Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 19-02-2007, 14:35   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Osmanlı Tarih Yazıcılığında Türk ve Türkmen İmajı

Osmanlı Tarih Yazıcılığında Türk ve Türkmen İmajı
- I -
Osmanlı tarih yazıcılığında Türk ve Türkmen kavramlarının aldığı şekil ile yer yer Türk ve Türkmenler için hakaret dolu ifadelerin kullanılması, bazı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Osmanlı devlet düzeninde gayr-i Türk unsurların egemen güçleri oluşturduğu, Türklerin ise “azınlık” statüsüne düşürüldüğü tezini savunan Mustafa Akdağ’a göre:


“... Türk soyuna yabancı olan Osmanlı aydınları da özellikle Anadolu ahalisini her vesile ile yermişler hele devlet düzeni bozulduğu zaman saray ve hükümette kendilerine rakip gördükleri Türkleri gözden düşürmek için bütün kötülüklerin sorumluluğunu onlara yüklemişler Osmanlı Beyliği’nin ilk zamanlarından beri öğüncekli bir anlamı bulunan Türk kelimesini gene XIII. yüzyıldaki anlamına götürerek kaba ve bir türlü uygarlaşmayan insan niteliği kavramı olarak kullanmaya başlamışlardır.”
Mustafa Akdağ’a yakın bir görüşü savunan Çetin Yetkin; Türkleri, Osmanlı Devleti’nde azınlık haklarına bile sahip olamamış bir “azınlık” olarak tarif ettikten sonra Osmanlı Devleti’nde Türklere karşı özel bir politika takip edildiğini, onların mal ve mülklerinin ellerinden alınmaya çalışıldığını, Türk sözünün aşağılama ifadesi olarak kullanıldığını, buna karşılık “Etrak-i bi-idrak” olarak küçümsenen Türklerin haklı olarak ayaklandığını ileri sürmektedir.
Taner Timur, Osmanlı kimliğinin oluşmasında Türklüğün de mühim bir rol oynadığını kabul etmekle beraber Osmanlıların kendilerini dini kimlik ile tanımlamaya başladıktan sonra Türk teriminin giderek küçültücü bir anlam kazandığını, bu durumun 16. yüzyıl Osmanlı vekayinâmelerine yansıdığını ve “kaba Türk”, “cahil Türk”, “idraksiz Türk” gibi vasıflandırmalara sıklıkla rastlandığını bildirmektedir. Ayrıca,
Türklerden ,Yörük ve Türkmenlerin yerleşik uygarlığın geri kalmış unsurları olarak telakki edildiğini ve sözü edilen sıfatların “göçebe ve yarı göçebe hayat tarzından yerleşik uygarlıklara geçiş sürecinde ortaya çıktığına ve geçişe uyum sağlayamamış unsurlar için kullanıldığına”
dikkat çekmektedir
  Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 14:36   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Meselenin sadece “kimlik bunalımı” olarak ele alınması veya salt “Osmanlılar Türk düşmanıydı” veyahud “Osmanlılar Türkleri hakir görüyordu” temelinde izah edilmeye çalışılması halinde Osmanlı tarih yazıcılığı hakkında büsbütün yanlış değerlendirmelere yol açacağı endişesi ortaya çıkmaktadır.
Osmanlı tarih yazıcılığında gelenek haline gelmiş olan anlatıma göre; Osmanlı tarihi Türk tarihinin bir parçası olarak başlar. Buna göre, Osmanlılar, Oğuz neslinden olup Kayı boyuna mensupturlar. Osmanlı ailesinin soyu bazen 35. bazen de 52. göbekten Hz. Nuh’a dayanır. Böylece, Osmanlıların Türklüğü İslami bir özellik de kazanır. Osmanlıların atası olarak kabul edilen Süleyman Şah, konar-göçer Türkmen aşireti ile birlikte Anadolu’ya göç eder. Aşiret bir çok maceradan sonra Bizans sınırını yurt tutar. Beyliğin temelleri burada atılır. Osman Gazi, Oğuz töresine göre hanlanırBundan sonra kâfirlerle cihad başlar. Beylik yavaş yavaş aşiret düzeninden devlet düzenine geçer. Böylece Türk tarihi içinde Osmanlı tarihi başlar. Padişahların ve askerlerinin Türklüğü sık sık vurgulanır.


Geleneksel tarih yazıcılığında Osmanlıların yaptığı gazalarda "kâfirlere" karşı Türklerin kesin üstünlüğü prensibi işlenmektedir. Mesela, Hoca Sadeddin Efendi, Osmanlıların ilk fetihlerinden bahsederken Osmanlı ordusu için “zaferleri gölge edinmiş Türk askerleri” “savaş günleri yırtıcı arslanTürk yiğitlerigibi pek çok süslü ifadelere yer vermektedir. Aynı müellif, Osman Gazi’nin savaşlardaki başarısını anlatırken
Bursa yöresindeki bir savaşta Osman Gazi her zaman olduğu gibi yine Tanrı’nın görünmez ordularının desteğini sağlamış bulunuyordu. Bu destek elle tutulmaz gözle görülmezdi. Ama düşmanın gözünde her Türk sipahisi Efrasiyab gibi bir yiğit, Zaloğlu Rüstem gibi pehlivan kesilirdi
  Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 14:36   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ifadeleri ile Türk zaferlerine manevi bir boyut da kazandırmaktadır
Osmanlı tarih yazıcılığında, Osmanlılar temelde "kâfirlere" karşı gaza ve cihad yapmayı düstur edinmiş bir “İslam Askeri” imajı ile merkezi bir rol üstlenir. Bununla birlikte, Osmanlılar, her zaman kendileri ile iyi geçinen "kâfirler" ile de iyi geçinmekte hatta onlara mal ve mülklerini emanet edebilecek kadar güvenebilmektedir. Osmanlı cihad ve gaza felsefesinde ilginç bir yönü oluşturan bu durumun İslamın yayılmasında rol oynadığını müellif Neşri’de görüyoruz. Neşri, Rumeli’nin fethini anlatırken: "... nice köyler Türk'ün ayin ve erkânını görüp gelip Müslüman oldular” ifadesine yer vererek Türklerin sadece istilacı bir kavim değil yaşama tarzı, görgü kuralları, komşuluk ilişkileri ile örnek bir toplum olduğunu ve bu suretle İslamiyetin yayılmasına katkıda bulunduğunu ortaya koymaktadır. Keza, Türklerin yakıp - yıkıcı olmadığını da “hem bu Türkler nereyi alırlarsa imaret ederler" ifadesi ile açıklar.
Tarihlerde, Osmanlıların, Hıristiyanlarla gazası İslam-Hıristiyan çatışmasından çok, Hıristiyanların, Türklerle savaşı olarak takdim edilmektedir. Bu arada,Türklerin yenilmezliği ve kahramanlığı her vesile ile dile getirilir. Neşri, Sırpların Osmanlılara vergi göndermesini Sırp kralının ağzından “'Türkle biz çıkışamazuz' diye ilçi gönderüb yılda bin cebelü ve ellibin vukıyye gümüş virecek oldu” diye ifadelendirir. Yine Neşri, Haçlılar ile Türkler arasında meydana gelen I. Kosova savaşını hikâye ederken Haçlıların kendi aralarında Türkleri nasıl esir edeceklerini, nasıl öldüreceklerini tartıştıklarını anlatır. Kimi urgana bağlayacağından, kimi zincire vuracağından kimi parça parça edeceğinden bahsetmektedir. "Kâfirler"den biri
  Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 14:36   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

“Size gülerim zira hiç omren (ömrümde) görmedim ki Türkü kafir zincire veya ipe dize. Amma hemişe Türk gelir kafirleri ipe ve zincire dizip alıp, gider. Ve andan ki sonra Türk hergiz kafir olmaz amma daim kafirleri gelir, alır, gider Müslüman ider. Korkarım ki yine ol Türkler sizi kendi zincirlerinize ve iplerinize dizip, alıp, gide
diye konuşurMüellifimiz burada da Türkleri övme fırsatını değerlendirmektedir.
Solakzâde, Cem Sultan’ın Avrupa’ya kaçışını anlatırken, onun için, “Kostantınıyye’yi feth eden Türk’ün oğlu” ifadesine yer verir. Cem Sultan’ın Fransa Kralı ile görüşme talebini engelleyen görevliler, Cem Sultan’a, “bizim kralımız başkentinde Türk ayağının bastığına razı değildir” dediğini naklederAynı müellif Osmanlıların Girit’i fethi hadisesini anlatılırken de “Kale burçları Türk bayrakları ile rengarenk hale geldi"der.
Anadolu’nun güney batısında küçük denebilecek bir toprak parçası üzerinde kurulan ve ilk önce batı yönünde - Karesioğlu Beyliği’nin topraklarının alınmasını saymazsak- Hıristiyanlarla gaza yapıp topraklar ele geçiren Osmanlı Devleti’nin Anadolu’ya yönelmesi, buradaki Türk beylikleri ile uzun süreli bir mücadeleyi başlatmıştır.
Batıya yaptığı seferler sayesinde askeri ve ekonomik açıdan güçlenen Osmanlıların Anadolu’ya yönelmelerinin stratejik sebebi devlete sıklet merkezi kazandırmak ve askeri kaynaklarını güçlendirmek amacını taşıdığı ortadadır. Buna mukabil, Osmanlılara direnen beyliklerin en önemli gerekçeleri, sahip oldukları toprakların daralmasına veya ellerinden çıkmasına engel olmaktır. Bunlar arasında diğer beyliklere göre daha güçlü ve Anadolu’ya hakim olmaya daha hevesli görünen Karamanoğullarının Osmanlı Devleti’ne karşı direnişe geçmesi, Osmanlılar Rumeli’de iken onlara zarar vermesi, Osmanlı tarihlerinde önemli bir yer tutmaktadır. Neşri, Karamanoğlu askerlerini
  Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 14:36   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

“cümle kaltak eğerli, yırtmaç kürklü, örmeç kuşaklı, kabalak tülbendli, kayış üzengili, kılıcı bağı ipli, Turgudlu’nun ne kadar at uğrusu varsa anlar
diye tanımlarAynı müellif, Karamanoğullarının Tatar, Türk, Varsak ve Turgudlu Türkmenlerince desteklendiğini kaydeder
Karamanoğlu İbrahim Bey’in, I. Murad’a söylediği
leşkerüm leşkerünce vardır. Eğer barışursan barışurın. Uruşırsan uruşırun. Derdine derd merkine merk verirün
sözleri bugün Türk hakimiyet telakkisi içinde izah edilebilecek kadar açık olmakla birlikte, devrinde fitne ve fesad çıkaran bir topluluğun Osmanlılarla boy ölçüşebilecek kadar küstahlaşması olarak yorumlanmaktadır. Buna karşılık, I. Murad,
Bre hey müdbir ve müfsid ve zalim benim kasdum ve işim gice ve gündüz gazaya dürüşmekdir. Benim gazama mani olup müslümanları ben gazada iken incidirsün. Ahd u eman bilür adam değilsin. Seni kam etmeyince ben huzur ile gaza idemezin. Nice barışmak ki mani-yi gazaya gaza , gaza-yı ekberdir. Hazır ol vaktine işte vardım
derBuradan açıkça anlaşılacağı üzere Karamanoğulları, Osmanlıların gazasını engellediği ve osmanlılar için Anadolu’nun fethinin meşruluk kazandığı görülmektedir. Müneccimbaşı, I. Murad’ın, Karamanoğulları ile savaşmak için ulemadan “nifak çıkardıkları için bunlarla savaşmak kafirlerle savaşmaktan evladır” şeklinde fetva çıkardığını kaydederNeşri, Karamanoğullarının Beypazarı’na saldırısını tasvir ederken “beypazarı halkına öyle işler ettiler kim kafir dahi kafirliğince öylesini etmezdi” diyerek onlarla yapılacak savaşta Osmanlıların Müslümanların haklarını koruduğunu vurgulamaya çalışır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 14:36   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Karamanoğullarının II. Mehmed zamanında yine Osmanlılarla rekabete girişmesi ise Solakzâde’de
“Karamanoğlu dedikleri anlayışsız kaltaban yine isyan suretini gösterip kendine uyan na-pak Türkmenlerin sözü ile oğulları namında olan haramzadelerin her birini bir taifeye serdar kıldı
ifadeleri ile anlatılır
Tarihlerde, Osmanlıların Akkoyunlularla mücadelesi yine Osmanlı perspektifinden ele alınır. Hoca Sadeddin, Osmanlı ordusu için
şanlı beyler müslümanların ırzlarını koruyan zaferler kazanmış padişahın gölgesinde hareket eden askerler
tanımlamasına yer verirken, Akkoyunluları
“kara elbiselerini karanlık giceler gibi yayıp zaferleri gölge edinen Osmanlı askerlerinin üzerine saldırmak için inlerinden çıktılar
diye tasvir ederOtlukbeli Savaşı’nın sonucu hemen hemen bütün tarihlerde Türkmenlerin hezimeti olarak takdim edilir. Ele geçirilen Türkmen askerlerinin 3000 kadarının ibret için öldürüldüğü övünülerek anlatılır.
Solakzade, Dulkadirlilerle yapılan Turnadağ Savaşı’ını hikâye ederken Dulkadirli Türkmenleri “kötü zanlı Türkmenler”, “kötü niyetli Türkmenler” şeklinde vasıflandırır
  Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 14:37   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Tarihlerde, Türkmenlerin tahkir edilmesi ile ilgili en yoğun olaylar fetret devrine tesadüf etmektedir. Bilindiği gibi Timur’un Ankara Savaşı’nda Bayezid’i yenmesi ile Anadolu’da Osmanlı hakimiyeti sona ermiş beyliklerin bir bölümü yeniden kurulmuş, bazı bölgelerde ise istikrar tamamen ortadan kalkmış idi. Fetret Devri hem Yıldırım Bayezid’in oğullarının taht kavgaları hem de onların Anadolu’ya yeniden hakim olma çabaları ile çift yönlü bir mücadele şeklinde geçer. Bu dönemde Kara Devletşah (Amasya çevresi), Kubadoğlu (Canik), İnaloğlu (Tokat), Gözleroğlu (Şebinkarahisar), Köpekoğlu (Kazabad), Mezid Harami (Sivas) ayaklanmaları baş gösterir. Daha çok Anadolu’nun konar-göçer Türkmenlerinin bir bölümü tarafından desteklenen bu ayaklanmaları Osmanlı tarihçileri hemen hemen aynı dil ile eleştirirler. Burada ortak olarak “eşkıya” tanımlaması ağırlık kazanır. Bununla birlikte hakaret ifadeleri de derhal göze çarpar. Neşri, İnaloğlu ayaklanması için “bi-asıl Türkmen” “bi-had Türkmen “Köpekoğlu için ise “bir bed-fiil harami Türkmen"ifadelerine yer verir. Solakzade, İnaloğlu için, "bed-fiil” sıfatını yakıştırır. Hoca Saadeddin’de İnaloğlu ayaklanması “İnaloğlu adındaki aman bilmez sırtlanın imanları zayıf yirmibin kadar Türkmen’e baş olup ininden çıkmış...” Köpekoğlu ayaklanması
“işi gücü eşkıyalık olan Köpekoğlu adındaki Türkmen’in ... dağda taşta dolaşan Türkmen ise bazı fesatçı yoldaşları ile köpeklere sokak gerek sözünü gerçekleştirip dağlara düştü...”
ifadeleri ile anlatılır. Hoca Saadeddin’e göre bütün bu isyancılar "Osmanlı soyunun eski düşmanlarıdır
  Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 14:37   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Osmanlı toplumu içinde ekonomik veya dini sebeplerle ortaya çıkan ayaklanmaların, devlet düzenini tehdit eden olaylar olarak değerlendirildiği gözlenmektedir. Şeyh Bedreddin ayaklanmasını destekleyen Türkmenler, Müneccimbaşı tarafından akılları füsun ve efsane ile çelinmiş “cahil ve beyinsiz” olarak tanımlanır. Solakzâde ise bunlara “bazı saf Türkler” der. Güney Anadolu’da patlak veren ve Osmanlı Devleti’ni bir hayli uğraştıran Şah Kulu ayaklanması Müneccimbaşı tarafından “rafıziliğe ve dinsizliğe eğilimli eşkıya güruhu”nun ayaklanması olarak tasvir edilir. Şah Kulu adı daha çok “Şeytan Kulu“ olarak vasıflandırılır. İsyancıları, Hadidi: ”kızılbaş-ı evbaş” ve ”keçi uğrusu (hırsızı)”, Celalzâde: “eşirra vü etrak” ve “kavm-i dall ü gümrah" (yolunu yitiren sapık kavim) olarak nitelendirirCelalzâde, Osmanlı ordusunu “muzaffer Türk ordusu“ olarak vasıflandırdıktan sonra “dağın göğüs ve eteği hilekar Türkmen cesetleri ile dopdolu “ olduğunu belirtir
Bu ayaklanmalarda da Türkmenlerin etkin bir rol alması elbette tarihi tesadüf olmayıp, ayaklanma merkezlerinin Türkmenlerin yoğun olarak bulunduğu bölgeler olması ve çoğunlukla da adı geçen topluluğun mensuplarının bir bölümünün Osmanlı idaresinden hoşnut olamayan bir zümreyi teşkil etmesinden kaynaklanmaktadır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 14:37   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Buraya kadar verilen örneklerden Osmanlı tarih yazıcılığında iki tip Türk imajının belirginleştiği gözlenmektedir.
Birincisi, Osmanlı hanedanının da mensup olduğu ve bunun daima övünç kaynağı olarak zikredildiği “Türklük”tür. Buna göre devletin temel dayanağı Türklerdir. İslami tarih anlayışının da etkisiyle Türklerin soyu Hz. Nuh’a kadar dayanır. Osmanlılar da böyle soylu bir geçmişe sahip olmakla haklı bir övünme vesilesi bulurlar. Osmanlı padişahları Türk, Osmanlı ordusu da Türk ordusudur. Bundan dolayı, özellikle Hıristiyanlara karşı yapılan gazalar daha çok, Türk-Hıristiyan çatışması olarak yansır. Osmanlı kronikleri Hıristiyan devlet veya topluluklara atfen verdikleri bilgilerde genellikle “Türk”,Türkler” ifadelerine yer verir. Yukarıda örneklendirildiği gibi Batı’nın karşısına çıkan Türk, savaşçılığı, ahlakı, şecaati ve kahramanlığı bakımından daima belirgin bir üstünlük içindedir.
İkinci Türk tipi ise Batı karşısında iman, ahlak, şecaat ve kahramanlık örneği teşekkil eden Türk imajının tam aksine Osmanlı Devleti’ne karşı duran, ayaklanmalar çıkaran, köyler basıp yol kesen eşıkyalık yapan Türk tipidir. Bu ikincisi için tarihlerde “aslı bozuk Türkmen”, “Kötü fiilli Türkmen”, “bed fiil Türkmen “ “ kötü zanlı Türkmen” ,” kötü niyetli Türkmen” , “na-pak Türkmen”, “Etrak-i bi-idrak”, “hilekar Türkmen”, “ayak takımı”, “bi-asıl Türkmen”, “bi-had Türkmen”, “aman bilmez Türkmen”, “kafasız Türkmen”, “andında durmaz”, “hırsız kılıklı”, “düşüncesiz Türk”, “sersem Türk” ... gibi sıfatlar kullanılır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 14:37   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Taner Timur, bu hususun Türklerin bir kısmı için söylendiğini teyid etmekle beraber bu yakıştırmaların ve Türk sözünün küçültücü bir anlam içinde söylenmesinin en önemli sebebi olarak Osmanlı yönetici zümresinin etnik saflığını yitirmesine (yani gayr-i Türk unsurların yönetici olmasına) ve Osmanlıların da kendilerini dini terimlerle tanımlamasına bağlamaktadır. Ancak Taner Timur, meseleyi sadece “uygarlaşma süreci” olarak ele almakta ve sorunun uygarlaşmaya direnen Türkmen ve Yörük aşiretlerinden kaynaklandığını ifade etmektedir.


İki Türk imajının da sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi için Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve yükselme dönemlerinin birlikte ele alınmasında fayda vardır. Tamamen yalın bir anlayışla ele alındığında Osmanlılar, Anadolu’nun kuzey-batısında küçük bir toprak parçası üzerinde kurulmuş bir beyliktir. Osmanlı tarihçileri beyliğin genişlemesinde temel felsefe olarak gaza ve cihad anlayışını ortaya koyarlar. Gaza ve cihad Hıristiyanlara karşı yapılacağına göre, beyliğin fetih yönü doğal olarak batıya doğrudur. Din, fetih siyasetinin en önemli meşruiyet kaynağıdır. Aynı Osmanlı Devleti’nin fetih siyasetinde bir yön de sahip oldukları toprakların doğu ve güneyine doğru yani geniş Anadolu topraklarına yöneliktir. 13. yüzyılda etnik milliyetçiliğin -henüz- Türkler arasında yayılmadığı, hanedan taasubunun ve topraklara sahip olma duygusunun daha kuvvetli olduğu göz önüne alınırsa bir yanda fetih siyaseti takip eden diğer yanda topraklarını savunan topluluklar için birbirleri “düşman” olarak ortaya çıkar. Nitekim, Osmanlı tarihçileri Anadolu’da Osmanlılara karşı direnen, savaşan ve ayaklanma çıkaran her topluluğu veya teşekkülü düşman sıfatı ile tanımlamaktadır. Bu cümleden olarak, Anadolu’da Osmanlılara karşı direnecek yegane güç bu toprakların mutlak hakimi durumuna gelmiş olan Türkler (Türk hanedanlar) olduğuna göre “düşman”ın etnik kimliği de kendiliğinden belirmektedir. Daha çok süslü ifadeler ile “düşman”ı küçümsemeyi adet edinmiş olan Osmanlı tarihçilerinin velinimetlerin de aynı kanı taşıyor olmalarını bildikleri halde küçültücü ifadelere yer vermeleri ancak velinimetlerini övdükleri bir olaya -daha açık olarak- Osmanlıların Anadolu’ya hakim olmaya çalıştıkları dönemlere denk düşmektedir. Ortada Osmanoğullarının (hanedan/devlet) Anadolu’ya hakim olmaya çalışması ve buna karşı direnen yerli ahalinin mücadelesi vardır.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 21:30 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580