Bölgenin çok eskiden beri sürüp giden durumu da esasen bu çeşit faaliyetlere imkan verecek nitelikte değildi. Ermeniye ilk Roma İran münasebetlerinden beri İslam devrinde de hep sınır olmuş ve gelişmesi de hep bu çizgide oluşmuştur. Ancak iktisadi bakımdan Sacoğulları zamanında Azerbaycan da bir canlılık olduğu hanedan mensupları adına bastırılan altın sikkelerden anlaşılmaktadır. Yusuf’un dört ve Ebu Musafir Feth’in bir altın sikkesi elimize geçmiştir. Askeri sahada oldukça kuvvetli oldukları Ermenilere karşı yaptıkları başarılı askeri harekattan halifeye meydan okumalarından ve Karmetiler önünde acze düşen halifenin bunlardan yardım istemesinden anlaşılmaktadır. Hanedanın merkezinin Muhammed el-Afşin zamanında meraga olduğu kaynaklarda açıkça belirtilmekte ise de Yusuf b. Ebu’s-Sac’ın iktiradı sırasında meraga’nın terk edilerek eyalet merkezinin daha merkezi durumdaki Erdebil’e nakledildiği anlaşılıyor. Sacoğullarının Azebaycan’ın Türleşmesinde ne derece de rol oynadıklarını tesbit etmenin güçlüyü ortadadır. Hakimiyet kurdukları bölgede burayı ele geçirdikleri zaman büyük bir Türk nüfusu olmadığı bellidir. Bunlar ile birlikte Azerbaycan’a kalabalık Türk nüfusunun yerleşmediğini de söyleyebiliriz. Maiyetlerindeki askeri birlikler arasında muayen miktarda Türk askeri bulunduğunu kabul etsek bile Azerbaycan içinde bunun büyük bir anlam taşımayacağı açıktır. |