![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
![]() | #31 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Trabzon Müdafa-i Hukuk Cemiyeti ikini kongresini 28 Mayıs'ta yaptı ve Doğu illerini temsil eden genel bir kongrenin Erzurum'da toplantıya çağrılmasına karar verdi. Mustafa Kemal'in Erzurum'da kumandan olarak bulunan Kazım Karabekir'in yardımıyla kontrolüne alacağı ve Türk ulusal hareketinin temelinde olan kongre işte bu kongreydi. Ancak kongrenin Mustafa Kemalin kontrolüne girmesi Kongredeki Trabzon delegeleri arasında memnuniyetsizliğe ve Mustafa Kemal'e karşı ilk muhalefet hareketinin oluşmasına yol açtı... Hrisantos ve Kateniotis 11 Eylül'de Atina'daDışişleri Bakanı Diomidis'le buluşur. Pontus birliklerini Selanik'te oluşturmaya karar verir ve oradan Yunan mereşali Parskevopoulos'la görüşmek üzere Selanik'e giderler. Bütün ayrıntıların halledilmesinden sonra İstanbul'a 4 Ekim'de döneceklerdir. Ancak bundan dört gün önce Sultan'ın ve müttefiklerin en tuttukları vezir-azam olan Damat Ferit Paşa, işgal altında bulunmayan bütün Anadolu'yu kontrol altına almış olan ulusal hareketin baskısıyla istifa etmiştir... 21 Haziran'da Sivas ve Erzurum'a gitmek üzere Amasya'dan ayrılırken, Mustafa Kemal orada 3. ordu komutanı Refet Bey'i bırakmıştı. Refet Bey Merzifon'a yeni bir Gurka birliğinin geldiğini haber alınca 7 Temmuz'da Samsun'da görevli İngiliz subayına çektiği telgrafta, merkezi hükümetin onaylamadığı bir durumda kendisinin kamu düzenini sağlamasının söz konusu olamıyacağını bidirdi. İngiliz Yüksek komiserliği bunun üzerine onu İstanbul' çağırarak yerine başkentten özel bir görevli atamaya karar verdi. Ancak Refet Bey, komutayı ondan devralan subayın Mustafa Kemal'e sadık kalmasını güvenceye aldıktan sonra istifa etti ve Erzurum'a geçti. Böylece Mustafa Kemal'in ordunun desteğine güvenebileceği ve bölgeyi denetimi altında tuttuğu ortaya çıktı. Böylece yaz boyunca sükunet bozulmadı, ancak Türkler Rumların eski topraklarına dönmelerine ve bölgeye yeni göçmenlerin yerleştirilmesine kesinlikle karşı çıktılar. 11 Eylülde göçmenlere refakat eden Gurka askerleri Amasya yolu üzerinde yollarının kesildiğini gördüler. Öte yandan Giresun bölgesinde Topal Osman'ın çeteleri Rum çetelerini temizlemeye başlamıştı bile. | ||
![]() |
|
![]() | #32 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 13 Eylülde Sivas kongresinin tamamlanmasından sonra Mustafa Kemal İstanbul'la ilişkisini kesmeye karar verdi ve Milne, çatışmaları önlemek için askeri birliklerini yavaş yavaş Samsun bölgesinden çekmeye karar verdi...Bölgedeki İngiliz varlığı kendini ancak kıyı boyundaki ziyaretlerde duyurmaktaydı. Bu sırada yazılan raporlar Kemalist hareketin düzeni koruduğu ancak , iki topluluk arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini ve birarada yaşayabilme şartlarının her geçen gün biraz daha fazla ortadan kalktığını göstermektedir... ...Bu durumda metropolit Kemalist hareketin İstanbuldaki temsilcileriyle, eski Trabzon milletvekilleri ve Trabzon Müdafa_ i Hukuk derneği'nin kuruculrından Hafız Mehmed Bey'in aracılığıyla temasa geçmeye karar verdi.Hrisantos 20 Ekim dolaylarında İzzet Paşa'yı evinde ziyaret etti ve bir Cemiyetİ Akvam mandasının kabulu durumunda ülke genelinde iki topluluk arasında geçerli olacak ilişkilerle ilgili olarak 10 maddeli bir protokol kaleme alındı. Prtokol kiliseyle okulların statüsünün olduğu gibi korunmasını, özel hukukta özerkliği, idare hukuku mahkemelerinin iki topluluk tarafından birlikte oluşturulmasını, yerel meclislerde ve jandarmada iki topluluğa eşit bir katılım sağlanmasını, parlamento ve bakanlar kurulunda nüfusa orantılı bir temsil hakkını, orduda iki topluluğun ayrı birlikler oluşturmalarını ve Rumcanın resmi dil olarak tanınmasını öngörmekteydi... Hrisantos bundan sonra Stavridakis ile birlikte, Ermenilerle bir anlaşmanın yapılabileceğine kani olmuş göründüğü Tiflis'e gitti. Oradan Venizelos'a Kateniotis'in çok acele olarak Tiflis'e gönderilmesini isteyen telgrafı çekmesinin nedeni buydu... | ||
![]() |
![]() | #33 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Yıl sonunda tam bir keşmekeş hüküm sürüyordu. Yunan yetkilileri Trabzon konusunda Rumlarla Ermeniler arasında bir federasyon kurulmasını dayatmaya çalışmaktaydılar. Batum Derneği 14 Aralıkta Clemenceau'ya, Pontus'a tam bağımsızlığın tanınmasını, 19'unda ise sorunun metropolitin memorandumuna uygun olarak çözülmesini isteyen telgraflar gönderdi. Londra'da toplanan Barış Konferansı, 20 Aralık tarihli oturumunda Berthelot'Nun Konferansa ayın 12'sinde gönderdiği ve " Trabzon vilayetinin Ermenistan'a katılmasını kabul edemeyiz" diyen notası hakkında bilgi sahibi oluyordu. Bir kaç gün sonra da Hrisantos ve Stavridakis, gelecekte oluşacak Rum- Ermeni federasyonu ilgili zorlu tartışmalara başlamak üzere Erivan'a gidiyordu... Beklenebileceği gibi, ayın 10'unda kaleme alınmış ve Tiflis'e 13'ünde ulaşan Ermeni cevabı Rumların önerilerinden çok uzaktı: " Pontus, Ermenistan Cumhuriyetine, aynı orduya, aynı para birimine, posta ve telgraf ağına, kara ve su yollarına, tek bir dış politikaya ve tek bir parlementoya sahip olan bir federe devlet olarak dahil olacaktır.(...)İki tarafın üzerinde anlaşabildikleri tek konu, müttefiklerin yada Yunanlıların acele olarak askeri yardım göndermeleri için bir çağrının kaleme alınmasıydı... | ||
![]() |
![]() | #34 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| İşte Venizelos'un , Konferansın Trabzon'u Ermenistan'a vermeyi reddetmesinden sonra çektiği ve Pontus üzerinde hiç bir gücün manda uygulamayı kabul etmediği, dolayısıyla Pontus'un Türkiye'ye yapılacak barış anlaşmasında dahil edilecek olan azınlıkların korunmasıyla ilgili genel hükümlerle yetinmesi gerektiğini bildiren telgraf tam bu sırada gelir. Batum Derneği Venizelos ile Clemenceau'ya bir dizi protesto telgrafı çekerek tepkisini ortaya koyar, ama bu vesileyle içindeki bütün bölünmeleri de koyar. Dernek üyelerinin bir bölümü Hrisantos'a karşı Kateniotis'i, bir bölümü ise Venizelos'a karşı Hrisantos'u destelemektedir. Sonunda Hrisantos Trabzon'daki makamına döner ve çoğunluk Kateniotis'i destekleme kararı alarak Venizelos'a, Pontos'un olabildiğince geniş bir bölümünü Ermenistan'a dahil ettirmeye çalışmasını isteyen bir telgraf gönderir ; azınlık ise, bu karar Türkleri Ermenilere yeğlediklerini söyleyerek omuz silker. DİPLOMATİK ÇABALARIN SON AŞAMASI Kemalist hareketin kendini ortaya koyduğu ve Kilikya'da Fransız işgalinin ardından Türk direnişinin başladığı 1919 yılı sonunun , Pontus'un bağımsızlığını savunanlara hiç de iyi haberler getirmediği açıktı...Constantinidis ile Oeconomou'nun 15 Kasım' da yönelttikleri memorandumda bile, bir katliamın an meselesi olduğunun vurgulanmasına rağmen, talep edilen yalnızca "Türk hakimiyeti"nden kurtarmaktı. Konferansın Fransızların önerisiyle Trabzon'un Ermenilere verilmemesini kararlaştırmasının ardından İngilizlerin Batum'u boşaltacaklarına dair bir rivayetin ısrarla tekrarlanması, havatı daha da ağırlaştırdı... | ||
![]() |
![]() | #35 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bununla birlikte, durumun ağırlaşması ne Rum delegelerinin kendi aralarında nede Rumlarla Ermeniler arasındaki ilişkilerin sıkılaşmasını sağlamış değildi. 25 Ocakta Tiflis'te Yunanlılar'la Ermeniler arasında varılan bir askeri anlaşmayı imzaladıktan sonra İstanbul' agelen Kateniotis, 2 Şubatta Milne ile görüştü ve ona "Ermenistan ordusunun Büyük Britanya dışındaki herhangi bir gücün etikine girmesi durumunda", İngiliz Yunan ordusunun kurulmasına katkıda bulunmak üzere Pontos ordusu" nu Ermenilerle birlikte oluşturulan ordudan geri çekmeyi öneren bir memorandum verdi.Ayrıca İstanbul Komitesine Atina'ya Pontus'un olabildiğince geniş bir bölümünün Ermenistanla birlikte ayrılmasını talep eden bir telgraf çekilmesini dayattı. Kateniotis böylece herkesi Pontus - Ermeni federasyonu konusunda birleştirdiğini sanıyorduki, Paristen gelen bir telgraftan, Bogos Nubar Paşa'nın Yunan elçisi Romanos'u ziyaret edip Erivan ve Tiflis anlaşmaları sanki hiç yapılmamış gibi Pontuslu Rumların Ermenistan'a dahil olmayı kabul edip etmediklerini sorduğunu öğrendi. Romanos da aynı oyunu oynayarak ona hükümetinin kabul ettiğini ama Pontuslu Rumların aynı görüşte olmadığını söylemişti... ...Yinede Londra konferansı, 27 Şubat tarihli oturumunda Trabzon'u ileride kurulacak Ermeni devletinin dışında bıraktı. Kateniotis bunun üzerine, Lazistan'ı yani Rize bölgesini isteyen ve Ermenilerle Rumlar arasında yapılmış olan anlaşmalardan endişelenen Gürcü delegasyonuyla temasa geçti. Onlara güvence vererek Ermenilere Ermenilere karşı bir ittifak kurmaya çalıştı. En son olarak da 4 Mart 'ta War Office'i ziyaret ederek, Yunan mandası altında ve Yunan ordusu tarafından korunacak, yalnızca, yalnızca Giresun ve Trabzon bölgelerini içeren küçük bir Pontus devletinin kurulmasını öngören bir memorandum verdi... | ||
![]() |
![]() | #36 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Sorun 22'sinde Konferans gündemine gelecektir.Ama daha önce, 16 Şubat oturumunda, Trabzon'un Ermenistan'a ilhakına karşı çıktıkları için Rum taleplerini gülünç bulduklarını çoktan açıklamış bulunmaktadır. 22'sindeİngiliz delegesi Vansittart Hrisantos'un memorandumuna bölgede 312.00 Rum'a karşılık, 1.830.000 Müslüman'ın yaşadığını gösteren rakamlara karşı çıkar. Konferans, konuyu görüşmeye gerek olmadığına karar verir... ASKERİ MACERA ... Müttefiklerin kendilerini ne şu ya da bu milleti korumak ne de mütareke öncesinde işgal edilmiş olanların dışında herhangi bir toprak parçasını savunmak için ortaya atmayacaklarını düşünmelerinde aramak uygun olur. Bu nedenle Türklerle Yunanlıların er geç karşı karşıya kalmaları kaçınılamz olacaklardı. Böyle bir olasılıkta Venizelos müttefiklerin lojistik ve mali desteğine güveniyor, Mustafa Kemal ise Sovyetlerden böyle bir destek sağlayabileceğini umuyordu... Bu bağlamda VenizelosPontus'un geleceğine güvenle bakmaktadır. Yunan ordularının Anadolu'nun iç bölümlerine doğru adım adım ilerlemelerine bağlı olarak Pontus sorununun çözümü bir zaman meselesidir ve Venizelosâ göre bu işte kilit kişi Mustafa Kemal'dir. Böylece, insiyatifi bir askere bırakması politikacının hayati hatası olacaktır. | ||
![]() |
![]() | #37 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bu düşünce tarzı askeri faktörü ister istemez ön plana çıkarmaktaydı. İngilizlerin onlara arka çıkmayı reddetmesi üzerine sayıları 2.000'e ulaşmış olan Pontus Birlikleri 1920 Şubatında İzmir cephesine gönderildiler. Askerlere her ne kadar Pontus yolunda oldukları anlatılmaya çalışıldıysada, astsubaylara arasında homurdanmalar önemli boyutlara vardı. Nitekim bunlardan biri, asteğmen Karaiskos, Atina Komitesi ile anlaşarak Samsun'a giderek bölgedeki dağınık güçleri biraraya getirmeye karar verdi. 1920 Martında Samsun'a vardığında Zilon (Zile) piskoposu Eftimios'un silah ve cephane toplama konusundaki gayretinden etkilenmekle birlikte bu çalışmaların hiç bir gizlilik kaygusu güdülmeden yapılmasına çok şaşırdı. Çete reisleri gece gündüz piskoposluğa girip çıkıyorlardı ve bir gün Karaiskos, piskoos'un telefonda şehrin valisine tutuklanmış olan bir çete reisini salıvermez ise 5.000 silahlı adamını şehre göndereciğine tanık olmuştu. Piskopos'un bu heyecanlı davranışı, eşraf konseyinin kaygılanmasına, mesafeli davranmasına yol açmaktaydı. Öte yandan piskoposun bazı çete reislerini kayırması, başkalarının onları kıskanmasına sebep oluyordu. Stavridakis, gelecekte oluşacak Rum- Ermeni federasyonu ilgili zorlu tartışmalara başlamak üzere Erivan'a gidiyordu... Beklenebileceği gibi, ayın 10'unda kaleme alınmış ve Tiflis'e 13'ünde ulaşan Ermeni cevabı Rumların önerilerinden çok uzaktı: " Pontus, Ermenistan Cumhuriyetine, aynı orduya, aynı para birimine, posta ve telgraf ağına, kara ve su yollarına, tek bir dış politikaya ve tek bir parlementoya sahip olan bir federe devlet olarak dahil olacaktır.(...)İki tarafın üzerinde anlaşabildikleri tek konu, müttefiklerin yada Yunanlıların acele olarak askeri yardım göndermeleri için bir çağrının kaleme alınmasıydı... | ||
![]() |
![]() | #38 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bununla birlikte, durumun ağırlaşması ne Rum delegelerinin kendi aralarında nede Rumlarla Ermeniler arasındaki ilişkilerin sıkılaşmasını sağlamış değildi. 25 Ocakta Tiflis'te Yunanlılar'la Ermeniler arasında varılan bir askeri anlaşmayı imzaladıktan sonra İstanbul' agelen Kateniotis, 2 Şubatta Milne ile görüştü ve ona "Ermenistan ordusunun Büyük Britanya dışındaki herhangi bir gücün etikine girmesi durumunda", İngiliz Yunan ordusunun kurulmasına katkıda bulunmak üzere Pontos ordusu" nu Ermenilerle birlikte oluşturulan ordudan geri çekmeyi öneren bir memorandum verdi.Ayrıca İstanbul Komitesine Atina'ya Pontus'un olabildiğince geniş bir bölümünün Ermenistanla birlikte ayrılmasını talep eden bir telgraf çekilmesini dayattı. Kateniotis böylece herkesi Pontus - Ermeni federasyonu konusunda birleştirdiğini sanıyorduki, Paristen gelen bir telgraftan, Bogos Nubar Paşa'nın Yunan elçisi Romanos'u ziyaret edip Erivan ve Tiflis anlaşmaları sanki hiç yapılmamış gibi Pontuslu Rumların Ermenistan'a dahil olmayı kabul edip etmediklerini sorduğunu öğrendi. Romanos da aynı oyunu oynayarak ona hükümetinin kabul ettiğini ama Pontuslu Rumların aynı görüşte olmadığını söylemişti... ...Yinede Londra konferansı, 27 Şubat tarihli oturumunda Trabzon'u ileride kurulacak Ermeni devletinin dışında bıraktı. Kateniotis bunun üzerine, Lazistan'ı yani Rize bölgesini isteyen ve Ermenilerle Rumlar arasında yapılmış olan anlaşmalardan endişelenen Gürcü delegasyonuyla temasa geçti. Onlara güvence vererek Ermenilere Ermenilere karşı bir ittifak kurmaya çalıştı. En son olarak da 4 Mart 'ta War Office'i ziyaret ederek, Yunan mandası altında ve Yunan ordusu tarafından korunacak, yalnızca, yalnızca Giresun ve Trabzon bölgelerini içeren küçük bir Pontus devletinin kurulmasını öngören bir memorandum verdi... Sorun 22'sinde Konferans gündemine gelecektir.Ama daha önce, 16 Şubat oturumunda, Trabzon'un Ermenistan'a ilhakına karşı çıktıkları için Rum taleplerini gülünç bulduklarını çoktan açıklamış bulunmaktadır. 22'sindeİngiliz delegesi Vansittart Hrisantos'un memorandumuna bölgede 312.00 Rum'a karşılık, 1.830.000 Müslüman'ın yaşadığını gösteren rakamlara karşı çıkar. Konferans, konuyu görüşmeye gerek olmadığına karar verir... | ||
![]() |
![]() | #39 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| ASKERİ MACERA ... Müttefiklerin kendilerini ne şu ya da bu milleti korumak ne de mütareke öncesinde işgal edilmiş olanların dışında herhangi bir toprak parçasını savunmak için ortaya atmayacaklarını düşünmelerinde aramak uygun olur. Bu nedenle Türklerle Yunanlıların er geç karşı karşıya kalmaları kaçınılamz olacaklardı. Böyle bir olasılıkta Venizelos müttefiklerin lojistik ve mali desteğine güveniyor, Mustafa Kemal ise Sovyetlerden böyle bir destek sağlayabileceğini umuyordu... Bu bağlamda VenizelosPontus'un geleceğine güvenle bakmaktadır. Yunan ordularının Anadolu'nun iç bölümlerine doğru adım adım ilerlemelerine bağlı olarak Pontus sorununun çözümü bir zaman meselesidir ve Venizelosâ göre bu işte kilit kişi Mustafa Kemal'dir. Böylece, insiyatifi bir askere bırakması politikacının hayati hatası olacaktır. Bu düşünce tarzı askeri faktörü ister istemez ön plana çıkarmaktaydı. İngilizlerin onlara arka çıkmayı reddetmesi üzerine sayıları 2.000'e ulaşmış olan Pontus Birlikleri 1920 Şubatında İzmir cephesine gönderildiler. Askerlere her ne kadar Pontus yolunda oldukları anlatılmaya çalışıldıysada, astsubaylara arasında homurdanmalar önemli boyutlara vardı. Nitekim bunlardan biri, asteğmen Karaiskos, Atina Komitesi ile anlaşarak Samsun'a giderek bölgedeki dağınık güçleri biraraya getirmeye karar verdi. 1920 Martında Samsun'a vardığında Zilon (Zile) piskoposu Eftimios'un silah ve cephane toplama konusundaki gayretinden etkilenmekle birlikte bu çalışmaların hiç bir gizlilik kaygusu güdülmeden yapılmasına çok şaşırdı. Çete reisleri gece gündüz piskoposluğa girip çıkıyorlardı ve bir gün Karaiskos, piskoos'un telefonda şehrin valisine tutuklanmış olan bir çete reisini salıvermez ise 5.000 silahlı adamını şehre göndereciğine tanık olmuştu. Piskopos'un bu heyecanlı davranışı, eşraf konseyinin kaygılanmasına, mesafeli davranmasına yol açmaktaydı. Öte yandan piskoposun bazı çete reislerini kayırması, başkalarının onları kıskanmasına sebep oluyordu. | ||
![]() |
![]() | #40 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Karaiskos'un gelmesi üzerine, Eftimios'un ekonomik meseleleri hallediş tarzını da pek onaylamayan eşraf piskoposu görevden alıp çetelerin örgütlenmesi sorumluluğunu asteğmene verirler.Asteğmen o sıralardaki sürtüşmaler en üst düzeyine ulaşmış olan çeteleri dolaştıktan sonra, karargahını Samsun'dan yarım saat mesafedeki Hacıismail köyüne kurmaya karar verdi. Bu arada, bir süre önce Mustafa Kemal'in otoritesine başkaldırmış olan Çerkezlerle de ittifak kurdu. Ayrıca Karaiskos bölgeye gelişinin ilk iki ayında Rum çeteleriyle Türk köylüleri arasındaki anlaşmazlıklarda arabuluculuk yapmış, hatta Türk köylerinden birine saldırmış olan bir Ermeni çetesine karşı bir harekat düzenlemişti. ...Trabzon meselesi görüşme masasına Konferans'ın sonuna doğru bir kez daha, kendi kamuoyunu Ermenistan üzerinde manda uygulama konusunda ikna etmeye, bu nedenle de Trabzon'un Ermenistan'a bağlanmasını sağlamaya çalışan Amerikan yönetimi tarafından gerçekleştirilecektir. State Departmanın bu doğrultudaki bir notasına Curzon 19 Nisan'da böyle bir şeyin Ermenistan'ın çıkarı bakımından bile kabul edilemez olduğu cevabını verir. Sorun bir kez de San Remo konferansının 22 Nisan oturumunda tartışılır ve Curzon burada da Erzurum Türklerin elinde olduğu sürece Ermenilerin Trabzon'da hiç bir zaman tutunamıyacağını söyler ve sonunda 24 Nisan oturumunda Ermenistan'ın sınırlarının çizilmesi için Başkan Wilson'a başvurulmasına karar verilir. San Remo Konferansını izleyen Hrisantos ile Constantinidis, 30 Nisan tarihli memorandumlarında artık sadece, yeni kurulacak Türk devleti bünyesinde Pontus'u içine alan bir idari birim kurulmasını ve bu birimin başına Cemiyet-i Akvam tarafından bir vali atanmasını talep edebilmişlerdir. Bunun, Venizelos'un o sırada uzun vadede gerçekleşeceğini düşündüğü çözümün temelini oluşturduğu, Constantinidis'e San Remo'da sorunun ancak yirmi ya da otuz yıl sonra çözülebileceğini söylemesinden anlaşılmaktadır... | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
![]() | ![]() |