Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13-02-2007, 16:27   #11
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Atlarını besleyecek otlaklar bulabilmek için de yazları başka, kışları başka yerde geçirmişlerdir. At'ın Türk vicdânında, candan bir arkadaş, bir kardeş, hattâ "kardeşten de ileri" sayılması ve mukaddes sembol olması da bundandır. Ömürlerini nizâm-ı âleme vakfeden Türkler, bu atlarla vardıkları her ülkede, beğendikleri her kelimeyi Türkçe yapmış, fakat kendileri saraylar, ulu mâbedler, kütüphâneler, mekteplerle süslü, büyük şehirler kurup, buralarda engin ilim yapmaya, felsefe yapmaya, hattâ büyük bir edebiyat yapmaya vakit bulamamışlardır. Yine bunun içindir ki eski Türklerin en büyük edebiyâtı, asırlarca, şifahî [sözlü] bir destan edebiyatıdır.

Aynı mâcerâ, daha ilk asırlardan başlayarak, Türkçe'ye bir imparatorluk dili olma kaderi ve karakteri vermiştir.

*

Eski Türkçe'ye diğer çok doğru bir bakış da Ali Şîr Nevâî'nin bakışıdır. Nevâî, Türkçe'nin, bir fiiler ve mecâzlar lisânı olduğunu anlatır. Bir târih boyunca at üstünde yaşayarak, engin Asya bozkırlarını Gel! Git! Vur! Kır! Çık! İn! Koş! Dur! v.b. gibi tek heceli sadâlarla dolduran Türkler, devamlı bir fiil ve hareket hâlinde oldukları için, dillerinin hemen bütün fiilerini kendileri oluşturmuşlardır. Mâden adları gibi, zirâat işleri gibi, kahramanlık ve binicilik sâhaları gibi, kendi hayatlarının ve sanatlarının çok sayıda kelimelerini de yine kendileri bulmuş, fakat diğer hayat, eşyâ, îman ve tefekkür kelime ve kavramlarının mühim bir kısmını, kendilerine lâzım olduğu ölçüde, başka dillerden almışlardır.


  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:28   #12
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Meselâ, en eski Türkçe'ye töre kelimesi, İbrânî'den, ev kelimesi Ârâmî dillerinden; bugün öztürkçe(!) zannedilen ve azîz Türkiye topraklarını Akşehir, Alaşehir, Yenişehir, Eskişehir, Beyşehir ve benzerleri gibi târihle ve şerefle dolduran illerimizdeki şehir kelimesi yerine kullanılmak istenen kend, kand kelimeleri, Soğd-Sanskrit dillerinden; acun kelimesi Soğdca'dan, Oğuz Kağan destanında rastladığımız sıra kelimesi Yunanca'dan, semâ mânâsındaki kök: gök kelimesi, hattâ kahraman mânâsındaki alp kelimesi Moğolca'dan girmiştir. Yine eski Türklerin, inanışa âit, çok sayıdaki dînî kelimeleri de Hind ve Çin gibi, dînin felsefesini yapan cenup [güney] ülkeleri dillerinden alınmıştır. Yine Oğuz Kağan destanında rastladığımız dost kelimesi, Türk diline Fârisî'den girmiştir. Eski Türkçe'de böyle kelimelerin sayısı çoktur. Bu çokluk, Türklüğün dünya tarihindeki gerçek yerini ve hizmetini tanıyanlar için, ayrı bir iftihar mevzûudur.

Bizim dilimize musallat olanların büyük gafleti, meselâ Sanskritçe-Türkçe, Çince-Türkçe, hattâ Moğolca-Türkçe sözlükler vücûda getirmeden ve böyle lügatlere aldırış etmeden, kısaca, eski Türkçe'nin, içinde yükseldiği, ortak Asya medeniyetleri dillerini kaale almadan, Türkçe üzerinde söz söylemeğe, hattâ ameliyat yapmağa kalkmalarıdır.


  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:28   #13
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Türkçe'nin alaylı âlimleri, bu mevzûlarda o kadar gafil veya maksatlıdırlar ki, Türkçe'ye, daha çok Moğol istilâsından sonra ve târihte ilk defa zorla sokulmuş, birtakım geri kelime ve ekleri de Türkçe sanmış ve bunları Türkiye Türkçesinde diriltmeğe kalkmışlardır. Bugün devlet teşkilâtında kullanılan sayıştay, danıştay, yargıtay gibi kelimelerdeki ekler, böyle ekler ve böyle yanlışlardır. Bu kelimeler Türkçe değildir. Yine alaylı âlimlerce uydurulan görev, ödev, saylâv, söylev gibi kelimelerdeki ekler de böyledir. Bu kelimeler de Türkçe değildir.

Zamânımızda Türk dili, işte bu şaşkınlıkların perîşanlığı içindedir. Çünkü târihte büyük medeniyet kurmuş milletlerin Türkçe'de tamâmıyle millîleşmiş kelimelerini atıp, yine târihte Türk milletine en büyük fenâlığı yapan Moğollar gibi barbar bir kavmin kelimelerini, bu millete, Türkçe'dir diye kabul ettirmeğe kalkmak, daha başka kelimelerle de vasıflandırılabilirse de, şimdilik en hafif vasıf, bu şaşkınlıktır.

*

Hakîkat şudur ki Türk milleti gibi, asırlarca hattâ çağlarca dünya sathında konuşmuş büyük ve fâtih bir milletin dili özdil olamaz, imparatorluk dili olur.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:28   #14
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bir dilin imparatorluk dili olması ve yalnız bir vatanda değil, birçok vatanlarda işlenip güzelleşmesi, o dile, bu engin vatan topraklarından yükselen, zengin ve üstün sesler kazandırır. O milletin dil mûsıkîsi de âlemşümûl bir mûsıkî üstünlüğüne yükselir. Türk dili üzerinde yürekten konuşabilmek için, önce bu mûsıkîyi, yani bu vatanın seslerini duyabilmek ve anlayabilmek lâzımdır.

Bu bakımdan Yahyâ Kemâl'in:

Çok insan anlayamaz eski mûsıkîmizden,
Ve ondan anlamayan, birşey anlamaz bizden.

söyleyişi, Türk mûsıkîsi kadar Türk dili için de doğrudur. Bu büyük şiirin devâmındaki,

Açar bir altın anahtarla rûh ufuklarını,
Hemen yayılmaya başlar sadâ ve nûr akını,
...............
Bu sazların duyulur her telinde sâde vatan,
Sihirli rüzgâr eser dâimâ bu topraktan

mısrâları, tereddütsüz, Türk dili için de söylenmiş gibidir.

Çünkü Türkiye Türkçesi'nin, aslında, dünyanın en güzel sesli dillerinden biri olması üzerinde, dokuzyüz yıllık bir zamandan beri, en büyük coğrâfî tesir hiç şüphesiz, Anadolu ve Balkanlar Türkiyesi'nin tesirleridir. Fakat Türkçe, tıpkı Türk milleti gibi, târihin bu dokuz asrında ve dünyanın üç kıt'ası üzerinde yeni bir dil imparatorluğu kurmuştur.


  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:28   #15
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Hâdise şöyle olmuştur:

Türk dili, bugünkü Türkiye topraklarına, eski Asya ülkelerimizin hür ufuklarla çevrili bozkırlarından kopan gür ve erkek sesli bir mûsıkîyle gelmiştir. Bu sebepledir ki Türkiye Türkçesi'nde eski bozkır sesleri, ve İdil ırmağının akışından yükselen sesler vardır.

Fakat Türkiye Türkçesi'nde bu kadîm sesler yanında, Nil nehrinin taşkınlığı da seslenir; Dicle'nin, Fırat'ın, Tuna'nın, Meriç'in ve Anadolu ırmaklarının akışları da...

Türkiye Türkçesi'nde Karadeniz kıyılarının, poyraz rüzgârı kadar canlı, çevik ve çabuk sesleri de vardır; Adalardenizi sâhillerinin lodos rüzgârı, zeybek mûsıkîsi ve efe raksı gibi heybetli, ağır ve atmosfer dolduran sadâları da...

Aynı dil, Tanrıdağı rüzgârlarının uğuldayan seslerinden ne kadar hâtıra saklıyorsa, Macaristan ovalarında, dünyaya Türk gücünü tanıtmak için ilerleyen:

Sultan Süleyman ordusunun hür davulları

ndan da o kadar heybet ve hâtırayla yüklüdür.


  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:28   #16
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Arabistan çöllerinin uzun, İran yaylalarının uzatılan sesleri; İtalyan sularında, korsanlar kadar, dalgalarla da çarpışan Levendlerin bu zafer ve mâcerâ ufuklarından getirdikleri gür sesler, Türkiye Türkçesi'nde ve onun bütün yaşayan kelimelerinde bir mûsıkî saltanatı hâlinde mevcuddur.

Yine bu bakımdan; Yahyâ Kemâl'in:

Tâ Budin'den Irâk'a, Mısr'a kadar,
Fethedilmiş uzak diyarlardan,
Vatan üstünde hürr esen rüzgâr,
Ses götürmüş bütün baharlardan.
O dehâ öyle toplamış ki bizi,
Yedi yüz yıl süren hikâyemizi
Dinlemiş ihtiyar çınarlardan.
Mûsıkîsinde bir taraftan dîn,
Bir taraftan bütün hayât akmış;
Her taraftan, Boğaz, o şehrâyîn,
Mâvi Tunca'yla gür Fırât akmış.
Nice seslerle gök ve yerlerimiz,
Hüznümüz, şevkımiz, zaferlerimiz,
Bize benzer o kâinat akmış.

sözleri, târif ettiği, Itrî'nin mûsıkîsi kadar, büyük Türk dili için de doğrudur.

Böyle bir dilin kelimelerini hor görmek, hakîr görmek, hele şu veya bu politik veya ideolojik sebeple dilden atılabilir görmek, en az, onların oluş ve yontuluş târihini bilmemekten, hattâ sevmemekten doğan büyük gaflettir.


  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:28   #17
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Çünkü, milletlerin olduğu gibi, kelimelerin de târihi vardır.

Bir milletin ataları, asırlarca o kelimelerle duymuş, onlarla düşünmüş; birbirlerini ve evlâtlarını o kelimelerle sevmiş ve bu kelimeleri tamâmıyle millî bir sanatla işleyip Türk yapmışsa, evlâtlar, artık o kelimelere düşman kesilemezler.

Unutmamak lâzımdır ki Türk dili, Kendi Gök Kubbemiz kitabını meydana getiren muhteşem şiirlerin söylendiği lisandır. Bir dil, Açık Deniz gibi, Süleymâniye'de Bayram Sabâhı gibi, Bir Tepeden, Itrî, Vuslat ve Erenköyü'nde Bahar gibi şiirler söyleyebiliyorsa, bu dil, hattâ dünya ölçüsünde büyük lisan demektir.

Kendi Gök Kubbemiz, bir semboldür. Türkçe, ona benzer ve onun ayarında İstiklâl Marşı, Çanakkale Şehidleri, Bülbül ve benzerleri gibi, Ahmed Hâşim'in Piyâle'sinde mûsıkîleşen şiirler gibi, Orhan Seyfi'nin Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi gibi, Fâruk Nâfiz'in Han Duvarları gibi, daha nice şiirler söylemiştir. Bir milleti, ebediyyen ayakta tutabilecek kudretteki bu müstesnâ şiirler, biliyoruz, milletimizi çürütmek isteyenlerin kâbusudur.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:29   #18
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Biz o inançtayız ki dünya ölçüsünde bir şiir lisânı olan Fransızca'nın en gür sesli şâiri Victor Hugo, o tannân ve raksân [güzel sesle çınlayan ve danseden] Fransızcasıyle söylemek isteseydi, Süleymâniye'de Bayram Sabâhı şiirini, belki de söyleyemezdi. Bugün Türkiye'de yeni Türk nesillerine ebediyyen unutturulmak istenen dil, işte bu dildir. Bu dil,

Artarak gönlümün aydınlığı her sâniyede,
Bir mehâbetli sabâh oldu Süleymâniye'de.
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi,
Yer yer aksettiriyor mâvileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan

mısrâlarıyle başlayarak, bizim Anadolu'daki en büyük millî tekevvünümüzü [var oluşumuzu] dile getiren şiirdir. Bu şiir,

Ordu - milletlerin en çok döğüşen, en sarpı,
Adamış sevdiği Allâhına böyle bir yapı.
En güzel mâbedi olsun diye en son dînin
Budur öz şekli hayâl ettiği mîmârînin

seviyesine yükseldikten sonra, bize millî romantizmimizi, el ile tutulacak kudretle idrâk ettiren, şu mısrâları sıralayan şiirdir:

  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:29   #19
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Ulu mâbed! Seni ancak bu sabâh anlıyorum!
Ben de bir vârisin olmakla bugün mağrûrum!
Bir zaman hendeseden âbide zannettimdi,
Kubben altında bu cumhûra bakarken, şimdi,
Senelerden beri rü'yâda görüp özlediğim
Cedlerin mağfiret iklîmine girmiş gibiyim.
Dili bir, gönlü bir, îmânı bir insan yığını
Görüyor varlığının bir yere toplandığını;
Büyük Allâhı anarken, bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses;
Yükselen bir nakarâtın büyüyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış, nice bin at yelesi!

*

Bir milletin dili, işte böyle şiirleri söyleyebilecek ulviliğe yükselmişse, bu dili, bir milletin gözü önünde öldürmeğe kalkmak, en hafif tâbiriyle, cinâyetlerin en büyüğüdür!...

Çünkü Türk dili, (tekrâr ediyoruz ki) herhangi küçük ve başkalarına mahkûm bir millet dili değil, târihin daha ilk anlarından başlayarak bir imparatorluk dilidir.

Her dil imparatorluk dili olamaz. Çünkü her millet imparatorluk kuramaz.

Bunun için büyük millet olmak lâzımdır. Büyük milletlerin dili de tabiatiyle, büyük vatanlarda işlenmiş, büyük dil olur.

Yine tekrâr ediyorum:

Türk milleti tarafından fethedilmiş topraklar nasıl Türk vatanı olmuşsa, aynı millet tarafından fethedilmiş kelimeler de öyle Türk kelimesi olmuştur.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 16:29   #20
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

O kadar ki... Yıllarca evvel, Asya'daki Türk toprakları yetmiyormuş gibi, bizden Kars'ı ve Ardahan'ı isteyen yabancı emele karşı, bir Türk şâirinin söylediği:

Verilmeyecek şeyler vardır,
Şeref gibi, şan gibi...
Kars gibi, Ardahan gibi...

mısrâlarında yükselen sesler, nasıl, Toprak verilemez! diyorsa, tıpkı bunun gibi:

Asırlarca Türk'ün malı olmuş, Türk sesiyle ve Türk sanatıyla işlenmiş; ev, âile, köy Türkçesine, aşk ve îman Türkçesine girmiş; Türk'ün heyecânına işlenip vicdânına yerleşmiş ve Türk olmuş kelimeler de verilemez!..

Bunlar, bizim zafer ve şeref hâtıralarımızdır.

Bunlar, birtakım aşağılık duyguları içinde çürüyenlerin değil, bizim büyüklük devirlerimizin ve yukarılık duygularımızın zafer âbideleridir.

Bizimdirler ve bizim kalacaklardır.


  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 11:13 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580