![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
![]() | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bu toplantılardan ilki, 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Millî Eğitim Kurultayı adıyla Ankara’da top sesleri arasında yapılır. Mustafa Kemal, kurultay çalışmalarına yön vermek amacıyla eğitimle ilgili ilk önemli konuşmasını işte bu toplantıda yapar. Özetle şu konular üzerinde durur:
| ||
![]() |
|
![]() | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| M. K. Atatürk, Kurtuluş Savaşı yıllarında, Cumhuriyet eğitimine yön veren ikinci önemli konuşmasını 1 Mart 1922’de Birinci Dönem Üçüncü Toplantı Yılını açarken yapar. Konuşmasında özetle şu görüşlere yer verir:
Okul; genç beyinlere, insanlığa saygıyı, ulus ve yurt sevgisini, bağımsızlık şerefini öğretir. Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenimin sınırı ne olursa olsun, onlara temel olarak ; ulusuna, Türkiye Devletine ve Türkiye Büyük Millet Meclisine düşman olanlarla savaşma gereği öğretilmelidir. | ||
![]() |
![]() | #13 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Atatürk bu konuşmasında öğretmenlere ise şöyle seslenir: Öğretmenler, ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için, yalnızca bir zemin hazırladı... Gerçek zaferi siz kazanacak ve yaşatacaksınız ve mutlaka başarıya ulaşacaksınız. Atatürk bir başka konuşmasında da, "Muallimler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." diyerek öğretmenin misyonunu açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Atatürk’ün yukarda özet olarak verilen eğitime ilişkin görüş ve direktiflerinin başta Meclis tarafından alınan kararlar olmak üzere, bütün kararlara yansıdığı görülmektedir. Nitekim, Cumhuriyetin ilânından yetmiş beş gün önce, 14 Ağustos 1923’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde okunan İcra Vekilleri Heyeti Programında, eğitimde izlenecek politika ve yapılacak işlerin, Atatürk’ün görüşleri yönünde şu şekilde belirlendiği görülür: | ||
![]() |
![]() | #14 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1. Maarif siyaseti "birlik" esasına dayanacaktır. 2. Maarifin başlıca üç görevi vardır. Bunlar, çocukların yetiştirilmesi, halkın eğitimi, millî güzidelerin yetiştirilmesidir. 3. Maarifin bu görevleri yapabilmesi için gerekli vasıtalar temin edilecektir. Bunun için öğretmenlerin yetiştirilmesine, binaların ıslahına ve ders aletlerinin teminine çalışılacaktır. 4. Hükûmet bütün eğitim kademelerinin gelişimi için azami gayreti gösterecektir. 5. Kadınlarımızın eğitimine erkekler kadar önem verilecek ve bu amaçla kız ilköğretmen okulları, kız liseleri ve kız sanayi okulları açılacaktır. Cumhuriyetin ilk on beş yılını kapsayan dönemde, Atatürk’ün görüşleri doğrultusunda, 18’i temel ve genel olmak üzere, 39 eğitim yasasının çıkarılarak önemli eğitim reformlarının gerçekleştirildiği görülür. | ||
![]() |
![]() | #15 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bu yasalardan ilki olan ve 3 Mart 1924’de çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile; toplumumuzda ulusal birliğin, millî egemenliğin ve millî kültürün sağlanmasında en büyük engel teşkil edecek olan; amaç ve yapı yönünden büyük farklılıklar gösteren, ayrı dünyalara insan yetiştiren medrese, mektep ve azınlık okullarından oluşan çeşitliliğe son verilerek öğretimde birlik sağlanmıştır. Medreseleri kapatarak geri kalan bütün eğitim kurumlarını Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlayan bu yasa ile, aynı zamanda eğitimin lâikleştirilmesi ve demokratikleştirilmesi yönünde önemli adımlar atılmıştır. Bunu diğer eğitim yasaları izleyerek Türk Millî Eğitim Sisteminin yasal temelleri oluşturulmuştur. Görüldüğü gibi Cumhuriyetimizin ve devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, daha bağımsızlık mücadelesinin yürütüldüğü Kurtuluş Savaşı yıllarında eğitimle yakından ilgilenmiş, istikbalimizin yegâne teminatı olan çocuk ve gençlerimizi yetiştirecek millî eğitimimize ilişkin ilkeleri her vesileyle açıklamıştır. Çünkü Atatürk gerçek kurtuluşun eğitimle mümkün olacağına inanmaktadır. Atatürk toplumun ve çağın icaplarına uygun, diğer bir ifadeyle millî ve çağdaş bir eğitimi, ulusal birliğin sağlanmasında ve Türkiye’nin kalkınarak her alanda modernleşmesinde en etkili bir araç olarak görmüştür. | ||
![]() |
![]() | #16 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Atatürk Cumhuriyet öğretmenlerine de bu kapsamda önemli görev ve sorumluluklar yüklemiştir. Ulusumuzun ve Cumhuriyetimizin geleceği için en büyük teminat olarak gördüğü ve çok sevdiği Türk gençliğini yetiştirmeyi öğretmenlere bırakmıştır. Onun idealindeki gençlik, ahlâklı, kültürlü, memleket sorunları ile ilgili, millî karakteri temsil eden, çalışkan ve vatansever bir gençliktir. Atatürk nasıl bir gençlik istediğini ve öğretmenlerimizin onları nasıl yetiştireceğini de açıklamıştır: Gençler Türkiye’nin bağımsızlığını koruyacak, Cumhuriyeti koruyup yükseltecek biçimde yetiştirilmelidir. Gençler, Cumhuriyetin ihtiyacı olan, "Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" nesiller olarak yetiştirilmelidir. Gençliğe millî bir eğitim verilmelidir. Gençlik mutlaka ülkü sahibi, çalışkan, hassas ve vatanperver yetiştirilmelidir. Gençlik, gerçek bilimin ışığı altında yetiştirilmelidir. Gençlik, memleketle ilgili, ekonomik hayatta başarılı olacak biçimde yetiştirilmeli, gençliğe işe yarar ve üretici bir eğitim verilmelidir. Gençliğe kuvvetli bir fazilet, düzen ve disiplin duygusu aşılanmalıdır. Öğretmenler halkı cehaletten kurtarmalı, onun bilgi ve ahlâk düzeyini yükseltmeli, kabiliyetleri ortaya çıkarıp geliştirmelidir. | ||
![]() |
![]() | #17 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| ATATÜRKÜN EĞİTİM HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır. 1923 Öğretmenler her fırsattan yararlanarak halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutan bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır. 1927 Milli eğitimde süratle yüksek bir seviyeye çıkacak olan bir milletin, hayat mücadelesinde maddi ve manevi bütün kudretlerinin artacağı muhakkaktır. Milli eğitim ışığının memleketin en derin köşelerine kadar ulaşmasına, yayılmasına özellikle dikkat ediyoruz. 1924 En önemli ve verimli vazifelerimiz milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde kesinlikle zafere ulaşmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu şekilde olur. Bu zaferin sağlanması için hepimizin tek vücut ve tek düşünce olarak bir program üzerinde çalışması lazımdır. Bence, bu programın iki esaslı noktası vardır: (a) Sosyal hayatımızın ihtiyaçlarına uygun olması (b) Çağın gereklerine uymasıdır. 1922 Milli Eğitim programımızın, Milli Eğitim siyasetimizin temel taşı, cahilliğin yok edilmesidir.Cahillik yok edilmedikçe, yerimizdeyiz... Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor, demektir. Bir taraftan genel olan cahilliği yok etmeye çalışmakla beraber, diğer taraftan toplumsal yaşamda bizzat faal ve faydalı, verimli elemanlar yetiştirmek lazımdır. Bu da ilk ve orta öğretimin uygulamalı bir şekilde olmasıyla mümkündür. Ancak bu sayede toplumlar iş adamlarına, sanatkarlarına sahip olur. Elbette milli dehamızı geliştirmek, hislerimizi layık olduğu dereceye çıkarmak için yüksek meslek sahiplerini de yetiştireceğiz. Çocuklarımızı da ayni öğretim derecelerinden geçirerek yetiştireceğiz.1922 | ||
![]() |
![]() | #18 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Gelecek için yetiştirilen vatan çocuklarına, hiçbir güçlük karşısında baş eğmeyerek tam sabır ve dayanıklılık ile çalışmalarını ve öğrenimdeki çocuklarımızın anne ve babalarına da yavrularının öğrenimlerini tamamlaması için her fedakarlığı göze almaktan çekinmemelerini tavsiye ederim. Büyük tehlikeler önünde, uyanan milletlerin kararlarında ne kadar ısrarlı olduklarını tarih doğrulamaktadır. Silahı ile olduğu gibi kafasıyla da mücadele mecburiyetinde olan milletimizin, birincisinde gösterdiği kudreti ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur. 1921 İlk ve orta öğretim mutlaka insanlığın ve medeniyetin gerektirdiği ilmi ve fenni versin, fakat o kadar pratik bir şekilde versin ki, çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkûm olmadığına emin olsun. 1922 Milli Eğitimin gayesi yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha çok memlekete ahlaklı, karakterli, cumhuriyetçi, inkılâpçı,olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek kabiliyette, dürüst, düşünceli, iradeli, hayatta rastlayacağı engelleri aşmaya kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir. Bunun için de öğretim programları ve sistemleri ona göre düzenlenmelidir. 1923 Okullarda öğretim vazifesinin güvenilebilir ellere teslimini, memleket evladının, o vazifeyi kendine hem bir meslek, hem bir ideal sayacak üstün ve saygıdeğer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini sağlamak için öğretmenlik, diğer serbest ve yüksek meslekler gibi, derece ilerlemeye ve her halde refah sağlamaya uygun bir meslek haline getirilmelidir. Dünyanın her tarafında öğretmenler insan toplumunun en fedakar ve saygıdeğer unsurlarıdır. 1923 Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet henüz millet adını almak kabiliyetini kazanmamıştır. Ona basit bir kitle denir, millet denemez. Bir kitle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. 1925 Yeni nesil, en büyük Cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır. 1924 Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askeri, siyasi, idari inkılâplar sizin, sayın öğretmenler, sizin sosyal ve fikri inkılâptaki başarılarınızla pekiştirilecektir. Hiçbir zaman hatırlarınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller ister. 1924 (Öğretmenler) Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı...gerçek zaferi siz kazanacak ve devam ettireceksiniz ve mutlaka başarılı olacaksınız. Ben ve sarsılmaz imanla bütün arkadaşlarım, sizi takip edeceğiz ve sizin karşılaşacağınız engelleri kıracağız. 1922 | ||
![]() |
![]() | #19 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Öğretmenler; yeni nesli Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır.Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir...Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır. 1924 Hedefe yalnız çocukları yetiştirmekle ulaşamayız! Çocuklar geleceğindir. Çocuklar geleceği yapacak adamlardır. Fakat geleceği yapacak olan bu çocukları yetiştirecek analar, babalar, kardeşler hepsi şimdiden az çok aydınlatılmalıdır ki, yetiştirecekleri çocukları bu millet ve memlekete hizmet edbilecek, yararlı ve faydalı olabilecek şekilde yetiştirsinler! Hiç olmazsa yetiştirmek lüzumuna inansınlar! Okullardan başka gazeteler, küçük dergiler köylere kadar yayınlanıp dağıtılmalıdır. Bizim köylümüz ne gazete ne dergi v.s. okumaz. Bilenler bilmeyenleri toplayıp, okutmayı, onlara okumayı anlatmayı bir vazife bilmelidir. 1923 Hayatın her çalışma safhasında olduğu gibi özellikle öğretim hayatında sıkı disiplin başarının esasıdır. Müdürler ve öğretim kadroları disiplini sağlamaya, öğrenci ise disipline uymaya mecburdur ATATÜRK’ÜN DİL VE KÜLTÜR ANLAYIŞI Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU | ||
![]() |
![]() | #20 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 10Kasımlar Atatürk’ün ağlanılarak anıldığı matem günleri olmaktan çıkmış, Onun yüce eserlerinin yeni kuşaklara tanıtıldığı bilgi günleri olmuştur. Cephelerin başarılı komutanı, barış günlerinin devlet, siyaset ve kültür adamı Atatürk, savaş alanlarının zaferlerini iktisadî zaferlerle taçlandırmış, tarih ve kültür çiçekleriyle de çelenkler örmüştü. 1928 yılından sonra hızla gelişen tarih, dil ve kültür atılımları, onun daha genç bir subayken hayallerini süsleyen güzelliklerin gerçekleşmesini sağlamıştır. Bir kültür adamı olan; okuduğu kadar da yazabilen Mustafa Kemal, bu alandaki görüş ve düşüncelerini olanca güzelliğiyle bizlere sunmayı başarmıştır. Okuduğu kitaplardan, ezberlediği şiirlerden yola çıkarak kendine has konuşmalar yapmış, Türk hitabet alanının güzel örneklerini ortaya koymuştur. O, 1936 yılında, “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.” derken, belki de hiçbir devlet adamının söyleyemediği bir gerçeği dile getiriyordu. Yıllardan beri süregelen her alandaki çalışmaların yanında bu vecizenin aydınlattığı yolda ilerleyerek 1936’lara gelen genç Cumhuriyet elbette sağlam temeller üzerine kurulacaktı. Önce Atatürk’ün dil anlayışına kısa bir göz atalım; bakalım o bu konuda neler istiyor, bizlerden neler bekliyor ve nelerin gerçekleştirildiğini görebilmiştir. O, dilimizden düşürmediğimiz, bugün dille ilgili kitaplarımızı süsleyen bir vecizenin de sahibidir. | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
![]() | ![]() |