![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #31 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Avrupa Birliği, enerji kaynakları üzerindeki hakimiyetini sadece ve sadece enerji temin politikaları yönetimi sayesinde yürütebilir. Bu da bazı kararların uygulanmasıyla mümkündür. İlk olarak, Avrupa Birliği enerji temini güvenliğini arttırmak için stratejik ortaklarının yanında olmalı ve onlara karşılıklı çıkarlar doğrultusunda destek vermelidir. Bu ilk olarak Rusya Federasyonu ile enerji temini garantisi karşılığında yeni ihracat sahaları açma ve yeni teknolojilerini geliştirme gibi kararların alınmasıyla başlamıştır. İkinci olarak, Avrupa Birliği uzak gelecekte belki de kullanılabilecek tek enerji kaynağı olacak olan yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirme çalışmalarını destekleyici finansal yatırımı yapmalıdır. Buna karşılık ithal enerji kaynaklarına olan bağımlılık ve talep gelişmiş yönetim politikalarıyla minimuma indirilmelidir. Sonuç olarak, ancak bu yollarla AB üye ülkeleri global enerji piyasalarındaki yerlerini koruyabilecek ve hatta sağlamlaştırabileceklerdir. | ||
![]() |
|
![]() | #32 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 5000 saat çalışan fabrikalarda güç üretimindeki alternatif çözümlerin mali etkileri göz önüne alındığında açıkça görülmektedir ki ilk yatırım maliyeti düşük olan gaz çevrim türbinleri (tablo2) kullanışlı ve cazip bir seçenektir. Halen kömür rezervlerine sahip olan ve bunu kömür santrallerinde kullanan Almanya ve İtalya’nın bu avantajı, kömürden alınan düşük vergilerin arttırılması zorunluluğu yüzünden, etkisiz hale gelmektedir. Listede bulunan diğer tüm elektrik üretim santral çeşitleriyse elde bulunan rezervlere ve düşük vergilendirme değerlerine bakılmaksızın cazip olmayan seçenekler olarak görülmektedir. 14 | ||
![]() |
![]() | #33 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| elektrik üretimi için kullanılan yakıtlar üzerindeki vergi yükü, iyi bir iç girdi kaynağı olan vergi ödemedeki genel isteksizlik yüzünden oldukça düşüktür. Örneğin yetmişlerde patlak veren ve seksenlerin başına kadar devam eden petrol krizinde, üzerindeki düşük vergi külfeti yüzünden tercih edilen ve aslında güvensiz bir yakıt olan fueloil kullanımında talep patlaması yaşanmıştır. Günümüzde, yüksek vergi paylarına sahip yeni yakıt çeşitleriyle karşılaştırdığımızda fueloil yakan santrallerin dejavantajlı olması yüzünden santrallerde fueloil kullanımı hemen hemen sona ermiştir. Bu noktada görülmektedir ki geçmişte kullanılan yakıtlarda öncelikle düşük vergi payları önemliydi. Günümüzde ise bu anlayıştan vazgeçilmiş ve vergiler yakıt seçiminde gittikçe önemsiz bir etken halini almıştır ve bu da hükümetlerin vergi gelirlerinin giderek artmasını sağlamıştır. Rekabetçi özelliğinden dolayı egemen elektrik üretim çeşidi halini almış gaz türbini kullanım seçeneği tüm AB üye ülkelerinin enerji piyasalarını etkilemiş ve hükümet adına elektrik enerjisi üreten kamu kuruluşlarının pazarlama konusundaki ilk tercihi durumuna gelmiştir. Doğalgaz kullanımı için yabancı ülkelere muhtaç olan ve doğalgaz ithal etme ihtiyacı giderek artan AB ülkelerinde önemli olan doğalgazın ağır vergi yükü altında ezilip ezilmeyeceğinin anlaşılmasıdır. Ayrıca yenilenebilir enerji kaynakları ve özellikle rüzgar enerjisi, güç üretiminde giderek önemli bir rol üstlenmektedir. Ancak bu enerji kaynaklarının kullanım teknolojileri fiyatlarının yüksek olması ve bu kaynaklara yeterli desteğin verilmemesi şu an için doğalgaz ithalinden başka bir çözüm yolu olmadığını göstermektedir. Tüm veriler gözden geçirildiğinde, enerji sektöründeki şu anki vergi düzeylerinin, kullanılan yakıt çeşidine ve yakıt teknolojisine önemli bir etki yapmadığı anlaşılmaktadır. Önemli olan yakıtın, fiyatına ve vergi düzeyine göre verimli ve güvenilir olup olmadığıdır. | ||
![]() |
![]() | #34 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3. ENDÜSTRİYEL KAZANLARDAN BUHAR ÜRETİMİ Yakıt olarak kömür, fueloil, dizeloil ve doğalgaz kullanan 4 çeşit kazan bulunduğu ve bileşik ısı ve güç üretim santrallerinin de karakteristiklerine göre: kömür, fueloil, doğalgaz santralleri olmak üzere 3 çeşit olduğu daha önce vurgulanmıştı. 17 Yine, tablo 1, 2 ve 3’te olduğu gibi alternatif buhar üretim sistemlerinin çalışma maliyetleri 7000, 5000 ve 2500 saat değerleri için hesaplanmıştır. Buhar üretim maliyetlerinin vergili ve vergisiz karşılaştırma değerleri aşağıdaki tablolarda endüstriyel kazanlardan buhar üretim maliyetleri başlıklarıyla verilmiştir. | ||
![]() |
![]() | #35 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Birleşik ısı ve güç üretim çeşitleri arasında, doğalgaz kullanılan gaz türbinleri ve santralleri, verimli olmaları ve doğalgazın düşük vergi oranına sahip olması bakımından avantajlıdır. Düşük ilk yatırım maliyetleri bakımından kıyasladığımızda ise doğalgaz türbinleri ve santralleri kömür santrallerine oranla daha avantajlıdır. Ancak büyük güçlere ve buhara ihtiyaç duyulduğunda kömür santrallerinin kullanılması, bazı ülkelerdeki (Danimarka, Almanya, İtalya, Portekiz) yüksek doğalgaz fiyatları ve vergileri yüzünden önemli bir avantaj halini almıştır. Ayrıca yüksek buhar ihtiyacı için, Danimarka, İtalya, İrlanda gibi endüstriyel kullanıcılar için gaz fiyatlarının diğer ülkelere nispeten daha fazla olduğu ülkelerde kömür yakılan buhar kazanlarının kullanılması bu ülkeler için önemli bir avantajdır. Bazı ülkelerde, yılda 2500 saat çalışan güç ve buhar üretim santrallerinde fueloil kazanlarının kullanılması, kömür yakılan kazanlara oranla daha avantajlı olabilmektedir. 4. KONUTLARDA ISITMA YÖNTEMLERİ Vergi oranları da göz önüne alındığında, konutları ısıtmak için 3 ısıtma yöntemi ve bunların teknoloji çeşitleri ortaya çıkmaktadır. bunlardan birincisi: yakıt olarak gazyağı kullanılan merkezi ısıtma, ikincisi: yakıt olarak doğalgaz kullanılan merkezi ısıtma ve üçüncüsü ise elektrikle ısıtmadır. Burada her üç ısıtma çeşidi için de konutun 90 metrekare olduğu kabul edilmiş ve üye ülkelerdeki hava şartlarıyla ısı farklılıkları da göz önüne alınmıştır. | ||
![]() |
![]() | #36 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Yine yakıt olarak doğalgaz kullanılan merkezi ısıma AB üye ülkelerindeki konutlarda baskın seçenek halindedir. Bu durum çok önemli iki etken sayesinde değişiklik göstermektedir. 1) Konutlara ulaşan gaz dağıtım ağı uzunluğu ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Finlandiya, Yunanistan, Portekiz ve İsveç’te konutların doğalgazla ısıtılması konusundaki küçük ilerlemeler bu ülkelerde doğalgaz kullanımının küçük bir alternatif olduğunu göstermektedir. Danimarka ve İspanya’da ise farklı nedenlerden dolayı konutlarda doğalgaz kullanım oranı oldukça düşüktür. Ayrıca ikamete ayrılmış bazı bölgelerin uzak olması yüzünden boru ağı bağlantıları için çok yüksek maliyet oluşturması (doğalgaz kullanılması avantajlı ise de) bu yüksek ilk yatırım maliyetini haklı çıkartmamaktadır. 2) Daha önce belirtildiği gibi 2000 yılı, artan petrol, gazyağı ve buna bağlı olarak artan doğalgaz fiyatları yüzünden tipik bir yıl olmamıştır. Buda yakın gelecekte bu kaynaklardaki güç dengesinin değişebileceğini göstermektedir. Ayrıca tablodan sadece İrlanda ve İspanya’nın gazyağıyla ısıtmada doğalgaza oranla daha düşük fiyatlara sahip olduğu görülmektedir. Bunun nedeni de bu ülkelerde doğalgaz boru hatlarının istenilen seviyeye ulaşmaması bu yüzden de doğalgazın pahalı olmasıdır. | ||
![]() |
![]() | #37 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ayrıca Danimarka ve İtalya’da bu iki ana yakıttan alınan vergilerin diğer ülkelere oranla çok yüksek olduğu görülmektedir. Bu çalışmadan, konutlarda elektrik enerjisi kullanım maliyetinin çok yüksek olduğu anlaşılmakta ve bu yüzden de iyi bir alternatif olarak ele alınmadığı belirtilmektedir. 5. KİŞİSEL ARAÇLAR (OTOMOBİLLER) Bu analizde nakliye sektörü, çok büyük oranda petrol ürünlerine (benzin, mazot, LPG) bağımlı olan otomobil sektörüyle sınırlı tutulacaktır. Petrol ürünlerine bağımlı bu sektörde, petrol ithalat hacminin her geçen gün artması ve petrol kullanılmasının çevreye ve doğaya verdiği zararlar da ayrıca göz önüne alınmakta ve bu da petrol politikalarının giderek zorlaşan şartlar altında ezilmesini beraberinde getirmektedir. Bu analizde, ebat ve sahip olduğu donanımlar bakımından bir averaj araba kabul edilmiş, ayrıca AB üyesi ülkelerde seyahat edilen mesafeler çok fazla farklılık göstermediğinden bir ortalama mesafe kabul edilmiştir. Yol kalitesi ise tüm ülkelerde standart kabul edilmiştir. Ancak farklı üye ülkelerdeki şehir içi ve şehir dışı trafik potansiyelleri ve müşterilerin talep ettiği araçların farklı güçlerde olması gibi anahtar faktörler için her hangi bir sınırlama yapılamamıştır. Vergi analizi sadece yakıt vergileriyle sınırlandırılmamış, aynı zamanda yıllık yol vergileriyle araç alım satım ve kullanım vergisi dahil edilmiştir. Araç kullanım vergisinin dahil edilmesinin nedeni, AB üyesi ülkelerin bazılarında bu vergi oranının düşük bazılarında ise yüksek olmasıdır. Bir aracın en büyük mali giderlerinden biri de alınan yol vergisidir. Bu vergi, Hollanda, İrlanda, Büyük Britanya, Danimarka ve Almanya’da yüksek olmasına karşın İtalya ve Portekiz’de daha düşüktür. Bazı ülkelerde motor sigortasının zorunlu olması ve bazı şehirlerde de otoyol, köprü, tünel vb. bulunması 24 Analiz için 4 değişik yakıtla çalışan motor tipi ele alınmıştır. Bunlar: standart benzinli motor, dizel motor, bazı üye ülkelerde giderek yaygın bir servis ağına ulaşan LPG ( liquefied petroleum gas ) kullanılan motor ve çok küçük bir kullanım oranına sahip olan methanol ile çalışan motordur. Methanol doğalgazdan kimyasal yollarla % 70 verimle elde edilebilmektedir. Ayrıca methanolden alınan vergi mali tarafsızlığı sağlamak için benzin ile aynı oranda tutulmaktadır. Dizel motorlu araçlar benzinli motorlara oranla daha verimli olmalarına rağmen daha ağır ve pahalıdırlar. LPG ve methanol kullanılan motorlar için yapılan dönüşüm de benzinli motorlara göre pahalıdır. Analiz sonucu aşağıda oluşturulan iki tablo, AB üye ülkelerinde benzinli motorlar için standart kilometre yaşı olarak kabul edilen 18000 ve 13000 km değerleri için hazırlanmıştır. | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |