![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
![]() | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Gazetenin İçerik Yönünden Konuları A - Kadın - Moda - Terzilik A - 1 Terzilik Derginin sekiz, dokuz, on, ondört, on beş, on sekiz, on dokuz yirmi bir, yirmi dört, yirmi beş numaralı nüshalarında terzilikle ilgili yazılar çıkmış. Bu yazıları terzi muallimi Antuan yazmış. Son moda elbiselerin tanıtıldığı bu bölümde Avrupa’da gazetelerde bu tarz yazıların çıktığını belirterek okurlarına bilgi vermek ve fazla masraftan kaçmaları için bu işe başladıklarını yazıyor. İlk olarak kısa ceket nasıl yapılır, ölçüsü nasıl alınır, kalıpları nasıl çıkartılır, konuları anlatılmış. Moda hakkında çıkan bir yazıda da moda nedir? Biliyor musunuz? Sorusu cevaplanmış. Hergün değişen modayı takip etmenin zor ve gereksiz olduğunu anlatmış. A - 2 Kadın Sekiz numaralı nüshada “Kadınlara bir ifade de Avrupa’da kadınların saçlarını parlatmak ve temizlemek için yapılan sabun ve suları anlatmış. Saçlarına meraklı kadınlara saçlarını sağlıklı tutmak için nasıl suyla yıkayacakları ve parlatmak için özel hazırlanmış bir terkip tarifi verip nasıl kullanacaklarını yazmış. Hanımların en mühim ve mukaddes vazifeleri zevclerinin emirlerine itaat, hanelerinin idare-i dahiliyesine nezaret etmek, evlatlarına terbiye ve hüni ahlak öğretmektir. Hanımlık hakkında bilgi vermiş. Kadınlara faideli nasihatlerde bulunmuş. Evde aile için mutluluğun nasıl olacağını belirtmiş. | ||
![]() |
![]() | #2 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| B - İlginç Haberler Malumat’ın sekiz, dokuz, on, on beş, on yedi, on sekiz, yirmi bir, yirmi üç ve yirmi dört numaralı nüshalarında dünyadan derlenmiş ilginç haberler var. Bunların başlıkları şöyledir. Dünyada en zengin kadın, Dünyada En Küçük Kadın, Ekmekteki Şapı Nasıl Anlamalı, Rusya’da Altın Madeni, Tehlikeli Bir Seyahat, Dünyada En Büyük Çiftlik, Kağıt Ağacı. Bazı haberleri de şöyle: Dünyada En Zengin Kadın: Şili de oturan Madam Kuzinu’nun kırk milyon İngiliz Lirası ve birçok emlak sahibi olduğu belirtilmiş, Altmış yaşındaki bu bayana servet babasından kalmış. Yüz elli kilo sıkletinde bir kadın ise Amerika’nın Washington şehrindeki Matmazel Fulora adlı bayandır. Yirmiyedi yaşında olduğu belirtiliyor. Kadınlara İbret: Kadınların saçlarını kıvırmak için Avrupa’dan getirilen ufak bir demir alet kullandıklarını söylüyor. İzmir’de Maryani namında on altı - on yedi yaşında bir terzi çırağı da bu hevese düşmüş ama o aleti alacak parası olmadığı kebab şişleriyle bu işi yapmaya çalışmış. Şişlerden birini kızdırıp saçlarını düzeltirken sağ gözünü yaralamış. Acaba kadınlar bundan bir ibret alırlar mı? Amerikan hükümeti 1870 ile 1890 arası değişikliği ihtiva eden istatistik yayınlar. Amerikan kadınlarının çalışma oranını belirtiyor: Meslek 1870 1890 Aktris 692 2949 Mimar 1 22 Rahibe 62 1135 Dişçi 24 337 Mühendis 0 127 Tabib ve Cerrah 527 4555 | ||
![]() |
![]() | #3 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| C - Şu’unat-ı Nisaiyye (Kadınlara) On numaralı nüshada her hanımın kendi zevkine göre döşeyebileceği, kendi arzusuna göre oluşturabileceği bir tuvalet odası oluşturabileceğinden bahsediyor. On üç, on dört ve on beş numaralı nüshalarda çıkan yazılarda “Dünyada yapılan istatistiklere göre kadınların sayısı 680 milyondan fazla olduğunu, Londra’da kadınların ayş ve işrete erkeklerden fazla düşkün olduklarının gözlendiği yazılıyor. Ayrıca Avcrupa’da şu meşreplik ve bazı alafranga adetinden dolayı genç ve yaşlı kadınların verem illetine düçar olarak fena bir şekilde heder oldukları dikkate alınmış ve çaresi aranmaya başlanmış. D. Hanımlara Şu’un-ı Fenniyye ve Medeniyye ve Hanımlara Havadis-i Medeniyye On yedi, on sekiz, yirmi bir ve yirmi beş numaralı nüshalarda “Bahtiyar”ın yazmış olduğu yazılar çıkmış. Hanımefendi mektup göndererek her hafta makale göndermek istediğini bildirmiş. Fransızca bildiğini ve ana dili üzerine tahsil ettiğini belirtip yazılarımı tashihte zorlanmazsınız vaid ederseniz yazı göndereceğim diyor. Malumat’ta onu takdir ederek umarız vadinizde sebat gösterirsiniz diye bir açıklama yapmış. Hanımlara verdiği haberlerde dünyanın kaç yaşında olduğu hakkında bilgi vermiş. Amerika’nın Kolerado eyaletinde bisiklete binerek gezenlerin çok olması dolayısıyla Tramvay kumpanyalarının para kazanamamaktan şikayetçi olduklarını açıklamış. | ||
![]() |
![]() | #4 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| İngilizlerin 1600 metre uzunluğunda bir köprü yapıp bunu dünyanın en uzun köprüsü diye tanıttıklarını ancak şimdi Amerikalıların Missisipi Nehri üzerine 3100 metre uzunluğunda bir köprü yapacaklarını ve bunun 25.000.000 milyon franka mal olacağını bildirmiş. Kadınlarımıza Garip bir çalar saatten, camları nasıl temizleyeceklerinden, kadınlara özel hekimden, yer altında insanların yaşadığı bir şehirden ve bu şehrin kaya tuzu mağarası olduğundan oradaki insanların bunları işlediğinden bahseden haberler var. E. Malumat-ı Esbu’iyye 22 Nolu Dergide Refikalarımdan ekseri bendler, makaleler kasideler, manzumeler, gazeller yazmaktadırlar. Benim de iktidarım olsa bir kıta yazıp takdim etseydim. Ama şiir isevdiğim halde söyleyemeyenlerdenim. “Hanımlara Mahsus Malumat” ta yazan Nigar, Fahru’n - Nisa, Nedime, Fahriye gibi refikalarımın ihtisat-ı şairanelerini okudukça iftihar ediyorum. Nigar Hanımefendi nin hicran-ı ebedisi mütala gedarınız oldu mu? Hakikaten bir manzume-i garra. Hele: Ya nedir o vazı tavr-ı dil pezir Kim ana görmüş değil dünya nazır Yad-i mazi eyledikçe bi-karar Çeşm-i mesti olmada atan nigar Per yüzünde tek bırakmış ol mahi Eylemiş mefa ali dest-i tehi Fehm idi esrar-ı mani elbalini Dilde duymaz mı hiç aksi halini Herkesin halince vardı mihneti | ||
![]() |
![]() | #5 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Eski dünyanın bu eski adeti gibi ebyat o manzumeyi, biraz ihlas etmez, diğerleri de insiyak-ı ifadece tenasüp ve ahengi gaib etmeyecek zannındayım. Kadınlara mahsus güzel sözlerde epey güzel sözlere tesadüf duruyor. Mesela: “Hanımsız hane, parasız kasaya benzer.” Her sohbet havadan başlar, cümlesinin bir kaide-i mahsusa olup olmadığını kallinden sorarız. Hava-ı sohbet, afak-ı muhavere manasına ise havadan bahse lüzum yoktur. Hekim mi?Hekim mi? Bir türlü halledemedim. Refikanızdan biri hekim tabirini kabul etmiş izahat verriseniz sevinirim diyor: 23 Nolu nüshada şöyle deniliyor: Okumak hakikaten pek lezzetli şey. İnsan okudukça istifade ediyor. Gazetelerin birinde (Her aile reisini cidden meşgul eden hizmetçi mesele-i mühimmesi olduğu münker değildir) Mukaddemesiyle hüsnü idare hakkında yazan Naime Hanımefendi’nin mütalasını takdir edilmiştir. Mütalaa1-ı hakimane meyanında kadınlar hakkında söylenen sözlerden biri, (Bir kadının en kıymetdar serveti zevcine karşı beslediği muhabetten ibarettir.) Oysa benim şimdiki hazine-i servetim iki evladımdır. Böyle sözlerin açıkça neşri caiz olsa da bazı şeylerden istisnası caiz değil midir? | ||
![]() |
![]() | #6 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Tiyatroya merak eden kadınlarımızın artık tiyatro, opera gibi oyunları evlerinde izleyebileceklerini Bahtiyar Hanımefendi gazetede yazarak ilan etmiştir. Onun fünuna olan vukufları takdire şayandır. 26 Cemaziyel Ahir 1213 Refikaların bazılarında garip tezatlard görülmeye başladı. Mesela: (Hanımlara Mahsus Gazete) de bu hafta çıkan bir yazıda: Kadınların yalnız mezkur gazeteye yazı yazmaları gerektiğini bildirmiş. Ne tuhaf! Kadınlar veya erkekler yazsın onların matbuatta yerleri ayrı olamaz. Makale çeşitlerine göre ayrılsa da sahiplerine bakılmaz. İkinci olarak: Refikanızın tefahüründen asla hazzetmedim. Çünkü kendileri Hanımlara Mahsus olacak gazete neşrini önce biz düşündük diyorlar. Bundan önce Mürüvvet gazetesi ile Mahruki-zade Saadetli Cafer Beyefendi (Hanımlar) ünvanlı bir risale neşrettiler. Rağbet görmediği için kapandı. Vaktiyle neşr olunan Hazine-i Evrak’ta fazılat-ı nisvanımızdan ekseriyenin asar-ı ciddesi tab edildi. Bunlarla yani tefahürat ile vakit geçirmeyip ciddi bahislerde yazı yazılsa kadınlarımız daha fazla terakkiye teşvik edilir. | ||
![]() |
![]() | #7 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| F. Çocuk ve Terbiye Çocuk terbiyesi ile ilgili haberler ve yazılar sekiz, dokuz, on, on iki, on üç, on dört, on dokuz, yirmi bir, yirmi iki, yirmi üç numaralı nüshalarda çıkmıştır. Şimdi biz bunları sırasıyla görelim. Çocuk ve Terbiye No.8 Bir çocuğun her türlü çocukça isteklerine uymak o çocuğun ahlakının bozulmasına sebeb olacağı gibi kendi nefsine hakim olmak için lazım gelen iktidardan mahrum olur. Nev-i beşer mahlukat-ı saireden daha kuvvetsiz ve kudretsiz dtoğar. Mahlukat-ı saire doğunca ne yapacağını bilir ama çocuğun ihtiyaçları tedarik edilmelidir. Aguş-ı maderde yatan çocuğa validesi şefkat göstermeyecek olursa çocuk kendi kendine ısınmak için bile yatağın bir köşesine sokulamayağından yaşaması mümkün olmaz. Cehalet yüzünden beşerin yarısı daha ilk senesinde ölmektedirler. Bir memleket ne kadar medeniyetten mahrum ise o memlekette telefat o nisbette ziyadedir. Fakir aileler içinde on beş yirmi çocuk doğuran kadınlar nadirattan olmadığı halde bu çocukların üç veya dördü yaşıyor diğerleri küçük yaşta fevt oluyorlar. No.9 Eğer yani tevlid eden çocuklar ciddi olarak dikkat ve itinaya mazhar edilirse bu miktar azalır. Ayrıca vefeyat-ı kesreti memleket için faydalı diyenler vardır. Şöyle ki: Kuvvil bünye olanlar yaşar zaifül bünye olanlar elenir. Bunu kimse bilemez. İnsanın ileride ne olacağı nasıl bir hayat süreceği belli olmaz. Birçok gencin gıpta edeceği şekilde sıhhatli bir hayat süren sonra pir-i fani olarak 1883 senesinde vefat eden Victor Hugo sabavetinde heran mevt ile pençeleşmiştir. | ||
![]() |
![]() | #8 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Müteverrim veya da’ül kuule düçar olanların evladları yaşamasa arzu edilecek bir madde olabilir. Bu gibiler hakkında lazım gelen tedbir pek güç ve bir takım erbab-ı alem ve fennin himmet ve gayretine bağlıdır. Verem illeti dünyanın her tarafında en ziyade hasar veren emrazın birincisidir. Birçok ailenin ocağına incir dikmiştir. Da’ül kuule düçar olanlara gelince bunların züriyetleri ise alel ekser canı sır’ı ve mecnun sınıfların büyük bir kısmını teşkil eder. İnsanlar sarhoşlukta hissolunan sadai hayvaniyesi aramayacak surette hüsn-ü terbiyeye mazhar olurlarsa bu gibi halet-i facianın tenakus edeceği tabiidir. No.10 Doğan çocuğun karakteri bilinmez ve tahmin etmek çok zordur. Elma ağacından elma yetişir. Her cinsin farkı o cinsin aksamında mevcuttur. Ebna-yı beşer için bu kanun uygulanamaz. Cümlemizin bir valide ve pederimiz vardır. Biz onların tebayile mütesir olduğumuz gibi onlar ebeveyninin maneviyyelerinden etkilenirler. Bir çocuğun şerait-i halkiyyesi bir çok ahvalin vücuduna tabiidir. Bir tıflın esas tabiatını anlamak müşkildir. Bazan ebeveyn ile evlat arasında görülen tezat ahlakın tabi ve şahsi olmayıp varesteden müvellid olduğunu ispat eder. Rahm-ı maderden dünyaya kademnihade olan tıfl esasen hararete alışmış olduğu cihetle burasının nazar-ı ehemmiyetten dar tutulmamasını ihtar ederiz. Çocuğun doğar doğmaz ağlaması kuvvetine ve ciğerlerinin havayı teneffüs ettiğine delalet eder. | ||
![]() |
![]() | #9 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Gazeteye gelen bir mektupta öncelikle maarifde neşvü nema bulan gazeteye teşekkür ediliyor. Sonra bazı neşvü nema bulan gazeteye teşekkür ediliyor. Sonra bazı hanımların saçları ve yüzleri açık olarak sokağa çıkmaları eleştiriliyor ve bunlar niçin böyle diye soruyor? Cevabı da alafrangalıktır deniliyor. Alafrangalık diye herşeyin gelişigüzel alınmasını hoş karşılamıyor. Yolda gördüğü iki çocuğu ve onlara bakan mürebbiyeyi gösterip bu mürebbiye çocukları kendi değerlerine göre yetiştiriyor diyor. Hiç bir milletin terbiyesi diğerinin terbiyesine tevafuk etmez. Çocuklarımızı dinen ve halen birbirinin külliyen aksi ve zıddı milletlerden gelenlere teslim etmek, terbiye-i surye midir? Böyle ecnebi muallimlerin elinde yetişenlerde islamiyet aleyhinde fikir ve nefret hasıl olduğu görülüyor. O mini mini kafalar talim ettikleri şeyi nazarlarında izam edip kendilerini felatun zaman, allame-i cihan kıyas ederek haklarında envai hareketi reva görüyorlar. Eğer valideleri alaturka terbiyede ve eski kafada ise vay biçare kadının tezyife başlarlar ki alafranga usulü terbiyenin en tahammül gedaz ve vahim neticesi budur. Kadının vazifesi yiyip, içip, giyinip gezmek değildir. Çocuğu olunca onun bakımından sorumludur. Ne kadar zengin olursa olsun bu vazifeden kurtulamaz. Bu ifadelerimden ecnebi lisanı tahsilinin aleyhine olduğum ve garptaki şua-ı medeniyetten istifade etmek tarafdarı olduğum zannolunmasın. Maksadım bir çocuğa önce kendi din ve diyanetini talim ve beyan-ı islamiyeti fikrini tahkim ettikten sonra garbın terakkiyat-ı medeniyesinden dahi menfaatimize muvafık geleni intiza ve iktibas eyleyemektir. Hülasa-i kelam adab-ı islamiyemize mügayyir olan etvar ve harekatın gerek kala en gerek kalman tashih ve ıslahına gayret olunmasını erbab-ı himmet ve eshab-ı hamiyetten ümit ve intizar eylerim. Fahru’n-Nisa | ||
![]() |
![]() | #10 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| No.: 12 Fahrunnisa Hanımefendinin geçen nüshada çıkan makale-i alimanelerini okuyan bir bayanın kendisine teşekkür ve tebriklerini bildiren bu yazı Fahrunnisa Hanımın söyledikleri çok doğrudur diyor. Avrupa bizden aldı irfanı Bize satmaktadır anı neşidesini söyleyerek milletimizin bildiği şeyleri tekrar oradan alması teessüf vericidir diyor. Binüçyüz seneden beri cihanı tezyin eden envar-ı alem ve adab-ı islamiyeden müstefid olmayan millet kalmayıp Feza’il-i aliye-i islamiyenin çoğu ecanip tarafından alınarak kendilerine mal edilmek istendiği halde, biz o alemi, o adabı bırakıp Frenklerin maişet-i behimanelerine meyl ve heves göstererek hüsn-i ahlak ve adab yerine Paris çiçeklerine mahsus olan etvar-ı şuhu takınarak iki dünya için bir şeye yaramayan taklidat-ı mazmumeye sai bulunmaktayız. Hangi millet görülmüştür ki diğerinin evsaf-ı etvarını taklit ile bahtiyar olmuştur. Şimdi diyeceksiniz ki Frenkler müterakkidir en ziyade asar temden onlarda görülüyor. Terakki ne demek? Temden ne demek? Bilmiyorsanız yazık! Terakki mantayla, pudra ile, firuze ile olmaz. | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |