Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack (1) Seçenekler Stil
Alt 16-02-2007, 10:23   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

1.1.2.3. Şahmeran
Sultan Süleyman, her hayvana kendi cinsinden bir baş dikmiş. Yılanlara da Şahmeran’ı baş dikmiştir. Yani Şahmeran yılanların başı olmaktadır.
Tarsus’ta bir kadın ile oğlu varmış. Bunların da ihtiyar bir komşusu varmış. İhtiyar komşu, dağdan merkeple **** yapar, getirir satarmış. Kadının oğlu delikanlılık çağına gelir. Kadın komşusuna der ki:
“Ey komşu! Bizim oğlan da seninle gitsin, dağdan **** getirsin, satsın geçimimize faydası olsun.”
Komşu kabul eder. Annesi oğluna merkep, ip, balta alır; komşusunun yanına katar. Bu oğlanın adı Camesab’dır. O da komşusuyla gider, dağdan **** kesip getirir ve evin geçimine fayda sağlar. Bir gün dağda **** keserken yağmur yağar.
Yağmur yağınca ihtiyar der ki:
“Ben şurada bir mağara biliyorum oraya kaçalım.”
Mağaraya sığınırlar. İhtiyar oturur ama Camesab durmaz elindeki balta ile orayı burayı kazar. Bir de bakar ki, mağaranın tabanında işlenmiş bir taş zuhur etmekte. Camesab adamı çağırır:
“Amca, gel hele bak.”
İhtiyar adam, gelir bakar ki, hakikatten işlenmiş bir taş. İhtiyar Camesab’a “taşın kenarını aç” der. Taşı çıkarırlar. Taşın altı bal kuyusudur. İhtiyar Camesab’a der ki:
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 10:23   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

“Camesab sen bekle. Ben gideyim. Tarsus’tan tuluk getireyim, bu balı satalım.”
Tarsus’a gelir. Tarsus’tan dört tane tuluk ve helke alır. Bal kuyusunun yanına varır. Balı çeker, tuluklara doldururlar. İhtiyar balı Tarsus’a getirip satar. Camesab orada bekler. Komşu böyle böyle balı taşır. En sonunda kuyunun dibinde azıcık bir şey kalınca komşu der ki:
“Camesab ben seni indireyim. Geri kalanını temizle ondan sonra çıkarayım.”
Camesab’ı kuyunun içine indirir, helkeyi de sarkıtır. Camesab geri kalan balı helkeye doldurur, tamam bitti deyince ihtiyar helkeyi çeker ve kuyunun ağzını kapatır. Camesab’ı kuyunun içinde bırakır. Camesab ne kadar bağırdı, çağırdıysa da hiç dinlemez. Camesab’ın baldan kazanılan paraya ortak olmasını istememektedir. Eve gelir. Camesab’ın annesi:
“Yahu, ne oldu bizim oğlan?”
“Ne bileyim. Öteye, beriye vardı gitti. Ben senin oğlunu nasıl bulup getireyim?”
Camesab, kuyunun içinde kalır. Öteye, beriye bakınırken bir taşın arasından bir akrebin çıktığını görür. Akrep çıkıp geri girmektedir. Bu durumu görünce orada bir alem var diye düşünür. Üzerinde bulunan bir bıçakla o taşın kenarını açar. Taşı düşürür bir de bakar ki, öte tarafta bir alem var. O tarafa geçer. İlerlerken etrafta pek çok yılanın olduğunu görür. Yılanlar bunu tutar padişahlarının yanına götürürler. Yani Şahmeran’ın yanına götürürler. Camesab Şahmeran’a der ki:
“Aman padişahım beni yeryüzüne çıkartıver.”
“Seni yeryüzüne çıkartırsam, benim yerimi söylersin. Benim düşmanım çok seni yeryüzüne çıkartamam.”
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 10:24   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Camesab Şahmeran’a beni yeryüzüne çıkartıver diye her gün yalvarırmış. Şahmeran’da ona evvelden böyle olduğunu ve çok pişman olduğunu anlatırmış. En sonunda Şahmeran Camesab’ı çıkartmaya söz verir.
“Bak seni çıkarırım ama beni gördüğünü söylemeyeceksin; Beni görenin vücudu ala olur. Hiç kimsenin yanında da hamama gitme” der.
Şahmeran, bunu yeryüzüne çıkartır. Camesab evine gider. Bu arada Tarsus’ta kral hastalanır. Pek çok doktora baktırırlar. Doktorlar bu hastalığın çaresi olmadığını söyler. Bir Yahudi doktor der ki:
“Bunun çaresi Şahmeran’dır. Şahmeran ele geçerse ve padişahımız onu suyundan içerse iyi olur.”
“Şahmeran’ı nasıl bulacağız?”
“Şahmeran’ı görenin vücudu ala olur. Padişahım sen bir hamam yaptır. Ben o hamamda durayım. Herkes beleşe gelsin, yıkansın. Kimin vücudu alaysa o kişi Şahmeran’ı görmüştür. Ben o kişiyi bulurum.”
Kral bir hamam yaptırır. Doktor da o hamamda durur. Herkes gidip hamamda yıkanmaktadır. Fakat Camesab vücudunu görürler diye gitmez. En sonunda Camesab’ı müzevirler, hiç hamama gitmediği duyulur. Jandarmalar Camesab’ı zorla hamama götürürler. Camesab hamama varınca soyunur. Doktor bunun Şahmeran’ı gördüğünü anlar. Doktor:
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 10:24   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

“Haydi bakalım neredeyse bize göster.”
Camesab:
“Ben görmedim.”
Doktor:
“Yok görmüşsün”
Kral:
“Eğer söylemezsen seni öldürürüm.”
“Söylerim ama, Şahmeran’a zarar vermeyeceksiniz.”
“Peki vermeyiz.”
Camesab’ı da alır, beraber Şahmeran’ın olduğu yere giderler. Camesab yılanlara Şahmeran’ı emaneten istediklerini sonra geri getireceklerini söyler. Böyle olunca yılanlar Şahmeran’ı verirler.
Şahmeran Camesab’a der ki:
“Camesab beni sen götür, başkası götürmesin.
Kabul ederler. Şehre doğru giderken Şahmeran Camesab’a:
“Bu doktor beni kesecek, sana kes derlerse sakın kesme. Benim başımın suyunu içenler Lokman Hekim olur, belimin suyunu içenler derdinden kurtulur, kuyruğumun suyunu içenler de ölür. Sen nasıl edersen et. Doktor beni kaynatırken tencereleri değiştir.”
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 10:29   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

“Peki.”
Şahmeran’ı getirirler. Doktor, Camesab’a “İlk sen kes” der.
“Ben kesmem”
Doktor keser. Bir tencereye başını, bir tencereye belini, bir tencereye de kuyruğunu koyar ve bunları kaynatır. Ocaktan indirdikten sonra doktor helaya gider. Bunu fırsat bilen Camesab tencereleri değiştirir. Soğuyunca doktor yanlışlıkla kuyruğun suyunu içer ve ölür. Krala belinin suyunu içirirler kral iyileşir. Camesab’da başının suyun içer Lokman Hekim olur.
Ancak efsaneye göre Şahmeran’ın öldüğünden yılanların hâlâ haberleri yoktur. Aradan binlerce yıl geçmesine rağmen yılanlar “Kralımız bir gün gelecek” diye beklemektedir. Krallarının öldüğünü duydukları anda yeryüzüne çıkıp, tüm insanları sokup öldürecekleri söylentisi Tarsus ve çevresinde hâlâ anlatılmaktadır.
SELİM KARAKAYA

1.1.2.4. Ağlayan Köprü
Silifke’nin meşhur Taş köprüsü hakkında şöyle bir efsane dolaşmaktadır.
Eski zamanlarda büyük bir köprü yapılacağı zaman köprünün temeline muhakkak bir adam gömerlermiş. Köprünün temelinin atılacağı gün, kim erken su doldurmaya gelirse kurban edelim demişler. Şafak yeri ağarırken köprüyü kuracak olan ustanın karısı gelir. Kadının etrafını hemen sararlar. Fakat ustanın karısı böyle olacak şeyi bilirmiş, işin nereye varacağını anlar. Bu adamlardan nasıl kurtulurum diye başlar yalvarmaya:
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 10:30   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

“Evde yavrularım kaldı. Biri beşikte, biri eşikte. Anamız gelsin diye bekleşiyorlar. Bir kere öpeyim gene geleyim.” der.
“Olmaz” derler.
“Ağılda kuzularım kaldı. Mengir mengir meleşiyorlar. Sularını içereyim de geleyim” der.
“Olmaz” derler.
“Ocakta aşım, gergefte işim kaldı” der.
“Olmaz” derler.
“Dünyada gözüm kaldı. Güneş doğsun, cihanı doya doya bir kere seyredeyim de ondan sonra geleyim” der.
“Olmaz” derler.
Bu kadar yalvarmasına karşın kadını kurban ederler. Onun için bu köprü bazı günler inler, ustanın karısı ağlar, kurban ister denilmektedir.
ŞERİFE DEMİR

1.1.2.5. Kız Kalesi
Bir padişahın çocuğu olmuyormuş. Bu duruma padişah çok üzülüyormuş. Yaşlı bir ermişe çocuğunun olup olmayacağını sormuş. Yaşlı ermiş de zamanla bir kızının olacağını, ancak kızının gelinlik çağına gelince yılan tarafından sokularak öldürüleceğini söyler. Bu habere padişah çok üzülür ve çareler aramaya başlar. Yaşlı bir zat, denizin içinde bir kale yaptırırsa yılanın buraya gelmeyeceğini anlatır. Padişah buna çok sevinir ve yaşlı kişiyi sevindirir. Zaman gelir padişahın bir kızı olur. Kızını yaptırdığı kalenin içine yerleştirir. Kızının yanına her türlü ihtiyacını veren padişah üzüntüsünden kurtulur. Bu sırada kız büyük ve talepleri çoğalır. Padişah kış mevsiminde kim üzüm yetiştirip getirirse kızını ona vereceğini söyler.
Gençlerden biri padişahın buyruğunu yerine getirip üzümü yetiştirir. Sepet içine üzümleri yerleştirip padişaha götürür. Padişah da üzümleri kızına gönderir. Üzümün güzelliğine dayanamayan kız, elini sepete uzatınca daha evvelden sepetin içine yerleşen yılan kızı sokar. Kızının yılan tarafından sokulması padişahı çok üzer. Kaderin değişemeyeceğini anlar. Böylelikle padişah ve halkı ne şartlar altında olursa olsun kadere inanılması gerektiğini öğrenirler.
SAMİ KÜÇÜK
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 10:30   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

1.1.2.6. Kuzuyu Öldürün
Geçmiş yıllarda Mersin’in Evcili köyünde toprak damlı mütevazi bir evde sade, sakin yaşayan bir aile varmış. Bu ailenin bir çocuğu olmuş. Kadının sağlığı yerindeymiş, çocuğunu da kendi sütüyle emzirirmiş.
Kısa bir müddet sonra sahibi bulundukları koyun kuzular yani doğurur. Koyun doğum sırasında ölür. Kuzu sağlıklıdır, ama anasız kalır. Analık duygusuyla kadıncağız düşünür ne yapsın, ne etsin? Kuzuyu alır, sarar sarmalar bir güzel temizler; Ama kuzu huzursuzdur. Çünkü karnı açtır. Onu doyuracak bir anası da yoktur. Kadın ne yapsın? Düşünür, taşınır kendi sütünden bir kaba sağar kuzuya bunu içirir. Bir iki gün böyle devam ettikten sonra köyde kadının kuzuya süt verdiği duyulur. Duyulur, duyulmaz Kur’an kursu hocaları tarafından bir tartışma başlar. “Bu kuzu kesilir mi, kesilmez mi?, Eti yenir mi, yenmez mi?, Helâl mi, haram mı?” Bu tartışmalar devam ede dursun, kafası çalışan birisi o zamanların alim hocası Nuri Hocaya doğru gelir:
“Hocam, böyle böyle. Bir derdimiz var. Ne yapalım?”
Nuri hoca bir taraftan dinler, bir taraftan der ki:
“Okumazlar ki, bilsinler.”
Hayvanın bir yıl diğer hayvanlar gibi besleneceğini, bu bir yıl süresince alınan gıdaların vücuttan insan sütü ile birlikte atılacağını, bu hayvana şu anda kıymanın öldürmenin herhangi bir anlamı olmadığını söyler. Ayrıca, bu hayvanın normal bir hayvan gibi beslenebileceğini, yaşını doldurduktan sonra da, kurban edilebileceğini güzelce anlatır. Nuri Hoca, her zaman yaptığı gibi güzel söyler, iyi söyler; Ama bu “Kuzuyu Öldürün” fetvası da yöre halkı arasında hiç unutulmaz.
RÜŞTÜ ATA
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 10:30   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

1.1.2.7. Şifa Taşı
Değirmendere köyünün köy içi mevkiînde şu anda bir taş var. Bu taşla ilgili anlatılan bir de rivayet vardır.
Bir çarşamba günü kadının birine bu taşın etrafında bir ermiş görünmüş. Kadına çarşamba yün eğirme demiş, sonra da kaybolmuş. Kadın bu alışkanlığına devam eder. Yine Çarşamba günü kadın yün eğirirken bu ermiş kadının karşısına çıkar.
“Sana Çarşamba günü yün eğirme demedim mi?” der.
Sonra küser ve ortadan kaybolur .O günden beri bu taşın etrafında Çarşamba günleri hasta çocuklar üç defa dolaştırılır ve bundan da şifa bulunduğuna inanılır.
RÜŞTÜ ATA
1.1.2.8. Febişahnî
Değirmendere köyünün şimdi Ören diye bilinen mevkiînde bin yıllık bir dut ağacı var. Bu ağacın karşısında da mezarlık, mezarda da orada yaşam sürdüğüne inandığımız Febişahnî diye anılan iyi bir kimse yatmaktadır. Bu iyi kimse üç yüz, dört yüz kişilik bir medresenin hocasıdır. Daha sonra aynı yere gömülür. Mezarıyla ilgili şöyle bir rivayet bırakmıştır.
“Benim mezarımın gerçek yerini bulmak istiyorsanız; mezarımın toprağından alın süte yoğurda çalın. Tutarsa bilin ki orası benim mezarımdır.”
Şimdi Değirmendere köyünde bu mezardan alınan toprakla çingillerle yoğurt çalınır, yoğurt tutturulur. Bunun gerçek olduğuna inanılır.
RÜŞTÜ ATA
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 10:32   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

1.1.2.9. Bulduklar
Şimdi Arslanköy’de yaşam sürdüren “Bulduklar” adlı bir aile vardır. Bu ailenin evveliyatı beş yüz yıl öncesine dayanır.
Tepe köy civarında o tarihte kıran adı verilen hastalık sonucu bir çok insan ölür. Bu sırada insanların yaklaşmaya korktuğu o sokaklarda bir çocuk görülür. Bu çocuk zaman zaman görülür, zaman zaman kaybolur. En son hangi evden çıktığı tespit edilir. Annesinin ölü olduğu, annesini emdiği daha sonra çıkıp dışarıda oynadığı gözlenir. Bu çocuğu bulup oradan götürür ve beslerler. Bu çocuğun soyundan gelen kabileye şu anda “Bulduklar” kabilesi denilmektedir.
RÜŞTÜ ATA

1.1.2.10. Yarık Taş
Çaparla Ayva gediği arasında “Dölek taş” denilen bir taş varmış. Bu taşın üstü harman genişliğinde ve düzmüş. Taşın ortasında da dübek varmış. Köylüler bu taşın üstünde buğday, dövme döğerlermiş. Civar köylerden de gelenler olurmuş.
Bir gün dölek taş bulgur dövmeye yabancı bir adam gelir. Adam taşın düzgünlüğü ve güzelliği karşısında hayran kalır. Taşa bakar da, bakar. Yabancı bulgurunu dövüp gittikten sonra dölek taş kırk gün inler. Köylüler taşa nazar değdi derler. Kırk gün sonra taş ortasından ikiye ayrılır. Taşın üzerindeki dübek de yana düşer. O günden sonra taşa dölek taş yerine yarık taş denir. Taşın dibinden de bir pınar çıkar. Köylüler ise o günden sonra taşa hayvan sulamaya giderler ve buraları kutsal bilirler.
RÜŞTÜ ATA
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 10:32   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

1.1.2.11. Arıklı
Binlerce yıl önceleri Rumeli olarak adlandırılan ve Hıristiyanların yaşadığı yer olan Çukurova’ya İslâm orduları Müslümanlığı yaymak için çeşitli seferler düzenlemişlerdir. Bu orduların içinde Muhittin adında bir nefer günlerce, aylarca, savaşmış ve savaşın sonunda şimdiki Arıklı köyünde şahadet mertebesine erişmiştir. Zaman geçtikçe, Muhittin Dedenin şehit düştüğü yerden geceleri göğe bir nur yükseldiğinin farkına varırlar. Şehit düştüğü yerdeki otları yiyen hayvanların hemen hemen hepsinin öldüğü köylüler tarafından gözlenir. Hayvanlarının öldüğünü gören köylüler buranın etrafını tellerle ve duvarlarla çevirerek buradaki Muhittin Dedenin türbesini koruma altına alırlar. Bu civarlara otlamak için gelen hayvanların bu otları yemediği zaman ölmediği görülür. Muhittin Dedenin türbesinin etrafını ve türbesini yaparak muhafaza altına alırlar. Zamanla köyün yerleşim alanı bu türbenin etrafında kurulunca Muhittin Dedenin türbesi köyün ortasında kalmıştır.
Muhittin Dedenin kerametlerini köy halkı şöyle anlatır:
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


LinkBacks (?)
LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/tarih/22980-mersinin-tarihcesi/
Mesaj Yazan For Type Tarih
Untitled document This thread Refback 04-03-2008 13:48

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 13:52 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580