![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
Globalleşme, Yerelleşme ve Yerel Medya Medya insanları özgürleştiremez, ancak özgürleşim tarifleri yapılmasına yardımcı olabilir. Yerel medyanın imkanları, eşitsizlikçi ve güçlünün özgürlüğünden yana pazar ilişkilerinde sadece ayakta durmayı başarmakla sınırlı değildir, taraf tutmayı gerektirir. ------ BİA (İstanbul) - I. Globalleşme Yaklaşımları Globalleşme kavramı, günümüz dünyasında olup bitenleri açıklama iddiası taşıyan popüler kavramlardan birisi haline gelmiştir. Ancak kavramın ifade ettikleri konusunda bir uzlaşma bulunmamaktadır. Globalleşme kavramı etrafında götürülen tartışmaların, genel olarak birbirine zıt iki yaklaşım etrafında toplandığı görülmektedir. Birinci yaklaşım, globalleşmeyi liberalizmin "zaferini" ifade eden bir "mutlu son" olarak gören yaklaşımdır. Bu yaklaşım, kapitalizmin gelişim süreci içerisinde varılan ve günümüzde Batılı ülkelerinin temsil ettiği noktanın, insanlığın erişebileceği en üst siyasal/ekonomik aşama olduğunu varsaymaktadır. Bu varsayımın arkasında yatan iddia, "dünyanın geri kalan kısımlarının insanlığın ulaştığı bütün olumlu şeyleri temsil eden Batı gibi olmak yolunda, kaçınılmaz olarak evrileceği/evrilmesi gerektiği" biçimindeki, bizim gibi ülke insanlarına çok tanıdık gelen bir iddiadır. Globalleşme böylelikle, üçüncü dünya için tek "doğru" ve "kaçınılmaz" yol olarak görülen Batılılaşma ve modernleşme sürecinin bir başka adı olmaktadır. İkinci yaklaşım bunun tam karşısında yer almaktadır ve globalleşmenin; emperyalizmin günümüzde almış olduğu yeni biçime işaret ettiğini, Batı'nın/kapitalizmin çıkarları doğrultusundaki bir ekonomik, kültürel/siyasal tektipleş(tir)menin adı olduğunu iddia etmektedir. Bu anlamdaki globalleşmeyi, en iyi "hür dünyanın" fast food zincirini oluşturan "McDonald"ların küresel olarak yaygınlaşmasımının temsil ettiği ifade edilmekte ve globalleşme, bir bakıma küresel "McDonaldlaşma" sayılmaktadır. Ayrıca, kavramın kullanımının emperyalizmin yeni-görüntüsünü meşrulaştıran ideolojik bir işlev gördüğü iddia edilmektedir. Bu yaklaşımlardan birincisi, A.B.D'nin politik merkez olduğu bir dünya düzeninin düşünü kuran ve S.S.C.B'nin yıkılmasından sonra alelacele ilan ettikleri "yeni dünya düzeni"nden hoşnut olanların yaklaşımıdır. İkincisi ise, içinde yaşadığımız durumun "yeni dünya düzensizliğinden" başka bir şey olmadığını saptayan eleştirel konumu yansıtmaktadır. Zıt kutupları yansıtıyor olmalarına rağmen, iki yaklaşımın ortak bir noktası bulunmaktadır; bu da globalleşmenin, dünyanın ekonomik, siyasal, kültürel olarak homojenleşmesi/tektipleşmesi gibi bir sonuç yarattığı biçimindeki varsayımlarıdır. Bu yaklaşımlar, globalleşmeyi kapitalizmin gelişim çizgisiyle ilişkilendirirken ve sürecin Batı'nın ekonomik, siyasal sistemi ile düşünce dünyasının evrenselleştirilmesi yönünde işlediğini tespit ederlerken haklıdırlar. Ancak, globalleşmenin işleyiş dinamiklerini ve sonuçlarını değerlendirirken kestirmeciliğe düşmektedirler. Dolayısıyla globalleşmeyi baktığımız yere bağlı olarak, çarçabucak "iyi" ya da "kötü" ilan edip, karşısında "olumlu" ya da "olumsuz" bir tavır almayı sağlamanın dışında, bize fazla yardımcı olamamaktadır. Başka ifadeyle, globalleşme sürecinin dinamiklerini bize açıklayamamaktadır. | ||
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |