|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
29-01-2007, 12:50 | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
KUŞLAR (Genel Bilgi) Kuşlar memelilerden sayıca daha çoktur ve bugün yaşayan sıcak kanlı hayvanların memelilerin dışındaki tek grubudur. Memelilerin 4200 türüne karşın kuşların 8500’den çok türü vardır. Türlerin çoğunluğu uçmayı benimsemişlerdir; ama bir çoğu da ( PENGUENLER – DEVE KUŞLARI ) başka yöntemler geliştirmişlerdir. Bir kuşun temel özelliği tüylerinin olmasıdır. Tüyler sürüngenlerin pullarının evrimi sonucu oluşmuştur ve kuşların uçmasını sağlayan en önemli nitelikleridir. Tüyler, insanlarda kılların ya da tırnakların büyümesi gibi, kuşların derisinden büyümektedir. Ne var ki, belirli bir uzunluğa ulaşır ve sonunda büyümeleri durur. Deriye sıkıca bağlanmış olmalarına rağmen, yıpranma ve kopmadan ötürü dökülürler; bu nedenle de tüy dökme adı verilen bir olay sonucu sık sık yenilenir. Eski tüyler genellikle her yıl dökülür ve yerine yenileri çıkar. Bu olay, genellikle çiftleşme mevsiminin hemen sonunda gerçekleşir. Tüylerin bir çok önemli görevi vardır. Tüyler vücut yüzeyindeki geçirmez bir hava tabakası oluşturarak, yüksek vücut ısısını değiştirmeden korurlar. Tüylerin çoğunluğu parlak renklidir ve kuşun sosyal yaşamında önemli bir rol oynar. Aynı zamanda kuşun aerodinamik bir biçim almasına yardımcıdırlar; uzun, güçlü kuyruk ve kanat tüyleri kuşa geniş bir uçuş yüzeyi sağlar. Bir kuşun iskeleti çok hafiftir. Kemiklerin içi boştur ve bazısı daha büyük güç sağlamak için birbirine kaynamıştır. Eğer bir kuşun yavrusunu vücudunun içinde taşımak zorunda olsaydı, uçamayacak kadar ağır olurdu. Kuşlar bu nedenle sürüngen atalarının yumurtlama alışkanlığını korumuşlardır. Genellikle kuş, döllenmeden sonra 24 saat içinde yumurtlar. Bir kuşun bacakları, kuşun türüne göre, yürümeye ya da yüzmeye elverişlidir ve bacakların, kuşun yere inişinden sarsılmasını önleyici önemli bir görevi vardır. Ağırlık merkezini dengelemek amacıyla butlar vücuda yakındır, dizler genellikle tüylerin altına gizlenmiştir. Kuş parmaklarının üzerinde yükseldiği için görünen bacak eklemleri gerçekte bilek eklemleridir. Kuşların çoğunda tüneyen kuşlar ya da serçegiller gibi, biri geriye üçü de öne doğru olmak üzere dört parmak vardır. | ||
|
29-01-2007, 12:50 | #2 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| KUŞLAR NASIL UÇAR? Uçma yeteneği, kuşlarda genel olarak benzer bir vücut yapısının oluşmasına neden olmuştur. Bununla birlikte, kuşların büyüklükleri minik Kolibrigiller’den en iri uçucular olan toygillere kadar büyük değişim gösterir. Hatta daha büyük kuşlar olan Emular, Kasuvariler ve Devekuşları uçamazlar. Bir kuşun kanatları, ataları olan sürüngenlerin ön üyelerinin evrimi sonucu oluşmuştur. Kanatlar, çok az hava direnciyle karşılaşmak için havayı yarmak üzere aerodinamik yapıdadır. Kanatların biçimi, kuşun yaşam koşuluna göre değişim gösterir. Belirli bazı kuşlar, yükselmek ve süzülmek için rüzgarlara ve hava akıntılarına gereksinirler. Akbabalar, Kartallar, Çaylaklar ve Atmacalar yükseklerde dolaşarak süzülen kuşlardandır. Bunların kanatları uzun ve geniştir. Bu nedenle de sıcak hava akıntılarından yararlanarak çok yükseğe çıkabilirler. Okyanusların üstünde en iyi yükselen kuşlar Albatroslar, Fregat Kuşları, Yelkovangiller ve Martılardır. Hafif, uzun ve dar kanatları bu kuşların uzun süre kanat çırpmadan havada süzülmelerine olanak sağlar. Bir uçak gibi sağa sola yatmak için kuyruk teleklerini ve kanat uçlarını kullanırlar. Kanat çırparak uçmada başlıca güç kaynağı, kanatların aşağı doğru çırpılmasıyla ve kanatları oluşturan birincil telekleriyle sağlanır. Kanat çırpma yöntemi bu sayfanın üstündeki resimde gösterilmiştir. Kuvvetli kanat çırpmayla uçuş KAZLAR’da, BALIKÇIL KUŞLARI’nda, LEYLEKLER’de, KARABATAK’larda, ARDIÇ KUŞLARI’nda, ve İSPİNOZLAR’ın çoğunda görülür. Hava akrobatları minik kolibrilerdir. Kolibriler, ileriye doğru uçabildikleri gibi, geriye ve dikey uçabilirler; oldukları yerde havada durabilirler. Kolibrinin bu yeteneğinin sırrı, kanatların hemen hemen dimdik tutabilmesi ve omuz eklemlerinden daire biçimde döndürebilmesindendir. Kanatlar, bir helikopterin aynı yönde dönen pervanesinden farklı olarak, hızla ileri geri hareket eder. Bazı kuşlar uçuşları sırasında hem kanat çırparlar hem de süzülürler. İbisler kanatlarını birkaç kez çırparlar, sonra kanatlarını tekrar çırpıncaya kadar biraz süzülürler. Ağaçkakanlar da aynı şeyi yaparlar ve uçuş düzenleri dalgalı bir hat üzerindedir. Kolibriler, diğer kuşlara oranla saniyede en fazla kanat çırpan ( 80’den fazla ) kuşlardır. Aynı zamanda en hızlı uçan kuşlardır. Yakut – boğazlı kolibri saatte 95 kilometre hız yapar. Bazı belirli diğer kuşlar da havada durabilir ve bu teknik genellikle yiyecek gözetlemek için uygulanır. Çobanaldatanlar birkaç saniyede havada durabilir; ama Kerkenezler bu tekniği daha da geliştirmişlerdir ve bir çayın ya da otlağın üzerinde, küçük bir kemiricinin saklandığı yerden çıkmasını bekleyerek, uzun süre durabilirler. | ||
29-01-2007, 12:50 | #3 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| AYAKLAR VE GAGALAR Bir kuş gagasıyla beslenir, kendini savunur, yuva yapar ve tüylerinin arasından bitlerini ayıklar. Bununla birlikte, gaganın biçimi, genellikle, alınan besinin cinsine uygun ve kuşun belirli bir yiyecek cinsine ulaşmasına olanak verecek yapıdadır. Kuşların, özellikle bazı ispinozların, yedikleri besine elverişli gagaları olduğunu ilk kez, 1835 yılında Galapagos Adalarında incelemeler yapan Darwin fark etmiştir. Serçeler, Tavuklar ve bazı ispinozlar gibi tohumla beslenen kuşların konik biçimli gagaları vardır. Gagaların sivri ucu tohumları toplar, gaganın ana kısmı ise bu tohumları parçalar. Bir çapraz gaga makasa benzer gagasıyla çam kozalaklarını açabildiği için çapraz gaga adı bu kuş için çok uygundur. Çobanaldatanların, Sağangillerin ve Kurbaağazlıların gagaları küçüktür, ama ağızlarını çok fazla açabildikleri için böcekleri uçarken havada yakalayabilirler. Papağan familyasının üyelerinin gagaları hem kabuklu tohumları kırmaya hem de meyveleri kaşıklayarak yemeye elverişlidir. Kartalların ve diğer avcı kuşların avlarını parçalamaya yarayan üst parçası çengelli gagaları vardır. Ördekler, suyun ve çamurun içinde kurt ve diğer su hayvanlarını bulmak için geniş, düz gagalarını daldırıp çıkartırlar. Suyla birlikte ağızlarına gelen kum ve pisliği çentikli dilleri ve alt gagalarıyla süzerek dışarı atarlar. Böyle süzgeç bir gagalarıyla en güzel örneği Flaman Kuşlarında ( Flamingolar ) görülür. Yiyecek sağlamak için gagasını bir yere sokmak zorunda olan kuşların ince, uzun ve sivri gagaları vardır. İstiridye avcıları kurt aramak için gagasını çamura sokar; hatta, midye ve istiridyelerin kabuklarını açarak, içindeki yumuşak gövdesini yer. Kolibrilerin ince, uzun gagaları ve uzun dilleri, çiçeklerin bal özüne ulaşabilmelerini sağlar. Mızrak biçimli gagalar balıkları yakalamak için elverişlidir ve Balıkçıllar’da ve yalıçgakınlarında görülür. Kuşların pullu parmakları, ayakları ve bacakları yürümek, tünemek, kavramak, kapmak, tırmanmak ve dövüşmek için uygundur. Gagaları gibi, bunların da çeşitli biçimleri vardır. Penguenler ve ördekler gibi yüzücülerin parmaklarının arası perdeliler ve bu yüzgeç – ayaklar suyu itip yüzmelerini sağlar. Büyük bir takım oluşturan ötücü – kuşların ağaç dallarını kavrayabilen parmakları vardır. Ağaçkakangiller gibi tırmanıcı kuşların parmakları ise, güçlü, sivri bir kama gibidir ve genellikle daha iyi bir destek sağlamak için, iki parmak önde iki parmak da arkadadır. Avcı kuşların, avlarını yakalamak için kuvvetli parmakları bulunan, sağlam ve delici pençeleri vardır. Uçmayan kuşlarda parmak sayısı azdır. Bir kasuvarinin üç, bir devekuşunun ise biri büyük olmak üzere yalnız iki parmağı vardır. | ||
29-01-2007, 12:50 | #4 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| DUYULAR Bir kuşun en önemli duyusu görmedir; sonra da işitme gelir; koku alma, dokunma ve tat duyuları iyi gelişmemiştir. Kuşların çoğunun gözleri başının iki yanındadır ve yuvalarında çok az hareket edeler. Son derece esnek olan boyunları görüş alanlarını genişletir. Karatavuk ya da nar bülbülü gibi bir kuş başını dinlemek için değil, daha iyi görmek için döndürür. Baykuş başını hemen hemen tam bir daire halinde döndürebilir. kulak delikleri, baş tüylerinin altında gizli olduğu için kuşların kulaklarını olduğunu öğrenmek pek çok insanı şaşırtabilir. Memelilerde olduğu gibi kulak kepçeleri yoktur; çünkü bunlar uçuşu güçleştirir. Kuşların işitme duyuları çok güçlüdür ve kuşlar sese, insanlardan yaklaşık on kez daha çabuk tepki gösterebilirler. Deneyler baykuşların sıçan ve tarla faresi gibi avları yalnız seslerini duyarak avladıklarını; yağmur kuşları ve kızkuşlarının yer altındaki solucanlarını duyabildiklerini göstermiştir. Koku duyusu yalnızca birkaç kuş için önemlidir. Kivilerin koku alma duyuları çok güçlüdür. Burun delikleri üst gagalarının ucunda olduğu için bu duyudan yararlanarak solucanları bulurlar. | ||
29-01-2007, 12:51 | #5 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| GÖÇ VE DAVRANIŞ Uçabilme yetenekleri, kuşların yazın çiftleşme alanlarından kışın beslenme alanlarına kadar binlerce kilometrelik yolculuk yapabilmelerine olanak sağlar. Yollarını nasıl bulabildikleri bilinmemektedir ama bu yeteneklerinin doğuştan geldiği Güneş, Ay, Yıldızlar, hatta Yerin manyetik alanından yararlandıkları sanılmaktadır. Her ne kadar bir kuş denizi kolaylıkla aşabilir, dağların ya da çöllerin üzerinden kolaylıkla uçabilirse de, kuşun enerji gerektiren bu uçuşu için yeterli enerjiyi depolamış olması gerekir. Ördekler, kazlar, ispinozlar ve ötücü kuşların çoğunluğu gibi bazı kuşların yiyecek için sık sık mola verirler. Kuşlar çok büyük bir okyanusun ya da çölün üzerinde yolculuk etmekten kaçınmaya çalışırlar. Örneğin, beyaz leylekler ve diğer Avrupa göçmen kuşları Akdeniz’i geçmekten kaçınırlar, ya Akdeniz’in etrafından dolaşırlar, ya Cebelitarık Boğazı’nı geçerler ya da İtalya’nın güney ucundan denizi aşarlar. Bununla birlikte, milyonlarca kuş daha güç, enerji isteyen yollar seçerler. Kırlangıçlar, guguk kuşları, kuyruk sallayanlar ve kum kırlangıçları Büyük Sahrayı aşarlar. Kuşların kendilerini tanıtma yolları sesleridir. Ötüşler, çağrışlar ve sesler bulundukları ortam ya da yakın bulundukları hayvanlar hakkında ne düşündüklerini söyler. Sesler, bir kedinin ya da avcı kuşunun yaklaştığını belirten acı haykırışlardan, bir dişinin dikkatini çekmek için birçok kuşun yaptığı çok güzel flört ötüşlerine kadar büyük değişimler gösterir. Kuşlar, yaşama yeri yönünden kendi türleriyle rekabet halindedir. Nar bülbülleri, ardıç kuşları ve kolibriler yaşam bölgelerini, şarkılarıyla açıklar. Birçok kolibri sürekli olarak kendi küçük bölgesi üzerinde uçar ve rakiplerini bölgesine sokmaz. Bataklık çullukları bölgelerinin üzerine dalış yaparken kuyruk teleklerini titreştirerek davul sesi gibi ses çıkartır. Bir kuşun tüyleri de önemli haberleşme sağlar. Renkli tüyler, tatlı ötüşler ve danslar bir dişinin dikkatini çeken önemli özelliklerdir. Erkek bir nar bülbülü öttüğü zaman, bir dişiye varlığını belirtmek için kızıl renkli göğsünü şişirir. Cennet kuşları renkli görünümüyle ünlüdür. Erkeklerin tüyleri genellikle daha parlak olur; oysa dişilerin tüylerinin rengi bulundukları ortama uyacak şekilde benekli kahverengidir. Dişinin bu renkleri hem kuluçka hem de yavrularını yetiştirme sırasında gizlenmesini sağlar. Penguenler, dalgıç kuşları ve balıkçıllar gibi bazı kuş türlerinde erkeği dişiden ayırmak olanaksızdır. Buna karşın kuşların çok güzel flört gösterileri yaptıkları, yuva yapımından ve çiftleşmeden önce erkekle dişi arasında bir bağ kurulduğu gerçektir. Erkek fregat kuşları, dişinin dikkatini çekmek için boğazlarındaki keseyi havayla doldurarak büyük kırmızı bir balon gibi şişirirler. Kıyı kırlangıçları ve yalıçapkınları eşlerine balık armağan ederler; Dalgıç kuşları ise birbirlerine yosun verirler. | ||
29-01-2007, 12:52 | #6 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| ÇİFTLEŞME VE YAVRU YETİŞTİRME Genellikle bahar ayında bölgeler ve eşler seçildikten sonra, iki kuş da ciddi bir iş olan yuva yapma işlemine girişirler. Bir kuş yuvası yumurtalara bir beşik ve yumurtadan çıkan yavrulara geçici bir yuva sağlar. Yavrular çoğunlukla kendi kendini besleyebilecek ve uçabilecek duruma geldiklerinde yuvayı terk ederler. Yuva biçimleri karatavukların ki gibi basit bir fincan şeklinden Dokumacı kuşların örme yuvalarına kadar büyük değişim gösterir. Karabatak gibi ........... yuvalanan bazı kuşlar hiç yuva yapmazlar. Kuşlar yuvaları için her türlü malzeme kullanırlar. Kırlangıçgiller yuva için çamur kullanırlar. Terzi kuşları Asya’nın tropik bölgelerindeki yuvalarını özenle diktikleri yaprakların içine yaparlar. Asya’da yaşayan bir mağara karasoğanı türü yuvalarını tükürüklerinden yaparlar. Çinlilerin “ kırlangıç yuvası çarbas” bu yuvalardan yapılır. Erkek Çardak Kuşları bir flört çardağı yapar ve ağaççileği ya da parlak çiçeklerle süsler; dişisiyle bu çardakta flört ederek çiftleşir. Dişisi sonra yakın bir yerde yuva yapmak için çardağı terk eder. Çiftleşmiş bir dişi kuşun yumurtladığı her yumurtada, embriyon adıyla tanımlanan canlı, gelişen bir yavru vardır. Yumurtaların sıcak tutulması gerekir; aksi takdirde embriyon ölür. Bu nedenle ana – baba ya da yalnızca dişi, yumurtaları sıcak tutmak için kuluçkaya yatar. Embriyon, yumurta sarısıyla beslenir ve yumurtadan çıkma zamanına kadar yumurta kabuğunu doldurur. Bu gelişme dönemine kuluçka dönemi adı verilir ve dönemin süresi büyük değişim gösterir. Küçük ötücü kuşların yavruları on beş gün içinde yumurtadan çıkarlar; bir albatrosun yavrusu için 81 gün gereklidir. Yumurtadan çıkan iki çeşit yavru kuş vardır. Bunlardan biri kör, tüysüz ve korumasızdır; diğeri tüylüdür, görür ve yumurtadan çıkınca yuvayı terk eder. Tüylü, iyi gelişmiş yavrular yumurtadan çıktıkları gün ana – babaları tarafından yuvadan uzaklaştırırlar. Yuva genellikle yerdedir ve uçamadığı halde yavruya bir zarar gelmez. Bütün yavrular, uçuş telekleri gelişip uçmayı öğreninceye kadar ana – baba ya da yalnız dişi tarafından beslenir ve korunur. Bir çok ötücü küçük kuş iki hafta içinde uçmayı öğrenir. Kuşların çoğunluğu yumurtadan çıktıkları ilk mevsim içinde çiftleşirler. | ||
29-01-2007, 12:53 | #7 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| YALI ÇAPKINI GÖK KUZGUNUMSULAR YALI ÇAPKINIGİLLER Genellikle bahar ayında bölgeler ve eşler seçildikten sonra, iki kuş da ciddi bir iş olan yuva yapma işlemine girişirler. Bir kuş yuvası yumurtalara bir beşik ve yumurtadan çıkan yavrulara geçici bir yuva sağlar. Yavrular çoğunlukla kendi kendini besleyebilecek ve uçabilecek duruma geldiklerinde yuvayı terk ederler. Yuva biçimleri karatavukların ki gibi basit bir fincan şeklinden Dokumacı kuşların örme yuvalarına kadar büyük değişim gösterir. Karabatak gibi ........... yuvalanan bazı kuşlar hiç yuva yapmazlar. Kuşlar yuvaları için her türlü malzeme kullanırlar. Kırlangıçgiller yuva için çamur kullanırlar. Terzi kuşları Asya’nın tropik bölgelerindeki yuvalarını özenle diktikleri yaprakların içine yaparlar. Asya’da yaşayan bir mağara karasoğanı türü yuvalarını tükürüklerinden yaparlar. Çinlilerin “ kırlangıç yuvası çarbas” bu yuvalardan yapılır. Erkek Çardak Kuşları bir flört çardağı yapar ve ağaççileği ya da parlak çiçeklerle süsler; dişisiyle bu çardakta flört ederek çiftleşir. Dişisi sonra yakın bir yerde yuva yapmak için çardağı terk eder. Çiftleşmiş bir dişi kuşun yumurtladığı her yumurtada, embriyon adıyla tanımlanan canlı, gelişen bir yavru vardır. Yumurtaların sıcak tutulması gerekir; aksi takdirde embriyon ölür. Bu nedenle ana – baba ya da yalnızca dişi, yumurtaları sıcak tutmak için kuluçkaya yatar. Embriyon, yumurta sarısıyla beslenir ve yumurtadan çıkma zamanına kadar yumurta kabuğunu doldurur. Bu gelişme dönemine kuluçka dönemi adı verilir ve dönemin süresi büyük değişim gösterir. Küçük ötücü kuşların yavruları on beş gün içinde yumurtadan çıkarlar; bir albatrosun yavrusu için 81 gün gereklidir. Yumurtadan çıkan iki çeşit yavru kuş vardır. Bunlardan biri kör, tüysüz ve korumasızdır; diğeri tüylüdür, görür ve yumurtadan çıkınca yuvayı terk eder. Tüylü, iyi gelişmiş yavrular yumurtadan çıktıkları gün ana – babaları tarafından yuvadan uzaklaştırırlar. Yuva genellikle yerdedir ve uçamadığı halde yavruya bir zarar gelmez. | ||
29-01-2007, 12:53 | #8 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bütün yavrular, uçuş telekleri gelişip uçmayı öğreninceye kadar ana – baba ya da yalnız dişi tarafından beslenir ve korunur. Bir çok ötücü küçük kuş iki hafta içinde uçmayı öğrenir. Kuşların çoğunluğu yumurtadan çıktıkları ilk mevsim içinde çiftleşirler. Eski, şirin bir efsaneye göre Avrupa ve Asya’nın âdi yalı çapkını başlangıçta dikkati çekmeyen gri bir kuşmuş. O parlak renklerine Nuh’un gemisinden indikten sonra bürünmüş. Doğruca, batıya batmakta olan güneşe doğru uçmuş. Güneş göğsünü kavurarak bu kısmın pasımsı bir kırmızıya dönüşmesine yol açmış. Kuşun sırtı ise yeşilimsi – mavi akşam semasını yansıtmaktaymış. Yalı çapkınlarının açık denize yuva yaptıklarına inanan eski Yunanlılar onlara “Halkyon” adını vermişlerdir. Bu “hals” – deniz, “kyon” – kavrayan sözcüklerinden oluşmuştur. Latincesi de halcyon’dur. Mitolojiye göre tanrılar yalı çapkınlarından öylesine hoşnutmuşlar ki, yuva kuracakları zaman, yani kış gün dönümünden önceki on beş günde denizi sakinleştiriyorlarmış. O zamandan beri sakin ve barış dolu süreler her zaman “halcyon günleri” diye tanımlanır. Grek mitolojisinde şöyle bir hikaye vardır: Pleiades’dan biri olan Alcyone (Latince’de Alcedo ) Hesperus’un oğlu Cyy’le evlenmiştir. Kocası bir deniz kazasında ölür. Alcyone da kederinden kendisini denize atar. Ona acıyan tanrılar hem genç kadını hem de kocasını birer yalı çapkını haline sokarlar. Yalı çapkınlarının batıda kullanılan Latince bilimsel adları da bu çiftin hatırasını yaşatır. Teknik açıdan yalı çapkınları bütün dünyada çok yaygın olan belirgin bir familyadır. Bu kuşlar sadece kutup bölgelerinde ve bazı okyanus adalarında yoktur. Fosillerinin sadece geride Buzul Çağına kadar uzanmasına rağmen aslında çok eski bir soydandırlar. Yaşayan 84 cins en çok eski Dünyada gelişmiştir ve en kalabalık gruplarda buradadır. Özellikle Güney Doğu Asya ve Endonezya adalarında. Yeni dünyada 6 cins vardır. Bunlardan sadece biri yani kuşaklı yalı çapkını Meksika’nın kuzeyinde yaşar. Avrupa’da da yine tek bir cins bulunur. Bu bütün Avrupa, Asya, kuzey Afrika ve doğuda Solomon Adalarına kadar uzanan kesimde çok yaygın olan âdi yalı çapkınıdır. | ||
29-01-2007, 12:53 | #9 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Yalı çapkınları kısa boyunlu, şişman kuşlardır. Kuyrukları kısa, kafaları iridir. Birçok cinste, özellikle Amerika’da yaşayanlarda, bu kafa kuşların istedikleri zaman dikleştirebildikleri sorguçlarıyla daha da belirgin bir hale girer. Gagaları uzun, güçlü ve genellikle sivridir. Bacakları kısa, ayakları küçük ve zayıftır. Familya ön parmaklarının uzunluklarının üçte birinin daha fazlasının birbirine yapışık olmasıyla ayırt edilir. Yalı çapkınlarının çoğunun rengi parlaktır. Genellikle renkleri yeşil ve mavi tonlarındadır. Üzerlerinde zıt renkte donuk kırmızı ve beyaz lekeler de bulunur. Bazıları çizgili ve beneklidir. Bir çoğunun gagası dikkati çeken bir kırmızılık ya da sarılıktadır. Dişiyle erkek genellikle birbirlerinin eşidir, ya da birbirlerine çok benzerler. Birkaç cinste ise dişiler biraz donuk renkli olur. Kuşaklı yalı çapkınının dişisinin göğsünde kestane rengi kalın bir çizgi vardır. Bu çizgi erkekte olmaz. Yalı çapkınları iki alt familyaya ayrılırlar. Birinci alt familyaya bütün dünyada yaygın olan tanıdık balıkçı yalı çapkınları girer. Orman yalı çapkınları ( Daceloninae ) daha ilkeldir. Bu alt familyadan olan kuşların çoğu her zaman değilse bile çoğunlukla sudan uzakta yaşar. Balıkçı yalı çapkınlarının en yaygın olanı ve en iyi bilineni daha önce de sözü edilen Eski Dünyanın âdi yalı çapkını ve kuzey Amerika’nın kuşaklı cinsidir. Bu alt familyanın mücevherleri cüce yalı çapkınlarıdır (Ceyx). 12,50 santim boyundaki bu kuşların ayaklarında önde sadece iki, arkada da bir parmak olur. Parlak gagalı, mücevhere benzeyen bu kuşlar on cinstir. Hindistan’dan Filipinlere ve Solomonlar’a, güneyde de Avustralya’ya kadar uzanan doğu tropiklerinde, içlerinden ırmaklar geçen ormanlarda yaşarlar. Küçük balıkları, kabukluları, kelerleri kurbağaları avlarlar ve çokça böcek ve omurgasızları da yerler. Balıkçı yalı çapkınları genellikle akarsuların dik kıyılarında yuva yapmak için kovuklar açar. Bunları gagalarının yardımıyla kazar ve çıkan toprakları, ayaklarıyla kenara iterler. | ||
29-01-2007, 12:53 | #10 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Dişi burada, çıplak toprağın üzerine 5 – 8, genellikle 6 – 7 beyaz yumurta bırakır. Yuvanın içine bir şey döşemez. Yavrular çok zaman balık kılçığı ve pulları, kerevides kabukları üzerinde büyütülür. Hem dişi hem de erkek kuluçkaya yatar ve yavruları beslerler. Kuluçka süresi 18 – 24 gün arası değişir. Yavrular yumurtadan çıktından sonra 3 – 4 hafta yuvada kalırlar. Yumurtadan çıktıkları zaman çıplak ve kördürler. Ama bir hafta içerisinde tüyleri çıkmaya başlar. Ilık bölgelerde yaşayan cinslerin çoğu yılda iki defa yumurtlar. Tropik kesimdekiler de yılda iki defa yuva kurabilir. Yalı çapkını güçle, hızla ve düzgün bir şekilde uçar. Arka arkaya hızla kanat çırpar. Sonra da kanatlarını yarı kapayarak kayar. Bunun araksından yeniden kanat çırpmaya başlar. Kuş, uzun süre pek uçamaz. Sesi yüksektir ama ahenkli değildir. Kuşlar uçarken birbirlerine seslenirler. Böyle zamanlarda tipik, sert bir takırtı çıkartırlar. Bu, futbol meraklılarının maçlarda çevirdikleri “kaynana zırıltısı”nın gürültüsüne benzer. Daha düşük cinslerin sesleri ince, tiz bir ıslığı andırır. İçerilerde yaşayan gerçek yalı çapkınları arasında gösterişli İzmir (beyaz gerdanlı) yalı çapkını ve bunun yakın akrabası gri başlı cins de vardır. İzmir yalı çapkını Hindistan ve güney doğu Asya’da kurak dağlık kesimlerde yaşar. Gagası parlak kırmızıdır. Gri başlı ise Afrika’da bulunur. Bu grubun en renkli temsilcisi doğu Asya’nın kırmızı yalı çapkınıdır. Japonlar gölcükteki aksinin kuşu çok şaşırttığını ve bu yüzden su içemediğini iddia ederler. Kuşun daima susadığını ve güneşli günlerde ormandaki yuvasından durmadan yağmur yağması için bağırdığını ileri sürerler. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |