Osmanlı Devletinde tarım Sektörünün Durumu | | OSMANLI DEVLETİNDE TARIM SEKTÖRÜNÜN DURUMU Osmanlı Devleti, 19 ncu yüzyılda Batı'da meydana gelen sanayileşme devriminin dışında kalmış ve bu sebeple ekonomisi tarıma dayalı bir özellik taşımıştır. Bu özellik yüzyıllar boyunca değişmemiştir. Tarımsal üretim, devletin son döneminde milli gelirin % 65'ni oluşturmaktaydı. I.nci Dünya Savaşı öncesinde tarımsal üretimin ortalama %80'i bitkisel, %20'si ise hayvansal üretim olup tahıl, bitkisel üretimde %75'lik bir paya sahipti. Zaman içinde tarımsal üretimde sanayi bitkileri lehine bir gelişme olmuş, koza, pamuk, fındık ve tütün üretimi artmıştır. Bu tip üretim, devletin son döneminde, özellikle dış borçları ödeyebilmek amacıyla ihracata konu teşkil ettiği için, Duyunu Umumiye idaresi tarafından teşvik edilmişti. Bunun sonucunda tarımsal maddeler ihraç gelirlerinin toplam tarımsal gelire oranı 1899 yılında %12'den 1914'de %14'e yükselmiştir. Osmanlı Devleti'nin son yıllarında toplam nüfusun % 80'i tarım kesiminde çalışmakta idi. Osmanlı Devleti, 20.nci yüzyıla, tarım sektörünü geliştirmek amacıyla bir reform programı uygulayarak girmiş, örnek çiftlikler kurulmuş, tarım okulları açılmış ve sulu tarım teknikleri uygulamaya konulmuştur. Yüzyılın başında, tarımsal makineler ülkeye girmeye başlamış, fakat sayı yeterli seviyeye ulaşamamıştır. 19 ncu yüzyılın sonlarına doğru kullanılmaya başlanan pulluklar, hiçbir zaman karasabanın yerini alamamıştır. Karasaban, döğen ve kağnıdan oluşan bir tarımsal altyapıda, tarımsal üretimi arttırmak mümkün olamamıştır. Pamuk ekim ve üretiminde prodüktiviteyi yükseltmek için İngiltere ve Almanya, sömürge tipi çiftçilik kurma yoluna çok az gitmişler ve işin ticaretine daha çok önem vermişlerdir. Bununla beraber, 1878 yılında İzmir bölgesinde tarıma elverişli toprakların tamamı İngilizlerin eline geçmiştir. 1880 yılında Aydın ve yöresinde toplam 2.2 milyon dönüm toprak sulamaya açılmış, 1883'de bu alan 4.1 milyon dönüme çıkmıştır. Yabancı çiftçiliklerde özel sulama yöntemlerine başvurulmuş, Aydın-İzmir demiryolu, yörede üretilen ürünlerin taşınmasına katkıda bulunmuştur. Tarımda ilk makineleşme hareketi de bu yörelerde başlamıştır. Bu özel durum dışında genelde Osmanlı Devleti'nde ulaşım ve haberleşme yetersizliği, çiftçiyi pazara değil, kendi tüketimine yönelik üretime yöneltmiştir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da çiftlikler 50 dönüm ve daha büyük iken, Batı Anadolu'da işletme büyüklükleri küçülmüştür. Bunun başlıca sebebi, miras yoluyla toprağın paylaşılmasıdır. Osmanlı Devleti'nde genelde tarım sektöründe, küçük üreticilik ve aile işletmelerinde iç tüketim için üretim yapısı egemen olmuştur. 1838 Ticaret Anlaşması sonucunda ülke liberalizme açıldığı için, tarım sektörü korunamamıştır. Yabancılara sağlanan ticari ayrıcalıklar ve kapitülasyonlar sonucunda, 1878-1913 döneminde her yıl ülkeye ortalama 75.000 ton un, 65.000 ton pirinç ve 10.000 ton buğday ithal edilmiştir. |