Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13-02-2007, 08:49   #11
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Tartışmaların Şekli Analizi
Hilafetin kaldırılışına ilişkin kanun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihli Birleşiminde görüşülmüş ve kabul edilmiştir. Konu Meclise Urfa Mebusu Şeyh Saffet Efendi ile 53 arkadaşının hazırladığı bir kanun “teklifiyle” gelmiştir. Kanunun görüşülmesine saat 3.25 te başlanmış ve müzakere saat 6.45 de bitmiştir; bir diğer ifadeyle yaklaşık 3.5 saat sürmüştür. Konunun müzakeresi boyunca 34 milletvekili müzakere boyunca söz almıştır. Ancak bunların 19’u sadece hatibe kısa cümlelerle müdahale etmek suretiyle ve 3 ü de birkaç cümlelik söz söylemek suretiyle konuşmuştur. Geri kalan 12 mebus ise muhtelif uzunluklarda konuşmuşlardır. Konuşma zabıtları incelendiğinde müzakere çözümlerinin(Latin harflerine çevrilen metin) 40 sahifeden oluştuğu görülmektedir. Tüm metin içerisinde Adliye Vekili(İzmir Mebusu) Seyit Beyin konuşması 23 sahifeden oluşmaktadır ki bu da toplam konuşmaların % 60’ı demektir.
Müzakerelerde Seyit Beyle birlikte söz alan diğer Mebusların konuşma içeriklerine bakıldığında, konuşmaların büyük bir ağırlıkla hilafetin kaldırılmasının dini boyutuyla ilgili olduğu görülmektedir. Hilafetin kaldırılışının muhtemel olumsuz siyasal sonuçları yönünde Halid Bey ve Zeki Bey ile siyasal sonuçları lehte yorumlayan İsmet Paşa(İnönü) dışında siyasal sonuçlara zayıf düzeyde değinilmiştir.
Konu temelde salt hilafetin kaldırılışı değildir. Hilafetin kaldırılışı konusu sadece teklifin 1. maddesinde “Hilafet Hul’edilmiştir. Hilafet Hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda mündemiç olduğundan hilafet makamı mülgadir.” cümlesiyle geçmektedir. Geriye kalan “yürütme ve yürürlük maddeleri” hariç 10 madde saltanatın kaldırılması sonrasında hanedan üyelerinin yurt dışına çıkarılması ve bununla ilgi işlemler hakkındadır.
Görüşmelerde hilafetin kaldırılışının aleyhinde sadece iki milletvekili konuşmuştur. Bunlar Gümüşhane Milletvekili Zeki Bey ile Kastamonu Milletvekili Halid Beydir. Zeki Bey hilafetin kaldırılışının dini ve siyasi sonuçlarına değinirken Halid Bey dinen mahsur olmadığına kani olmakla birlikte siyasi mahsurlarına değinmektedir. Bu iki üye dışında, zabıtlar tarandığında hiç bir muhalefet -Halid Beyinki kadar yumuşak bile olsa- göze çarpmamaktadır.
Oturum başkanı Fethi Beyin ifade ettiği üzere mecliste “Zeki Bey Halk Fırkasına mensup olmayan yegane azadır.” Bu durum müzakerede yeterli bir muhalefet ortamının mevcut olmadığını göstermektedir. Ancak zabıtlardan hareketle üyelerin kaçının hilafetin kaldırılması lehinde oy kullandığı belli olamamaktadır. Bununla birlikte dikkatimizi çeken bir ipucu şudur. İşaretle yapılan oylamalarda -günümüzde de geçerli olan teamüle göre- oylama sonucunda terettüd edilirse oylama üyelerin ayağa kalkılarak oylarını belli etmeleri suretiyle tekrar edilir. Tereddüt esi şüphesiz farklı oyların birbirlerine yakın olması halinde ortaya çıkar. Bu çerçevede birinci maddede bir sorun yaşanmamıştır. Ancak ikinci maddede halife hanedanının yurt dışına çıkarılmasına itirazı olmamakla birlikte Trabzon Mebusu Muhtar Bey hanedanın kadınlarının zarar veremeyecekleri gerekçesiyle affedilmelerini önermiştir. Bu öneri oylanırken işaretle oylamadan sonuç alınamamıştır. Bunun üzerine Başkan ayağa kalkılmak suretiyle konuyu yeniden oya sunmak zorunda kalmıştır. Bu durum belli bir muhalefetin varlığının göstergesi olarak kabul edilebilir.
Müzakerelerde muhalefet imkanını kapatan katı bir kürsü baskısı dikkat çekmektedir. Örneğin halk partili olmayan ve bir defa söz alan tek üye Zeki Bey konuşurken sözleri zabıtlardaki 2.5 sayfa boyunca muhtelif üyeler tarafından 18 kez kesilmiş ve müdahaleye uğramıştır. Bu durum nedeniyle oturum başkanı müdahale edenleri iki kez uyarmış, üçüncü defasında Zeki Beyin Halk Partili olmayan tek üye olduğunu, bu yüzden “... mütalaatının sükunetle dinlenmesi ve hiçbir zaman asabiyet içerisinde olunmaması” gerektiğini vurgulamaktadır. Zeki Bey konuşurken “o umdelerle senin alakan yoktur, seni damat yapalım, Vahdettinin sarayına devam ediyordu, saçma sapan söylüyor” gibi ithamlara muhatap olan Zeki Bey kendinden sonra konuşan bir çok üyenin de eleştirilerine muhatap olmuştur
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 08:49   #12
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Zeki Beyin içerisinde bulunduğu baskı ortamını onun sarf ettiği “ Benimde hakkım vardır: ben de sizin gibi bir vekilim. Bu kürsii millette istediğimi bilaperva söylerim. Kimseden korkum yoktur.” cümleleri çok iyi tanımlamaktadır.
Buraya kadar yapılan tespitler ışığında hilafeti kaldıran Türkiye Büyük Millet Meclisinin Söz konusu birleşimi hakkında şu tespitlere ulaşılabilecektir:
1. Hilafetin kaldırılması teklifi “şeyh” unvanıyla bilinen bir üye tarafından verilmiştir.
2. Hilafetin kaldırılışı bizzat “hoca” menşeli veya dini bilgi hakimiyeti olan üyeler tarafından savunulmuştur.
3.Tartışmalar en çok hilafetin kaldırılışının dini bir mahsuru olmadığı üzerinde odaklanmıştır
4.Söz alanlardan tek üye hariç diğer tüm üyeler hilafetin kaldırılmasının dinen mahsurlu olmadığı görüşünde ittifak etmişlerdir.
5.Mecliste muhalefeti şiddetle ezici bir psikoloji hakimdir. Muhalefet zaten fiilen yoktur.
6. Müzakerelerde çok üye söz almış ancak az sayıda üye konuşmaların çoğunu yapmıştır. Örneğin Adliye Vekili tüm konuşmaların -büyüklük itibariyle- % 60 ını yapmıştır.
7.Müzakerelerde hilafet çoğunlukla “saltanat” özdeşliğinde kullanılmıştır. Diğer deyişle hilafete yöneltilen suçlamalar saltanata yöneltilen suçlamalar dolaysıyladır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 08:50   #13
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Tartışmaların İçerik Analizi
Hilâfetin tartışmalarında sarsıcı bir muhalefetin yokluğu daha önce vurgulanmıştı. Bununla birlikte zayıf ve tereddütlü sözlerle hilafetin kaldırılmaması yönünde görüşlerle de karşılaşılmaktadır. Bu görüşler zayıf olarak dini mahsurlara, ağırlıklı olarak siyasi mahsurlara değinmektedir. Yine bunun karşısında hilafetin kaldırılması gereği tersine ağırlıklı olarak dini açıdan ve sınırlı olarak siyasi açıdan savunulmaktadır. Hilafetin kaldırılışının gereğini savunanlar dini açıdan mahsursuzluğun ötesinde konuyu “dini bir gereklilik” olarak ta ortaya koymaktadırlar. Benzeri durum siyasi açıdan yapılan savunmalarda da geçerlidir.
Hilafetin Kaldırılması Aleyhinde Görüşler
Hilafetin kaldırılmasının sakıncaları yönünü belirten karşı görüşler sadece iki üye, Zeki Bey ve Halid Bey tarafından gündeme getirilmiştir. Söz konusu görüşler maddeler halinde aşağıda sıralanmıştır:
1.Hilafet kökleşmiş milli bir anane(gelenek)dir. Bu görüşü dile getiren Zeki Bey “... böyle ananatı milliyemizi ani surette sarsmak ve yıkmak usulleri de dâhil mi idi?” sorusuyla hilafetin kaldırılmasıyla önemli bir milli geleneğin sarsılmış olacağını, halledilmesi gereken daha bir çok siyasi ve iktisadi mesele varken mevcut konunun gündemde olmasının yanlışlığını vurgulamıştır. Aynı bağlamda Halid Bey hilafetin “1300 senelik bir müessese olduğunu hatırlatmaktadır.
2.Hilafetin kaldırılışı daha önce millete palın açıklamalarla çelişki oluşturur. Yine Zeki Bey “Halifenin TBMM tarafından seçilmiş olduğunu ve halifeliğin korunması hususunun karar altına alındığını” belirtir. Bu hatırlatmasıyla Zeki Bey meclisin verdiği bir karardan dönerek milleti yanıltmış olmasının hatalı olduğunu vurgular. Halid bey de “Halifeyi kurtaracağız” diyerek halkı harekete ve milli mücadeleye davet ettiklerini, bu yeni tutumun bir çelişki olarak halkı rahatsız edeceğini belirtir.
3.Hilafet “ittihat-ı İlâma-islam dünyasının birleşmesine” imkan tanıyacak önemli bir vesiledir. “bendeniz ...ittihat-ı İslam taraftarıyım... Hilafetin ilgasını kabul ederek bugünkü vaziyet dahilinde bu müthiş kuvveti düşmanların veyahut diğer hükümetlerin kucağına atmayalım.” söyleriyle Zeki Bey hilafetin İslam birliğine yardımcı olan bir müessese olduğunu; kaldırılması halinde bu gücün başkaları tarafından aleyhimize kullanılabileceğini ifade eder. Aynı konuda Halid Bey İrana, Afganistan’a Fas’a İslam dünyasının gösterdiği teveccüh Türklere çok daha fazla olmasının nedeninin hilafetin Türklerde olmasından kaynaklandığını, son milli mücadelede bazı Müslümanların Türklere yardım edememelerinin onların da esaret altında oluşlarından kaynaklandığını belirtir.
4.Hilafetin kaldırılışı halkın istek ve iradesine muhalif bir harekettir. Yine Zeki Bey “Cumhuriyet ve hakimiyet-i milliye” kavramlarıyla teceddüt edildiğini vurgulayarak yapılan halkın iradesine uygun olmadığını, halkın iradesine göre hareket edilmesi gerektiğini, halkın iradesinin farklı olduğunu ve dolaysıyla “ya arayı umumiyeye müracaat(referandum) veyahut yeniden tecdid-i intihabat(seçimlerin yenilenmesi) yapılması” gerektiğini söylemektedir. Aynı paralelde Zeki Bey devamla “Hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğunu, mevcut tutumla milletin efkarı düşünülerek icraatta bulunulmadığını belirtir. Aynı konuda Halit Bey “Halkın hissiyatına hürmet için, halkın halife makamına olan bağlılığı bilindiğinden daha önce halifeliğin korunacağının halka ilan edilmiş olduğunu belirterek “Eğer o makam bir makam-ı mualla değilse neden halka ilan etmeyi lüzumlu gördük” demektedir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 08:50   #14
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

5.Hilafetin kaldırılışının dinen mahsuru vardır. Hilafetin kaldırılışına muhalefet eden Halid Bey “...bugün halk makam-ı hilafet olmasa cuma namazı kılınmaz itikadındadır.” demektedir. Halid Bey bu ifadesiyle hilafet kaldırıldığında bunun halk tarafından dine yöneltilmiş bir müdahale olarak algılanacağını ve bunun sakıncalı olduğunu vurgulamaktadır. Bununla beraber Halid Bey Şeyh Safvet Efendinin görüşlerine katılarak hilafetin kaldırılışının “cihet-i şer’iyesinde hiçbir mahsur yoktur” demektedir. Hilafetin kaldırılışının dini mahsuru konusunda Halid Beyin verdiği bu somut örnek dışında, muhalefet cephesinden başka bir somut örnek gelmemiş olmakla birlikte konuşmaların genel seyrine ve ifadelerin yapısına bakılırsa Zeki Bey siyasi mahsurların arkasında aslında dini bir soruna işaret etmekte; siyasi gerekçeleri örnek olarak vermekle birlikte dinin korunması endişesini taşımaktadır. Bu hükme şuradan varıyoruz: Zeki Bey hilafetin kaldırılışının şer’an mahsursuz olduğu cümlesini hiç kullanmamıştır. Hilafetin bir milli gelenek olduğunu vurgulamaktadır ki milli gelenek din ile özdeşik bir yapıya sahiptir.
Hilafetin kaldırılışı karşısındaki görüşler güçlü bir şekilde dine dayanmıştır. Öte yandan dine dayanmaya kalksa bile karşısına çıkacak cevaplara itiraz edilmesi güç durumdadır. Bu anlamda dini açıdan itiraz “bir geleneğin yıkılmaması gerektiği” gibi duygusal bir temele dayanırken; siyasi açıdan itiraz “İslam birliğini destekleyen bir imkanın kaybolacağı” gibi ideolojik bir temele dayanmıştır.
Görüşmelerde önce Rize Mebusu Ekrem Bey kanun lehinde saltanata yönelttiği ağır eleştirilerle ve biraz da “saltanat-hilafet” kavramlarını iç içe geçirerek konuşmuş; muhalif üyeler bundan sonra söz almıştır. İkinci sırada Zeki Bey ve beşinci sırada Halid Beyin muhalif konuşmasından sonra müzakerelerin sonuna kadar hiç bir muhalif konuşma olmamıştır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 08:50   #15
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Hilafetin kaldırılması Lehinde Görüşler
İki üyenin konuşması dışındaki tüm üyeler hilafetin kaldırılması yönünde görüş serdetmiştir. Bu yöndeki görüşler ezici çoğunlukla hilafetin kaldırılmasının “dinen mahsursuz olduğu” ve hatta “dinen gerekli olduğu” görüşleri etrafında şekillenmektedir. Siyasi gerekçeler konusunda az konuşulmuş olsa da hem siyasi mahsursuzluk ve hem de siyasi gereklilik açısından konu ele alınmıştır. İleri sürülen görüşler incelendiğinde muhalefetin görüşlerinin de aşıldığı, muhalefetin dile getirmediği “mahsur” iddialarının bile çözümlendiği ve cevaplandırıldığı görülmektedir. Şimdi ileri sürülen fikirleri “dini gerekçeler” ve “siyasi gerekçeler” olmak üzere iki başlık altında ele alalım:
Dini Gerekçeler
1. Hilafet Allah’ın adalet sıfatına mazhar olmaktır. Bu görüşü dile getiren Şeyh Safvet Efendi’ye göre “ hilafetin gerçek manasının yer yüzünde hak ve adalet üzere hükmetmektir. İslamın üstün hükümlerini adaletle uygulayan yer yüzünde Allah’ın halifesidir. Mutlak surette şeriatı tatbik etmeyen, adaletle hükmedemeyen hükümete halife denilmesi dini İslama büyük bir iftiradır.” Dolaysıyla halifelik unvanı belli bir hükümetin inhisarında değildir. Kim adaletle hükmederse zaten halifeliğin gereğini yerine getirmiş olur.
2.Hilafet peygamberimizden sonra 30 yıldır. Dolaysıyla aslında bu tarihten sonra gerçek anlamda hilafet olamaz. Şeyh Safvet Efendi Peygamberimizin “Hilafet yani adil ve hak ile kaim bir hükümet benden 30 seneye kadardır.” şeklinde bir hadisi olduğunu vurgulamaktadır. Şu halde “Hz Ali Efendimizin hilafeti müddetleriyle 30 sene tamam olmuş ve zulüm ve adaveti ile Emeviye hükumeti zuhur etmiştir.” Bu görüşe göre görülüyor ki hadiste sözü edilen 30 yıldan sonra artık dini gereklilik çerçevesinde bir hilafet mevcut olmayacaktır. Aynı görüş Zonguldak Mebusu Tunalı Hilmi Bey tarafından da dile getirilmekte ve Tunalı Hilmi Buharide yer alan hilafet konusundaki hadisten dolayı Abdülhamit döneminde Buharinin tercümelerinin toplatıldığını; kendisinin bu adisi kopyalayarak istinsah ettiğini ifade etmektedir.
3.Hilafet makamı sadece belli kimselere münhasırdır. Şeyh Safvet Efendiye göre “Hz Davut gibi idare-i umuru ammeye memur olanlar Allah’ın emrettiği adli ihsan ile her veçhile amil olduklarından Allah hilafeti bu kişilerle sınırlandırmıştır. Peygamberler her türlü günahtan masum olmaları ve her hareketlerinde adil olmaları nedeniyle yer yüzünde Allah’ın halifeleri idiler. Dolaysıyla başka şahısların halife addedilmeleri bu zamanda mümkün değildir. Şeyh Safvet Efendinin bu görüşü ilk görüşüyle çelişmektedir. Belki görüşlerini güçlendirmek için, halifeliğin “adaletin sağlanması” anlamıyla sadece bir hükümetin inhisarında olmadığını vurgusundan sonra aslında Peygamberlerden sonra gerçek anlamda halife olamayacağını da belirtmektedir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 08:50   #16
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

4.Peygamberlerden sonra hak ve adalet üzere olan bir hükümet ancak Cumhuriyet idaresiyle mümkündür. Bugünkü TBMM hükümeti cumhuriyettir. Zaten dört halife döneminde sahabilerin tamamının umumi fikirleri hakimdi. Şu halde hilafetin mahiyeti aklen ve mantıken Büyük millet Meclisinin manevi şahsiyetinde tamamiyle tecelli etmiş bulunmaktadır. Dolaysıyla ayrı bir halife makamının varlığına bir ihtiyaç bulunmadığı gibi bu dinen de mümkün ve geçerli değildir.
5.Hilafet İslamın itikad(inanç esaslarıyla) ilişkili değildir. sadece milletin hukuku ve umumun menfaatleriyle ilişkili bir müessesedir. Bu görüş istikametinde konuşan Adliye vekili Seyit Bey bu kavram hakkında sonradan bir kısım hurafeler ortaya çıktığını, asrı saadetten sonra şeyi fırkası ve onu takip eden İsmailiye, Batıniye vs. mezhepler çıktığını iler sürer. Bunlar kendi halifelerine imam namı vermekte ve halife olan imamın ilim ve maarifi tamamen Allah’tan aldığına itikad ederler. Seyit Beye göre halifeliğin itikada taalluk eder bir mesele oluşu ehli sünnet dışında kalan mezhepler için geçerlidir.
6.Kur’anda hilafetin şekli hakkında hiç bir ayet yoktur. Bu çerçevede Kuran iki önemli prensip vaaz eder. bunlardan biri meşveret kaidesiyle idare, diğeri “ulul emre itaattir”. Dolaysıyla bu iki düsturla var olan bir idare şekli altında halifeliğin dini bir emir olarak yeri yoktur.
7.Hilafet meselesi sonradan ortaya çıkmıştır. Seyit Bey Peygamberin hilafet meseleleri hakkında sükut ettiğini “imamlar Kureyşten olur” gibi hadislerin de halifenin seçilmesi ve şartların açıklamaya yetmediğini savunmaktadır. Bu çerçevede Hz Ebubekir’in “Halife-i Resulullah” adıyla anıldığını, diğer halifelerin önceki halifelere izafe edilerek adlandırıldığını; daha sonra hilafetin kayıtsız şekilde “ “halife” veya “emir-ül müminin” adıyla anılmıya başlandığını anlatmaktadır.
8.Halifelik İslam uleması tarafından yeterli kabul görmediğinden kaldırılmalıdır. Seyit Bey’e göre halifenin Kureyşten olması gereği tüm İslam uleması tarafından bilinmektedir. Dolaysıyla Hind, mısır, yemen, Neced, Kürdistan ulemaları Osmanlının hilafetini kabul etmemektedirler. “Hala bizim Osmanlı ulemamız bile kendi padişahlarına halife dememişlerdir.”
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 08:50   #17
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

9.Dinen halife seçmek Müslümanlar üzerine vacip değildir. Dolaysıyla halifeliğin kaldırılmasında dinen mahsur yoktur. Halife seçiminin gerektirdiği belli şartlar vardır. “Şeraitini cami bir zat bulunmadığı surette halife nasb ve intihap etmek kaziyesi vacip olmaz. Ayrıca şeraiti hilafeti cami bir imam nasbı müteazzir olduğu surette yine hükümet tesisi vacip olur. Fakat artık ona hilafet reisi, hükümete de hilafet manasına imam denmez; bundan dolayı millet-i İslamiye günahkar olmaz. Görüldüğü üzere hilafetin şartları gerçekleşemeyince Müslümanlar hükümet oluşturabilirler ama bunun adı hilafet olmaz. Bu çerçevede şartları yoksa halife tayini Müslümanlar içindir vecibe olmaması bir yana mümkün de görülmemektedir.
10.Hilafetin kaldırılması cuma ve bayram namazlarına mani değildir. “Cuma ve bayram namazları siyasi bir ibadet olduğundan büyük şehirlerde ve kasabalarda kılınır. Köylerde kılınmaz. Hanefi mezhebinde köylerde kılınan namaz sahih değildir. Konuyu dile getiren Seyit Bey bu durumda kalabalık halka siyasi, içtimai, ahlaki vs. konularda hutbe irad edecek hatip tayininin gündeme geldiğini ve hatibin hükümet reisi tarafından tayin edildiğini; daha sonra yeni devletler ortaya çıktığını ve o yörelerin hangi idare altında olduğunun bilinmesi amacıyla hakim sultanın isminin hutbelerde zikredildiğini belirtir. Bu çerçevede cuma namazının kılınabilmesiyle halife ilişkisi şart ve ihtiyaçlardan doğmuştur. Bugün buna ihtiyaç yokken bir şart olarak hilafetin varlığı ileri sürülemez.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 08:50   #18
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Siyasi Gerekçeler
1.Türkiye’nin yeniden şekillendirdiği dış siyaset anlayışı hilafet makamının varlığıyla uyumsuzdur. Türkiye Türk Milletine dayalı, çağdaş esaslara bağlı yeni bir siyaset takip etmektedir. Bu çerçevede Saruhan Mebusu Vasıf Bey “kendi varlığımız dahilinde, kendi medeni, asri esaslara iptina ederek mevcudiyetimizi kurtarmak istediğimizi” vurgulamakta; bu vurguyla artık dışarıda kalan diğer Müslümanlarla birlik içinde bir millet olarak değil kendi sınırlarımız dahilinde bir millet(ulus) olarak daha güçlü olacağımızı iddia etmektedir. Vasıf Beye göre geçmişte hakim olan siyaset (Bununla kast edilen “ümmetçilik” anlayışıyla yerleşen din kardeşliği ve birliği ilkesi olmalıdır) çürük bir siyasettir. Bu siyaseti attık ve “... yalnız Türk varlığının, Türk medeniyetinin varlığı, kuvveti için çalıştığımızı cihana ilan ediyoruz.”
2.Mevcut halife dini kullanarak milli kurtuluş hareketi aleyhine isyanlar oluşturmakta ve dış güçleri desteklemektedir. Dolaysıyla halifeliğin kaldırılması gerekir. Vasıf Beye göre halife düşmanla işbirliği yapmış “Yunan ordusunun hilafet ordusu olduğuna dair beyannameler neşretmiştir.” Dolaysıyla meclisin varlığının en büyük düşmanı padişahlık değil, “belki ondan daha müklek(yok edilmesi gereken) o adamların elindeki hilafet kuvveti idi.” Vasıf Bey bu görüşünü Konya ve Yozgat isyanları örnekleriyle desteklemektedir. Şu halde iç isyanların önlenmesi ve hilafetin TBMM aleyhine kullanılmasının önüne geçilmesi için bu makamın kaldırılması gerekmektedir.
3.Hilafet Türk milletinin bağımsızlığına hiç bir katkı sağlamamıştır. Konuşu tartışan Heyet-i Vekile Reisi İsmet Paşa(İnönü) “Mücahedatta muvaffakiyetimiz makamı hilafetin Türk milletinin istiklali ve mukadderatı üzerinde herhangi bir rol oynamaması fikrini fiilen ve maddeten tahakkuk ettiren bir neticedir.” demiştir. Bu görüşe göre halifeliğin Türklerde oluşu Türklere milli mücadelede hiçbir katkı ve ek güç kazandırmamıştır. Dolaysıyla böyle güç varlığı mülahazasıyla hilafetin ilgasına karşı olmak doğru değildir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 08:51   #19
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

4.İç siyaset açısından hilafetin kaldırılışı milletin itirazını celbetmeyecektir. Bu görüş yine İsmet paşanın tüm millete ve askerlere kurtuluş savaşında “... bütün dünya düşmanınızdır. Halife düşmanınızdır... Halife sizi esir etmek isteyenlerle beraber olmuştur.” denildiği sözleriyle ortaya konmakta ve Paşa “bunu bilen ve bu hatıratı taşıyan yüz binlerce mücahitler var” cümlesiyle devam etmektedir.
5.Diğer Müslüman devletler hilafet nedeniyle başka devletlerle bağlılık hissi ve tutumu içine giremezler. Hilafet diğer memleketlerden tabiiyet talep edecek ve bu da kabul görmeyecektir. İsmet Paşa “Bu makam... tüm milletlerden ayrı ayrı tabiiyet talep edecektir. Tasavvur edebilir misiniz ki dünyada bir milleti müstakille bulunsun, bütün idare ve ihtiyacatını, siyasetin kendi uzviyeti dahilinde tamamlasın da ondan sonra bunların hepsini toptan diğer bir noktaya, siyasi bir noktaya raptetsin? İmkansız olan bir sonucu talep etmek bu görüşe göre gereksizdir.
6.Hilafet İslam dünyasının bitmeyen savaşlara girmesine yol açmıştır. Bu görüş İsmet paşanın şu cümlelerinden anlaşılmaktadır: “Müslümanlıkta bir tek hükümeti İslamiye vardır. ve bütün Müslüman milletler oraya tabi olacaklardır. Efendiler işte bu yüzden bütün Müslüman milletleri mütemadiyen birbirlerini yemişlerdir.” İlerleyen cümlelerinde İsmet Paşa müstakil bir devlet kuran İslam toplumlarına diğerlerinin tahammül edemediklerini iddia etmektedir. Bu görüşe göre hilafetin kaldırılması aslında İslâm toplumlarının müstakil ve güçlü birer devlet olmalarına imkan tanıyacağı için faydalı bile addedilmektedir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 08:51   #20
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

7.Hilafetin kaldırılması İslam toplumlarının Türklere olan teveccühlerini değiştirmeyecektir. Bu görüşe göre Türkler hilafeti almadan önce de Müslümanların teveccühüne mazhardılar. Bunun nedeni Türklerin İslama yaptıkları hizmetlerdir. Hilafet kaldırılsa da değişen bir şey olmayacak ve İslam toplumlarının Türklere olan bağlılığı ve dostluğu devam edecektir.
8.Türkiye’nin dış siyasetinin taşıyacağı yük açısından hilafetin varlığı zararlıdır. Bu görüş İsmet Paşa’nın “Efendiler, siz Türkiye’nin hukuku hükümranisini bunun zımnında olan bütün hukuku siyasiyeyi Türk milletine hasrettiğiniz zaman bunun haricinde bir vaziyeti siyasiye, herhangi bir siyasi telakki sahibi sair makam... düşünmek imkanı var mı?” şeklindeki sualinden anlaşılmaktadır. İsmet Paşa hariciye vekilliği dışında “Türkiye’nin siyaseti hariciyesi üzerinde müessir ve nafiz herhangi bir makam Türkiye’de tasavvur etmiyoruz.” cümlesiyle bu görüşünü desteklemektedir. Bu yönüyle yeni devletin ülkeyi diğer ülkeler nezdinde (dini mülahazalarla) sorumlu tutacak yüklerden çekindiği anlaşılmaktadır.
Değerlendirme
Türkiye Büyük millet Meclisinde hilafetin kaldırılışına karşı olanlarla taraftar olanlar konuyu dini gerekçelerin yanı sıra iç ve dış siyaset gerekçeleriyle de tartışmışlardır. Tartışmalar incelendiğinde hilafet aleyhinde görüşlerin ortaya konulmasından sonra açık bir itirazla karşılaşılmadığı; diğer bir deyişle özellikle hilafet karşıtı görüşlerin yanlış olabileceği konusunda bir karşı düşüncenin mevcut olmadığı görülmektedir. Konuyu siyasi açıdan belki de en radikal şekilde ele alan İsmet paşa olmuştur. Ancak İsmet Paşanın ardından kifayet-i müzakere kararı alındığından karşı bir görüş ortaya konulamamış; hata diğer tüm maddeler tartışılmadan süratle oylanmış ve kabul edilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 10:45 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580