![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Yeniçeri Ağası ocakla ilgili işleri görmek üzere “Ağa divan” adı verilen bir divan kurar ve ocakla ilgili davaları dinlerdi.[1] Yeniçeri Ağaları ayrıca Yeniçeri kâtibi hariç diğer bütün ocak ağalarının azil ve tayinleri kendisinin sadrazama arzıyla olurdu. Yeniçeri ağalarının terfileri halinde XVI..yüzyıl sonlarına kadar genellikle Beylerbeyi veya Kaptan-ı Derya olurlardı. Ağalar derece itibariyle sancakbeyi düzeyindekiler, azledildikleri vakit maaşları karşılığı haslarla sancakbeyliğine tayin edilirlerdi. Yeni ağa tayin edilen kişi eğer vezir payesine sahipse padişahın huzurunda kendisine hilat giydirilirdi. Ağaların tayin ve azilleri XVI.yüzyılın sonlarına kadar hükümdara ait olup bundan sonra bu yetki vezirazama bırakılmıştır.[2] B. SEKBÂNBAŞI Ocağın yeniçeri ağasından sonraki en büyük kumandanı sekbânbaşı ise de, ocağın son bir buçuk asrında üçüncü dereceye düşmüştür. Sekbânbaşı, sancak beyi derecesindeydi. Terfi ederse yeniçeri ağası, yahut bir sancağa bey olurdu. Fakat XVI.yüzyılın sonlarından itibaren sekbânbaşılara terfi olarak daha çok beylerbeyilik verilmiştir. Sekbânbaşı Sekban ortalarının kumandanı idi. Yeniçeri Ağası muharebeye gitti mi, (Kaymakam) ismi ile İstanbul’da ona vekalet ederdi.[3] Sekbânbaşıların yetmiş seksen akçe yevmiyeeri vardı. Sekbân başılık Ocakta Yeniçeri ağasından sonar gelen baş ağalık olduğundan başına “Mücevveze” denilen serpuşu giyer ve Yeniçeri ağasıyla Divan-ı Hümayuna gidiş ve dönüşte Sekban bölük başıları Ağa bölük başılarının önünde yürürlerdi.[4] Sekbânbaşılar içinde çok değerli generaller, harb adamları yetişmiştir.Birçok vezir ve sadrazam, vaktiyle sekbânbaşılık yapmışlardır.Yeniçeri ağalarının, hatta kul kedhudâlarının askerlikleri yanında siyasi tarafları da olmasına rağmen sekbânbaşı, sadece askerdi. Onun için yeniçerilere harb meydanında en iyi kumanda edebilecek olan bir generalin bu makama getirilmesine dikkat edilirdi. | ||
![]() |
|
![]() | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| C. KUL KEDHUDÂSI (KÂHYA BEY) Yeniçeri ağasından ve sekbânbaşından sonra ocağın üçüncü generali kul kedhudâsı idi ki “kâhya bey”de denilirdi. Sancakbeyi derecesindeydi. Terfi ederse beylerbeyi olurdu. Kanuni devrinde günde 35 akçe alırdı. XVII.yüzyıl ortalarında kul kedhudâsının önemi arttı ve sekbânbaşını geçmeye başladı. XVII.yüzyıl sonlarında sekbânbaşı kesin şekilde ocağın üçüncü generali derecesine düştü ve kul kedhudâsı, yeniçeri ağasından sonra ocağın ikinci kumandanı oldu. Yeniçerilerle en çok bu temas eder ve harp zamanında tertibat bunu vasıtasıyla yapılırdı. Kul kedhudâsı ağa bölükleri teşkiline kadar başyaya başının odasında otururken ağa bölüklerinin teşkili üzerine bunlardan birinci bölüğün odası kethuda odası olmuştur. Kethuda bey ağa divanının azasındandı.[1] İstanbul’daki bütün karakollar kul kedhudâsının emrindeydi. Bir karakola tayin edilen her yeniçeri subayı, kul kedhudâsına bir aidat öderdi. D. YENİÇERİ KÂTİBİ Ocağın 4. generalidir. “Yeniçeri Efendisi”de denilirdi. Bizzat padişah veya sadrazam tarafından tayin edilen bir maliyeci idi. Rütbesi sancak beyine eşitti. Eyalet defterdarları gibi yüksek maliyecilere, bazan maliyeci ilmiye mensublarına verilen bir görevdi. Çok hassas bir görevdi. Hem maaşı son derece de yüksek, hem de suistimallere müsaitti. Çok emin adamlardan seçilmesine dikkat edilirdi. Zira yeniçeri ocağının bütün bütçesi ve ödemeleri, yeniçeri efendisinin elindeydi. Defterler ve kütüklerden başka sicillerde onun elinde olduğu için, mevcud olmayan adamı deftere geçirip onun adına ulûfe alabilirdi. 1582’den sonra bu çeşit suistimallerin arkası ancak 1826 Vaka-ı Hayriyye ile alınabilmiştir. Üç ayda bir Bordroları yeniçeri efendisi, “efendi kapısı” denilen makam konağında hazırlayıp verilere imzasını atardı. Maiyyetinde 100 katip çalışırdı. | ||
![]() |
![]() | #13 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| E. TURNACIBAŞI Ocağın 5.generali Turnacıbaşı idi. Yıldırım Beyazid zamanında teşkil edilen ve cemaat ortalarının 68.sini oluşturan turnacıların amiri Turnacıbaşıdır. Yine av amaçlı kurulan bu orta Fatih zamanında ocağa dahil edilmiştir.[1] Kanunî devrinde maaşı günde 23 akçe idi. Sonradan 27 akçe olmuştur. Turnacıbaşı, kumandanı bulunduğu ortayı, vekili olan bir binbaşı ile idare ederdi. Gerçekte ocağın 4. (sonraları 6.) generali olarak karargahta çalışırdı. F. SAMSONCUBAŞI Ocağın 6.generalidir. Sancakbeyi derecesinde idi. Terfi ederse daha üst bir yeniçeri generali, iyi bir sancağın beyi, bazen beylerbeyi olurdu. Kanuni devrinde maaşı günde 23 akçe civarında iken, akçe yarı yarıya değerini kaybedince sonra 29 akçe oldu. Halk samsoncubaşına “seksoncubaşı”da derdi. Fatih tarafından “samson” denilen av köpeklerinin bakımı ve bu köpeklerle yapılan av ile görevlendirilmiş 71.ortanın hatırasıyla bu orta yeniçerilerine “samsoncu” veya “seksoncu” denilmiştir. Samsoncubaşı gerçekte 71.orta çorbacısı yani kumandanı idi. Fakat bu ortayı vekili bir binbaşı idare eder, yeniçeri karargahında çalışırdı. Samsoncubaşı, turnacıbaşı ile aynı üniformayı giyerdi. “Üsküf” denilen başlığına balıkçıl tüyünden sorguç takardı. Merasim üniforması, samur ve vaşak kürklü kaplı kadife elbise ile gümüş zincir, enselik ve özengili atkı.[2] | ||
![]() |
![]() | #14 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| G. ZAĞARCIBAŞI 64.ortanın kumandanı olan zağarcıbaşı, kethüdadan sonra gelirdi. Av köpeklerini beklemek için kurulan bir ortadır. Zağarcıbaşı terfi ederse ocak içinde kul kethudası; dışarıda ise sancak beyi, hatta beylerbeyi olurdu.[1] Kanuni devrinde maaşı günde 16 akçe idi. Sonradan 29 akçe oldu. 1624’te zağarcı ortasının mevcudu 35 atlı ve 391 yaya; 1665’te 35 atlı ve 383 yaya idi. Atlılar, avda doğrudan doğruya padişaha refakat eder ve daha yüksek ulûfe alırlardı. H. SOLAKBAŞI Ocağın 8.generalidir. Sancakbeyi derecesindedir. Diğer generaller gibi terfi eder. Doğrudan doğruya padişahın şahsına bağlı bir generaldir. 60, 61,62, 63 yeniçeri ortaları solak ortalarıdır. Bu ortalar, hassa askeri olarak doğrudan doğruya sarayın emrine verilmiştir. Merasimlerde padişaha refâkat ederler. Harbde padişahın çevresinde bulunurlar. Bu 4 orta kumandanının en kıdemlisine “solakbaşı” veya “başsolakbaşı” denilirdi. Solakbaşı yeniçeri karargahında çalışmadığı, yeniçeri ağasına değil doğrudan doğruya saraya bağlı olduğu için, onu yeniçeri generalleri arasında değil, saray generalleri arasında saymak daha doğrudur. Harbde padişaha arkalarını dönmemek için sol elleriyle ok attıklarından dolayı bu birliklere “solak” denmiştir. En eski yeniçeri ortaları arasında idiler. II.Beyazıd devrinde mevcutları 1501’ken Kanuni devrinde 400 olmuştur. Solaklara çok iyi bakılır, mükemmel üniformalar giydirilir, saltanatın şan ve şerefini göstermek için başlarına en değerli tüyler ve mücevherlerle süslü sorguçlar takılırdı. Solakbaşıların görevi hayat boyu idi. | ||
![]() |
![]() | #15 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| I. BAŞHASEKİ Ocağın 9.ve sonuncu generalidir. Sancakbeyi derecesindedir. Başhasekide, başsolakbaşı gibi bir hassa generalidir ve saraya mensuptur. Padişahın muhafız birlikleri arasında bulunan 14, 49, 66 ve 67 ortaların mensuplarına “haseki” ve bu dört ortanın çorbacısının en kıdemlisinie “başhaseki” denilmiştir. Başhaseki balıkçıl tüyünden sorguç takardı. Kanuni devrinde başhaseki 23 akçe yevmiye alıyordu. Sonradan 27 akçe almaya başladı.[1] İ. BAŞÇAVUŞ Yeniçeri ocağının 9 generalden sonra gelen en mühim albayıdır. Başçavuş, ocağın protokol, merasim ve düzen işleriyle uğraşırdı. Ulûfe dağıtılması merasimini idare ederdi. Yeniçeri ağasının emirlerini ocağa bildirirdi. Geçit resimlerinde birlikleri düzenlerdi. Terfi ederse başhaseki olurdu. Yeniçeri olacak acemi oğlanının ensesine tokat atarak yeniçeri olduğunu gösteren töreni başçavuş yapardı. J. MUHZIRBAŞI Ocağın başçavuştan sonra en önemli albayıdır. Doğrudan doğruya sadrazam emrindeydi. Maiyyetinde 60 yeniçeri vardı. Sadrazam emirlerini “muhzır” denen muhzırbaşının emrindeki yeniçeriler tebliğ ederlerdi. Muhzırbaşı da, balıkçıl tüylü üsküf giyerdi. Muhzırlar, aslında 26.ortayı meydana getirirlerdi. Muhzırbaşı, 3 yılda bir Has Ahır’dan bir at alır ve kendi malı olurdu. XVII.asırda yevmiyesi başçavuş gibi 21 akçe idi.[2] | ||
![]() |
![]() | #16 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| K. KEDHUDÂ YERİ Ocağın 3.Albayıdır. Bu makam II.Beyazıd tarafından ihdas edilmiştir. Kul kedhudâsı yardımcısıdır. XVII.asırda günde 20 akçe almaktadır. Terfi ederse muhzırbaşı olur, bazen daha da üste atlardı. Ocağın defter ve kayıtlarını kul kedhudâsı nâmına o tutardı. L. DEVECİBAŞI Ocağın 4.albayıdır. XVII.asırda gündeliği 28 akçe idi. Ocağın develi birliklerinin kumandanı idi. Bu da balıkçıl tüyü taşıyan subaylardandı. “Başdeveci” de denilirdi. Deveci ortalarının sayıları bir ara 25’e kadar çıkmıştır. M. BAŞYAYABAŞI Ocağın 5.albayıdır. “Yeniçeri Subaşısı” da denilirdi. Çeşitli işlere, mesela ocağın tüfek fabrikalarına nezaret ederdi. Terfi ederse devecibaşı veya kedhudâ yeri olurdu. Başyayabaşı gerçekte, 101.piyade ortasının en kıdemli çorbacısı (yayabaşısı) olan subaydır. N. ASESBAŞI Ocağın 6.albayıdır. Ocağın inzibat kumandanı, askeri polis şefidir. O. PEYKBAŞI Ocağın 7.albayıdır. Gerçekte padişahın bir hassa albayıdır. Ö. BAŞBÖLÜKBAŞI Ocağın 8.albayıdır. Başbölükbaşı diğer sınıflarda “binbaşı” demektir. Gündeliği 13 akçe idi. Atlı yeniçeri ortalarının kumandanlarının en kıdemlisidir. Diğer atlı ortalar üzerinde teftiş ve rapor hakkı vardır. Süvari yeniçeri ortalarının sözcüsü durumundadır. | ||
![]() |
![]() | #17 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| P. ZENBEREKÇİBAŞI Ocağın 9.albayıdır. “Zenberek” küçük havan topudur ve katır üzerinde taşınır. 82.orta zenberekçi ortası idi. Zenberekçibaşı, balıkçıl tüylü sorguç takmak hakkına sahipti. Zenberekçilerin ayrı talimhaneleri vardı. R. TÂLİMHÂNECİBAŞI Ocağın 10.albayıdır. Ocağın ateşli olmayan silahlarla taliminden sorumlu olan en yüksek eğitim subayıdır. Terfi ederse zenberekçibaşı olurdu. Ateşli ve ateşsiz silahlar için ocağın iki ayrı tâlimhanesi, bir de zenmerekçi sınıfı için daha küçük bir talim alanı vardı. Bunlar bilhassa XVI.yüzyılda, dünyanın en yüksek atış okulları idi. S. AVCIBAŞI Ocağın 11.albayıdır. Ateşli silahlarla eğitimden sorumlu en yüksek subaydır. XVII.yüzyılda gündeliği 21 akçedir. Ş. TÜFENKCİBAŞI Ocağın 12.albayıdır. 1500 yıllarında II.Beyazıd tarafından oluşturulmuştur. II.Beyazıd tüfeği, yeniçerinin en mühim silahı olarak kabul etmiştir. Fakat bütün yeniçeri ortalar, tüfekli değildir. Tüfenkçibaşı, tüfek taşıyan bütün ortaların müfettişi idi. T. BAŞTÜFENKÇİ Ocağın 13.albayıdır. Ocağın tüfek imalathaneleri müdürü olan mühendis subaydır. Tüfeklerin en iyi şekilde üretilmesinden sorumluydu. | ||
![]() |
![]() | #18 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| U. YENİÇERİ İMÂMI Ocağın 14.albayıdır. Din subayı olup ilmiyedendir. Her ortanın imamlarını teftiş edebilir. Bir defa tâyin edildikten sonra görevinden alınmazdı. Ü. DİĞER YENİÇERİ SUBAYLARI Diğer yeniçeri subayları, sayılar, 200’den çok olan binbaşı ile, sayıları XVII.yüzyıldan sonra binleri bulan küçük rütbede subaylardır. Yeniçeri binbaşılarına çorbacı veya yayabaşı deniliyordu. Orta (tabur) kumandanının umumi adı “çorbacı” idi. Bazı ortalarda çorbacı yerine “yayabaşı”, birkaç orta da ise “bölükbaşı” deniliyordu. Orta dışında da binbaşı, yüzbaşı ve teğmen derecesinde subaylar vardı. Bunlar bilhassa Ağa sarayında çalışırlardı. II. YENİÇERİ KIYAFETLERİ Yeniçeriler başlarına börk denilen özel bir serpuş giyerlerdi. Zabitler börklerine rütbelerine göre sorguç olarak kuş tüyleri takarlardı. Sırtlarına dolama denilen bir tür üst elbisesi giyen yeniçerilere mevsimine göre yazlı ve kışlık kumaşlar ile yağmurluk verilirdi. Ayaklarına giydikleri çizmenin rengi siyah, kırmızı ve sarı olabilirdi. Başlarına, normal günlerde keçe kavuk üstüne burma tülbent sararlardı. Merasim serpuşu olarak da, ak keçeden börk üsküf giyerlerdi. Börkün üst kısmından arkaya, zamanımızdaki bahriye neferlerinin palet denilen geniş mavi yakalarını andırır, müstatil şeklinde bir keçe parçası kıvrılır, börkün tepesinden neferin omuzlarına kadar iner ve enseyi tamamen örterdi. Bu keçe parçasına, “Yatırma” denilirdi.[1] Börk; ilk yeniçeri neferinin sırtını sıvazlayan Hacı Bektaş-ı Veli’nin cübbesinin kolunu (yenini) temsil ederdi. | ||
![]() |
![]() | #19 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Yeniçeriler, Börkün başa geçen kenarlarında ipek veya sırma işlemeli bir zırh-süs vardı, ön kısmının ortasına da “kaşıklık” yahut “tüylük” denilen bir parça eklenmişti. Buraya, sefer yolunda neferler kaşıklarını sokarlardı. Merasimlerde bu kaşıklığa rütbelerine göre turna telleri, balıkçıl telleri, düz sorguçlar ve süpürge sorguçları takarlardı. Yeniçeriler subay ve nefer sınıflarına ait giysileri ile değişik görünümler arzederlerdi. Tören giysileri de normal günlük giysilerine göre farklı farklıydı. Bazı örnekler şöyledir : q Ocak İmamı : Başına örf giyer ve üzerine serâser adı verilen emmame (siyah renkli) sarardı. q Solakbaşı : Üst giysileri, samur veya vaşak kürk ile toplanmış kadife ağırlıklıydı. Sorguçlarına balıkçıl kuşu tüyleri takarlardı. Sırtlarında ok sandığı ve bellerinde kılıçları olurdu. Ayakları sarı, sathiyandan yapılmış çizmeler geçirirler ve altlarına gümüş üzengiler takarlardı. q Bölükbaşı Ağa : Başlarına börk yerine tepesi öne doğru eğik vaziyette bir külah giyerler ve kaşıklarına sorguçlar takarlardı. Dolamalarının üzerine önü açık ve boğaza kadar düğmeli, yakası geniş devrik kollu kaftanlar giyerlerdi. Ayaklarına sarı sathiyandan yapılmış, yarım çizmeler geçirirlerdi. q Kethüda Ağa : Yeniçeri Çorbacıları ile giysileri aynıdır. Başlarına keçe külah börk giyip, balıkçıl kuşu tüyünden sorguç takarlardı. q Saksoncubaşı Ağa : Divanda samur veya vaşak kürk kaplı kadife elbise giyer ve börküne balıkçıl kuşu tüyünden sorguç takardı. q Sekbanbaşı Ağa : Başına mücevveze giyer, atına gümüş zincirler takardı. q Yeniçeri Ağası : Divanda başına mücevveze, sırtına serâserden üstlük kuşanırdı. Başındaki mücevvezinin üzerinde,itina ile sarılmış tülbentli bir kavuk olup, kıymetli bir sorguç takardı.[1] | ||
![]() |
![]() | #20 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| III. YENİÇERİ SİLAHLARI Yeniçeriler silah olarak ok, yay, kılıç, hançer, balta, ateşli silahların yayılmasından sonra ise tüfek kullanırlardı. Kıdemli Yeniçerilere “korucu” denirdi. Bunlar sefere pek çıkmazlar; İstanbul’un ve ocağın muhafaza hizmetinde kalırlardı. Çıksalar bile seferde çadır muhafızlığı yaparlardı. Korucu mevcudu zamanla artmış ve koruculuk, sefer kaçaklarının bir sığınağı haline gelmiştir. Emekli yeniçerilere ise “oturak” denirdi. Yeniçerilere atış talimlerinden başka pehlivanlık, gürz sallamak ve atmak, yüzmek gibi sporlarda yaptırılırdı. Bazen padişah da atışları ve spor gösterilerini seyre gelirdi. Atışlarda yüksek başarı gösterenler terfi ettirilirdi. Ok meydanında ateşsiz silahlar, Talimhâne’de ise ateşli silahlar için çok geniş iki atış yeri vardı. Büyüklük asırlarında atışlar, harb kadar önemliydi. Erin, subayından; düşmandan korktuğundan fazla korkması prensibi esastı ki Büyük Friedrich, XVIII.yüzyıl ortalarında bu prensiple meşhur Prusya ordusunu kurmuştur.[1] IV. YENİÇERİ KIŞLALARI İlk Yeniçeri kışlası Edirne’deydi. Fetihten sonra İstanbul’da iki yeniçeri kışlası yapıldı, fakat Edirne’deki ihmal edilmedi. İstanbul’daki kışlalardan biri Şehzade Camii civarında, diğeri Aksaray tarafındaydı. Bunlardan önce yapılana “Eski Odalar”, sonra yapılan ikincisine “Yeni Odalar” denirdi. Yeniçeri kışlaları kendi içlerinde her orta ve bölüğe mahsus “oda” denilen birimlere ayrılmıştı. Yeni Odalar’da ayrıca talimhane, Et meydanı, Orta camii, Mutfak, tekke, çardak. Kerevet ve imalathane gibi yerler vardı. Birçok kapısı olan yeniçeri kışlalarına gelişigüzel giriş-çıkış yapılamazdı. Yeni odalar pekçok isyana sahne olmuştur. Tarih boyunca birçok defa yanan yeniçeri kışlaları defalarca tamir görmüş, 1826 yılında kaldırılma arefesinde yerle bir edilmiştir.[2] | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |