|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
28-02-2007, 10:44 | #21 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| “toplu pazarlık bir yandan bir işveren grubu ile bir yandan da birden fazla işçi örgütünün anlaşmaya varmak için çalışma koşullarında giriştikleri görüşmelerdir. “ “bir işçi topluluğunun işverenle daha iyi ve adil bir yaşam sağlamak için girişmiş olduğu arkasında grevde bulunan özel bir diyalogdur.” Toplu pazarlık ile toplu iş sözleşmeleri arasındaki fark: pazarlık ve müzakereler dinamiktir. Değişimler vardır. Oysa toplu pazarlık iş sözleşmesine dönüştürüldüğünde bu değişmez hukuki nitelikte bir kurum olmuştur. Toplu iş sözleşmesi sendika ve işveren arasında yapılan ve çalışma koşullarını bir süre için saptayan sözleşmedir. Toplu iş sözleşmelerinde iki ana konu vardır. Bunlar ücret ve çalışma yaşamındaki ilişkiler ve çalışma yaşamının koşulları. Toplu pazarlığın başarılı olması güçlü bir sendikacılık ve demokratikleşmedir. Çalışma koşullarının saptanmasında toplu pazarlık ve toplu sözleşmelerin yanı sıra devlette düzenlemeleriyle belirleyici olur. Toplu pazarlığın nitelikleri: toplumsaldır. Çok önemli bir pazarlık mekanizmasıdır. Önemli bir kurumsal yapıdır. Dinamik bir oluştur. Bu nitelikleri toplu pazarlığı hem ekonomik hem de sosyal açıdan önemli bir kurum haline getirir. Toplu pazarlığın felsefesi özgürlük, serbestlik ve iyi niyettir. Her iki tarafta kuşkucu olmak yerine uzlaşıma yanaşmalıdır. Demokratik gelişme süresince en çok üyeye sahip olan sendika toplu iş görüşmelerine katılacağı yönünde görüş ağırlık basmıştır. | ||
|
28-02-2007, 10:44 | #22 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Toplu pazarlığın kapsamı: Sendikanın nasıl örgütlendiği ne kadar işçiyi temsil ettiğini gösterir ve bu önemlidir. Sendikanın az kişiyi temsil ettiği meslek düzeyindeki örgütlenmelerde birey düzeyine sözleşmeler indirgenebilir ve böylece ülkenin olumsuz ekonomik konjokturünden az etkilenir. Sosyal barış kolay sağlanır. Ancak ödeme güçlüklerinin olmasını ve huzursuzlukların hızlı yayılmasını engelleyemez. İşkolu düzeyinde bir örgütleme varsa pazarlıklar ülke çapında gündeme gelir. Bütünlüğü vardır ve türkiyede geçerlidir. Geniş kitleye ulaşır ve genel refah için olumlu etki yapar. Konfederasyon şeklindeki örgütlenmelerde genel kuralların ülke çapında uygulanması kolaydır. Emek ve sermaye serbest irade ile disiplin altına alınabilir. Toplu pazarlığın konuları: Genel olarak işçi ve işveren arasındaki her türlü ilişkidir. işçilerin genel çalışma koşulları. ücret. Çalışma süreleri Ücretli tatiller, ücret dışı yardımlar İş aktivitesi ile ilgili düzenlemeler. tarafların birbirleriyle olan ilişkileri iş uyuşmazlıklarının çözüm usulleri. Sendikacılığın tanınması. Sanayileşmiş ülkelerde toplu pazarlık kurumunun ele aldığı konular: sözleşmenin yapısı. sendika ve yönetim hakları. ücretler | ||
28-02-2007, 10:45 | #23 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| çalışma denetimi. çalışma yöntem ve koşulları. Toplu pazarlığın ekonomik ve sosyal yaşantıya etkileri: Toplu pazarlığın asıl amacı ücretin en yüksek düzeye ulaşmasıdır. İşveren açısından kar maksimizasyonu iken sendika açısından amaç ücret maksimizasyonudur. İşveren ve sendikanın nerede anlaşacaklarını etkileyen unsurlar mevcuttur. Bunlar; yasalarla belirlenen asgari ücret düzeyi. alım gücü ve hayat pahalılığı. emeğin verimliliğindeki değişimi ücret artışına yansıtmak. işverenle ilgili olarak işverenin ödeme gücüne göre sendika gerçekçiliği. göreli ücretin dikkate alınması. Toplu pazarlık yoluyla ücret üzerindeki etkenler: ekonomik faktörler ekonomik olmayan faktörler: toplu pazarlığın düzeyinin gücü, örgütlenme derecesi, demokratik süreçlerin işletilmesi düzeni, sendikaların mali gücü ve ülkenin siyasi atmosferi. Ücretlerin belirlenen seviyesi makro düzeyde fiyatlar genel seviyesine yansır. Eğer emeğin verimliliğinin üzerinde bir ücret artışını işverene kabul ettirirse enflasyon sebebi.ücret artışı verimlilik artışından fazlaysa enflasyonist baskıya neden olur. Eğer ücret artarsa ve fiyat da aynı oranda artarsa gerçek ücret değişmemiş olur. Mal talebinin esnekliği de önem taşımaktadır. İşsizliğin olduğu konjokturde çok ücret artışı olmaz. | ||
28-02-2007, 10:45 | #24 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Gelirler politikası: Üretim faaliyetlerini etkileyen unsurları ortadan kaldırarak enflasyonu engelleyen bir politikadır. Üretim maliyetini oluşturan esas unsurun ücret olduğu düşünülürse ücret artışının gelir artışından fazla olmamasını sağlar. Ücret artışının enflasyonist olmayan oranı belirlenir. Gelir politikası ücret ve fiyatların dondurulması ve ücret ve fiyat kılavuzluğu araçlarıyla bu etkiyi sağlar. Önemli olan tarafların sosyal uzlaşma içinde olmalarıdır. Bu politikanın en önemli özelliği kesintiye uğradığında patlama yaratmasıdır. Önemli olan kademeli olarak bitirilmesidir. Toplu pazarlığın sosyal yararı: Toplumsal barışı sağlar. Sosyal adalet anlayışı oluşur. Toplu pazarlık sürecinde devlet nasıl yer alır? Devlet bu süreçte yasal düzenlemeler yaparak yer alır. Toplu pazarlığın minimum koşullarını belirtir, ancak sanayileşmiş ve demokratikleşmiş ülkelere bu sürecin içinde yer almaz. Gelişmekte olan ülkelerde süreç içinde yer alır. Toplu pazarlık kurumunun hayata geçmesi, işçi haklarının gelişmesi, insanca yaşam hakkına ulaştırılmasını gündeme getirir. Sistemin dışında ne tür faktörlerden destek alınmalıdır? örgütlenme düzeyi: sendika toplu pazarlık masasına oturduğunda dayandığı işçi tabanının büyüklüğü sendikanın gücünü belirleyen bir etkendir. Sendikasız işçi sayısının yüksekliği işveren açışından silah olarak kullanılabilir. | ||
28-02-2007, 10:45 | #25 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ülkenin sanayileşme düzeyi: sanayileşmiş ülke, örgütlenmenin yüksek olduğu ülkedir. Ülkenin sanayileşme düzeyi sendikalaşmayı güçlendirir. Ülkedeki işsizlik veya tam istihdam düzeyi: tam istihdam düzeyine ulaşılınca işverenlerin toplu pazarlık esnasındaki hareket alanı azalır. İşsizliğin azalmasına paralel olarak sendika güçlenir. Müzakere sırasında ve sonrasında taraflarca kullanılan silahlar: işveren açısından lokavt ve işçi açısından grev. 80 sonrası dönemde gerçekleştirilen yasal düzenlemeler neoliberal bir politika izlenilmesini yaratmıştır. İşveren açısından yeni bir rahatlama düzeni başlamıştır. Baskıcı çerçeve içine alınmış olarak toplu iş sözleşmesinin iş kolu düzeyinde en az %10, işyeri düzeyinde en az %50 barajını aşan işçi tarafından istenmesi gerekir. 80 sonrasında sendikal hareketler açısından Türk-iş e tekel bir konum sağlanmıştır. Ülkenin içinde bulunduğu genel konjonktür: iktisat politikasının niteliğine göre sendikal örgütlerin gücü değişebilmektedir. 2 ana politika mevcuttur.bunlar ; talep yanlısı politika: efektif talebe önem verir. Keynes. Tam istihdamın oluşması, işsizliğin azalması, refahın artması için devletin toplam talebi arttıracak şekilde müdahalede bulunmasını savunur. İşverenden alınan en büyük miktardaki geliri işçiye transfer edince alım gücü yükselir, toplam talep artar. Ücretlerin artması talebin artmasını getirir, mal ve hizmetlerin talebi artar. Yatırımlar da artar. Yatırımların artması işsizliği azaltır. Bu da ekonomik kalkınmayı, büyümeyi beraberinde getirir. Türkiye de 24 ocak 1980 e kadar bu yönde politika uygulandı. Arz yanlısı politika: parasalcı, neoliberalcı olarak nitelendirilir. Ücretler ne kadar düşerse maliyetler de o kadar azalır. Maliyetlerin azalması karları yükseltir, kar yükselince yatırım ve üretim artacak bu da ekonomik büyümeyi beraberinde getirecektir. Daha çok askeri darbenin arkasından az gelişmiş ülkelerde uygulanır. Gelişmiş ülkelerde gelir dağılımını emekçi sınıf aleyhine sokan politikadır. Sendikalaşma oranını da düşürür. | ||
28-02-2007, 10:45 | #26 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| sendika içi demokrasi olgusu: bu ne kadar zayıfsa sendika liderleri işçi tabanından ne kadar kopuksa sendikacılıkta o kadar gerçeklerden uzaktır. Toplu sözleşme görüşmeleri de o kadar başarısız olur. İş güvencesi: sosyal güvenceler sağlanmış olmalıdır. Keyfi işten çıkarmaya karşı yürütülen güvenceler söz konusudur. Türkiye’de ücretler düşüktür çünkü işgücü arzı talebe göre çok yüksektir. Ücret artısı verimlilik artışından düşük seyreder, işçiler işverene karşı güçlü değildir. Demokratik bir ülkede hükümet toplu sözleşmelerde yer almaz. Süreci işçi ve işveren tamamlar. Gelişmekte olan ülkelerde ise toplu pazarlığa elverişli ortamları yaratmak için hükümet düzenleyici bir kurum olarak yer alır. Farklılaşmış işgücünün fazla olması da bir sorundur. Bu farklılaşma örgütsüz işgücüne neden olur. Toplu pazarlıktan çok bireysel iş akitlerine gidilmesine yönelinmiştir. Enformal çalışma yaygınlaşmıştır. Eğitim düzeyinin düşük olması da toplu pazarlık sürecine etkiler. Türkiye’de iki ayrı dönem mevcuttur. 61 anayasası döneminde demokratikleşme konusunda ciddi adımlar atılmıştır. Ancak bu durum 82 anayasası döneminde bozulmuştur. 2822 sayılı kanunla grev ve lokavt düzenlenmiştir. Toplu iş sözleşmelerinin sadece ekonomik nedenlerle yapılacağı ifade edilmiştir. Hak grevlerine izin verilmemektedir. Memurların örgütlenmesi ile ilgili olarak kısıtlamalar mevcuttur. Günümüzde sadece isveçte hem kamu hem de özel kesimin grev hakkı vardır. | ||
28-02-2007, 10:45 | #27 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Toplu pazarlık sürecinde ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözüm yolları nelerdir? İşçi ve işveren karşı karşıya gelir. Grek bireysel açıdan gerekse toplu iş sözleşmesinde uyuşmazlıklar çıkabilir. Bireysel iş sözleşmesinde uyuşmazlık varsa iş mahkemeleri bunu çözer. Toplu iş görüşmelerinde uyuşmazlıklarda menfaat ve hak uyuşmazlıkları olabilir. Çözüm yolları: uzlaştırma: kişi veya kurul tarafları uzlaştırma yoluna gidebilir. Arabuluculuk: resmi, özel, gönüllü,zorunlu, kişi ve kurul gibi türleri vardır. Tahkim: kararı bağlayıcıdır. Totaliter rejimlerde başvurulan yöntemdir. Yargı yolu Bu yollar çözüme ulaşmadığı zaman süreç grevle sonuçlanır. 61 anayasası uzlaşmacı bir yaklaşım sergilerken 82 de yüksek hakem kurulunun zorunlu tahkim koşulu mevcuttur. Bu durum çalışma barışı açısından sağlıklı bir uygulama değildir. Grev Ekonomik nedenlerle yapılır. Pazarlık gücü aracıdır. Çalışma koşullarını kendi lehlerine değiştirmek ve yeni haklar, menfaatler sağlamak amacı ile işçilerin çoğunun önceden aralarında karar vermek suretiyle bir işyerinde ya da iş kolunda belirli ya da belirsiz bir süre için çalışmaya son vermeleri durumudur. Unsurları: işverene bağlı ona karşı bir harekettir. Toplu ve anlaşmalı bir girişimdir. İşveren üzerinde bir baskı unsuru oluşturur. Grevin nedenler hakè: uyuşmazlıklar uyuşmazlıkları menfaat uyuşmazlıklarıè menfaat uyuşmazlığı ekonomik nedenlerle doğarken hak uyuşmazlıkları yasal düzeydeki hakların karşılıklı olarak farklı yorumlanmasından kaynaklanır. Ekonomik olmaktan çok sosyal bir olgudur. Genel grevler ekonomik ve sosyal adaletsizliklere karşı çıkmak için ülke genelinde yapılır. Makro düzeyde düşünülür.i işçinin, sendikanın doğrudan hak elde etmesi için değil; siyasi iktidarı etkilemek için yapılır. Sosyal grevler ise direkt siyasi iktidar amaçlı gerçekleştirilir. İşçilerle ilgili bir yasanın değişmesi için yapılabilir. Önemli olan kime karşı grevin yapıldığıdır. Hak uyuşmazlıklarından kaynaklanan grevler ücret, çalışma koşulları, iş güvencesi, yönetime katılma gibi genel sendikal haklarla ilgili bir grev türüdür. Bunlar yasalarla belirlenmiştir. Ancak tarafların farklı yorumlaması nedeniyle uyuşmazlık doğmuştur. Esas olan çıkar uyuşmazlığı değildir. | ||
28-02-2007, 10:45 | #28 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Grevin sonuçları: Grev yasal olduğu takdirde hizmet akti feshedilemez. Grev süresince askıda kalır. Grev süresince ücret ve sosyal yardım hakları doğmaz. İşçi açısından grev maliyet doğurur. Sendikanın ekonomik gücü önemlidir ve bazı sendikalar grev süresince işçiye ücret öderler. Grev süresince işçi başka bir yerde çalışamaz. İşveren yeni işçi alamaz. Grev süresi kıdem tazminatı süresinde hesaba katılmaz. İşçi sosyal sigorta haklarından yararlanmaya devam eder. Grev yasal değilse iş hakkı feshedilir. Lokavt Grevin yapılmasının nedeni güç dengesinin kurulmasıdır. Ancak lokavt hakkıyla işverenin mevcut olan gücü pekiştirilmektedir. İş yerinin veya işyerlerinin kapatılarak işçilerin işine son verilmesi durumudur. Lokavt iş hukukunda yer alan koruma ve yardım ilkesine aykırı bir ilke oluşturur. Grevle eşit ağırlıkta görülmez. Temel sosyal haklardan sayılmaz. Greve sınırlama koymak amacıyla mevzuatta yeri vardır. Yasal olmayan grevlere gidilmemesi, geçerli nedenlerle greve gidilmesi gibi psikolojik yaptırımları vardır. Türkiye’de grev Sendikacılıktaki gelişmeler gibi ele alınır. 1.meşrutiyet döneminde çalışma koşularının kötülüğü ve devlet kesiminde ücretlerin zamanında ödenmemesi nedenleriyle; 2.meşrutiyet döneminde demokratik düzene yönelim vardır ve işçilerin mevcut düzene tepkileri nedeniyle; 1909 yılı tatil-i eşgal kanunu ile grev hakkı yasaklanmıştır. Cumhuriyet döneminde iç güvenlik sorunu mevcuttur ve işçi işveren ilişkisi iyi değildir. 1925 takrir-i Sükun kanunu ile yasaklamalar getirilmiştir. 1929 bunalımı ekonomik sorunları ağırlaştırmış ve 1936 yılında grev yasağı ile birlikte iş yasası çıkartılmıştır. 1947 yılında sendikalar kanunu. 1961 anayasası hem sendikacılık hem de grev hakkı tanımıştır. 1982 anayasası uyuşmazlık sonucu çıkan grevleri esas alır. Hak grevlerini ortadan kaldırır. Ücret sendikacılığı, ücret pazarlığı gündeme gelmiştir. Halbuki ücret dışında geniş düşünmek gerekir. | ||
28-02-2007, 10:46 | #29 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Sosyal güvenlik Bir bütün olarak düşünülmelidir. Sanayi devriminden bu yana gelişme gösterir. Düşüncenin gelişmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Sosyal güvenlik sosyal adalet sistemidir. Doğanın ve ekonomik yaşamın adaletsizliğini karşılamayı hedefler. Çalışanın kendisini, ailesini güvende hissetmesidir. Sosyal yardımlar çalışmadan bağımsız olarak sefaleti önlemek için geliştirilmiş olan yardım ve güvenlik sistemidir. Sosyal güvenlik güvenlik ve sorumluluktur. Liberal doktrinde bu sorumluluk kişiye bırakılmıştır. Daha kontrollü ekonomilerde hükümete söz düşer. l. beveridge devletè sefalet ve işsizliği önlemeli fakat kişinin sorumluluk duygusunu da bir yana bırakmamalı, ona geleceği ile ilgilenme sorumluluğunu vermelidir. Sorumluluk kamu ve birey arasında paylaştırılmalıdır. 1945 – 1973 yılları sosyal güvenlik çağı olarak adlandırılır. Gelişmiş ülkelerde sosyal güvenlik bir umut değil, gerçektir. Sosyal güvenliğin temelinde yatan insanların gereksinimleri olduğu ve yarından emin olma istemleridir. Bir ülke halkının bugününü ve yarınını güven altına almayı amaçlayan ve birbiri arasında bir birlik ve uyum kurmuş olan kurumlar bütünüdür. Bir mesleksel, fizyolojik ya da sosyoekonomik riskten ötürü gelir ya da kazancı sürekli ya da geçici olarak kesilmiş kimselerin geçinme ve yaşama gereksinimlerini karşılayan bir sistemdir. Kökeni 1935 yılında ABD de yasa ile terim olarak kullanılmasına dayanır. 1944 yılında hayata geçmiştir. Sosyal güvenliğin toplu yardımlaşma şekline dönüşüp kamuya bırakılması yeniden gelir dağılımını düzenler. Sosyal güvenlik dayanışma mekanizmasıdır. Buna sosyal niteliğini veren zorunluluk ilkesidir. Sosyal sigorta ve sosyal yardım kavramları sosyal güvenliğin içinde yer alan alt başlıklardır. Sosyal sigorta için ilk uygulama 1883 yılında Almanya da hastalık sigortasının kurulmasıyla oluştu. | ||
28-02-2007, 10:46 | #30 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Sosyal güvenlik sistemine gereksinim duyulmasının nedenler: yönetici sınıfın ekonomik güvensizliği bir huzursuzluk nedeni olarak yok etme isteği. İşçi sınıfının ekonomik güvence gereksinimi Devletin karşılıklı yardımları destekleme görevinin kabul olunması. İşçilerin güvenliğini sağlamakta işverenin borçlarının desteklenmesi. Sosyal güvenlik işçi, işveren ve devletin mali katkılarıyla gerçekleşir. Sosyal yardımın özellikleri: vergilerle finanse edilir. Karşılıksızdır. Tek yanlıdır, devlet tarafından verilir. Yararlananın yardıma herhangi bir katkısı yoktur. Sosyal yardımın ne kadar geliştiği ülkenin gelişmişliği ile orantılıdır. Ekonomik gelişme yüksekse sosyal yardım geniş kitlelere ulaşır. Sosyal güvenlik bir politika ve amaç olarak düşünülebilir. Amaç sefaleti ve yarın korkusunu silmektir. Politika ise gelirin bir bölümünü yeniden dağıtmaktır. Prim ödemeleri hukuksal temel kazanınca sosyal güvenlik kurumsallaşmaya gitmiştir. Herkese aynı miktarda prim ödeme getirildi. Ücrete göre prim ödeme belirlendi. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |