Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 16-02-2007, 13:51   #11
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ÇÖKÜŞ DÖNEMİ

20.Sülalenin kurucusu tahta çıktığı zaman Asya’da ve Mısır’ın sınırlarında bile durum karışıktı. Ramses III yeni bir istila tehlikesi karşısında bulunduğunu anladı ve ordusunu yeniden örgütledi. Hititler,Filistin ve Suriye, istilacılar önünde teslim oldular.

Ramses III’ün güçlü direnişi Mısır’ı büyük bir felaketten kurtardı. İstilacıların donanması bütünüyle yok edildi. Bunun üzerine deniz kavimleri Filistin’i bıraktılar. Bu ikinci savaş Libyalıların girişimlerini püskürttü. Mısır duruma hakim olarak, Asya’da imparatorluğu yeniden kurdu. Ardından gelen güçsüz ve otoritesiz prensler Ramses III’ün eserini tehlikeli durumda bıraktılar ve Yeni İmparatorluğun sonunda(1085), Mısır artık Asya politikasını elden bırakmıştı.
18. Sülalenin en parlak döneminden sonra Mısır, Perslerin istilasına maruz kaldı. (MÖ 525) Daha sonra MÖ 332 yılında Büyük İskender Mısır’ı Perslerden aldı ve İskenderiye kentini kurdu.
İskender’in MÖ 323’de ölmesi ile generallerinden Ptolemaios Mısırlı yöneticilerden oluşan yeni bir sülale başlattı. Bu sülale MS 30 yılında Cleopatra’nın kendisini öldürmesi sonucunda son buldu. Büyük tahıl stoklarından dolayı Mısır’a göz koymuş olan Roma bu devleti ele geçirdi.
Hıristiyanlık Mısır’a oldukça erken bir tarihte girdi. Roma İmparatorluğu ikiye bölündükten sonra (395) İskenderiye, Bizans’a (Doğu Roma) bağlandı ve daha sonra bu kent 642’de Müslümanlığı yayma fetihlerine girişen Araplara teslim oldu. Arap egemenliğine girdikten sonra ülkeyi uzun süre Şam ya da Bağdat’ta bulunan Emevi ve Abbasi halifelerin atadığı valiler yönetti.
969’da Fatımilerin Mısır’ı ele geçirmesinden sonra Kahire başkent ilan edildi. Bugün hala eğitim vermeyi sürdüren ve dünyanın en eski eğitim kurumlarından biri olan El-Azhar, bu dönemde Kahire’de kuruldu. 1171’de Selahaddin Eyyubi’nin Fatımilerin yönetimine son vermesiyle ülke Eyyubilerin yönetimine girdi. Selaaddin’den sonra gelen tüm yönetimler Mısır’ın zenginliğini tüketti.
1250’de yönetim Memlukların eline geçti. 1260’da büyük bir darbe yaparak yönetimi ele geçiren I.Baybars, Çerkez kökenli Memlukların güçlü bir devlet kurmasına ön ayak oldu. Bu arada Abbasi hanedanından birini Kahire’de halife ilan ederek Mısır’ın İslam ülkeleri arasındaki gücünü perçinledi. Memluklar döneminde Mısır’ın Arap kültürünün egemenliğine girme süreci de tamamlandı.
Yavuz Sultan Selim 1517’de Ridaniye savaşı sonunda Mısır’ı Osmanlı topraklarına kattı. Bu seferle halifelikte Osmanlı padişahlarına geçti VE Mısır Osmanlı İmparatorluğunun bir eyaleti oldu. Memluk beyleri zamanla yeniden güçlendiler ve 18.yy’da yönetimi ele geçirdiler.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:51   #12
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Fransa İmparatoru Napolyon, 1798’de Piramitler Çatışmasında Memlukları yendi ve Mısır’a girdi. Ama Fransız donanması, İskenderiye dolaylarında yapılan Nil savaşında Amiral Horatio Nelson komutasındaki İngiliz deniz gücü tarafından yok edildi. Ardından Osmanlıların da Fransa’ya savaş açması üzerine Fransız ordusu Mısır’dan çıkarıldı.
Fransızlara karşı çarpışmak üzere Mısır’a gönderilen Osmanlı birliklerinin komutanlarından Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Kahire’de çok güçlenince Osmanlı padişahı tarafından Mısır’a vali olarak atandı. Mehmed Ali Paşa Memlukların etkisini yok etti ve 10 yıl boyunca orduları Osmanlı adına Arabistan,Sudan ve Yunanistan’da savaştı. Sonunda 1831’de Suriye’ye bir sefer düzenleyince, Osmanlılar, Mehmed Ali Paşa’ya karşı harekete geçtiler, ama orduları yenilerek geri çekilmek zorunda kaldılar. Daha sonra Osmanlıları bir kez daha yenen Mısır güçlerinin Suriye’yi almasına Avrupa devletleri engel oldu, ama bu savaş sonunda, Mehmed Ali Paşa, Mısır’ın ve Sudan’ın gerçek hükümdarı olarak tanındı.
Mehmed Ali Paşa, 1848’devaliliği, oğlu İbrahim Paşa’ya bırakana kadar Mısır’da bir çok yeniliğe ve gelişmeye ön ayak oldu.
Mehmed Ali Paşa adıllarından olan Said Paşa, Fransızlara Süveyş kanalını açma izni verdi. Kanal 1869’da İsmail Paşa’nın valiliği sırasında tamamlandı. Mısır’da bu dönemde demir yolları, telgraf, deniz fenerleri ve limanlar gibi başka ilerlemeler de sağladı. Osmanlı Sultanı Abdülaziz İsmail Paşa’ya içişlerinde daha fazla bağımsızlık sağladı. Bu dönemdeki aşırı harcamalar Mısır’ın borçlarının giderek büyümesine yol açtı. Sonunda Süveyş kanalı hisseleri İngiltere’ye satıldı. İsmail Paşa 1876’da Mısır’ın mali işlerinin Fransızlar ve İngilizler tarafından denetlenmesini kabul etmek zorunda kaldı. İki yıl sonra da Osmanlı hükümdarı onu valilikten aldı ve yönetim en büyük oğlu Tevfik Paşa’ya geçti.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:51   #13
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

19.yy’da Mısırlı albay Arabi Paşa önderliğinde halk ayaklandı ve 1852’de milliyetçi bir hükümet kuruldu. Ayaklanmalar başlayınca İngiliz donanması İskenderiye’yi bombalayarak işgal etti. Arabi Paşa’yı yenen İngiliz ordusu Kahire’yi aldı. Ülke bundan sonra görünüşte Osmanlı ama gerçekte İngiltere tarafından yönetildi. Çoğunluğu İngiliz komutanı olan yeni bir Mısır ordusu kuruldu. İngiliz yönetimi altında Fransa’ya olan borçlar ödendi.
1914’te Osmanlı ve İngiltere farklı taraflarda savaşmaya başlayınca, İngilizler Mısır’ı resmen koruma altına aldıklarını açıkladılar. Savaştan sonra Mısır milliyetçiliği daha da güçlendi ve çıkan ayaklanmalar karşısında İngiltere Mısır’a kendi kendilerini yönetme hakkını vermek zorunda kaldılar.

MISIR’IN BAĞIMSIZLIĞI


1922’de Kral Fuad yönetiminde bağımsız bir Mısır birliği kuruldu. 1923’de yapılan anayasayla Mısır’ın iki meclisi bir parlamentoya bağlı anayasal bir krallık olmasına karar verildi. Ama İngilizler Mısır’ın Sudan üzerinde tam denetim kurmasına izin vermedikleri gibi, özellikle Süveyş Kanalı’nı korumak üzere, Mısır’da askeri birlikler bulundurmayı sürdürdüler. İki yıl sonra Mısır halkı ilk kez bir parlamento seçiminde oy kullandı. Saad Zaglul’ün başkanlığında kurulan hükümet, İngiltere ve kralla ters düşünce birkaç ay içinde istifa etti. İngiltere, kral ve parlamento arasındaki sürtüşmeler nedeniyle ülke uzun süre siyasal dengesine kavuşamadı. Kral Faruk’un başa geçmesinden sonra 1936’da Mısır ve İngiltere arasında önemli bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşmayla İngilizler 1956’ya kadar Süveyş Kanalı’nın savunmasını yürütecek birlikler dışında Mısır’dan askerlerini çekmeyi kabul etti. Buna karşılık Mısır, Sudan’ın yönetimini İngilizlerle paylaşmayı ve savaş çıkması durumunda İngiliz ordusunun üs olarak kullanılmasını onayladı. II. Dünya Savaşı’nda, Alman ve İtalyan orduları batıdan Mısır’a girdiler; ama 1942’deyenilerek geri çekildiler. Bu savaşın ardından Mısırlılar, İngiliz birliklerinin Kanal bölgesini terk etmesini ve Sudan’dan çekilmesini istedi. İstekleri kabul edilmeyen Mısır hükümeti imzalanan antlaşmayı geçerli saymadı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:51   #14
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

1948’de I. İsrail-Arap savaşında Mısır ordusunun yenilgisi ve güçlenen milliyetçilik hareketleri Kral Faruk yönetiminin yıpranmasına yol açtı. 1952 Temmuz’unda milliyetçi ve reform yanlısı bir grup subay yönetimi eline aldı. Kral ülkeyi terk etmeye zorlandı ve 1953’te General Muhammed Necib döneminde cumhuriyet ilan edildi. Ertesi yıl onun yerine Albay Cemal Nasır geçti. 1956’da başkan Nasır’ın Süveyş Kanalı’nı kamulaştıracağını açıklamasından sonra İsrail, İngiliz ve Fransız güçleri kanal bölgesine asker çıkardılar. ABD’nin araya girmesiyle Kanal Mısır’ın eline kaldı. Devlet artık Mısır Arap Cumhuriyeti diye anılıyordu. Gereken sanayileşme ve gelişme de yavaş yavaş sağlanıyordu.
1967’de Mısır’ın, İsrail’in Elat limanına uzanan Akabe Körfezi’ni kapatma girişimi, iki ülke arasında yeni bir savaşa neden oldu. Mısır ve Arap güçleri (Ürdün,Suriye ve Irak) yenildi. Süveyş Kanalı kapatıldı ve İsrail kanalın doğu kısmının denetimini ele geçirdi. Kanal 1975’te yeniden hizmete açıldı.
Başkan Nasır’ın 1970’te ölmesinden sonra Mısır’ın başına Enver Sedat geçti. İsrail’e karşı yeni bir savaş açtı. ABD’nin ikinci arabuluculuğuyla Camp David Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma Arap ülkeleri arasında büyük bir tepki yarattı ve Mısır Arap birliğinden çıkarıldı. Ülke içinde de siyasal huzursuzluk baş göstermişti. 1981’de Başkan Sedat’ın öldürülmesinden sonra başa geçen Hüsnü Mübarek, Mısır’ın Arap komşularıyla bozulan arasını düzeltmeye çalıştı. 1982’de İsrail, savaş sırasında ele geçirdiği Mısır topraklarının sonuncusu ola Sina Yarımadasındaki bölgeyi de Mısır’a geri verdi.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:51   #15
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

KÜLTÜR VE MEDENİYET

MISIR TAKVİMİ
Eski Mısır’da belki de daha MÖ IV. Binden itibaren kullanıldığı sanılan medenî takvim, ilkel bir ay takvimiyle, Nil nehrinin kabarmasına (ve dolayısıyla mevsimlere) göre ayarlanmış bir ziraî takvimin karışımından ibarettir.
Yıl 365 güne ayrılmıştı: 30’ar gün çeken 12 ay ve 5 tamamlayıcı gün (bunlara Yunanlılar epagomenes adını verdiler). Aylar her biri 4 ay süren 3 mevsime ayrılmıştı. Akhet (”taşkın”) Peret (“toprağın sudan çıkması”=kış) ve Şemu (“kuraklık”=yaz). Aylar özel bir adla değil, ait oldukları mevsim içindeki sıralarıyla anılırdı. (Akhet’in 3. ayı gibi)
Nil’in kabarması aşağı yukarı, gökyüzünün en parlak yıldızı Sothis’in (bugünkü adıyla Sirius), uzun süre kaybolduktan sonra, şafakta gökyüzünde yeniden görüldüğü güne dek düşüyordu. Bu astronomik olay yılın başlangıcı, Akhet’in ilk aynın birinci günü sayılırdı.
365 günlük mısır yılı, dönence yılına oranla yaklaşık 0,25 gün eksikti. Bu yüzden yılbaşı yavaş yavaş mevsimlerden sapmaktaydı. Dengenin yeniden sağlanması için aradan 1461 yıl geçmesi gerekti (bu süreye Sothis dönemi veya büyük yıl adı verildi).
Yeni yılın mevsimlere oranla kaymasını önlemek için, Mısır kralı III. Ptolemaios Euergetes, MÖ 238’de, her dört yılda bir altıcı bir epagomenos günü eklenmesini kararlaştırdı. Ne var ki bu takvim reformu uygulanmadı. Ancak iki yüzyıl sonra, MÖ 30’da Roma imparatoru Augustus tarafından zorla uygulamaya kondu be o tarihten başlayarak Mısır’da yeni yıl 29 ağustosta başladı.
Mısırlılar günlerini güneşin doğusundan itibaren başlatır, eski ayın şafakta kaybolduğu anı yeni kamer ayının başlangıcı sayarlardı. Gün eşit olmayan 24 saate bölünür, gündüz ve gece ayrı ayrı 12’şer saate ayrılırdı.
Mısır’da yıllar o sırada tahtta oturan firavunun saltanatının başlangıcından itibaren sayılırdı. Her hükümdar değişikliğinde yıllar yeniden sıfırdan başlardı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:52   #16
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

YÖNETİM VE GÜNLÜK YAŞAM
Mısır'da yaşam vezirden köy muhtarına kadar herkesin oluşturduğu karmaşık bir yönetim ağıyla sarılmıştı. Vergiler mal olarak toplanmaktaydı, tarımla ilgili çalışmalar kesin kurallara bağlanmıştı, adli mekanizma işlemekte ve büyük işler şaşırtıcı bir kesinlikle yerine getirilmekteydi: 2 milyon taş bloğundan oluşan bir piramidi dikmek için, kuraklık mevsiminde toplanan,binlercesi seferber edilen, beslenip yönetilen her işe koşulmaya elverişli köylüler kullanılmıştı.
Katı prenslerin yönetiminde erkenden oluşan siyasi ve idari yapıların kökeninde disiplin ve örgütlenme yatmaktaydı. Yerel hükümdarların girişimiyle yavaş yavaş birleşip nomos diye adlandırılan küçük krallıklardaki ilk Mısırlılar, 4. Bin yılda iki önemli siyasi birliğe tanık oldular.
Mısır uygarlığı, ancak sert hiyerarşik kurallara bağlanmış ve bir merkezde toplanmış,bütün zenginlikleri firavuna ve soylulara doğru çekilen bir toplum düzeni sayesinde varolabilmiştir. Fazlasıyla katı ve gelişme yeteneğinden yoksun olan bu sistem, sonunda ülkeyi uçuruma sürükledi. MÖ 9.yy dan itibaren büyük derebeylerin kavgalarıyla bölünüp zayıf düşen Mısır, komşu devletler için kolay bir av haline geldi. Sırasıyla Asurluların, Perslerin,Yunanlıların ve Romalıların otoritesi altına girdi. MS 7.yy dan itibaren Araplara geçti
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:52   #17
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

DİL VE YAZI
Mısır halkı ırkının fiziksel özellikleri haricinde diliyle de özgündür. Uzmanlar, uzun süre aralarında bu dilin Sami kökenli yada Afrika kökenli olduğunu düşünmüşlerdir.
Bugün, genelde Mısır dilinin, sudan dilinin, Berberi dilinin, Sami dillerinin eski ortak bir dilden türemiş birbirinden bağımsız dil gruplarını oluşturduğu kabul edilmiştir.
Mısır dili İ.Ö. 3100’lerden itibaren kullanılmış olan, bilinen en eski yazılardan birinin sayesinde günümüze ulaşmıştır. Bu yazının en önemli özelliği tamamıyla yerel olmasıdır. Yazı bize üç ayrı biçimde ulaşmıştır ki bunlardan hiyeroglif denileni özellikle anıtlarda kullanılmış, oldukça resimsel bir tarzda işlenmiştir. Bu yazının, figürü basite indirgense bile, çok uzun sürede çizildiği tahmin edilmektedir, çünkü tek bir kelime beş veya altı değişik işaretle belirtilmekteydi. Mısır’ın en verimli çağından itibaren kullanılmış olan, hiératique adı verilen bir diğer işlek yazı biçimi vardır. Günümüze ulaşmış olan edebi, hukuka ve yönetime ait belgelerin bir çoğu bu yazıyla yazılmıştır. En son olarak çöküş döneminde bu sefer hiératique basite indirgenerek, démotique adı verilen yazı şekli doğmuştur. Bu yazı şeklinde işaretler o kadar gelişmiştir ki hiyeroglifin ilk örneklerini tanımak dahi imkansızdır.
Mısır yazı sistemi aslında oldukça karmaşıktır. Maddi şeyler her zaman resimleriyle belirtilmiştir. Örneğin; kürek, yay, saban kelimelerini yazman için sadece kürek, yay, saban çizmek yeterlidir. Buna piktografi denir. Mısır yazısı her çağda bundan faydalanmıştır. Ancak piktografi her şeyi anlatmaya yetmez. Örneğin; koşmak, aramak, çıkmak gibi eylemler veya düşünmek, aşk gibi soyut kelimeler nasıl tasvir edilebilir. Bu sorunu çözmek için mısırlılar bulmaca prensibinden yola çıktılar. Ve soyut kelimeleri benzer son sese sahip nesnelerle ifade edebilecekleri bir çok öğeye ayrıştırdılar.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:52   #18
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

BİLİM
Mısır’da, katipler ve yazmayı bilen herkes, bu bilgilerinden ötürü saygın kabul edilirdi. Bir bakıma Mısırlılar daha sonra Yunanlılarda olduğu gibi soyut düşünce üretememişti. Onlar uygulama ve deneyime yatkın kişilerdi. Bilimsel araştırmaları deneylere dayanarak keşfedilen, gizleri açılayan genel matematik kuralları geliştirmekten çok, yeniden kullanmaya elverişli emin ve denenmiş çareler bulmaktan ibaretti. Demek ki Mısırlılar dev anıtlarına bakılarak kendilerine yakıştırılan yaygın ve kesin bilgilerine rağmen, bilim adamından çok teknisyendi. Gerçekte mimarlar rastlantılara göre inşaat boyunca planlarını sık sık değiştirirdi.
Tıp: Papirüslerdeki tıp metinlerinden öğrendiklerimize göre doktorlar hastalığın sebeplerini aramaktan çok, denenmiş yöntemler uyguluyordu. “Kellerin saçını çıkarmak için reçete” bazı yöntemler şarlatanların ilaçlarına benzerken veya büyüden faydalanırken, örneğin öksürüğe karşı buğu yapılması gibi bazı yöntemler daha ciddiydi. “Tiam bitkisinin 1/32’si ince ince kıyılarak ateşte kaynatılır. Buhar bir gün boyunca bir kamışla yutulur.” Kemik cerrahisi üzerine bu papirüs bilgileri ve mükemmel bir yöntemi ortaya çıkarır. Kal Coser’in hizmetindeki bilgin İmhotep ölümünden asırlar sonra tıp tanrısı olarak ululandı.
Ağırlık Ölçüsü: Uzun süre “deben” adı verilen 90 gr ağırlığındaki ölçü kullanıldı. Bu ölçüden kefeli teraziyle yapılan tartılarda faydalanılıyordu.
Zaman Ölçüsü: Klepsydre veya Su saati güneş batarken suyla doldurulurdu. Çanağın altın yerleştirilen küçük bir delik sayesinde su yavaşça dökülürdü.su seviyesi çanağın içindeki ilk işarete geldiğinde gecenin ikinci saati başlamış olurdu. 12 derece işaret aylara eşitsizlik gösteren gecelerin uzunluğuna denk düşerdi. Gnomon gün boyunca saati gösterirdi. Basit bir çubuğun gölgesi derecelendirilmiş bir düzlem üzerinde ilerlerdi. Aleti düz bir satı üzerine yerleştirmek yeterliydi.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:52   #19
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İNANIŞ
Kral, bu dünyadan ayrıldığı zaman yanlarından geldiği tanrıların arasına yükselecekti. O gökyüzüne çıkarken piramitler olasılıkla onun çıkışını kolaylaştıracaklardı. Ama her şeyden önce onun kutsal bedeninin korunmasını sağlayacaklardı. Mısırlılar ruhun öte dünyada yaşamını sürdürebilmesi için bedenin korunması gerektiğine inanıyorlardı. Bu yüzden karışık bir mumyalama yöntemiyle ve bedenini sargılara sararak, cesedin bozulmasını önlüyorlardı. Piramit kralın mumyası için dikiliyor, ceset ise bu koskoca taş dağının tam ortasına yine taştan bir mezar içine yerleştiriliyordu. Ölü odasının duvarlarına, tüm çevreye dünya ötesi yolculuğunda krala yardımcı olacağına inanılan büyüsüler işaretler çiziliyordu.
Heykelciler tarafından granite oyulan kral portreleri ruh o imgede ve imge sayesinde yaşamını sürdürsün diye, mezara kimsenin göremeyeceği bir yere koyulurdu.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:52   #20
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

SANAT TARİHİ
Herkes Mısır’ın tarihin uzak ufkunda kilometre taşları gibi dikili duran, zamanın hışmına uğramış taştan dağların, yani piramitlerin ülkesi olduğunu bilir. Ne kadar uzak ve gizemli görünseler de çok şey söyler bize piramitler. Onlar bize bir kralın yaşam süresi içersinde taştan o dev kütlelerin dikilmesini mümkün kılabilecek yetkinlikte örgütlenmiş bir ülkeden binlerce işçi ve tutsağı madenlerden çıkarmak, onları inşaat alanına çekmek ve kral mezarı tamamlanıncaya kadar, yıllarca çalıştırıp, bu taşları en ilkel araçlarla bir bir dizdirebilecek kadar, zengin ve güçlü krallardan söz ediyorlar.
Sanat tarihinde eski inanışların rolü konusunda bize bir şeyler söyleyen yalnızca insan mimarisinin bu çok eski kalıntıları olan piramitler değildi. Mısırlılar için bedenin korunması yeterli değildi. Kralının dış görünümü de yok olmazsa sonsuza dek yaşaması kesinlik kazanıyordu. Bunun için heykelcilerden aşınmaz ve çetin bir granite kralın portresini oymaları isteniyordu. Heykelci sözcüğü “yaşamı koruyan kişi” ile eş anlama geliyordu.
Piramitler çağının, yani eski krallığın dördüncü sülalesinin ilk portrelerinden bazıları Mısır Sanatının en üstün yapıtlarından sayılır. Bunlar da kolay kolay unutulamayan bir görkemlilikle yalınlık bir ardada bulunur.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 00:42 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580