![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| c) Belli bir oranda, ekonomik kalkınma ya da büyüme ile toplumsal gelişmenin başlamış olması. Böyle bir durum, toplumdaki beklentilerin yükselmesine ve gelecek için daha yüksek umutların oluşmasına yol açar. Bir başka deyişle, toplum, artık --mevcut durum ile yetinmemektedir.-- Böylece, ileriye dönük değişme arzuları daha etkin bir nitelik kazanır (Hoffer, 1958:33-34; Brinton, 1965:29-30). d) Toplumdaki üretimin arttırılmasını engelleyen yapısal darboğazların varlığı. Örneğin, düşük teknoloji, feodal ilişkiler, sermaye ve teknik bilgi yetersizliği tek yanlı dış bağımlılık gibi, yapısal nitelik taşıyan engeller, kısa dönemde mevcut yapı içinde sorunların çözüm umudunu ortadan kaldırabilir. e) Dağıtılacak ulusal gelirin doğrudan doğruya içteki emek sömürüsünün yüksek olmasına bağlı bulunması. Sömürgeleri yoluyla dıştan gelir sağlayamayan ya da büyük ve kullanılmamış doğal zenginliklere sahip olmayan ülkelerde, ekonomik kalkınma doğrudan doğruya içteki emek sömürüsüne bağlı olacağından, toplumun bir kesimi, kalkınmanın tüm yükünü çekeceğinden, adaletsizlik ve huzursuzluk, büyük oranda artabilir. Oysa, Birleşik Amerika, Sovyet Rusya ve petrol ülkeleri gibi toplumlarda, doğal kaynakların varlığı, içteki emek sömürüsünün düşük tutulmasına karşın, doğal kaynaklara bağlı olarak ulusal gelirin artışını sağlayabilir. Ya da sömürgelerinden gelir sağlayan ülkeler, bu geliri kullanarak, sömürü oranından daha yüksek bir gelir dağılımı gerçekleştirebilirler. Bu koşullar olmadığı zaman, memnuniyetsizlik ve huzursuzluk artar. | ||
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |