![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Hz. Ebu Bekir'in nasslara aykırı hiçbir görüşü bize ulaşmamıştır, çünkü böyle bir reyi yoktur. Ebu Bekir nasih sünneti çok iyi biliyor, Rasulullah'ı herkesten çok tanıyordu. Bu yüzden hilâfetinde kendisine karşı içte muhalif bir hareket olmamış ve fitneler görülmemiştir. İhtilâf veya ihtilâflarda çözümsüzlük, bidatlar onun devrinde yaşanmamıştır. "Üzülme, Allah bizimle beraberdir" buyuran Rasulullah'ın haberi sanki lâfızda ve manada Hz. Ebu Bekir'de zahir olmuştur. Kaynaklarda onun, "Ben ancak Rasulullah'a tabiyim, birtakım esaslar koyucu değilim" diye kararlarında çok titiz davrandığı zikredilir. Bir meseleyi hallederken önce Kuran'a bakar, bulamazsa Sünnet'te araştırır, orda da bulamazsa ashabla istişare eder ve ictihad ederdi. Ganimetin bölüşümü meselesinde Muhacir-Ensar eşitliği'nin ihtilâfa yol açmasında Ömer'in Muhacirlere daha çok pay verilmesini savunmasına rağmen ganimeti eşit olarak bölüştürmüştür. O sebeple hilâfetinde huzursuzluk çıkmadı. Rasulullah ve kendisi, bir mecliste bir anda verilen üç talâkı bir talâk saymışlar, bu daha sonra-birçok "maslahat gereği" diye yapılan değişiklik gibi- üç talak sayılmıştır. Yani Ebu Bekir, Rasulullah'ın tüm uygulamalarını aynen tatbik etmek istemiş; bazen -kalpleri İslâm’a ısındırmak istenenlere toprak vermesi gibi- maslahat gereği veya zamanın değişmesiyle hükümlerin değişmesini söyleyen ashabına uymuştur. Müslümanlar henüz otuz sekiz kişiyken Mekke'de Mescid-i Haram'da İslâm’ı tebliğ eden ve müşriklerce dövülen Ebu Bekir'e hilâfetinde "Halifet-u Resulillah" denilmiş, sonraki halifelere ise "Emırü'l-Mü'minin" denilmiştir. Malî işlerini Ebu Ubeyde, kadılık ve kaza işlerini Hz. Ömer, kâtipliğini Zeyd b. Sabit ve Hz. Ali, başkumandanlığını Üsame ve Halid b. Velid yapmıştır. Medine Darü'l-İslâm’ın başkenti olmuş, Mekke, Taif, San'a, Hadramevt, Havlan, Zebid, Rima, Cened, Necran, Cureş, Bahreyn vilayetlere ayrılmıştır. Yönetimi merkezı olup, ganimetlerin beşte biri Beytü'l-Mal'de toplanmıştır. Hz. Ebu Bekir, Mukillın denilen çok az hadis rivayet eden ashabdan sayılır. O, yanılıp da yanlış bir şey söylerim korkusuyla yalnızca yüz kırk iki hadis rivayet etmiş veya ondan bize bu kadar hadis rivayeti nakledilmiştir. Hutbe ve öğütlerinden bazıları şöyledir:"Resulullah vahiy ile korunuyordu. Benim ise beni yalnız bırakmayan bir şeytanım vardır... Hayır, işlerinde acele edin, çünkü arkanızdan acele gelen eceliniz var... Allah için söylenmeyen bir sözde hayır yoktur... Herhangi bir yericinin yermesinden korktuğu için hakkı söylemekten çekinen kimsede hayır yoktur... Amelin sırrı sabırdır... Hiç kimseye imandan sonra sağlıktan daha üstün bir nimet verilmemiştir... Hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekiniz. | ||
![]() |
|
![]() | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| YÖNTEMİ 1 ) Yönetim Alanında İki yıl gibi kısa bir zaman süren halifelik görevi boyunca pek çok başarı elde eden Hz. Ebu Bekir; . *Peygamberimiz (sav)'in vefatından sonra aralarında ihtilaflar baş gösteren Müslümanları bir araya toplayıp devlet otoritesini yeniden sağladı. * Kuran-ı Kerim'in toplanması ve korunması konusunda çalışmalar başlattı. * İslâm ahlâkının ilk kez Arap Yarımadası dışında Suriye, Filistin ve Irak'ta yayılmasına vesile oldu. Kurduğu ordu ile Büyük Fars ve Rum İmparatorluklarının kuvvetlerine karşı üstünlük sağladı. Vefat ettiğinde ise ordu, İran ve Bizans ülkelerinin birçoğunu fethetmiş bulunuyordu. * Din ahlâkının özünde olmayan hareketlere ve sahte peygamberlere karşı mücadele yürüttü. Bu sayede İslâm dini ve Kuran ahlâkının Peygamber Efendimiz (sav) döneminde olduğu gibi yaşanmasını sağladı. 2 ) Askeri Alanda "Doğru Yolda Giden Olgun Halifeler Dönemi" anlamına gelen "Hulefa-i Raşidin Dönemi" olarak da adlandırılan "Dört Halife Dönemi"nde İslam Devleti'nin sınırları batıda Trablusgarp, doğuda Horasan ve kuzeyde Kafkasya'ya kadar genişletilmiş; böylece Arap Yarımadası dışına ulaşan İslamiyet, Asya ve Afrika'daki çeşitli milletlerce benimsenmiştir. Kuşkusuz bu genişlemede büyük katkısı olan Hz. Ebu Bekir'in önemli vasıflarından biri de yürüttüğü askeri faaliyetlerde gösterdiği merhametli ancak kararlı tavırdır. Savaş esnasında dahi diğer İlahi dinlerin mensuplarına karşı güzel ahlak gösterilmesi gerektiğini savunan Hz. Ebu Bekir'in ordusuna yaptığı bir konuşmada bu ahlak açık bir şekilde görülmektedir: | ||
![]() |
![]() | #13 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| "Davanıza ihanet etmeyin. Savaşta bile insaftan ayrılmayın. Çocukları, yaşlıları, kadınları öldürmeyin zulmetmeyin, hurma ve diğer meyve ağaçlarını, koyun, keçi ve diğer hayvanları yemenin dışında bir amaçla kesmeyin, telef etmeyin. Kiliselerde ibadete çekilenlere rastlarsanız onları ibadetleri ile baş başa bırakın. Size yiyecek, içecek ikram edilirse "Bismillah" demeden yemeyin, içmeyin." Hz. Ebu Bekir'in askeri başarısını ve kararlılığını gösteren olaylardan biri de İslâm tarihinde "Ridde Olayları" olarak adlandırılan ve Hz. Muhammed (sav)'in ölümünün ardından ortaya çıkan karışıklıklardır. Hz. Ebu Bekir'in kararlılığı ve dehası sayesinde Allah'ın izniyle Ridde olayları kısa sürede bastırılmış ve başarıya ulaşılmıştır. Bu başarıda şüphesiz Hz. Ebu Bekir'in orduda yaptığı düzenlemelerin de büyük payı bulunmaktadır. İzlediği savaş stratejisi sayesinde zamanında haber alma, ani manevralar ve lojistik desteklerle düşmanı etkisiz hale getirişi de yine Allah'ın izni ile Hz. Ebu Bekir'in bir başarısıdır. | ||
![]() |
![]() | #14 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| VEFATI Hilâfeti iki sene üç ay gibi çok kısa bir müddet sürmesine rağmen Hz. Ebu Bekir zamanında İslam devleti büyük bir gelişme göstermiştir. Hz. Ebu Bekir Hicrî 13. yılda Cemaziyelahir ayının başında hicretten sonra Medine'de yakalandığı hastalığının ortaya çıkması üzerine yatağa düşünce yerine Ömer'in namaz kıldırmasını istedi. Ashabla istişare ederek Hz. Ömer'i halifeliğe uygun gördüğünü söyledi. Hz. Ömer'in sert ve kaba oluşu gibi bazı itirazlara cevap verdi ve hilafet ahitnamesini Hz. Osman'a yazdırdı. Ebu Bekir de, çok sevdiği Rasulullah gibi altmış üç yaşında vefat etti. Vasiyeti gereği Rasulullah'ın yanına -omuz hizasında olarak- defnedildi. Böylece bu iki büyük insanın, iki büyük dostun, kabirlerinde de birliktelikleri devam etti. Hz. Ebu Bekir'in vefatının ardından Hz. Ali'nin sözleri: "... Resulullah (sav)'ın dediği gibi sen, Allah'ın dininde kuvvetli, gönlünde mütevazı, Allah Katında ve yeryüzünde makamı yüce, müminlerin nazarında büyük idin. Sende hiç kimsenin kini, hiç kimsenin değersiz bulduğu bir taraf yoktu. Senin katında kuvvetli, ondan hak alınıncaya kadar zayıf, zayıf da hakkını alıncaya kadar kuvvetli idi. Allah senin sevabından bizi mahrum etmesin. Senden sonra bizi saptırmasın..." | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |