|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
31-01-2007, 16:22 | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Tipik bir kaldıraçlı kiralamada ortalama 6 grup taraf bulunmaktadır. Tarafların her birinin birden fazla finansal kuruluşun bir araya gelmesi ile oluşturulduğunu düşünürsek kaldıraçlı kiralamalarda oldukça fazla sayıda kuruluşun bulunduğunu söyleyebiliriz. Söz konusu taraflar sermaye katılımcıları, borç verenler, üretici firmalar, kiracı, kiracının vekilleri, borç veren vekiller, garantörler, bankerler olabilir. Her kaldıraçlı kiralama anlaşması tarafların özelliklerine, yatırımın değerine ve içinde bulunulan koşullara bağlı olarak farklılık gösterir. Bu nedenle genellemelere gidilmesi oldukça zor olmaktadır. Şekil 2’de belirtilen taraflar ve aralarındaki ilişkiler gösterilmeye çalışılmıştır. Şekil 2. Kaldıraçlı Kiralamada Taraflar 3.10. Uluslararası Kiralama 3.10.1. Gümrük Muafiyetli Uluslararası Kiralama Uluslararası kiralamada, kira anlaşmasının tarafları farklı ülkelerde faaliyet göstermektedir. Yurtiçindeki kiralama şirketi, bu tür sözleşmelerde malı kiralayan değil, yaygın uluslararası muhabir ilişkileri nedeniyle, finansal aracılık hizmeti sağlayan bir kuruluştur. Müşteri, önce yurt içindeki kiralama şirketine başvurur. Kiralama şirketi sahip olduğu muhabir şirketler yardımıyla, yatırımcı için en uygun koşulları sağlayacak muhabir şirketle yatırımcı, ödemelerini döviz karşılığı TL olarak herhangi bir banka aracılığıyla doğrudan muhabir kiralama şirketine yapar. Ayrıca muhabir kiralama şirketinin gerekli göreceği teminatı, bu şirkete verir. Uluslararası kiralamada, yıllık asgari bedeli 25.000 dolar karşılığı TL’sı dır. Uluslararası kiralamada, yurtiçi kiralamaya ek olarak, Hazine Müsteşarlığı ilgili makam olarak ve bir muhabir kiralama şirketi de taraf olarak bulunurlar. | ||
|
31-01-2007, 16:22 | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3.10.2. Gümrük Muafiyetsiz Uluslararası Kiralama YATIRIMCI TEMİNAT 2 GÜMRÜK SATICI HM BANKA LEASING ŞİRKETİ LEASING ŞİRKETİ MUHABİR LEASING ŞİRKETİ 8. Teminat 9. Mal 10.b Teminat 5. Başvuru ve vize 4. Kira sözleşmesi kopyası ve tescil 9. Kira Ödemeleri (TL) 9. Kira Ödemeleri 5. Teminat Muhabirlik ilişkisi 3. Kira Sözleşmesi 7. Ödeme 6. Satış Sözleşmesi 2. Başvuru ve teklif Finansal kiralamanın önemli avantajlarından biri, teşvik belgesi olmayan yatırımların gerçekleştirilmesinde ortaya çıkmasıdır. İthal edilerek satın alınacak bir yatırım malı Gümrük muafiyetli uluslararası kiralama yoluyla kiralanabilir. Hazine Müsteşarlığı’nın vereceği “Tescil”de tahakkuk edecek gümrük vergisi, kira sözleşmesinin sona ereceği tarihe kadar ertelenir. Başka deyişle, kiralanan mal, gümrükten geçici gümrük muafiyet rejim esaslarına göre çekilecek, tahakkuk eden gümrük bedeli kadar teminat, gümrük idaresine verilir. Kira süresinin bitiminde, eğer mal sembolik bir bedel ödenerek satın alınacaksa, malın geçici gümrük muafiyeti esaslarına göre ithal edildiği tarihte tahakkuk eden gümrük bedeli ödenmelidir. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar veya gümrük tarifelerindeki değişiklikler ödenecek gümrük vergisini etkilemez. Eğer, kiralanan mal geri verilmişse, malın yurt dışına çıkarıldığı belgelenerek, verilen teminat geri alınabilir. Böylece yatırım malı için hiç gümrük vergisi ödenmemiş olur. Şekil 4. Gümrük Muafiyetsiz Uluslararası Leasing 4. BÖLÜM SONU NOTLARI -Aydın, Filiz Dokuzeylül Üniversitesi, İşletme Fakultesi, Lisans Tezi, 2000, İzmir - Erol, Ahmet Finansal Kurumların Denetimi ve Vergilendirilmesi, Mükellefin Dergisi, Mayıs 1999, Sayı: 77 -İktisat Bankası Dergisi İktisat Bankası , Şubat 1986, İstanbul, Sayı:2/86 - Güvenli, Orhan Yatırım Projelerinin Düzenlenmesi ve Değerlendirilmesi, İstanbul, 1998 - Koç, Mehmet Bütün Yönleriyle Finansal Kiralama, İstanbul, 1999 - Köteli, Argun Karşılaştırmalı Hukuk ve Türk Hukukunda Finansal Kiralama, İstanbul, 1991 - Kocaağa, Köksal Türk Özel Hukukunda Finansal Kiralama Sözleşmesi, Yetgin Yayınları, Ankara, 1999 - Toroslu, Vefa Leasing İşlemleri ve Muhasebesi, Beta Yayımevi, İstanbul, Ocak 2000 - Koç, Mehmet Bütün Yönleriyle Finansal Kiralama, İstanbul, 1999 - Uludağ, İlhan ve Erihşan Arıcan Finansal Hizmetler Ekonomisi, Beta Yayımevi, İstanbul, 1999 - Uyanık, Senan Proje Finansmanında Finansal Kiralamanın Rolü, TOBB Yayınları, Ankara, 1990 | ||
31-01-2007, 16:22 | #13 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 2. BÖLÜM: FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMESİ 1. Tarihsel Gelişim Türkiye’de finansal kiralama ile ilgili çalışmalar, bilimsel incelemeler ve araştırmalar biçiminde 1983 yılında başlanmıştır. Bunu, finansal kiralama konusunu yasal bir temele oturtmak ve yasal bir çerçeveye bağlamak için tasarı hazırlık çalışmaları izlenmiştir. Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı, (DPT) Yabancı Sermaye Bakanlığı’nın ortak çalışmaları sonucu hazırlanan tasarı TBMM’ne sunulmuştur. TBMM’nin ilgili komisyonlarından geçen yasa tasarısı, Meclis Genel Kurulu’nda 10.06.1955 günü kabul edilmiş ve 28.06.1985 günlü, 18795 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu (FKK): Yasanın adı “Finansal Kiralama Kanunu” olmasına karşın, burada kullanılan “finansal kiralama” deyiminin tüm leasing türlerini kapsadığı konusunda kuşku bulunmamaktadır 2. Finansal Kiralama Sözleşmesinin Tanımı ve Unsurları 2.1. Finansal Kiralama Sözleşmesinin Tanımı Finansal Kiralama Kanunu finansal kiralama sözleşmesinin tanımını şu şekilde yapmaktadır: “Sözleşme; kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın aldığı veya başka suretle temin ettiği bir malın zilyetliğini her türlü faydayı sağlamak üzere ve belli bir süre feshedilmemek şartı ile kira bedeli karşılığında kiracıya bırakmasını öngören bir sözleşmedir.” (Finansal Kiralama Kanunu Madde:4) Finansal Kiralama Sözleşmesi “üç köşeli ilişkiler mahiyetini” taşımaktadır. 1. Kiralama konusu malın üreticisi veya satıcısı gibi bir sıfata sahip kimliğiyle, kiralayan (leasing şirketi) arasında malın mülkiyetini veya Finansal Kiralama Sözleşmesinde kiralayan niteliği sağlayacak bir hukuki durumda olma imkanını veren satım sözleşmesi gibi bir ilişki, 2. Kiracı ile kiralayan (leasing şirketi) arasındaki Finansal Kiralama Sözleşmesinden kaynaklanan hukuki ilişkidir. | ||
31-01-2007, 16:26 | #14 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 2.2. Finansal Kiralama Sözleşmesinin Unsurları 2.2.1. Kiralayan Olarak Bir Finansal Kiralama Şirketinin Varlığı Finansal Kiralama Kanunu 10. maddesine göre “Kiralayan şirketler, yalnızca anonim ortaklık şeklinde kurulabilir.” Kuruluş ve şube açmaları Hazine müsteşarlığının bağlı bulunduğu bakanlıktan “Türkiye’de finansal kiralama işlemleri yapma izni” alması gerekir. Bakanlıkça yapılan incelemede, yeterli sermayeye sahip olup olmadıklarına bakılır. Finansal kiralama şirketleri, finansal kiralama işlemleriyle doğrudan ilgili olmayan faaliyetlerde bulunamazlar. Finansal Kiralama Şirket, Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine uymak kaydıyla tahvil, bono ve benzeri menkul kıymet ihracı suretiyle sermaye piyasasından kaynak sağlayabilirler. 2.2.2. Kiralayanın Finansal Kiralama Konusu Malın Zilyetliğini Her Türlü Faydayı Sağlamak Üzere Kiracıya Bırakılması Finansal kiralama sözleşmesi bu unsuru dolayısıyla kullanma ve yararlanma hakkı veren bir sözleşme niteliğine sahiptir. Sözleşmeye taşınır ve taşınmaz her çeşit mal konulabilir. Fikri ve sınai haklar bu sözleşmeye konu olamazlar. Finansal kiralama şirketi malı kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın alabileceği gibi, başkaca herhangi bir şekilde de temin edebilir. Finansal kiralama konusu malın mülkiyeti kiralayan şirkete aittir. Taraflar sözleşmede, finansal kiralama sözleşmesi sonunda kiracının malın mülkiyetini satın alma hakkına haiz olacağını kararlaştırabilir. Ancak, sözleşmede bu şekilde bir alım (iştira) hakkının tanınması sözleşmenin bir unsuru değildir. | ||
31-01-2007, 16:26 | #15 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 2.2.3. Kiracının Kiralayana Kararlaştırılan Kira Parasını Ödeme Borcu Altına Girmesi Finansal Kiralama Sözleşmesi ivazlı kullanma hakkı veren sözleşmelerdendir. Finansal kiralama bedeli ve ödeme dönemleri taraflarca belirlenir. Bu bedeller sabit veya değişken olabilir. Merkez Bankası’nca alım satımı yapılan cinsten döviz veya TL olabilir. 2.2.4. Kiralayan ve Kiracının Karşılıklı Anlaşması Finansal Kiralama Sözleşmesi karşılıklı borçlandırıcı sözleşme niteliğindedir. Bu anlaşmanın şekli ve tescili Finansal Kiralama Kanunu’nun m.8’de düzenlenmiştir (Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler 1.cilt, Doç.Dr.Cevdet Yanuz). 2.2.5. Sözleşmenin Belirli Bir Süre Feshedilmemek Şartı ile Yapılması Finansal Kiralama Kanunu 7. maddesine göre “sözleşmeler en az dört yıl süreyle feshedilemez.” Hazine Müsteşarlığı şu hallerde sözleşmenin dört yıldan kısa olabileceğini bildirmiştir. Teknolojik niteliği veya ekonomik yararlanma ve işletme süresi itibarıyla kullanımının dört yılda kısa olduğu Hazine Müsteşarlığınca onaylanan mallarda finansal kiralama sözleşmelerinin dört yıldan kısa olabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu çerçeve doğrultusunda; Bilgisayar kiralamalarına ilişkin finansal kiralama sözleşmelerinin turizm ve pazarlama şirketleri ile sürücü eğitimi vermek amacıyla sürücü kurslarının kiraladıkları otomobillere ilişkin finansal kiralama sözleşmelerinin ve kargo şirketleri ile bünyesinde dağıtım ve pazarlama birimi bulunan şirketlerin bu faaliyetleri için tahsis ettikleri maksimum taşıma kapasitesi 7 tonu geçmeyen otomobil, kamyon ve kamyonetlere ilişkin finansal kiralama sözleşmelerinin talep edilmesi halinde iki yıldan kısa olmamak üzere dört yıldan kısa olarak düzenlenmesi, bunlara ilişkin olarak daha önce düzenlenmiş olan finansal kiralama sözleşmelerinin talep edilmesi halinde sürerler iki yıldan az olmamak üzere değiştirilebilir (Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının 02.06.1995 tarih 22925 sayılı yazısı). 3. Finansal Kiralama Sözleşmesinin Hukuki Niteliği Finansal Kiralama Sözleşmesi kendine özgü yapısı olan (su: generis) bir sözleşmedir. Ancak yapısına uygun düştüğü ölçüde Borçlar Kanununda düzenlenen çeşitli sözleşmelere ilişkin hükümlerin uygulanacağı doktrinde savunulmakla birlikte, Finansal Kiralama sözleşmesinin kanunla düzenlenmesi, tipik sözleşme olması, finansman tekniğinin kötüye kullanılmasını önleyecek şekilde emredici hükümlerle düzenlenmiş olmasıyla öncelikle Finansal Kiralama Kanunu uygulanır. Finansal Kiralama Sözleşmesi, bir ivaz karşılığı kiralanan malda kiracıya kullanma ve yararlanma hakkı veren sözleşmedir. Dolayısıyla tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Finansal Kiralama Kanununun 31. maddesine göre Finansal Kiralama Sözleşmesinden doğan davalar ticari dava niteliğindedir 4. Finansal Kiralama Sözleşmelerinin Değerlendirilmesi 4.1. Finansal Kiralama Sözleşmelerinde Yatırım, Finansman ve Kiralama Nakit Akışı İlişkisi Finansal kiralamalar, kiracı firmanın iflası söz konusu olmadıkça iptal edilemeyen ve kiralanan varlığın ekonomik ömrünün önemli bir kısmı süresince devam eden kiralamalardır. Firmayı uzun vadeli bir yükümlülük altına soktuklarından, borçlanma yoluyla finansman sağlanmasına benzetilir. Finansal kiralamalar, firmanın faaliyetlerini yürütebilmesi için gerekli yatırımların yapılabilmesine bir finansman alternatifi oluştururlar ve finansman şekli olarak değerlendirilmeleri gereklidir. Faaliyet kiralamaları ise kısa süreli kiralamalardır ve kiracı firma tarafından iptal edilmeleri daha kolaydır. Bu tür kiralamalar firmanın uzun vadeli bir yükümlülük altına girmesi anlamına gelmez. Bu nedenle bir finansman yöntemi olmaları söz konusu değildir. Faaliyet kiralaması kontratları tamamen bir yatırım kararı gibi ele alınıp değerlendirilebilir. Bu nedenle değerlendirilmeleri sorun yaratmaz. | ||
31-01-2007, 16:26 | #16 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Aynı şeyi finansal kiralama için söylemek zordur. Finansal kiralama yapmayı düşünen bir işletmeye önerilen kiralama kontratlarının değerlendirilmesi dışardan basit bir işlem gibi görünse de, birbirinden oldukça farklı konuları içermesi nedeniyle göründüğü kadar basit olmamaktadır. Gerçekten de leasing sözleşmelerini değerlendirmenin, finans teorisyenlerini uzun süre uğraştıran önemli özelliği vardır. Kiralama problemi, kişiyi belirsizlik koşullarında yatırım ve finansman kararlarını bir arada vermeye zorlar. Teoride, yatırım ve finansman kararları birbirinden bağımsız olarak kabul edilirler. Firma belirli bir finansman şeklini benimsemiştir ve yatırım kararı verilirken yatırımının daha önce belirlenen finansman şekline uygun olarak finanse edildiği varsayılarak analiz gerçekleştirilir. Oysa kiralamada hem yatırım önerisi, hem de yatırımın finansmanını firmaya aynı anda bir tek paket halinde sunulmaktadır. Kiralama yapılırken, yatırım ve finansman kararlarının aynı anda verilmesi gerekmekte, bu da finansal kiralamayı karmaşık bir karar türü haline sokmaktadır (Uyanık, Senan, 1990, s.61). 4.1.1. Yatırım ve Finansman İlişkisi Yatırımlar değerlendirilirken yatırım tamamen özsermaye ile finanse edilmiş mini bir firma olarak kabul edilir ve projenin vergi sonrası net nakit akışlarının tahmini yapıldıktan sonra risk durumu değerlendirilip, sermaye piyasalarında aynı riske sahip yatırımlardan yatırımcıların elde etmeyi bekledikleri getiri oranı, yani sermayenin fırsat maliyeti kullanılarak net bugünkü değeri hesaplanır. Böylece firmanın piyasa değeri bulunup, işletmenin tümüne katkısı hesaplanmaya çalışılır. Gerçek hayatta ise vergiler, ihraç giderleri, iflas giderleri ve diğer nedenlerle sermaye piyasalarının varsaydığı gibi mükemmel değildir ve finansal kararlarda, yatırım kararları gibi, bir firmanın değerinin arttırılması veya azaltılmasında etkili olabilirler. Sermaye maliyeti kavramı kullanılarak bir yatırım değerlendirilirken, yatırıma özgü finansman şekli tekrar dikkate alınmamalıdır. Yatırımın finansmanı neniyle ortaya çıkan faiz, kar payı gibi nakit akışları, bugünkü değerleri nedeniyle projenin net bugünkü değerini etkileseler bile analize katılmazlar. Firma bu bütün kabul edilerek, bireysel projeler firmanın tümü için hesaplanan ve değerlendirilecek projelerin hepsi için geçerli olacak bir sermaye maliyeti ile bugüne indirgenirler varsayım, projelerin finanse ediliş şeklinin, firmanın tümünün finansmanı olduğu şeklindedir. | ||
31-01-2007, 16:27 | #17 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Sermaye maliyeti, bir makineye yatırım kararı verilirken pek sorun yaratmamakta ancak makinenin alımında bir de finansal kiralama alternatifi söz konusu ise, analiz yönteminin ne olması gerektiğine açıklık getirmektedir. Çünkü kiralama seçeneği belirli bir projeye özgüdür ve tüm firma için geçerli olabilecek özellikler taşımamaktadır. Sözgelimi IBM firması, ürünlerini kiraya verirken kiralama sözleşmesi koşulları sadece IBM’in ürettiği bilgisayarlar ve ofis cihazları için geçerlidir. Firmanın bir bütün olarak kabul edilmesi gerekliliğinden yola çıkan sermaye maliyetinin kullanılarak kiralama seçeneklerinin değerlendirilmesi, bu nedenle anlamlı sonuç vermez (Ceylan, Ali, 1995, s.91). 4.1.2. Yatırım ve Kiralama İlişkisi Sermaye piyasalarının mükemmel olmayışı, bir yatırım ve yatırımın finanse ediliş şeklinin birbirine bağlı kararlar almasına neden olmaktadır. Yatırım ve finansman kararları arasındaki bu ilişki, bir finansman şekli olan kiralamanın da yatırım kararlarına etkili olabileceğini ve yatırımların analizinde dikkate alınması gereğini açıkça ortaya koyar. Gerçektende diğer finansman yöntemleri ile firmada kullanılması karlı gibi görünmeyen bir yatırım, finansal kiralama ile karlı duruma geçirilebilir. Bir firma bir varlığa hizmetlerinden yararlanabilmek için yatırım yapar. Yatırım kararı verilirken birçok aday yatırım arasında seçim yapılması gerekir. Hisse senedi sahiplerine maksimum yarar sağlayacak yatırımların firma yönetimi tarafından belirlenmeleri ve gerçekleştirilmeleri gerekir. Bu ilke, finans yazısına, yatırımların net bugünkü değerlerine bakılarak seçilmeleri gerektiği şeklinde geçmiştir. Pozitif net bugünkü değere sahip yatırım teklifleri bir firma için ekonomik açıdan yararlı projelerdir. Uygun kiralama sözleşmeleri ile bu projeler firma için daha da çekici bir hale getirilebilir ve çekici olmayan yatırımların, yani negatif net bugünkü değerleri ile kiralama sözleşmesinin net bugünkü değerleri toplamı olumlu ise çekici yatırım projelerine dönüştürülmeleri mümkün olabilir. Böylece, kiralama alternatifi dikkate alınmadan değerlendirilip reddedilen bir yatırım, uygun bir kiralama sözleşmesi ile firmaya ekonomik açıdan yararlı hale getirilebilir. | ||
31-01-2007, 16:27 | #18 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Sorun, kiralamanın bir finansman şekli olarak analize nasıl katılması gerektiğinin belirlenmesindedir. Kiralama sözleşmesi koşulları belirli bir yatırımla ilgili olarak geçerli olabilirken, bir başkası için geçerli olmayabilir. Bu da firmanın finansal yapısında kiralamanın sabi bir kalem olarak alınmasını, sermaye maliyeti hesaplamasına kullanılabilirliğini olanaksız kılmaktadır. Kiralama ile ilgili olarak, firma nakit akışlarında ortaya çıkması beklenen değişikliklerin bir başka şekle analize katılması gerekir (Uyanık, Senan, 1990, s.64). 4.1.3. Kiralamada Nakit Akışı Bir firma bir varlığın kullanımını kiralama yoluyla elde ettiğinde nakit akışlarında bir takım değişikliklerin olması beklenir. Bilindiği gibi sermaye bütçelemesi analizlerinde yapılması düşünülen yatırım nedeniyle sağlanacak nakit akışları birbirleriyle karşılaştırılır. Yani yatırımdan elde edilmesi beklenen ek nakit akışları değerlendirilerek yatırımın değeri belirlenmeye çalışılır. Kiralama kararı verilirken de, ilk olarak kiralamanın firma nakit akışında yaratacağı değişiklikler belirlenmelidir. Kiralama ile ortaya çıkacak nakit akışı farklılıklarını şöyle özetleyebiliriz. a) Varlığın satın alındığı taktirdeki maliyetine eşit bir nakit girişi olacaktır. b) Yatırım teşvik kredisinden vazgeçilerek, yani yatırım kredisi kadar bir nakit çıkışı olacaktır. c) Her dönemde eşit tutarlarda olması gerekmese de, kiralama dönemi boyunca kira ödemeleri yapılacaktır. d) Kira ödemeleri gider olarak gelirden düşülerek vergi tasarrufları sağlanacaktır. Yıllık vergi tasarrufu miktarı, vergi oranı ile kira bedelinin çarpımına eşit olacaktır. e) Kiracı firma, varlığın sahibi durumunda olmayacağından aşınma giderleri ile sağlanacak vergi tasarrufundan yoksun kalacaktır. Aşınma vergi tasarrufu da, aşınma için ayrılan miktar ve marjinal vergi oranının çarpılması ile bulunur. f) Varlığın kullanım dönemi sonunda firmaya kalacak vergi sonrası hurda değerinden vazgeçilmektedir. Bu da kiralamanın bir diğer nakit çıkışıdır. g) Satın alma ve kiralama durumlarında makinelerin bakım giderleri aynı olmayabilir. Bu tür faaliyet giderleri bazı kiralama tiplerinde kiracı tarafından, bazılarında ise kiraya veren tarafından üstlenilmektedir. Bu gibi farklılıkların analize dahil edilmesi gerekmektedir. | ||
31-01-2007, 16:28 | #19 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Kiralamanın, firmanın borç kapasitesinde oluşturduğu değişikliklerle ilgili olarak ortaya çıkan diğer nakit akışlarını şu şekilde özetleyebiliriz; a) Kiralama firmanın borçlanabilmesini kısıtladığından alınamayan borcun faiz ödemeleri kiralama için bir nakit girişi oluştururlar. Çünkü kiralama ile, borç alıp faiz ödemek zorunluluğu ortadan kalkmaktadır. b) Faiz giderlerinin vergiye tabi kazançtan düşülmesi ile ortaya çıkan tasarruf, kiralama nedeniyle sağlanamamakta; dolayısıyla nakit çıkışı olarak adlandırılmaktadır. Kaybedilen faiz vergi tasarrufları, ödenmesi beklenen faiz miktarı ile firmanın vergi oranının çarpılması ile hesaplanır (Şevket, Alagök, 1985, s.72 ). | ||
31-01-2007, 16:28 | #20 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3. BÖLÜM: DÜNYA’DA ve TÜRKİYE’DE FİNANSAL KİRALAMA 1. Dünya’da Finansal Kiralamanın Gelişimi Dünya’daki en eski fakat en ileri finansal kiralama sanayi ABD’de bulunmaktadır. ABD’de leasing’e konu olan teçhizatta yapılan yatırım miktarının 1993 yılı itibarıyla 160 milyar dolara ulaştığı tahmin edilmektedir. Bu gelişmenin altında yatan etken, 1980’li yıllarda Amerikalı iş adamlarının yatırımlarını geleneksel yolla temin edilen finansman ile gerçekleştirme yerine, daha sağlıklı bir alternatif olarak görülen finansal kiralamayı tercih etmeleridir (Apak, Sudi, 1999, s.142). ABD’deki leasing faaliyeti, uygulamalarındaki vergi politikalarından oldukça fazla etkilenmiştir. 1981 yılında çıkarılan kanun ile (Economic Recovery Tax Act) iş hayatındaki düzenlemelerin şekil ve yapısına yeni bir anlayış getirilmiştir. Mesela, kiralama işlemi; kiracıya, kira süresinin sonunda mantık dışı düşük bir miktarla teçhizatı satın almaya müsaade etmişse daha önceki dönemlerde yürürlükte olan vergi kanunu kiralayan tarafı cezalandırmaktaydı. Ancak yeni kanun ile kiralayan ve kiracıya müzakere için bir ortam yaratılarak bu durum çözüme kavuşturulmuştur (Erdoğan, Niyazi, 1993, s.200). Yeni kanunun bir diğer özelliği de kiralayan tarafın belirli vergi kazançlarını elde edebilmesidir. Ancak, kiraya konu olan teçhizat, ABD sınırları dışında kullanma verilmişse; kiralayan, vergi kazançlarından faydalanma hakkını kaybetmektedir (Şengezer, İskender, 1987, s.14). Finansal kiralama işlemleri Japonya’da 1960’lı yıllarda başlamıştır. Faaliyetlerin başlangıcında Japon kiralama şirketlerinin çoğu büyük bankacılık ve ticaret işletmeleri tarafından kurulmuştur. Kiralama kontratlarının hacmi Japon endüstriyel ve ekonomik gelişmesine bağlı olarak hızla büyümüştür. Japon kiralama firmaları, kiraladıkları malların üreticilerini kiracıyla aralarında bir aracı gibi kullanarak malların kiralama işleminde daha etkin olmayı amaçlamışlardır. Böylece başlatılan üretici programları adı verilen çalışmalarla kiralama firmaları özellikle büro araçları pazarında, büyük başarı sağlamışlardır. Kiralamanın az gelişmiş ülkelerdeki gelişimi, gelişmiş ülkelerdeki gelişimine kıyasla daha sınırlı olmuştur. Gelişmekte olan ülkelerde kiralama firmaları genellikle küçük ve orta boy işletmelere yönelik faaliyette bulunmakta ve daha çok taşımacılık, iş ve büro makineleri, enerji, madencilik, tarım ve tarımsal sanayi alanlarında iş yapmaktadır. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |