldı. Böylece Yunan Ordusu Afyonkarahisar da büyük bir savunma hattı oluşturdu. Birliklerin cephedeki durumları şöyle idi: Yunanlıların 1,. Kolordusu Afyonkarahisar'da, 3. Kolordusu Eskişehir çevresinde mevzilenmiş, 2. Kolordusu da daha geride yedekte bırakılmıştı. Türklerin 1..0rdusu Afyonkarahisar hattı karşısında 2. Ordusu Eskişehir hattı karşısında, Kocaeli Grubu ise Bursa -Bilecik hattında bulunuyordu. Büyük Millet Meclisi taarruz için sabırsızlanıyor, Başkomutanlık yetkilerini Mustafa Kemal'den almağa çalışıyordu. Mustafa Kemal'in rahatsızlığı nedeniyle Meclise gelemediği 5 Mayıs 1922 günü Büyük Millet Meclisi" Başkomutanlık süresinin uzatılmaması "yolunda bir karar almıştı. Meclisin bu kararına çok üzülen Mustafa Kemal ertesi gün meclise giderek "savaş durumunda bulunan bir ordunun başsız bırakılamayacağını bildirerek komutanlığı bırakmadığını" açıkladı. Bunun üzerine Büyük Millet Meclisi Başkomutanlık yetkisinin üç ay daha uzatılmasını kararlaştırdı. Bu yetki 20 Temmuz 1922 de süresiz olarak uzatıldı. Başkomutan Mustafa Kemal, ordunun noksanlarının giderildiğine, maddeten ve manen güçlendiğine, topyekün bir savaşa hazır olduğuna kanaat getirdiği bir sırada İngiliz Generali Tavzend'in kendisine Konya'da görüşme istediği bildirildi. Bu daveti fırsat bilen Mustafa Kemal Tavzend 'le buluşup görüşmek üzere 23 Temmuz 1922 de Ankara'dan ayrıldı. Önce Akşehir'de bulunan Batı Cephesi Karargahına gitti. Oradan Konya'ya geçip adı geçen generalle görüştükten sonra tekrar gizlice Akşehir'e döndü. 28 Temmuz'da Akşehir'de oynanacak olan bir futbol maçını bahane ederek orada toplanmış bulunan cephe, ordu ve kolordu komutanlarıyla "Büyük Taarruz'un Harekat Planı" nı görüştüler. Bu plan Başkomutan Mustafa Kemal,Genel Kurmay Başkanı Fevzi( Çakmak) Paşa, Batı Cephesi Kumandanı ismet (İnönü), Milli Savunma Bakanı Kazım (Özalp), 1. Ordu Kumandanı Nurettin Paşa 25, 2. Ordu Kumandanı Yakup Şevki paşa, Süvari Kolordusu Kumandanı Fahrettin (Altay) Paşa taraflarından hazırlanmıştı. Bu plana göre: Mustafa Kemal, 20 Ağustos 1922 de gizlice Ankara'dan çıkarak otomobille Tuz Gölü üzerinden Konya Ovasını geçerek doğruca Akşehir'deki Batı Cephesi Karargahı'na gitti. Anadolu Ajansı o gün Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal'in Ankara'da Çankaya'da bazı özel davetlilerine bir çay ziyareti (!) verdiğini bildiriyordu. Mustafa Kemal aynı gün Akşehir'de Batı Cephesi Kumandanı ismet Paşa'ya 26 Ağustos sabahı taarruzun başlatılması emrini, 21 Ağustosta da i. ve ii. Ordu Komutanlarına son direktiflerini verdi. Cephe Karargahı'nı 24 Ağustos'ta Şuhut'a, 25 Ağustos'ta harekatın idare edileceği Kocatepe'de hazırlanan çadırlı ordugaha taşıttı. Sakarya Savaşı'ndan sonra italya, Fransa ve Sovyet Rusya silah, mermi, uçak, kamyon salarak bize yardımcı oldular. | ||
|
05-02-2007, 15:17 | #2 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ilgın'da bulunan 5. Süvari Kolordusu harekat emrini alır almaz, gece yürüyüşleriyle 25 Ağustos 1922 de Tınaztepe ve Çiğiltepe'ye geldiler. Ayni gün i. Ordu'nun istihkam Birlikleri de Ballıkaya ve Ahır Dağları'ni aşıp Çayırhisar'daki düşman karakolunu ele geçirdiler. 25/26 Ağustos gecesi Afyonkarahisar' daki Yunan Karargahında bir balo düzenlenmişti. Yunanlı kumandanlar balonun mahmurluğu içinde daha yataklarında iken sabahın erken saatlerinde Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi Kumandanı ismet (İnönü) Paşa Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi (Çakmak) Paşa Kocatepe -nin güneybatısındaki çadırlı ordugah'ta hazır idiler. BüyükTaarruz 26 Ağustos 1922 sabahı saat 5.26 da Türk topçusunun yoğun ateşiyle başladı. Harekatı bizzat Mustafa Kemal yürütüyordu. Bu sırada V.Süvari Kolordumuz Yunan birliklerinin arkasına sarkmış, telgraf hatlarını keserek Küçükköy (Yıldırım Kemal istasyonu'nu ele geçirmişti, Birinci Ordu birlikleri (90) topla ateş ederek saldırıyı başlattı. Bu ilk günde Akarçay'dan Tınaztepe'ye kadar uzanan Yunan mevzileri üzerindeki Kalecik Sivrisi, Belentepe ve Tınaztepe düşmandan geri alındı. 1310 rakımlı Erkmentepe topçu ateşimizin tesir alanı dışında kaldığından ilk günde alınamadı. Yine bu ilk günde 57. Tümen Kumandanı Reşat Bey birliklerini dağınık bulundurduğundan hedefine ulaşamamıştı. Bu durumu izleyen ve kendisine telefonla soran Başkomutan Mustafa Kemal'e Reşat Bey "yarım saat sonra bu hedeflere ulaşacağını" vaadetmiş ne yazık ki bu vaadini yerine getirememişti. Mustafa Kemal tekrar sorduğunda, "sözü mü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam" yazılı bir veda mektubu bırakarak intihar etmiş olduğunu herkeze bildirmişlerdi. | ||
05-02-2007, 15:18 | #3 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| İngilizlerin "Türklerin ,dört beş ayda işgal edemeyeceklerini iddia ettikleri çok çok güçlendirilmiş Yunan Müstahkem Mevzi/eri daha 'savaşın ilk gününde, birkaç saat gibi kısa bir sürede, Türk Ordusu tarafından düşürülmüştü, 27 Ağustos sabahı 1310 rakımlı Erkmen Tepe ve öğleden sonra saat beş raddelerinde Afyonkarahisar düşmandan geri alındı. Yunanlıların Afyonkarahisar'ı terkederken çıkardıkları yangınlar birliklerimiz tarafından söndürüldü, 28 Ağustos'ta Balmahmut İstasyonu'nda, Köprülü'de daha birçok yerde yapılan önemli ve ciddi savaşlar sonunda düşman birlikleri kuzeye sürüldü, Yalnız Toklu Sivrisi 'nde düşman hala direniyordu, Ikinci ordumuz batıya doğru hareketine devam ediyor,düşmanla karşılaşacağı anı gözlüyordu,Süvari kıt'alarımız düşman birliklerinin gerisine sarkmıştı. Böylelikle düşman birliklerinin en güçlü oldukları Aslıhanlar yöresi birliklerimiz tarafından kuşatılmağa başlanmıştı. 29 Ağustos'ta saldırılarımız devam etti, düşmanın Dumlupınar yolu birliklerimiz tarafından kesildi. Ayni gün Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Afyonkarahisar'a geldi. Hükümet Konağı'nda Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Paşa, Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa toplanarak bir durum değerlendirilmesi yaptıktan sonra Mustafa Kemal Paşa, geceyi geçirmek üzere Afyonkarahisar Belediye Dairesi'nde kendisine ayrılan bir odaya gidip yattı. Gecenin bir vaktinde, Batı Cephesi Karargahı Harekat Dairesi Müdürü Tevfik Bey, İsmet Paşa'nın yanına gelerek cephedeki karargahlardan topladığı ve bir harita üzerine işaretlediği bilgileri kendisine gösterdi. İsmet Paşa'dan aldığı" hemen git bunları paşaya göster" emri üzerine sabaha karşı Mustafa Kemal Paşa'yı uyandırıp topladığı bilgileri kendisine iletti. Durumun istediği şekilde geliştiğini gören Mustafa Kemal Paşa, Fevzi ve ısmet Paşaları çağırttı' Üçü birlikte durumu harita üzerinde yeniden durumu incelediler.Yunan birliklerinin kuzey, güney ve batıdan birliklerimizce kuşatılmış olduğunu görerek derhal Dumlupınar doğrultusunda yapılacak bir saldırının zaferle sonuçlanacağına ve hatta savaşı sona erdirebileceğine kanaat getirerek tüm birliklere derhal "seri saldırı emri" verdiler. | ||
05-02-2007, 15:19 | #4 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 30 Ağustos 1922 günü Başkomutan (ve başka adıyla Dumlupınar) Meydan Muharebesi Türk birliklerinin saldırılarıyla başladı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa savaşı yakından izliyor, savaş alanı içindeki ordu karargahlarını dolaşıyor, gereken emirleri veriyordu. Topçularımız mümkün olduğunca yakından ve açıktan ateş ediyorlardı. Düşman dört taraftan ateş çemberi içine alınmış amansız ve şiddetli bir savaş başlamıştı. Sonunda Yunan Ordusu dağıldı ve perişan bir vaziyette kaçmağa başladı. 30 Ağustos akşamına gelindiğinde 26 Ağustos sabahı başlayan ve beş gün beş gece aralıksız devam eden Dumlupınar Meydan Muharebesi son bulmuş, düşmanın asıl kuvvetleri yok edilmişti. 31 Ağustos'ta Mustafa Kemal, Fevzi ve ismet paşalar önce Adatepe'ye ,sonra da Çalköy'e gelerek son durumu yeniden gözden geçirdiler. Yunanlıların artık direnmelerine imkan kalmadığına kanaat getirdiler ve zaman kaybetmeden Bursa yönüne geri çekilen Yunan birliklerini ve Trikopis'in Uşak'a çekilen (8.000) kişilik birliğini izlemeyi kararlaştırdılar. Ayrıca Mustafa Kemal, Yunanlıların İzmir yöresinde yeni bir cephe oluşturmalarını önlemek için, BatıCephesi Kumandanlığı aracılığı ile, bu cephede bulunan tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri yayınladı. Bildiri şöyleydi: " Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları !.. Afyonkarahisar-Oumlupınar büyük meydan muharebesinde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz. Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakarlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız. Sahibiniz olan büyük Türk Ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır. Savaş alanlarındaki başarı ve fedakarlıklarınızı yakından görüp izliyorum. Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için Başkomutanlığa öneride bulunulmasını, cephe kumandanlığına duyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin bütün kaynaklarını kullanarak yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim. | ||
05-02-2007, 15:19 | #5 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR. İLERİ !... " Artık Yunan askerleri bozgun halinde İzmir'e doğru kaçıyor, geçtiği yerlerde soykırım yapıyor ve kentleri, beldeleri yakıp yıkıyor, birliklerimiz de kendilerini kovalıyordu. Alaşehir, Salihli, Turgutlu ve Manisa alev alev yanıyordu. 2 Eylül 1922 de Kemalettin Sami Paşa yönetimindeki birliklerimiz Uşak'a girerek kenti, ateşe veren Yunanlıların elinden aldılar. Az sonra Başkomutan Mustafa Kemal, Batı Cephesi Kumandanı İsmet ve Birinci Ordu Kumandanı Nurettin paşalar da Uşağa geldiler. Ayni gün Yunanlıların Küçükasya Orduları Başkomutanı Trikopis'in yanında birkaç bin Yunan askeri olduğu halde Elmadağ'da 5.Kafkas Tümeni Kumandanı Halit (Akmansü) Bey'e teslim olduğunu öğrendiler. Bir Konu -Bir Olay: 10 MUSTAFA KEMAL BÜYÜK TAARRUZU ANLATIYOR " düşman ateşten bir daire içine alınmıştı ve gözlerimle görüyordum ki,düşman şaşkınlık alameti gösteriyordu. Kuzeye,doğuya, batıya güneye başvuruyordu. Her taraf ateşle kaplanmıştı. Ayni zamanda piyadelerimiz ateşi yeterli bulmayarak süngülerini taktılar ve bir an evvel düşman mevzilerine girmek için saldırdılar. Bu son vaziyetten iki buçuk saat sonra süngülerimiz düşman göğsüne girmiş ve mesele halledilmiş bulunuyordu. Bu harp cephesini ertesi gün gezdiğim zaman teessürden nefsimi men edemedim. Bir asker için ve her hangi bir asker için bu vaziyet mucib-i teessürdür .Fakat Allah'ın bunlara bunu mukadder etmiş olmasına göre, burada bu vaziyete girenler asker değildir. Bu halde caniler ve katillerdir. Bu meydan muharebesinde topçularımızın, piyadelerimizin, makineli tüfeklerimizin, tayyarelerimizin ve her sınıf askerlerimizin gösterdikleri gayret ve kahramanlık her türlü takdirin üstündedir. Ve bahusus! askerlerimizin Yunan Ordusu'nun kalp ve vicdanına verdiği dehşet haiz-i. ehemmiyettir Yunan Ordusu'nun vicdanında ve fikrinde hasıl olan bu korku ve haşyet, bütün Yunan milletine intikal etmişti. O kadar ki, adalarda bulunan Yunanlılar, Türk" Ordusu geliyor !.." diye firara teşebbüs ediyorlardı. 'ye firar edemediğinden, firar edemeyeceğini anladığından dolayı deli olanlar vardı .Binaenaleyh bu meydan muharebesi düşmanlarımız için çok kahhar, korku ve dehşet verici olmuştur...milletimiz pervasız iftihar edebilir ve ben böyle bir milletin aciz bir ferdi olmakla en büyük saadet i hissediyorum. Muharebe meydanlarında emsalsiz kahramanlıklar göstermiş zabitlerimizin, neferlerimizin ve kumandanlarımızın her biri ayrı birer menkıbe,bir destan teşkil eden harekatını kemal-i tebcille (yücelt meyle) ve hürmetle ve takdirle yad ediyorum.Bu şehamet meydanlarında rahmet-i Rahman'a kavuşan şehitlerimizin aziz ruhlarına hep beraber Fatihalar ithaf edelim (Bütün meb'uslar ayakta Fatiha okudular). Arkadaşlar , en son sözüm şudur: Şehamet meydanında ölenlerin analarına, babalarına taziye (başsağlığı dileği) değil, fakat tebriklerimizi gönderelim... " diyerek sözlerine son vermiştir. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |