Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Kimya

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 24-01-2007, 16:23   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Biyokimya

GENEL OLARAK BİYOKİMYA


Biyokimya hayat bilimi dallarından biridir.Biyokimyanın görevi,hayat olaylarını kimyasal olarak incelemek ve sebeplerini mümkün olduğunca açıklamaktır.Hücrenin değişik yapılarında biyokimyasal özellikleri bilinmeden tanımlanmasının pek anlamı olmayacaktır.Ayrıca çeşitli organellerin fonksiyonları morfolojik yöntemlerle değil yalnız biyokimyasal yöntemler ile aydınlatılabilir.Kaslarda,sinirlerde uyarıları alan hücrelerdeki temel işlemlerin aydınlatılması için gerekli bilgileri ve biyokimyasal araştırma yöntemlerini uygulamaya koyan fizyoloji ve tıp ilede çok büyük bir ilişkisi vardır.Birçok hastalıklar veya metabolik bozukluklar, biyokimyasal anormallikler sayesinde anlaşılmıştır ve tüm ilaçlar biyokimyasal olaylara kimyasal maddeler gibi etki etmektedir.

Biyokimyanın kökenlerinden biri kimyadır.Özellikler organik kimya adı verilen doğal bileşikler kimyasıdır.Diğer kökenlerinden biri ise fizyolojidir.Kimyasal olarak yönlendirilen fizyolojiden,fizyolojik kimya gelmiştir.Biyokimya adı daha çok tıp fakültelerince benimsenmiştir.Biyokimyanın diğer bir kökeni ise tıptır.Oluşmalrı yalnız biyokimyasal olarak açıklanabilen ve araştırmaları biyokimyaya büyük bir hız katmış olan metabolik hastalıklar tıp ile biyokimya bilimleri arasında en önemli köprüdür.Ayrıca son yıllarda önem kazana genetik bilimi ise biyokimya biliminin başka bir kökeni durumuna gelmiştir.Moleküler biyoloji terimi temelde biyokimya ile veya biyokimyanın,temel hayat olaylarını moleküler düzeyde açıklamaya çalışan bir dalı ile eş anlamlıdır.






Laboratuar cihazları:

Klinik laboratuarı,hastalığın teşhis ve tedavisinde gereken önemli bulguların saptanmasını sağlıyacak hasta kan,üre ve örneklerinin değerlendirildiği yerdir.

Yapılan testlere göre Klinik biyokimya,hematoloji,mikrobiyoloji gibi çeşitli bölümlere ayrılmaktadır.Bu bölümlerde çeşitli materyallerin testleri yapılarak gerek madde konsantrasyonları,gerekse ekim yapılarak virüs ve bakteriler aranmaktadır.Ve hasta hakkında hayati gene bilgilere yada hastalığı ile ilgili ip uçlarına ulaşılmaktadır.Bunu için laboratuar cihazlarının çok hassas ve doğru işlemesi gerekmektedir.Günlük,aylık ve yıllık bakımları mutlaka yapılamalı,hergün kontrol sıvıları varsa mutlaka okutulmalı ve eğer düzeltilemeyen anormal bir değere rastlanıyorsa mutlaka yetkili servise başvurulması gerekmektedir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 24-01-2007, 16:23   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Kan:
  • Besin maddelerini,sindirim sisteminden vücudun diger kısımlarına taşır
  • Oksijeni,akciğerlerden vücudun bütün hücrelerine taşır.
  • Karbondioksit ve diğer metabolik artıkları hücrelerden boşaltım organlarına taşır.
  • Endokrin bezlerden salgılanan hormonları hedef hücrelere taşır.
  • Vücud ısısını normalde tutmaya yardım eder.
  • Sıvı dengesini normalde tutmaya yardım eder.
  • Hastalıklara neden olan mikroorganizmalara karşı vücudu korur.
v Kan Plazma ve Onun İçindeki Şekilli Elementlerden Oluşur.

Kan ,kırmızı kan hücreleri,beyaz kan hücreleri ve trombosit adı verilen kan pulcuklarından oluşur.Plazma adı verilen açık sarı renkli bir sıvının içinde bulunur.70 kg’lık bir erişkin insanda ortalama 5-6 kg kan bulunur.ph’sinın normal değeri 7,35 ile 7,45 arasındadır.

v Plazma kanın sıvı kısmıdır.

Kanın şekilli elemanları dışında kalan kısmına plazma denir.Kanın yaklaşık %55’i plazmadır.Plazma;%92 su,%7 protein tuz,oksijen,diğer çözünmüş gazlar,glikoz,lipit ve diğer besin maddeleri,metabolik atıklar ve hormonlardan meydana gelmiştir..Kan dolaşım sisteminin dışına çıktığı zaman pıhtılaşır ve sarı renkli bir sıvı bu pıhtıdan ayrılır.Bu sıvıya “serum” adı verilir.


Plazma proteinleri 3 gruba ayrılır:

1)Albümin:Kanın osmatik basıncının ayarlanmasından sorumludur.
2)Glabülin:a,b,c olmak üzere 3’e ayrılır.
3)Fibrinojen:Kanın pıhtılaşmasının son kademesinde gerekli olan önemli bir proteindir.
















KAN



PLAZMA

KAN HÜCRELERİ

ALBÜMİN

GLOBULİN

SERUM

PLAZMA
PROTEİNLERİ


Eritrosit

Trombosit

Lökosit














Su

Agragranüler
Lökosit

Granüler lökosit


Tuz





Çözünmüş Gaz



Nötrofil

Lenfosit


Hormonlar

FİBRİNOJEN





Bosofil

Monosit

Glikoz







Eosinofil










v Kırmızı Kan Hücreleri Oksijen Taşırlar:

Erişkin bir erkeğin yaklaşık 30 trilyon kırmızı kan hücresi(eritrosit) vardır.Bu miktar herbir milimetre küpe yaklaşık 5,4 milyon eritrosit düştüğünü gösterir.

Eritrositlerin nukleusları yoktur ve şekilleri bikonkavdır.Çok küçük hücrelerdir.

Kan akciğerlede dolaşırken,oksijen difüzyon yolu ile kanın içine geçer,eritrositteki hemoglobin ile zayıf bir bağ kurar.Bu formun ismi “oksihemoglobin”’dir.Kan dolaşımı sırasında,eritrositler akciğerlerden aldıkları kan kılcal damarlardan geçerek hücre içine taşırlar.Hücrelerde oluşan karbondioksiti de alıp akciğerlere taşırlar.Oksijence zengin kan taşıyan damarlara arter,korbondioksitten zengin kan taşıyan damarlara ven adı verilir.



v Beyaz Kan Hücreleri Vücudu Hastalıklara Karşı Korur :

Beyaz kan hücreleri(lökositler) hastalığa sebep olacak ajanlara karşı vücudu korurlar.Lökositler,eritrositler gibi sadece dolaşım sistemi içinde kalmazlar.Dokulara geçerken amip gibi hareket ederler ve yabancı maddeleri, ölmüş hücreleri ve bakterileri fagosite ederler.

Kanda eritrositler lökositlerden çok daha fazladır.Erişkin bir insanda normalde 1mm3 kanda 7000 lökosit vardır.Eğer bu lökositlerin sayısı 10000’nin üstüne çıkarsa bakteriyel bir enfeksiyon düşünülmelidir.

v Trombositlerin Kanın Pıhtılaşmasını Sağlar :

Trombositler gerçek hücre değildir.Onlar çok küçük stoplazma parçacıklarıdır.Dolaşan kanda yaklaşık 300000 trombosit/mm3 vardır.Bu stoplazma parçacıkları kan kaybını engellerler.Pıhtılaşmada rol oynarlar.

Kanın pıhtılaşması üç aşamada gözlenir:
1)Doku zarar gördüğü zaman,kandaki proteinlerde bir seri reaksion oluşur.Bu proteinler pıhtılaşma faktörü olarak adlandırılır.Bu pıhtılaşma faktörlerinden biride trombositler tarafından salınır.Bu reaksiyonlar sonucunda protrombin aktivatör adı verilen madde oluşur.

2)Protrombin aktivatör bir enzimdir.Protrombinin aktif hali olan trombine dönüşümünü katalizer.Protrombin plazmada bulunabilen bir globülindir.Bu protein K vitamini yardımı ile karaciğerde sentezlenir.Potrombinin trombine dönüşebilmesi için kalsiyum iyonlarına ihtiyaç vardır.

3)Trombin bir enzim gibi etki göstererek plazma proteini fibrinojeni,fibrine dönüştürür.Fibrin uzun iplikçikler şeklinde bir proteindir.Fibrinler,kan hücresinin çevresine bir ağ meydana getirirler,bu ağ kanın şekilli elemanlarını içine alır ve büzülerek pıhtı meydana getirir.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 24-01-2007, 16:23   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

v Santrifüj edilmiş kan ne demektir?

Eğer kan santrifüj edilirse, hücreler plazmadan ayrılır. Hücreler daha ağır oldukları için dibe çökerken daha hafif olan plazma üstte kalır. Kan, içi heparin ile sıvanmış “mikropipet” denilen küçük tüplerde santrifüj edilir. Bu tüpün en alttaki kısmında eritrositler toplanır, bunun hemen üstünde ise çok ince bir tabaka halinde lökositler bulunur, en üstte ise plazma bulunur. Hematokrit, eritrositlerin oluşturduğu kan hacminin toplam kan hacmine oranıdır. Hematokrit tayini için kan heparinize özel tüplerde santrifüj edilir, eritrositler en altta toplanır, onun üstünde lökosit ve trombositlerin oluşturduğu çok ince bir tabaka oluşur, en üstte ise plazma adı verilen açık saman sarısı-beyaz renkte sıvı toplanır.







Laboratuar cihazları:

Klinik laboratuarı,hastalığın teşhis ve tedavisinde gereken önemli bulguların saptanmasını sağlıyacak hasta kan,üre ve örneklerinin değerlendirildiği yerdir.
Yapılan testlere göre Klinik biyokimya,hematoloji,mikrobiyoloji gibi çeşitli bölümlere ayrılmaktadır.Bu bölümlerde çeşitli materyallerin testleri yapılarak gerek madde konsantrasyonları,gerekse ekim yapılarak virüs ve bakteriler aranmaktadır.Ve hasta hakkında hayati gene bilgilere yada hastalığı ile ilgili ip uçlarına ulaşılmaktadır.Bunu için laboratuar cihazlarının çok hassas ve doğru işlemesi gerekmektedir.Günlük,aylık ve yıllık bakımları mutlaka yapılamalı,hergün kontrol sıvıları varsa mutlaka okutulmalı ve eğer düzeltilemeyen anormal bir değere rastlanıyorsa mutlaka yetkili servise başvurulması gerekmektedir

Kan Gazları:
Kanın en büyük fonksiyonlarından biri solunum için gerekli olan oksijen ve karbondioksidin taşınmasıdır.

*Kan gazları dediğimiz zaman aklımıza gelen önemli parametrelerden biride oksijen miktarıdır.

Arterlerdeki oksije konsantrasyonu 80-100mm Hg’dır.Oksijen kan içerisine ,akciğerlerdeki alveollerden difizyon yolu ile geçer.Bu difüzyon olayının olabilmesi için kan içersindeki oksijen miktarının alveollerdeki oksijen miktarına göre daha az olması gerekir.

*Diğer parametrelerden biride karbondioksit miktarıdır.

Kandaki,hayati olan asit-baz dengesi CO2 taşınması ile direkt olarak ilgilidir.Kanın ph’ı 7,36 ve 7,44 değerleri arasındadır.Kandaki CO2 miktarının artması kanın pH’ının düşmesine neden olacak yani kanı daha asidik hale getirecektir.

Kan Gazı Ölçüm Sonuçlarına Göre Oluşabilecek Durumlar:

1)Respratuar Alkaloz: pH(yüksek) ,pO2(yüksek)
Hasta respratuar alkoloz durumunda iken hastaya oksijen verilmesi ile pH değerinin artışı sağlanabilir.

2)Resparatuar Asidoz: pH(düşük) pO2(düşük)
Akciğerlerde ve solunumda bir problem olduğuna işarettir.Kandaki oksijen kansantrasyonun azalması kanın pH’ını düşürür.

3)Metabolik Alkaloz: pH(yüksek) HCO3(yüksek)
Kandaki pH değerinin belirlenmesinde HCO3- iyonlarının kansantrasyonu önemli rol oynar ve kan gazı testlerinde ölçülen önemli parametralerden biride budur.Bu durum ile nadir olarak karşılaşılır.Plazmada HCO3- iyonunun artışı,pH oaranını yükseltmiştir.

4)Metabolik Asidoz: pH(düşük) ,HCO3-(yüksek)
İshal gibi rahatsızlıklarda bu gibi sonuçlar ile karşılaşmak mümkündür.Vücuttan aşırı HCO3- iyonunun atılması,plazmazma içindeki HCO3- konsantrasyonunuda düşürür ve bunu sonucunda knaın pH’ da düşmüş olur.

Kan Gazı testi yeni doğan bebeklerde ve yoğun bakım hastalarında kan gazı sık sık ölçülen bir değerdir.Ve tahlil sonucuna göre uygun tedavi seçilerek hastaya uygulanır.

Kan gazlarının ölçümü için gerek kan arterlerden temin edilir.Bunun amacı solunumun ne kadar başarılı olduğunu ve ne kadar oksijen taşındığını tespit etmektir.Eğer ölçüm sonuçlarında oksijen yoğunluğu yerine karbondioksit yoğunluğu fazla çıkıyorsa bu,kanın arterlerden değilde ven’den teminedildiği anlamına gelebilir.

Önemli unsurlardan biri çalışılacak kanın pıhtılaşmamasını sağlamaktır.Çünkü numunede oluşabilecek bir pıhtı makinanın ince borularının tıkanıp bozulmasına,bu da makinanın yanlış sonuçlar vermesine hatta ölçüm yapılan makinanın bozulmasına neden olabilmektedir.

Kan pH’ının 6,9’a inmesi veya 7,9’a çıkması halinde ölüm meydana gelir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 24-01-2007, 16:24   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Işık nedir?

Işık elektromanyetik bir radyasyondur.

Basit bir nanometre scalası:

___0,1nm____1nm________180nm___380nm______780nm____________400x103______
gamma X-ray UV Visible IR Microwave
(Ultra Viole) (Görünür ışık)



Biyokimya Cihazlarının Ölçümlerindeki Temel Prensipler Ve Ölçüm Methodları:

Kompetatif Bağlanma Reaksiyonu:Bu reaksiyonlarda ortama antijen,antikor ve işaretli antijen konur.Ortamda bulunan sınırlı sayıda antikor bağlanma kısmı için sabit miktarada işaretli antijen yarışacağı için antijenin tamamı sınırlı sayıda antikor bağlanma yerine bağlanamaz.

Fakat bu reaksiyonda bazı olayları önceden kabul etmek gerekmektedir:
1)Antijen ve antikor homojendir.Onların geri dönüşüm etkileşimleri belli bir dengededir.
2)Antijen üzerindeki işaret hiçbir şekilde antijen ve antikor reaksiyonu ile etkileşim halinde olmaz
3)Antikor ve antijen sadece birebir eşleşir,bir moleküler komplex şeklinde olurlar.
4)Antijen antikor komplex’i tamamiyle serbest antijenden ayrılabilir.











RIA(Radio Immuno Assay):Vücut sıvılarındaki antijen ve antikorların belirlenmesinde radyoizotopların kullanıldığı immunolojik bir tekniktir.RIA methodu kompetitif bağlanma reaksiyonu şeklindedir.Yani sabit miktarda ve radyoizotop işaretli numunedeki antijen,sınırlı sayıda antikor bağlanma yerine bağlanabilmek için yarışırlar.

Kullanılan Reaktifler:RIA’da kullanılan antikor reaktifler’iplastik tüp,polistiren veya bilya gibi katı bir faza bağlanmıştır.Radyoizotop işaretli antijen moleküle kovalent olarak radyoizotop bağlanması ile elde edilir.Radyoizotop olarak ençok Iyot 125(I125)kullanılır. Emniyet açısından tüp başına 0,5 mikroküri konulabilir.

Kullanılan Ayırma Teknikleri:

1)Solid-faz Bağlanması:En sık kullanılan,en basit ayırma tekniğidir.Bu teknikte bağlanma
sonunda serbest kalan radyoizotop işaretli antijen ayrılır yada polimer kaplı demiroksit partiküllerine bağlanır.
2)Oratama aktif karbon konur.
3)Çöktürme tekniği kullanılır.



Kemiluminisans:Reaksiyon ürünlerinden bir tanesinin ışık olduğu kimyasal reaksiyondur.Örnek olarak “luminol” isimli kimyasal maddeye “peroksidaz”isimli başka bir madde etki ederse ürünlerinden bir kısmı ışık olmak üzere bir reaksiyon oluşur.

Kemiluminisans’ın avantajı çok hassas olamsıdır.Reaksiyon çok hassas PMT(photon multiplayer tube)’ler tarafından ölçülür.

Bir molekül peroksidaz dakikada birçok milyondan fazla substuratı çevirir.Bu sebeple kemiluminisans,RIA’dan daha çok tercih edilmektedir.

Sistemin dezavantajı ise bu reaksiyonların sadece heterojen bir ortamda yapılabilme zorunluluğudur.

Bioluminesans:Kendiliğinden (tabii)olarak meydana gelen bir kemiluminisans olayıdır.

Immunoassay: Immunoassay’ler ,antikorların spesifik bağlanma ajanları olarak kullanıldığı reaksiyonlardır.Bu testlerin prensibi antijen ve onun ilgili antikoru arasında spesifik,geri dönüşümsüz bir bağlanma olmasıdır.Bu bağlanma bir komplex şeklindedir.











  Alıntı ile Cevapla
Alt 24-01-2007, 16:24   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

SPEKTROFOTOMETRE


Küvet içindeki numunenin içinden geçen ışığın absorbansının (emiliminin) ölçülmesi esasına dayanarak çalışan sistemlerdir. Bu sistemlerde sabit bir ışık kaynağı tarafından yayılan ışık tek bir dalga boyunun elde edilmesini sağlayan monokromatörler tarafından küvet’e gönderilir. Küvetin içinde bulunan numune gelen ışığın bir kısmını absorbe eder. Bu absorbsiyon derecesi sıvının içinde aranan parametrenin yoğunluğuna bağlı olarak değişir. Işık şiddetindeki değişim foto dedektörler ile algılanır ve tekniksyenin anlayabileceği değerlere dönüştürülmüş şekilde gösterilir.

Spektrofotometrelerde ışık kaynağı görünür ışık spektrumunda ,UV dalga boyunda yada yakın kızıl ötesi dalga boyunda olabilir.
Buna bağlı olarak da küvet’in yapısı değişir.Çünkü cam’ın Uv ışığına absorbans derecesi maximumdur.Yani UV dalga boyunda ışıklar ile uğraşıyorsak biyokimyasal tepkimeler meydana getirdiğimiz ve absorbansı ölçtüğümüz küvetin camdan yapılmaması gerekmektedir.
Monokromatörlerde üç çeşit dalga boyu ayırma sistemi kullanılır:
1) Prizmalar
2) Filteler
3) Difraksiyon Kafesi



Prizmalar: İstenen dalga genişliğinin ayarlanması için kullanılan en basit yöntemdir. İstenen dalga genişliği cam prizmaların ışığı kırma etkisiyle sağlanır.
Filtreler: istenmeyen dalga boylarını absorbe ederek diğer dalga boylarındaki ışığı geçirirler. Bunlar renkli solüsyonlardan ya da renkli camlardan yapılırlar.
Difraksiyon Grating: İleri derecede parlatılmış üzerinde çok sayıdan minik prizma olan bir yüzeydir. Difraksiyon kafesi ışık spektrumunun istenen dalga boyunu çok iyi ayırır. Bu ayırma derecesi üzerinde bulunan prizma sayısına bağlıdır.

Otoanalizör Cihazı:

Otoanalizör,klinik biyokimya laboratuarlarında her türlü analiz işlemini otomatik olarak bilgisayar kontrolü altında gerçekleştiren bir cihazdır.Bu cihaz sayesinde her numuneden sadece istenilen testlerin çalışılması sağlayan bu cihazın bütün bu işlemleri gerçekleştirmesi için mikroişlemciler kullanılmaktadır.Cihaz ile plazma,idrar,serum gibi sıvılar çalışılabilmektedir.Kullanıcıya sadece hangi numune üzerinde hangi test yapılmasını seçmek kalmaktadır.

Reaktiflerin katkısı ile meydana getirilen biyokimyasal olaylar,reaction cell adı verilen özel havuzlarda meydana gelmekte ve ölçümlerde burada yapılmaktadır.Tüm reaction cell’ler reaktion disk üzerinde toplanmıştır ve bu reaction disk ise ısısı normal vücut ısısına eşit olan bir su havuzunun içine yerleştirilmiştir.Böylece reaksiyonların gerçek ortama en yakın koşullarda meydana getirilebilmektedir.







Cardiac reader:

Cardiac reader acil laboratuarlarının en önemli aletlerinden biridir.Görevi hasta numunesinde Troponin T miktarını ölçmektir.(şekil 1)

Troponin T ‘nin kandaki artışı bize hastanın enfarktüs geçirip geçirmediği hakkında acil ve önemli bilgileri vermektedir.şekil 2’de görüldüğü gibi her hasta için özel bir preparat kullanılmaktadır.Bu preparat ilk önce cihaza yerleştirilir(şekil 3).Burada bulunan boşluğa150 mikro litre kan uygulanarak işlemlerin başlanması için gerekli komut verilir.Ve yaklaşık 11 dakika sonra bize hastanın Troponin T seviyesi hakkında sonuçlar gelmektedir.

Sonuç ”-“,”+” yada “++” şeklinde olabilir.”-“ sonucu bize hastanın kanındaki Troponin T miktarının sınırlar seviyesinde olduğunu göstermektedir. Artı miktarı kandaki Troponin T’nin ne kadararttığını gösterir.


Şekil 4v ve 5’de cihazın printer’a bağlı hali ve güç kaynağı girişi ve diğer interface’ler görülmektedir.



  Alıntı ile Cevapla
Alt 24-01-2007, 16:24   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Flame(Alev) Fotometresi:

Sodyum,potasyum,lidyum analizi yapmak için kullanılan bir yöntemdir.Sodyum ve potasyum vücudumuz için gerekli çok önemli pozitif yüklerdir.(Lidum maddesi vücutta yoktur.İlaç ile dışardan alınır.)

Vücutta en fazla klorür vardır.Potasyum hariç hücre içinde çok,dışında ise azdır.Sodyum bunun tersidir.Yani ücre içinde az fakat buna karşın hücre dışında fazladır.

Atomik absorbsiyonlu fotometreden farklı olarak;cihaz için ölçülen referans değeri sağlam insanlarla ölçülür.Yaptığımız tahlillerin sonucunda normale bakarak sonucun yüksek yada alçak olduğuna karar veririz.

Burada alev iki önemli rol oynar:

1)Alevdeki redükleyici gazlar ve serbest radikaller metal iyonlarını nötr iyonlar haline çevirirler.
2)Alev,ground state durumunda olan elektronları uyarıp daha yüksek orbitallere geçmesi için gerekli olan enerjiyi sağlar.

Uyarılmış atomlar kararsız olduklarından stabil duruma geçerlerken karakteristik bir dalga boyunda ışıma yaparlar.(Bu ışığın dalga boyu her elementten elemente göre değişmektedir.Yani her element kendine özgü bir dalga boyunda ışık yayar.)Işte bud önüş sırasında ortaya çıkan ışıma miktarı flame fotometresi ile ölçülür.



Flame Fotometresinin Diğer Cihazlardan Ayıran Özellikleri:

1)Numunedeki parametrelerin ölçülmesindeki temel kavram ışığın absorbe edilmesi değil,numuneden gelen ışımanın ölçülmesidir.
2)Bu yöntem ile sadece saf metal konsantrasyonları tesbit edilebilmektedir.
3)Numune saklayıcının fonksiyonu ve power supply bir alev içerisinde birleştirilmiştir.

Flame Fotometresinde Karşılaşılabilecek Problemler:

1)Alev Isısı: Sabit bir ısı sağlanmalıdır.Azalan yada artan bir ısı olmaması gerekmektedir.
2)Atomizer:Numunenin alev içine püskürtülmesi özel olarak kontrol edilmesi gerekmektedir. Aleve çok fazla sıvı numune giderse bu alevin ısısının düşmesine neden olabilir.Bu sorunun önlenmesi için düzenli bir şekilde temizlenmesi gerekmektedir.
3)Kontaminasyon:Na ve K iyonları ile kirlenmiş su cam kaplar,standart solüsyon...vs yanlış okumalara neden olucaktır.
4)Siyanür gibi radikaller metal iyonlarına benzer bir ışıma yaparlar.Buda yanlış okumalara neden olmaktadır.
5)Protein birikimi:Zamanla serum proteinleri atomizerin iç yüzeyini kaplar ve alevle birlikte yandığında yanlış pozitif sonuçlar verir.




Numune’nin Hazırlanması:
Na ve K iyonlarının vücud sıvılarında tayini için düşük konsantrasyonda deterjan ve lidyum gibi bir internal standart ihtiva eden bir sıvı ile dilüye edilmelidir.

Hasta Lidyum alıyorsa ilaçla başka bir özel sıvı ile dilüye edilmelidir.

İnternal standart,devamlı numune veya alev kesilmelerinde aşşağı yukarı alev ısısını sabit tutmak için kullanılırlar.


  Alıntı ile Cevapla
Alt 24-01-2007, 16:24   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Hormon:


Elecsys:

Hormon kısmında bulunan en önemli cihazdır(Şekil 1a&1b). Bu cihaz ECL(elektrokemüliminisans)
teknolojisini kullanarak insan vücudunda bulunan hormonların seviyelerin bulunmasında kullanılmaktadır.Tüm sistem özel bir software ile kontrol edilmektedir.

Elecsys modelleri “diskli sistem” ve “racklı sistem” olmak üzere temel olarak ikiye ayrılırlar.Bunların ölçüm yapma teknikleri tamamen aynı olmasına karşın numunenin yerleştiriliş biçimi farklıdır.Diskli sistemde numuneler özel disklere barcodeları dış açıklığa gelicek şekilde dizilirler.Disk dönerek numuneden incelenecek serum alınır ve daha sonra gerekli işlemler yapıkırken;Racklı sistemde ise numuneler cihaza özel racklara konarak yerleştirilir şekil (2a).B racklar daha sonra tepsilere konur(şekil 2b) ve cihazın numuneleri kabul ettiği kısmına (A Line) yerleştirilir


Cihaz temel olarak 2 ana kısımdan oluşmaktadır:
(Bu kısımda anlatılacak tüm kısımlar şakil 1b’den takip edilebilir.)

a)Kontrol Ünitesi:Cihazın sol üst köşesine yerleştirilmiş touchscreen monitör, monitörün hemen altında bulunan basit bir klavye ve bir adetde disk driver’dan oluşur.Yapılması gereken işlemler bu kısımda seçilir ve yine bu kısımda değerlendirilir. (Şekil 3a&3b)


b)Analiz Ünitesi:bu bölümde kendi içinde 4’e ayrılır:

1.Numune/Reaktif alanı:
Bu kısım cihazın sol kısmının yarısını kaplamaktadır.Racklı sistemde
A,B,C line’ları,rack barcode okuyucusu,numune/reaktif probe’u,reaktif diski ve numune ve reaktif pipetörü kısımlarının birleşmesinden oluşmuştur.Bu kısım numunenin cihaza giriş yaptığı ve ilgili testler için gerekli reaktiflerin bulunduğu kısımdır.

2.Atık kısmı:
Cihazın sağ tarafını oluşturur.Sıvı atık bidonu,katı atık kısmı,distile su bidonu ve yakalama (probeların uçlarına takılan özel plastik başlıkların yakalanmasını simgelemektedir.)ünitelerinin birleşmesinden oluşmuştur.

3.Ölçüm Alanı:Bu kısım numunelerde aranan hormon miktarının ölçüldüğü kısımdır.İncubatör,sipper probe,pipetör ve algılama ünitesinin birleşiminden oluşmuştur.

4.Açma/kapama Düğmesi:Cihazın ön yüzünde bulunur ve cihazı açıp kapamaya yarar.






KONTROL ÜNİTESİ:

Klavye: Monitörün hemen altına monte edilmiştir.
Üzerinde genel kullanım tuşlarının bulunduğu basit bir klaveydir.(şekil 3b) Bu tuşlar :

1.Global action keys:işlemlerin başlatılıp durdurulduğu yada stat numunesi giriş emrinin verildiği tuşlar bulunur.
2.Navigation Keys:Bir üst sayfa veya numune bilgisine gidilmesini sağlar.
3.Numeric Keys:Üzeinde rakamların bulunduğu ve çeşitli bilgi girişine izin veren kısımdır.
Monitörün hemen altına monte edilmiştir.

TouchScreen Monitörşekil 3a) üzerinde çeşitli menülerin bulunduğu dokunmatik bir monitördür.İstenilen işlemler ve hangi numuneye hangi işlemin yapılacağı bu kısımdan seçilmektedir.

Disk Driver Ünitesi:İçerisindeki diskette analizler için gerekli olan bilgileri depolar.Kullanılan software’ın analizleri yapabilmesi için data tutulmak zorundadır.




  Alıntı ile Cevapla
Alt 24-01-2007, 16:25   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

NUMUNE/REAKTİF ALANI:

Rack tipi giriş yapan cihazlar için;
A Girişi: (Şekil 4) bu kısım tepsilerin konulduğu kısımdır.Numuneler bu tepsiler üzerinde bulunan rackların içinde bulunur.bir defada en çok 75 numune girişi yapılabilmektedir.Dikkat etmek gereken hususlardan biri Tray İndication Light’ın durumudur.Bu lamba bize A girişinin aktif olup olmadığını göstermektedir.A girişi aktif demek gizli olan itici kolun tepsi üzerindeki rackları cihaza doğru ittiği anlamına gelmektedir.Bu durumda Tray İndication Light yanmaktadır.Bu durumda yeni tepsi cihaza konulamaz.Yeni teğpsi koymak için ışığın snmesini beklemek zorundayız.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Tepsi üzerindeki racklar cihaza itilmesi cihazın aktif olmadığı durumda saklı olan bir itici kolu tarafından yapılmaktadır.Bu kol itme işlemi gerçekleştirdiği zaman Tray İndication Light’ın ışığı yeşil olarak parlamaktadır.

B Girişi: (şekil5) Bu kısımda kiş en önemli parça barcode okuyuculardır.Bu barcode okuyucular ilk önce işlem yapılmak üzere A Girişinden gelen rack’ın barcode’unu daha sonra ise barcode’u okunan rack içerisine yerleştirilmiş olan numunenin barcode’unu okur.Bu barcode sistemi saesinde hangi numuneye hangi işlemin gerçekleştirileciği cihaz tarafından algılanıyor.

C Girişi: (Şekil 6) Bu kısımda ise işi bitem racklar ilerlemeyi sürdürüyorlar ve C line’dan çıkış yapıyorlar.Burada da bir Tray İndication Light var.Bu lamba bize output itici kolununişlemde olduğunu göstermektedir.Bu ışık yanarken işi bitmiş numuneleri almaya çalışırsak cihazı bozabiliriz.Bu yüzden işi biten numuneleri almak istediğimizde bu lambanın yanmıyor olduğuna dikkat etmemiz gerekiyor.


Stat Girişi: (Şekil7)Bu giriş diğer rutin girişlerimizi bekleyemeyecek kadar acil olan hastaları aradan sokmaya yaramaktadır.Böylelikle cihaz ilk önce stat girişide bulunan hastayı alacak ve onun işlemlerini daha önce yapacaktır.

Numune/Reaktif Probe’u:Elecsys cihazının sol arka tarafı boyunca uzanan ve numune ve reaktiflerin tepkimelerin gerçekleştiği incubatör’e taşınmasını sağlayan parçadır. (şekil 1b)Basit bir pipetör’den oluşmuştur.Bu parça her numune’yi ve onunla ilgili reaktif’i almadan önce yakalama ünitesinden gerekli olan pipetör başlığını takar.Böylelikle hiçbir numune reaktif birbirine karışmamış olur.Bu parça reaktifler ve numuneler arasında sürekli gidip gelmektedir.Sıvı seviyelerini anlayabilmek için üzerinde sıvı yüksekliği dedektörü vardır.

Reaktif Diski:Reaktiflerin konulduğu ve ilgili tepkimeler için 18 afrklı reaktifin bulunduğu kısımdır.Bu reaktifler yakalaşık olarak 20+-3 derecede muhafaza edilmektedir.Burada ayrıca reaktiflerin üzerindeki kapakları gerektiği zaman açmak üzere özel bir kol sistemi geliştirilmiştir.ayrıca hangi reatifin disk üzerinde nerede bulunduğunu anlamak için reaktif tüplerinin dışındaki ilgili barcode’u algılamak için bir barcode okuyucusu vardır.


İncubatör:Tepkimenin gerçekleştiği önemli bir kısımdır. Numune/Reaktif Probe’u tarafından pipetlenen Numune/Reaktif buaradaki özel boşluklara boşaltılırlar. (şekil9) Üzerinde 32 adet boşluk vardır.Her test için başka bir boşluk kullanılır.Bu karışımın sıcaklığı yaklaşık olarak 37+-3 derecede tutulur.
Mikropartikül Karıştırıcı: Numune/Reaktif’in homojen bir karışım haline gelmesinden sorumlu olan bir pipetördür.Bu karışımı iyice karıştırarak tepkimenin düzgün gerçekleşmesi sağlanmaktadır.(şekil 1c)

Sipper Probe: (Şekil 11a&11b) İncubatörde tepkimenin gerçekleşmesi amacı ile istenilen süre ve istenilen sıcaklıkta bırakılan Numune/Reaktif çifti bu probe sayesinde ölçüm işleminin yapılacağı yere iletilmek üzere aspiration istasyonuna aspire edilmektedir.(şekil 9)

Dedection Unit:Daha sonra Aspiration istasyonuna giden numune dedektion unitesinden geçer
Burası PMT(Photon Multiplayer Tube,ölçüm hücresi,mıknatısı hareket ettiren bir kol ve güçlendirici kısım olmak üzere çeşitli kısımlardan oluşmaktadır(şekil 12)

System reaktifleri(Procell ve Cleancell): Bunlar 4 adetdir ve sıvı atık kabının hemen yukarısında bulunurlar.Birinci ve dördüncü kaplar(yani alt kısımları siyah olmayanlar) temizleyici solüsyon diğer ikisi ise İçerisinde TPA bulunduran reaktif tüpleridir.Temizleme solüsyonları incubatörde işi biten numune atıldıktan sonra numunenin yerleştirildiği incubatör boşluğunun temizlenmesi için kullanılır.Diğer solüsyon ise ECL teknolojisinin temelini oluşturan bir reaktiftir.











  Alıntı ile Cevapla
Alt 24-01-2007, 16:25   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ECL TEKNOLOJİSİ:

Bir platin elektrod üzerinde elektrik sinyallerine duyarlı reaktiflere elektrik enerjisi vererek bunlarda üretilen ışık miktarının ölçülmesi temeline dayanır.

Kullanılan reaktiflerRuthenium(II)_tris(bipyridyly)(RU(bpy)3) +2 complexi ve TPA(triproplymine) bileşiği kullanılır. Ruthenium’dan ışık çıkması kiyasal bir olay olamsından çok elektriksel bir olaydır.Bu yüzden reaksiyonun elektrik ile kontrol edilebilmesi bu reaksiyon tipinin en önemli özelliğidir.

Ruthenium(II)_tris(bipyridyly)(RU(bpy)3)+2 complexi ve TPA(triproplymine) elektrik sinyali verilmediği sürece stabildirler.Verilen gerilim elektriksel bir alan oluşmasına neden olur ve bu oluşan bu alandaki tüm materyaller etkilenmektedir.Bunun sonucunda TPA okside oluyor ve bir elektronunun kaybediyor ve TPA +1 yükle yüklenmiş oluyor.Dengeyi sağlamak için TPA bileşiğinden bir proton kopuyor ve TPA bielşiğimiz radikal “TPA.”’ya dönüşüyor.

Bununla beraber (RU(bpy)3)+2 Bileşiğide bir elektronunu kaybediyor ve (RU(bpy)3)+3 Şekline dönüşüyor.Radikal TPA(TPA.) Ru(bpy)33 bileşiği ile RU(bpy)3)+2 şeklini alana kadar tepkimeye giriyor.(Yani bir elektron alıp tekrar eski durumuna dönene kadar.) Bu konuma geldiğimizde bileşiğimiz uyarılmış halde bulunmaktadır.Bu uyarılmış halden stabil haline geçerken(ground state) 620nm’lik bir ışık yayılmasına neden olur ve bisde bu ışığı ölçmekteyiz.Reaksiyon tekrarlandıkça bu ışık çıkmaya devam etmektedir.Bu öok zayıf bir ışıktır ve bu ışık daha sonra yükseltici kısımlarda kuvvetlendirilir.

Şekil 12’de ölçüm ünitesi gösterilmektedir.Aspiration istasyonuna gelen reaktif ile karışmış numune Yoluna ince bir tüpte ilerlerken manyetik bir alan etkisinde bırakıldıktan sonra yukarıda bahsettiğimiz platin elektrodlara gelmekte ve burada yukarıda bahsettiğimiz gibi çıkan ışık miktarı PMT ile ölçülmektedir.





KAN MERKEZİ (KAN BANKASI) CİHAZLARI:


1, Kan plazması saklama dolapları: Santrifüj cihazlarıyla kandan ayrıştırılan plazmalar değişik saklama ömrüne sahip dolaplarda saklanırlar. Örneğin bunlar 6 ay, 1 yıl (-40 C) ve 2 yıl (-80 C) dır. Santrifüj olayı ile molekül ağırlığına göre hücreler değişik torbalarda toplanırlar. Santrifüj 16-22 dk. aralığında yapılır.

2, Kan alımı: Alınan kan 21, 35 ,45 gün gibi sürelerle saklanabilir. Kanın sağlıklı saklama koşulları için dolap ısısının 4-7 C olması gerekir.

3, Kandaki trombositlerin ayrıştırılması: AFEREZ adı verilen özel bir kan verme işlemi ile kanınızın tamamı değil sadece trombosit ya da plazma gibi ürünler alınabilmektedir. Bu ürünler lösemi veya diğer kanserli hastaların tedavisinde kullanılmaktadır. Trombositler bu tip hastalarda oluşan kanamayı durdurarak, hayati bir rol oynarlar
  Alıntı ile Cevapla
Alt 24-01-2007, 16:25   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Aferez yoluyla elde edilmiş trombosit süspansiyonları tek bir kan bağışıyla elde edilene göre 6-8 kat daha fazla trombosit içermektedir. Aferez işlemi sırasında bir cihaz içerisinde santrfüje edilen kanınızdan sadece istenen ürünler bir torbaya toplanmakta, kanın diğer bölümleri size geri dönmektedir. Bu işlem yaklaşık 2 saat sürmektedir. Sağlıklı kişilerde, sürekli olarak trombosit ve lokosit yapımı vardır. Bir aferez işleminden sonra vucudunuz 72 saat içerisinde alınan ürünü yerine koyar. Bir yıl içerisinde en fazla 24 kez aferez donörü olabilirsiniz. Aferez donörlerinin de diğer donörlerle aynı özelliklere sahip olmaları gerekir. Kol damarlarının belirgin olması ve son 3 gün içinde asprin almamış olmaları önemlidir.


COBE® Spectra™ Apheresis System

Yandaki sistem Türkiyede Aferesiz cihazı olarak isimlendirilir.
Kandaki trombositleri ayrıştırdıktan sonra kanı tekrar donöre geri verir.

Uygulama: Verici sandalyeye kolları yana açık vaziyette yatırılır. Bir koldan alınan kan cihaza girer trombositleri ayrıştırıldıktan sonra da diğer koldan ayrıştırılmış kan vericiye (donör) tekrar geri yüklenir. Bir donörden kan alınması için bir birimdeki trombosit miktarı 170000 den fazla olmalıdır. Trombositlerin ömrü 22 C (oda sıcaklığı) de 5 gündür. Ayrıca trombositlerin birbirlerine yapışmamaları için sürekli karıştırılması gerekmektedir.









KAN BAĞIŞI NASIL GERÇEKLEŞİR?
  • Kan bankası danışma bölümünde kayıt işlemleri yapılır.
  • Bağış öncesi sağlığınızla ilgili sizi ve alıcıyı korumak üzere düzenlenmiş bir form doldurmanız istenecektir. Bu formdaki sorulara evet / hayır şekilnde yanıt vereceksiniz. Anlamadığınız veya terrettüt etttiğiniz soruları rahatlıkla danışabilirsiniz.
  • Basit bir fizik muayeneden geçecek ve bazı tetkikler için örnek kan alınacaktır. Sağlığınızla ilgili herhangi bir problem varsa sözlü olarak belirtiniz ve daha önce kullandığnız ilaçlardan bahsediniz.
  • Kan alma koltuğuna uzanacaksınız.
  • Görevli hemşire kan torbasının iğnesi ile damarınıza girecektir. Hafif bir acı hissedebilirsiniz. Bu sırada size herhengi bir hastalığın bulaşması mümkün değildir. Çünkü iğneler steril olup fabrikasyon olarak paketlenmiştir ve ilk kez sizin için kullanılmaktadır.
  • Kan verme işlemi yaklaşık 10 dk. Sürecektir. Sizden yarım litreden biraz daha az bir miktar kan alınacaktır. (Erişkin kişilerin damarlarına ortalama 5 Lt. kan mevcuttur.)
  • KAN BAĞIŞINDAN SONRA yaklaşık 10-15 dk. Istirahat edilmelidir. 3 ay sonra yeniden kan bağışlanabilir.



  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 16:26 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580