![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
![]() | #21 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Sermaye Hareketleri 2000 yılı başında uygulamaya konulan Enflasyonu Düşürme Programının başarısı sermaye hareketlerinin yönünü, miktarını ve kompozisyonunu önemli ölçüde belirlemiştir. Yıl başında IMF'ninde desteğini alan çok kapsamlı bir programın uygulamaya konulması ve Hükümetin gösterdiği kararlılık yabancı yatırımcıların Türkiye'ye kaynak aktarımını hızlandırmıştır. Programın başarı ile sürdürüldüğü Ocak-Ağustos döneminde net sermaye girişleri 11,2 milyar ABD dolarına ulaşmış, ancak Eylül ayı ile birlikte programın sürdürülebilirliğine ilişkin beklentilerin olumsuza dönmesi nedeniyle sermaye çıkışları başlamıştır. Son üç ayda gerçekleşen çıkışlara rağmen, 2000 yılı genelinde toplam sermaye girişleri 1999 yılına göre iki katına çıkarak toplam 9,4 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu düzey Türkiye'nin gerçekleştirdiği en yüksek sermaye girişi rakamıdır (Tablo 26). Girişlerin kompozisyonu incelendiğinde, temelde Hazine'nin tahvil ihraçlarının belirleyici olduğu uzun vadeli girişlerin programın ilk yarısında ağırlıkta olduğu izlenmektedir. 2000 yılında Hazine toplam 7,5 milyar ABD doları tutarında tahvil ihraç etmiştir. Bu rakam tahvil ihraçlarının başladığı 1988 yılından itibaren yapılan en yüksek tahvil ihracıdır. Hazine 2000 yılı başında borçlanma imkanlarını artırırken, vadeyi uzatmış ve maliyetleri de düşürmüştür. Yıl içinde gerçekleştirilen 7,5 milyar ABD doları tutarındaki tahvil ihraçlarının 4 milyar ABD doları 30 ve 10 yıllık vadelerde yapılmıştır. Kasım krizinden sonra, Hazine 6 ay vadeli 1 milyon ABD doları tutarında sendikasyon kredisi temin etmiştir. | ||
![]() |
|
![]() | #22 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Hazine tarafından yapılan yurtdışı tahvil ihraçlarının ikinci el piyasalardaki gerçekleşen faizleri gösterge olarak izlenirse, 2000 yılı Ocak-Ağustos döneminde Türkiye'nin performansı Arjantin ve Brezilya gibi diğer yükselen piyasaların üzerindedir. Bu dönemde, söz konusu diğer iki ülkenin tahvillerinin faizleri US $ ikinci piyasasında yaklaşık 700 baz puan iken, Hazine tahvillerinin faizi 500 baz puan düzeyinde seyretmiştir. Benzer gelişme Euro ikinci piyasasında da geçerlidir. Ancak, Eylül ayından itibaren para kurulu uygulamasında olan Arjantin'de meydana gelen olumsuz ekonomik gelişmelere paralel olarak faizler genelde tüm yükselen piyasalarda artma eğilimine girmiştir. Türkiye'de ise Kasım ayındaki kriz sonrasında artan ülke riskine bağlı olarak Hazine tahvillerinin faizi çok yüksek oranda artarak Arjantin ve Brezilya tahvillerinin üzerine çıkmıştır. US $ piyasasında bu eğilim yıl sonu ve sonrasında da devam etmiştir. Benzer şekilde, JP Morgan tarafından yayınlanan Yükselen Piyasalar Bono İndeksi (EMBI) değerinin Türkiye için Ağustos ayına dek sürekli artış eğiliminde olduğu, ancak Ağustos ayı sonundan itibaren düşüş eğilimine girdiği ve Kasım ayı krizi ile birlikte en düşük seviyelere gerilediği görülmektedir. İndeks değeri Arjantin başta olmak üzere diğer Latin Amerika ülkelerinde de Ağustos ayından itibaren düşüş eğilimindedir. 2000 yılında Hazine'nin yurtdışı piyasalarda gerçekleştirdiği tahvil ihraçları yurtiçi yerleşiklerin taleplerini de artırmış ve yurtiçi yerleşiklerin yurtdışında yaptığı menkul alım-satım hacmi önemli oranda artmıştır. 1999 yılı ile karşılaştırıldığında, bu iki kalemde gerçekleşen işlem hacmi 10 milyar ABD doları iken 2000 yılında dört katına çıkmıştır. Diğer taraftan, yurtdışı yerleşiklerin yurtiçinde gerçekleştirdiği menkul alım-satım işlemleri Ocak-Eylül döneminde giriş yönünde bakiye verirken, Kasım ayında 5,3 milyar ABD doları tutarında menkul satışı gerçekleşmiş ve son üç ayda toplam sermaye hareketlerinin yönünü belirleyici olmuştur. 2000 yılı Enflasyonu Düşürme Programı çerçevesinde diğer uzun vadeli sermaye kalemi olan doğrudan yatırımlar incelendiğinde, programa duyulan güven çerçevesinde doğrudan yatırım girişlerinin de önemli oranda arttığı izlenmektedir. Türkiye, diğer gelişmekte olan ülkeler ile karşılaştırıldığında doğrudan yatırım girişlerinin çok düşük olduğu bir ülkedir. IMF tarafından yayınlanan istatistikler, 125 ülkenin kapsandığı "gelişmekte olan ülkeler" grubuna 2000 yılında 113,8 milyar ABD doları doğrudan sermaye girişi gerçekleştiği, bu rakamın 1999 yılı için 125,4 milyar ABD doları olduğunu göstermektedir. Türkiye ve Latin Amerika Ülkelerini de içeren bu grupta, 1999 yılında, Arjantin 23,6 milyar ABD doları, Brezilya 32,7 milyar ABD doları, Meksika 11,8 milyar ABD doları, Türkiye ise 813 milyon ABD doları doğrudan yatırım girişi sağlamıştır. Göreli olarak düşük düzeyde olmasına karşın, 2000 yılında yurtiçinde gerçekleşen doğrudan yatırım kaynaklı sermaye girişleri 1,7 milyar ABD dolarına yükselmiş ve bu artışın önemli bölümü imalat sanayii sektöründe gerçekleşmiş, ağırlıklı olarak da Avrupa Birliği ülkelerinin yatırımlarından kaynaklanmıştır. | ||
![]() |
![]() | #23 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Enflasyonu Düşürme Programı çerçevesinde 2000 yılı için özelleştirme kaynaklı 7,6 milyar ABD dolarlık nakit gelir öngörüsü bulunmaktaydı. Ancak, GSM lisans satış gelirinin KDV ödemesi sorunu nedeniyle 2001 yılına sarkması, Türk Telekom’un özelleştirme ihalesine teklif gelmemesi ve programda yer almasına rağmen THY ve Petkim ihalelerine çıkılamaması, yaklaşık 3,3 milyar ABD dolarlık özelleştirme gelirinin elde edilmesine neden olmuştur. Özelleştirme performansındaki sözkonusu yavaşlama nedeniyle ödemeler dengesi kalemlerinden doğrudan yatırım girişlerinde beklenilen artış sağlanamamış ve programın uygulanmasındaki kararlılık konusunda tereddütler oluşmuştur. 2000 yılında, programın sermaye girişlerini sağladığı Ocak-Ağustos döneminde Merkez Bankası rezervlerinin sürekli artış eğiliminde olduğu, ancak ikinci yarıda sermaye hareketlerinin yönüne paralel olarak bu eğilimin tersine döndüğü, Kasım ayında gerçekleşen krizle birlikte 5 milyar ABD doları rezerv azalışı gerçekleştiği görülmektedir. Bu çerçevede likidite durumunu gösteren brüt rezervler ve kısa vadeli borçlar farkına bakıldığında, bu farkın 2000 yılında 1999 yıl sonuna göre azaldığı, ancak yılın ilk yarısında artış eğilimi gösterdiği görülmektedir. Sözkonusu artış programın ilk yarısında orta ve uzun vadeli sermaye girişleri kaynaklı Merkez Bankası rezervlerindeki artıştan kaynaklanmış, yıl sonunda yaşanan mali kriz nedeniyle döviz rezervlerindeki düşüş brüt rezervler ve kısa vadeli borçlar farkının önemli ölçüde azalmasına neden olmuştur. Ticari bankalar ve diğer sektörlerin likidite durumu ise, ağırlıklı olarak son üç ay olmak üzere, yıl genelinde bozulma eğilimi göstermiştir. | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
![]() LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/dis-ticaret/21243-doviz-piyasasi/ | ||||
Mesaj Yazan | For | Type | Tarih | |
Untitled document | This thread | Refback | 13-03-2008 19:29 |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
![]() | ![]() |